M
mavi_kelebek
Forum Okuru
Aglayan cellat kara alinin hikayesi
Cellat arapça kokenli bir kelimeymis. Kırbaçlayan, eziyet eden anlamındaymış.
Kara Ali Osmanlı tarihindeki en meşhur ve en korkunç cellatlardan biriymiş.
Padişah celladı olarak da tarihe geçmiş.
Cellat Kara Ali, Sultan İbrahim'den önce onun Sadrazamı Hezarpare Ahmet Paşa`yı boğmuş :s
(öldürüldükten sonra cesedi küçük parçalara ayrıldığı için hezarpare yani binparça denilmiş)
ve soyle bi durum var bu adamda;
Sultan İbrahim'i boğmak için hücreye girmiş ama padişahın haykırışlarına dayanamayarak disari kaçmış
Ama Sadrazam Sofu Mehmet Paşa değneğini yere vurarak onu tekrar içeri yollamış ve yardımcılarının da yardımıyla gözyaşları içinde ağlaya ağlaya infazı gerçekleştirmiş :s :'(
ekşi sözlük' te şöyle yazio;
"öldürmeden önce kurbanın derisini yüzmesi, omuz başlarını oyup içinde mum koyup yakması en son da bir kuyudaki kancaları atıp ölmesini beklemesi ile meşhurdur.
kendisinden bahseden tarihçiler "bu adamın yüzünde nurdan eser yoktu" derler." :s
diğer bi bilgi;
"insan vucudunu/metabolizmanın işleyişini bir cerrah kadar iyi bilirmiş ve bu sayede öldürmeden haftalarca süründürecek işkenceler yapabilirmiş." s
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa' nın olayı beni dondurdu, çelik gibi sinir tam da bu olsa gerek :s
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, idamından biraz önce namazını kılmış, vucudunun topraga dusmesi icin yerdeki butun kilimleri toplatmis ve celladi isini cabuk ve maharetle yapmasi icin cesaretlendirmis :s
bu meslegin tarihi Osmanlı' da 15. yy' a dayaniomus.
idamlık mahkumlar, önce Balıkhane Kasr' ına gönderilirmiş,
suçu kesinleşince de üçüncü gün kendisine kızıl kadehte bir şerbet sunulurmuş.
Dünyadaki son nasibi olan buz gibi soğuk şerbeti içen mahkum, zindandan çıkarılıp,
Topkapı Sarayı' ndaki Cellat Çeşmesi' ne götürülürmüş.
Ve taşın üzerine başı konularak Cellatbaşının güçlü bir kılıç darbesiyle idam edilirmiş
İnfazdan sonra kanlı palalar, satırlar, bu çeşmede yıkandığı için Cellat Çeşmesi denilmiş bu çeşmeye.
Siyaset Çeşmesi de denilirmiş :s
Cellatlara da Meydân-ı Siyaset Ustası' denirmiş :sSs
Çeşme halen Topkapı Sarayı' nın ön bahçesindeymiş :s
Osmanlı tarihinde en hazin boğarak öldürme olayı 28 Ocak 1595 tarihinde yaşanmış :’(
Üçüncü Mehmet , 19 çocuk ve yetişkin şehzade kardeşlerini bir gecede dilsiz cellatlara boğdurmuş
Ertesi gün Divanı Hümayun avlusuna üzeri kıymetli örtüler, kıymetli taşlarla bezenmiş sorguçlar ve kavuklar bulunan 19 şehzade tabutu konmuş :'(((
“Tarihçi Reşat Ekrem Koçu: ”… cana kıyan, kesen veya boğan celladın ölüsünü halkın, mezarlıklarına kabul etmemesi son derece takdire şayandır.” demiştir.
Bu nedenle, Osmanlı cellatlar için İstanbul’un en ücra yerinde mezarlık yapmış ve cellatlar halktan ayrı olarak buraya gömülmüştür.
İstanbul’da iki yerde cellat mezarlığı olduğu bilinmektedir,
Haldun Hürel ”İstanbul’u Geziyorum Gözlerim Açık” adlı eserinde bunlardan birinin, Edirnekapı’dan Ayvansaraya inen kara surlarının Eğrikapı civarında olduğunu yazar.
Diğer bir cellat mezarlığı da Eyüpte, mezarlıklar arasından dar bir yokuşla çıkılan, Fransız yazar Pierre Loti’nin bir müddet yaşadığı, şimdilerde müze-kafe olan evin önünden gidilerek çıkılan, Karyağdı bayırında, Karyağdıbaba tekkesinin biraz ilerisindedir.”
(resource)
günümüzde de var bir cellat öyküsü
"12 Eylül döneminde Erdal Eren'in infazını gerçekleştiren Cellat Hüseyin 1985'te Nokta'ya verdiği röportajda şöyle diyor:
"Beni kana susamış ilan ettiler. İdam kararını ben mi verdim? Ben devletin dediğini yaptım."
Cellatların çoğunun yoksulluk yüzünden bu mesleği seçtiklerini anlatan kitapta, cellatların anıları, çeşitli röportajlarından derlenen açıklamalarının yanı sıra cellatlığın tarihi, günümüzdeki infazlar gibi bölümler de var
işte cellat kara alinin hikayesi malesef 5000 yakınm can almıs
Kara Ali Osmanlı tarihindeki en meşhur ve en korkunç cellatlardan biriymiş.
Padişah celladı olarak da tarihe geçmiş.
Cellat Kara Ali, Sultan İbrahim'den önce onun Sadrazamı Hezarpare Ahmet Paşa`yı boğmuş :s
(öldürüldükten sonra cesedi küçük parçalara ayrıldığı için hezarpare yani binparça denilmiş)
ve soyle bi durum var bu adamda;
Sultan İbrahim'i boğmak için hücreye girmiş ama padişahın haykırışlarına dayanamayarak disari kaçmış
Ama Sadrazam Sofu Mehmet Paşa değneğini yere vurarak onu tekrar içeri yollamış ve yardımcılarının da yardımıyla gözyaşları içinde ağlaya ağlaya infazı gerçekleştirmiş :s :'(
ekşi sözlük' te şöyle yazio;
"öldürmeden önce kurbanın derisini yüzmesi, omuz başlarını oyup içinde mum koyup yakması en son da bir kuyudaki kancaları atıp ölmesini beklemesi ile meşhurdur.
kendisinden bahseden tarihçiler "bu adamın yüzünde nurdan eser yoktu" derler." :s
diğer bi bilgi;
"insan vucudunu/metabolizmanın işleyişini bir cerrah kadar iyi bilirmiş ve bu sayede öldürmeden haftalarca süründürecek işkenceler yapabilirmiş." s
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa' nın olayı beni dondurdu, çelik gibi sinir tam da bu olsa gerek :s
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, idamından biraz önce namazını kılmış, vucudunun topraga dusmesi icin yerdeki butun kilimleri toplatmis ve celladi isini cabuk ve maharetle yapmasi icin cesaretlendirmis :s
bu meslegin tarihi Osmanlı' da 15. yy' a dayaniomus.
idamlık mahkumlar, önce Balıkhane Kasr' ına gönderilirmiş,
suçu kesinleşince de üçüncü gün kendisine kızıl kadehte bir şerbet sunulurmuş.
Dünyadaki son nasibi olan buz gibi soğuk şerbeti içen mahkum, zindandan çıkarılıp,
Topkapı Sarayı' ndaki Cellat Çeşmesi' ne götürülürmüş.
Ve taşın üzerine başı konularak Cellatbaşının güçlü bir kılıç darbesiyle idam edilirmiş
İnfazdan sonra kanlı palalar, satırlar, bu çeşmede yıkandığı için Cellat Çeşmesi denilmiş bu çeşmeye.
Siyaset Çeşmesi de denilirmiş :s
Cellatlara da Meydân-ı Siyaset Ustası' denirmiş :sSs
Çeşme halen Topkapı Sarayı' nın ön bahçesindeymiş :s
Osmanlı tarihinde en hazin boğarak öldürme olayı 28 Ocak 1595 tarihinde yaşanmış :’(
Üçüncü Mehmet , 19 çocuk ve yetişkin şehzade kardeşlerini bir gecede dilsiz cellatlara boğdurmuş
Ertesi gün Divanı Hümayun avlusuna üzeri kıymetli örtüler, kıymetli taşlarla bezenmiş sorguçlar ve kavuklar bulunan 19 şehzade tabutu konmuş :'(((
“Tarihçi Reşat Ekrem Koçu: ”… cana kıyan, kesen veya boğan celladın ölüsünü halkın, mezarlıklarına kabul etmemesi son derece takdire şayandır.” demiştir.
Bu nedenle, Osmanlı cellatlar için İstanbul’un en ücra yerinde mezarlık yapmış ve cellatlar halktan ayrı olarak buraya gömülmüştür.
İstanbul’da iki yerde cellat mezarlığı olduğu bilinmektedir,
Haldun Hürel ”İstanbul’u Geziyorum Gözlerim Açık” adlı eserinde bunlardan birinin, Edirnekapı’dan Ayvansaraya inen kara surlarının Eğrikapı civarında olduğunu yazar.
Diğer bir cellat mezarlığı da Eyüpte, mezarlıklar arasından dar bir yokuşla çıkılan, Fransız yazar Pierre Loti’nin bir müddet yaşadığı, şimdilerde müze-kafe olan evin önünden gidilerek çıkılan, Karyağdı bayırında, Karyağdıbaba tekkesinin biraz ilerisindedir.”
(resource)
günümüzde de var bir cellat öyküsü
"12 Eylül döneminde Erdal Eren'in infazını gerçekleştiren Cellat Hüseyin 1985'te Nokta'ya verdiği röportajda şöyle diyor:
"Beni kana susamış ilan ettiler. İdam kararını ben mi verdim? Ben devletin dediğini yaptım."
Cellatların çoğunun yoksulluk yüzünden bu mesleği seçtiklerini anlatan kitapta, cellatların anıları, çeşitli röportajlarından derlenen açıklamalarının yanı sıra cellatlığın tarihi, günümüzdeki infazlar gibi bölümler de var
işte cellat kara alinin hikayesi malesef 5000 yakınm can almıs