Hazreti Muhammed (s.a.v) üstünlükleri ve mucizeleri

PaSikA

Yeni Üye
Üye
Hazreti Muhammed (s.a.v) üstünlükleri ve mucizeleri
Hazreti Muhammed’in Allah’ın peygamberi olduğunu açıklayan şahidler sayılamayacak kadar çoktur. Allahü Teala “Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım.” buyurmuştur. Bütün varlıklar Allahü Teala’nn varlığını, birliğini gösterdiği gibi, Hazreti Muhammed’in peygamber olduğunu ve üstünlüğünü de göstermektedir.
1. Mahluklar içinde ilk olarak Muhammed Aleyhisselam’ın ruhu yaratılmıştır.
2. Allah’u Teala, O’nun ismini arşa, Cennetler ve yedi kat göklere yazmıştır.
3. Muhammed Aleyhisselamın ismini söylemekten başka vazifesi olmayan melekler vardır.
4. Meleklerin Hz. Adem’e karşı secde etmelerinin emr olunmasının sebebi, alnından Muhammed Aleyhisselam’ın nuru bulunmasıydı.
5. Adem Aleyhisselma zamanında, namaz için okunan ezanda, Hz. Muhammed’in ismi de söylenirdi.
6. Allahu Teala bütün peygamberlere emir etti ki, Muhammed Aleyhisselam sizin zamanınızda peygamber olursa, O’na iman etmeleri için ümmetlerinize de emr ediniz.


7. Tevrat’ta, İncil’de ve Zebur’da Muhammed Aleyhisselam’ı ve dört halifesinin ve eshabından, ümmetinden bazılarının isimleri bildirilmiş ve meth edilmiştir. Allahü Teala kendinin Mahmut isminden Muhammed kelimesini çıkararak Habibine isim koymuştur. Allahü Teala, kendi isimlerinden Rauf ve Rahim isimlerini de Habibine vermiştir.
8. Dünyaya geldiği zaman, melekler tarafından sünnet edilmiştir.
9. Muhammed Aleyhisselam dünyaya gelince şeytanlar göğe çıkamaz, meleklerden haber alamaz oldular.
10. Dünyaya geldiği zaman, yeryüzündeki bütün putlar, tapınılan heykeller yüzüstü devrildiler.
11. Beşiğini melekler sallardı.
12. Beşikte iken gökteki ay ile konuşurdu. Mübarek parmağı ile işaret ettiği tarafa meyl ederdi.
13. Beşikte iken konuşmaya başladı.
14. Çocukken, açıklarda gezerken, başı hizasında bir bulutta birlikte hareket ederek gölge yapardı. Bu hal, peygamberliği başlayıncaya kadar devam etti.
15. Üç yaşındayken ve kırk yaşında peygamberliği bildirildiği vakit ve 52 yaşında miraca götürülürken, melekler göğsünü yardı. Cennetten getirdikleri leğen içinde, cennet suyu ile kalbini yıkadılar.
16. Her peygamberin sağ eli üstünde nübüvvet mührü vardı. Muhammed Aleyhisselam’ın ise, sol kürekteki deri üzerinde kalbi hizasında idi. Cebrail Aleyhisselam kalbini yıkayıp, göğsünü kapadığı zaman, cennetten getirdiği mühür ile sırtını mühürlemişti.
17. Önünden gördüğü gibi arkasından da görürdü.
18. Aydınlıkta gördüğü gibi, karanlıkta da görürdü.
19. Sevr (Öküz) burcunun yanında bulunan “Süreyya” denilen yıldız kümesindeki yedi yıldızı gözleriyle görüp sayısını bildirmiştir.
20. Tükürüğü acı suları tatlı yaptı. Hastalara şifa verdi, bebeklere süt gibi gıda oldu.
21. Gözleri uyurken, kalbi uyanık olurdu. Bütün peygamberler de böyledir.
22. Ömründe hiç esnemedi. Bütün peygamberler de böyleydi.
23. Teri gül gibi kokardı. Bir fakir kimse, kızını evlendirirken, kendizinden yardım istemişti. O anda verecek şeyi yoktu. Küçük bir şişeye terinden koydurup verdi. O kız, yüzüne başına sürünce evi mis gibi kokardı. Evi güzel kokulu ev adıyla meşur oldu.
24. Orta boylu olduğu halde, uzun kimselerin yanında iken, onlardan yüksek görünürdü.
25. Güneş ve ay ışığında yürüyünce gölgesi yere düşmezdi.
26. Bedenine ve elbisesine, sinek, sivri sinek ve başka böcekler konmazdı.
27. Çamaşırlarını ne kadar çok giyse, hiç kirlenmezlerdi.
28. Yürüdüğü her zaman, arkasından melekler gelirdi. Bunun için, eshabını önünden yürütür, “arkamı meleklere bırakın” derdi.
29. Taş üstüne basınca, taşta ayağının izi kalırdı. Kum üstünde giderken hiç iz bırakmazdı. Açıkta abdest bozduğu zaman, yer yarılıp bevl vb. toprak içinde kalırdı. Oradan etrafa güzel kokular yayılırdı. Bütün peygemberler de böyleydi.
30. Büyük bir mucizesi de, miraca götürülmesidir. Burak denilen cennet hayvanı ile Mekke’den Kudüs’e götürüldü. Oradan göklere ve arşa götürüldü. Kendisine cennet, cehennem gösterildi. Allahü Teala’yı baş gözüyle gördü. Bir anda tekrar evine getirildi. Mirac mucizesi, başka hiç bir peygambere verilmedi.
31. O’na salat ve selam okumaları ümmetine farz oldu. Allahü Teala ve meleklerde, O’na salat ve selam etmektedir.
32. İnsanlar ve melekler içinde en çok ilim O’na verildi. Ümmi olduğu halde, yani kimseden bir şey öğrenmemiş iken Allahu Teala O’na herşeyi bildirmiştir. Adem Aleyhisselam’a herşeyin ismi bildirildiği gibi, Muhammed Aleyhisselam’a herşeyin ismi ve ilmi bildirilmiştir.
33. Ümmetinin isimleri, cisimleri ve aralarında olacak şeylerin hepsi kendisine bildirildi.
34. Aklı bütün insanların aklından daha çoktur.
35. İnsanlarda bulunabilecek bütün iyi huyların hepsi O’na ihsan olundu. Büyük Şair Ömer İbnil Farı’da Resulullah’I niçin medh etmedin dediklerinde, “O’nu meth etmeye gücüm yetmeyeceğini anladım. O’nu meth edecek kelime bulamadım.” Demiştir.
36. Kelime-I Şahadet’te, ezanda, ikamette, namazdaki teşehhüdde, bir çok dualarda bazı ibadetlerde ve hutbelerde, nasihat yapmakta, sıkıntılı zamanlarda, kabirde, mahşerde cennette ve her mahlukun lisanında Allahü Teala O’nun ismini kendi isminin yanına koymuştur.
37. Üstünlüklerin en üstünü, Habibullah olmasıdır, Allahü Teala onu kendisine sevgili, dost yapmıştır. O’na herkezten, her melekten daha çok sevmiştir. “İbrahim’I Halil yaptım ise Seni kadime habib yaptım” buyurmuştur.
38. “Sana razı oluncaya kadar, yeter değinceye kadar her dilediğini vereceğim” ayeti, Allahu Teala’nın peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri, ahkamı İslamiyye’yi, düşmanlarına karşı yardım ve galebe ve ümmetine fetihler, zaferler ve kıyamette her türlü şefaat ve tecelliler ihsan edeceğini vaad etmektedir. Bu ayet geldiği zaman, Cebrail aleyhisselam’a bakarak “Ümmetimden birinin cehennemde kalmasına razı olmam” buyurdu.
39. Gece, gündüz, uyanık iken, uykuda iken, yanlız iken, çoklukta iken, yolculukta iken, evde iken, harpte iken, gülerken, ağlarken, mübarek kalbi hep Allahü Teala ile beraberdi. Bazı zamanlarda ise, yanlız Allah ile idi. Dünyadaki vazifelerini yapabilmek için, zevcesi Hazreti Aişe’nin yanına gelip “Ey Aişe biraz benimle konuş da kendime geleyim” der, ondan sonra eshabına nasihat ve irşad etmeye giderdi. Sabah namazı sünnetini evinde kılıp, Hazreti Aişe ile bir miktar konuştuktan sonra eshabına farzı kıldırmak için mescide giderdi. Bu hal hasaisi peygamberidir. Hazreti Aişe ile konuşmadan dışarı çıksaydı, ilahi tecellilerden ve nurlardan dolayı yüzüne kimse bakamazdı .
40. Allahü Teala, Kur’an-ı Kerim’de her peygamberi onun ismiyle bildirmiştir. Muhammed Aleyhisselam’I ise “Ey Resulüm”, “Ey peygamberim” diye bidirmiştir.
41. Gayet açık kolay anlaşılır olarak konuşurdu. Arabi lisanın her lehçesiyle konuşurdu. Çeşitli yerlerden gelip soranlara onların lugatıyle cevap verirdi. İşitenler hayran olurlardı. “Allah beni çok güzel yetiştirdi.” Buyurdu.
42. Az kelimelerle çok şey anlatırdı. Yüz binden ziyade hadis-I şerifi onun “cevami-ul kelim” olduğunu göstermaektedir. Bazı alimler dediler ki Muhammed Aleyhisselam İslam dininin dört temelini dört hadisle bildirmiştir. Bunlar: “Ameller niyete göre değerlendirilir”, “Helal meydandadır haram meydandadır.”, “Davacının şahit göstermesi ve davalının yemin etmesi lazımdır.”, “Bir kimse kendine istediğini, din kardeşıne de istemedikçe iman-ı kamil olmaz.”
43. Muhammed Aleyhisselam masumdu. Bilerek ve bilmeyerek büyük ve küçük, kırk yaşından evvel ve sonra, hiçbir günah işlememiştir. Çirkin hiçbir harekaeti görülmemiştir.
44. Müslümanların namazda otururken ” esselamu aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullahi” okuyarak Muhammed Aleyhisselam’ a selam vermeleri emr olundu.
45. Rütbeyi saltanatı istememiş peygamberliği, fakirliği dilemiştir. Bir sabah Cebrail aleyhisselam ile konuşurken” bu gece evimizde yiyecek bir lokmamız yoktu “buyurdu. O anda, İsrafil aleyhisselam gelip “Allahü Teala söylediğini işitti ve beni gönderdi. İstersen her elin sürdüğün taş altın olsun, gümnüş olsun, zümrüt olsun. İstersen melek olarak peygamberlik yap” dedi. Resulullah üç kere” kul olarak peygamberlik istiyorum “dedi.
46. Başka peygamberler belli bir zamanda, belli bir memlekette Peygamberlik yaptı. Muhammed Aleyhisselam ise, yer yüzündeki bütün insanlara ve cinne kıyamete kadar peygamber olarak gönderilmiştir. Meleklerin de hayvanların da, nebatların da cansızların da, kısaca bütün mahlükların Peygamberi olduğunu bildiren alimler vardır.
47. Bütün varlıklara rahmeti, faydası yayılmıştır. Müminlere faydası meydandadır. Bir gün Cebrail Aleyhisselama “Allahü Tealaya benim alimlere rahmet olduğumu bildirdi.benim rahmetimden sana da nasip oldu mu? ” dedi. Cebrail de “Allah’ın büyüklüğü, dehşeti karşısında sonumun ne olacağından hep korku içindeydim. Sana, emin olduğumu bildiren ayeti getirince bu müthiş korkudan kurtuldum.Bundan büyük rahmet olur mu?” dedi.
48. Allahü Teala, Muhammed Aleyhisselam’ın razı olmasını istemiştir.
49. Başka peygamberler kafirlerin iftiralarına kendileri cevap vermiştir. Muhammed Aleyhisselam’a yapılan iftiralara ise Allah cevap vererek, O’nun müdafasını yapmıştır.
50. Muhammed Aleyhisselam’ın ümmetinin sayısı başka peygamberlerin ümmetlerinin toplamından daha çoktur.
51. Mevahibi ledünniyye de diyor ki “ümmetimin dalalet üzerinde birleşmemelerini Rabbimden diledim. Kabul eyledi.” Başka bir hadisi şerifte ” Allahü Teala sizi üç şeyden korumuştur. Bunlardan biri dalalet üzerinde birleşmekten korumuştur.” Bir hadiste “Eshabımın ihtilafı, sizin için rahmettir. Ümmetimin ihtilafı insanlar için rahmettir. “buyurdu.
52. Resullullaha verilecek sevaplar diğer peygamberlere verilecek sevaplardan kat kat ziyadedir.
53. Kendisini ismiyle çağırmak, yanında yüksek sesle konuşmak, uzaktan kendisine seslenmek, yolda onüne geçmek haram edilmiştir.
54. İsrafil Aleyhisselam da Muhammed Aleyhisselam’ a çok kere gelmiştir. Başka peygamberlere yalnızca Cebrail aleyhisselam gelmiştir.
55. Cebrail Aleyhisselam’ı melek şeklinde iki kere görmüştür. Cebrail aleyhisselam kendisine yirmi dört bin kere gelmiştir. En çok Musa Aleyhisselam’a dört yüz kere gelmiştir.
56. Allahü Tealaya Muhammed Aleyhisselam ile and vermek caiz olup, başka peygamberlerle ve meleklerle caiz değildir.
57. Muhammed Aleyhisselam’dan sonra, zevcelerini başkalarının nikahla almaları haram edilmiş, bu bakımdan müminlerin anneleri oldukları bildirilmiştir. Başka peygamberlerin zevceleri kendilerine ya zararlı ya faydasız olmuşlardır. Muhammed Aleyhisselam’ın zevceleri ise dünya ve ahiret işlerinde, kendisine yardımcı olmuşlar, fakirliğe sabır etmişler, şükretmişler ve islamiyeti yaymakta çok hizmet etmişlerdir.
58. Resulullah’ın kızları ve zevceleri, dünya kadınlarının en üstünleridir.
59. Neseb ve sebeb bakımından, yani kan ve nikah bakımından olan akrabalığın kıyamette faydası yoktur. Resulullah’ın akrabası bundan müstesnadır.
60. Herkesin soyu oğlundan ürer. Muhammed Aleyhisselam’ın soyu ise kızı Fatıma’dandır.
61. Onun ismini taşıyan müminler cehenneme girmeyecektir.
62. Onun her sözü, her işi doğrudur. Her içtehadı Allahü Teala tarafından doğrulanır.
63. Onu sevmek herkese farzdır. “Allahı seven, beni sever” buyurmuştur. Onu sevmenşn alameti, dinine, yoluna, sünnetine ve ahlakına uymaktır. Kuran-I Kerim’de “Bana uyarsanız, Allah sizi sever demesi” emr olundu.
64. Onun Ehl-i Beytini sevmek vaciptir. “Ehl-i Beytime düşmanlık eden münafıktır.” Ehli Beyt, zekat alması haram olan akrabasıdır.
65. Eshabının hepsini sevmek vaciptir. “Benden sonra eshabıma düşmanlık etmeyiniz! Onları sevmek, beni sevmektir. Onlara düşman olmak, bana düşman olmaktır. Onları inciten, beni incitmiş olur. Beni inciten de Allah’ı incitir. Allahu Teala kendisini incitene azap yapar.” buyurdu.
66. Alalhü teala, Muhammed Aleyhisselam’a gökte iki ve yerde iki yardımcı yaratmıştır. Bunlar Cebrail, Mikail ve Ebu Bekr, Ömer’dir.
67. Her insanın cinden bir arkadaşı vardır. Bu şeytan kafirdir. İnsanı aldatarak, vesvese vererek, imanını almaya, günah yaptırmaya çalışır. Muhammed Aleyhisselam kendi arkadaşı olan cinniyi imana getirmiştir.
68. Erkek, kadın, büyük yaşta vefat eden herkese kabrinde Muhammed Aleyhisselam sorulacaktır. Rabbin kimdir? Denildiği gibi, Peygamberin kimdir de denilecektir.
69. Muhammed Aleyhisselamın Hadis-s Şeriflerini okumak ibadettir. Okuyana sevap verilir.
70. Resulullah vefat edeceği zaman, Cebrail Aleyhisselam gelip, Allahü Tealadan selam getirdi ve hatırını sorduğunu söyledi. Vefat edeceğini bildirdi. Kendisi ve immeti için çok müjdeler verdi.
71. Mübarek ruhunu almak için Azrail Aleyhisselam, insan şeklinde geldi, içeri girmek için izin istedi.
72. Kabrinin içindeki toprak, her yerden ve kabeden ve cennetlerden daha eftaldir.
73. Kabirde, bilmediğimiz bir hayatla diridir. Kuran-I Kerim okur, namaz kılar. Bütün peygamberler de böyledir.
74. Dünyanın her yerinde Resulullah’a salavat okuyan müslümanların selamlarını işiten melekler kabrinegelip haber verirler. Kabrini her gün binlerce melek ziyaret eder.
75. Ümmetinin amelleri ve ibadetleri her sabah ve akşam kendisine gösterilir. Bunları yapanları da görür. Günah işleyenin af olması için dua eder.
76. Kabrini ziyatret etmek, kadınlara da müstehaptır.
77. Diri iken olduğu gibi, vefatından sonra da, dünyanın her yerinde, her zaman ona tevessül edenlerin yani onun hatırı ve hürmeti için isteyenlerin duasını Allahu Teala kabul eder.
78. Kıyamet günü kabirden ilk kalkan Resullullah olacaktır. Üzerinde cennet elbisesi bulunacaktır. Burak üzerinde mahşer yerine gidecektir. Elinde Livaülhamd denilen bayrak olacaktır. Peygamberler ve bütün insanlar bu bayrağın altında duracaktır. Hepsi bin sene beklemekten çok sıkılacaklardır. Önce Adem, sonra Nuh , sonra İbrahim ve Musa ve İsa peygamberlere gidip hesaba başlanması için şefaat etmelerini isteyeceklerdir. Her biri birer özür bildirerek Allah’tan utandıklarını, korktuklarını söyleyeceklerdir, şefaat edemeyeceklerdir. Sonra Resulullaha gelip yalvaracaklardır. Secde edip dua edecek ve şefaati kabul olacaktır. Önce onun ümmetinin hesabı görülecek, önce sırattan geçecekler ve cennete gireceklerdir. Her gittikleri yeri nurlandıracaklardır. Hz. Fatıma sırattan geçerken “herkes gözlerini kapasın! Muhammed Aleyhisselamın kızı geliyor” denecektir.
79. Altı yerde şefaat yapacaktır. Birincisi; Makamı Mahmüt denilen şefaat ile, bütün insanları mahşerde beklemek azabından kurtaracaktır. İkincisi şefaati ile çok kimseyi hesapsız cennete sokacaktır. Üçüncüsü azap çekmesilazım olanları azaptan kurtaracaktır. Dördündüsü, günahı çok olan müminleri cehennemden çıkaracaktır. Beşincisi, sevabı ve günahı müsavi olup, Araf denilen yerde bekleyenleri cennette gitmelerine şefaat edecektir. Altıncısı cennette olanların derecelerinin yükselmesine şefaat edecektir.
80. Resululllah’ın cennette bulunduğu makamın ismi Vesiledir. Burası cennetin en yüksek derecesidir. Cennete bulunan herkese birer dal yetişecek olan sidretülmünteha ağacının kökü oradadır. Cennettekilere her nimet bu dallardam gelecektir.


islamcenneti.org
 
Cevap: Hazreti Muhammed (s.a.v) üstünlükleri ve mucizeleri

Hazreti Muhammed’in mucizeleri bir çoktur. Bunları sayılarla sınırlamak mümkün değildir. Bunlardan meşhur olanları şunlardır:

1. Muhammed Aleyhisselamın mucizelerinin en büyüğü Kur’an-ı Kerim’dir. Bugüne kadar gelen bütün şairler, edebiyatçılar, Kuran-ı Kerim’in nazmında ve manasında aciz ve hayran kalmışlardır. Bir ayetin benzerini söyleyememişlerdir. İcazı ve belagati insan sözüne benzemiyor.Yani bir kelimesi çıkarılırsa veya bir kelime eklense, lafzındaki ve manasındaki güzellik bozuluyor. Nazmı arap şairlerinin şiirlerine benzemiyor. İşitenler ve okuyanlar tadına doyamıyorlar. Yorulsalar da usanmıyorlar. Okumsaı ve işitmesinin sıkıntıları giderdiği sayısız tecrübelerle anlaşılmıştır. Nice azılı İslam düşmanları, Kur’an-ı Kerim’i dinlemekle, kalpleri yumuşamış, imana gelmişlerdir. Kur’an-I Kerim’i değiştirmeye çalışanlar oldu ise buna muvaffak olamamışlardır. Allahü Teala buna izin vermemiştir ve vermeyecektir.
2. Muhammed Aleyhisselamın meşhur mucizelerinin en büyüklerinden birisi de, ayın ikiye yarılmasıdır.Bu mucize, başka hiç bir peygambere nasip olmamıştır. Muhammed Aleyhisselam, elli yaşında iken, Mekke’de Kureyş kafirlerinin ele başları yanına geip “peygamberisen ayı ikiye ayır” dediler. Muhammed Aleyhisselam, herkesin, özellikle tanıdıklarının, akrabasının iman etmelerini çok istiyordu. Ellerini kaldırıp dua etti. Allahü Tealaduasını kabul edip ayı ikiye böldü. Yarısı bir dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde göründü. Kafirler, Muhammed bize sihir yaptı dediler, iman etmediler.
3. Muhammed Aleyhissselam, bazı gazalrında, susuz kalındığı zaman, elini suya sokmuş, parmakları arasından su akarak, bulunduğu kap devamlı taşmıştır. Bazan seksem bazan üçyüz, bazan binbeşyüz, Tebük gazasında ise yetmiş bin kimsenin hepsi ve hayvanları, bu sudan içmişler ve kullanmışlardır. Mübarek elini sudan çıkarınca akması durmuştur.
4. Bir gün amcası Abbas’ın evine gidip, onu ve evladını yanına oturtup üzerine ihramı ile örterek “Ya Rabbi! Bu amcamı ve ehlibeytini örttüğm gibi, sen de, cehennem ateşinden kendilerini koru.” Dedi. Duvardab üç kere amin sesi işitildi.
5. Bir gün, kendisinden mucize isteyenlere karşı, uzaktaki bir ağacı çağırdı. Ağaç köklerini sürüyerek gelip sselam verip, “Eşhedü en lailahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluh” dedi. Sonra gdip yerine dikildi.
6. Hayber gazasında önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında, “Ya Resulallah beni yeme, ben zehirliyim” sesi işitildi.
7. Bir gün, elindeput bulunan kimseye “Put bana söylerse iman eder misin?” dedi. Adam, “ben buna elli senedir ibadet ediyorum. Bana hiçbirşey söylemedi. Sana nasıl söyler?”dedi. Muhammed Aleyhisselam “Ey put ben kimim” deyince, sen Allahın Peygamberisin sesi işitildi. Putun sahibi, hemen imana geldi.
8. Medinede mescidde dikili bir odun vardı. Hutbe okurken bu direğe dayanırdı. Mimber yapılınca, direğin yanına gitmedi. Odundan ağlama seslerini, bütün cemaat işittiler. Mimberdeb inip direğe sarıldı. Sesi kesildi. “Eğer sarılmasaydım, benim ayrılığımdan kıyamete kadar alayacaktı.” Dedi.
9. Eline aldığı çakıl taşlarının ve tuutğu yemek parçalrının arısesi gibi tesbih ettikleri çok görülmüştür.
10. Bir kafir gelip, mucize göstermesini isteyince, duvarda asılı hurma salkımına “yanıma gel” demiş. Salkım yere inip Resulullahın yanına gelmiştir. Sonra “yerine git” demiştir. Duvara kadar gidip, yerine çıkıp asılmıştır. Köylü bunu görünce, hemen imana gelmiştir.
11. Mekke’de bir kaç kurt, bir sürüden koyun kapıp götürdüler. Çobanlar hcum edip, kurtardıklarında, kurtlaın birisi (rızkımızı elimizden alırken, allahtan korkmadın mı?) dedi. Çoban (çok şaşırdım, kurt konuşur mu) deyince, kurt (asıl şaşılacak şey, Allah’ın Peygamberi olan hazret-i Muhammed mucizeler gösteriyor.) dedi.
12. Hazreti Muhammed bir çayırda giderken, üç kere, ya resullalllah ssesini işitti. O tarafa bakıp, bağlı bir geyik gördü. Yanında bir adam uyuyordu. Geyiğe ne istediğini sordu. O da (bu avcı beni yakaladı. Karşı ki tepede iki yavrum var. Beni salıver. Gidip onları doyurup geleyim) dedi. Resul aleyhisselam “sözünü tutar mısın?” dedi. (Allah için söz veriyorum, gelmezsem Allahü Teala’nın azabı üzerime olsun) dedi. Resul aleyhisselam geyiğ bıraktı. Biraz sonra geldi. Adam uyanıp, ya Resulallah, bir emrin mi var dedi. “Bu geyiği azad et.” buyurdu. Adam geyiğin ipini çözdü. Geyik “Eşhedü en lailahe illallah ve eşhedü enne Muahammeden Abduhu ve resulullah” dedi ve gitti.
13. Bir gün, bir köylüyü imana davet etti.(Vefat etmiş kızımı diriltirsen, iman ederim) dedi. Mezarına gittiler. İsmini söyleyerek kızı çağırdı. Kabir içinden ses işitildi. “Dünyaya gelmek ister misin?” buyurdu.(Ya Resulullah! Dünyaya gelmek istemem. Burada babamın evindekinden daha rahatım. Ahiret, dünyadan daha iyi sesi işitildi.) Köylü bunu duyunca hemen imana geldi.
14. Cabir bin Abdullah bir koyun pişirdi. Resulullah Eshabı ile yediler. “Kemiklerini kırmayınız” dedi. Kemikleri toplayıp, mübarekellerini üstüne koyup dua etti. Allahu Teala koyunu diriltti.
15. Resulullah’a, söylemez bir çocuk getirdiler. “Ben kimim” dedi. Sen Resulullahsın dedi. Ölünceye kadar konuştu.
16. Bir kimse, yılan yumurtasına basarak iki gözü görmez oldu. Resululllaha getirip yalvardılar. Mübarek tükürüğünden gözlerine sürmekle gözleri görmeye başladı.
17. Muhammed bin hatip diyor ki: ” Küçüktüm. Üstüme kaynar su döküldü. Gözlerim yandı. Görmez oldum. Babam Resulullaha götürdü. Mübarek tükürüğünden gözlerime sürdü. Gözlerim açıldı.
18. Bir kadın, bir kel oğlunu getirdi. Resulullah, mübarek elleri ile başını sıvadı. Şifa buldu. Saçları uzamağa başladı.
19. Tirmızi ve Nesainin (Sünen) kitaplarında diyor ki, iki gözü a’ma bir kimse gelip, (ya Resulullah! Dua et gözlerim açılsın) dedi. “Kusursuz bir abdest al, sonra Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim peygamberim Hazreti Muhammed! Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi! Bu yüce peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun hurmetine duamı kabul et.” duasını okumasını söyledi. Adam, bdest alıp dua etti. Hemen gözleri açıldı.
20. Amcası Ebu Talip ile bir çölde gidiyrdu. Ebu Talip, çok susadığını söyledi. Resulallah, hayvandan yere inip mübaek ayaklarının ökçesini yere vurdu. Su çıktı. “Amcam bu sudan iç” buyurdu.
21. Hudeybiye gazasında susuz bir kuyunun yanına kondular. Asker susuzluktan şikayet ettiler. Bir kova su istedi., içinde abdest alıp ve tükürüp, bunu kuyuya döktürdü. Bir ok verip, kuyuya atmalarını buyurdu. Kuyunun su ile dolduğunu gördüler.
22. Bir gazada, asker susuzluktan şikayet etdi. Resul aleyhisselam, iki askeri su aramağa gönderdi. Deve üstünde bir kadını gördüler ve getirdiler. Resul aleyhisselam, kadından bir miktar su istedi. Bir kap içine döktürdü. Bütün asker gelip, sıra ile kaplarını tulumlarını doldurdular. Kadına bir miktar hurma verip su tulumlarını doldurdular. Kadına birmiktar hurma verip su tulumunu da doldurdular. “Senin suyundan eksilmedi. Bize suyu Allah verdi.” buyurdu.
23. Medinede, minberde hutbe okurken, bir kimse ya Resullullah! (Susuzluktan çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helak oluyor. İmdadımıza yetiş dedi. Ellerini kaldırıp dua etti. Gökte hiç bulut yokken, mübarek ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı. Hemen yağmur başladı. Bir kaç gün devam etti. Yine mimberde okurken, o kimse (Ya Resullullah, yağmurdan helak olacağız) deyince, Resul aleyhisselam, tebessüm etti. Ve “Ya Rabbi, rahmetini başka kullarına da ihsan eyle” dedi. Bulutlar açılıp güneş göründü.
24. Cabir Bin Abdullah diyor ki; Çok borcum vardı. Ağaçlarımdan aldığım hurmalar bunu yüzde birini karşılamayacak kadar azdı. Resullullaha haber verdim. Bahçeme gelip hurma yığınının etrafında üç kere dolaştı. “Alacaklılarını çağır gelsinler” buyurdu. Her birine hakları verildi.Yığından bir şey azalmadı.
25. Bir kadın hediye olarak bal gönderdi. Balı kabul edip boş kabı geri gönderdi. Allahu Teala’nın kudreti ile kap bal ile dolu olarak geri geldi. Kadın gelerek, (Ya Resullullah hediyemi niçin kabul etmediniz? Acaba günahım nedir?) dedi. “Senin hediyeni kabul ettik. Gördüğün bal Allahu Teala’nın hediyene verdiği berekettir.” dedi. Kadın sevinerek balı evine götürdü. Çoluk cocuğuyla aylarca yediler. Hiç eksilmedi. Bir gün yanılarak başka kaba koydular. Ordan yiyerek bitirdiler. Bunu Resullulaha haber verdiler. Gönderdiğim kapta kalsaydı, dünya durdukça yerlerdi, hiç eksilmezdi” buyurdu.
26. Ebu Hüreyre diyor ki; Resullullaha bir kaç hurma getirdim. Bunlara bereket verilmesi için dua etmesini söyledim. Bereketli olmaları için dua buyurdu. Hurmalrın bulunduğu çantaların gece gündüz yanımdan ayırmayıp, Hazreti Osman zamanına kadar hep yedim. Yanımdakilere de yedirdim. Ve avuç dolusu sadaka verdim.
27. Resullullah Süleyman Peygamber gibi bütün hayvanların dilinden anlardı. Gelerek sahibinden veya başkalarından şikayet eden hayvanlar çok görüldü. Huneyn gazasında binmiş olduğu Düldül ismindeki ak katıra yere çök dedi. Düldül hemen çökünce yerden bir avu kum alıp, kafirlerin üzerine saçtı. Düşmandan bu topraktan gözüne isabet etmeyen hiç kimse kalmadı. Cenabı Hakkaın yadımıyla düşman hezimete uğradı.
28. Resulullahın gaybdan haber verdiği çok görüldü. Bu mucizesiüç kısımdır. Birinci kısmı kendi zamanından evvel olan ve kandisine sorulam şeylerdir ki, bunlara verdiği cevaplar, çok kafirleri, katı kalpli düşmanlarının imana gelmelerine sebep olmuşthur. İkinci kısmı, kendi zamanında olmuş ve olacak şeyleri haber vermesidir. Üçüncü kısmı kendisinden sonra kıyamete kadar dünyada ve ahirette olacak şeyleri bildirmesidir. Acem padişahı Hüsrevden Medineye elçiler geldi, bunları çağırıp “bu gece kisranızı kendi oğlu öldürdü” dedi. Birkaç gün sonra oğlunun babasını öldürdüğü haberi geldi.
29. Bir gün zevcesi Havsa’ya “Ebu Bekir ile baban ümmetimin idaresini eline alacaklar” buyurdu. Bu sözle, Ebu Bekir’in ve Havsanın babası olan Ömer’in halife olacaklarını müjdeledi.
30. Ebu Hüreyre’yi Medine’de zekat olarak gelmiş olan hurmaları muhafazasına memur etmişlerdi. Bir kimseyi hurma çalarken yakaladı. (Seni Resulullaha götüreceğim) dedi.Hırsız fakirim çoluğum cocuğum çoktur diyerek yalvarınca bıraktı. Ertesi gün Resulullah Ebu Hüreyreyi çağırıp, “Dün gece bıraktığın adam ne yapmıştı?” dedi. Ebu Hüreyre anlatınca “Seni aldatmış, yine gelecektir.” Buyurdu. Ertesi gece yine geldi ve yakalandı. Tekrar yalvarıp Allah aşkına dedi ve kurtuldu. Üçüncü gece tekrar gelip yakalanınca yalvarmaları fayda vermedi. (Beni bırakırsan sana bir kaç şey çğretirim, çok işine yarar) dedi. Ebu Hüreyre kabul etti. (Gece yatarken ayetel kürsi’yi okursan Allahü Teala seni korur. Yanına şeytan yaklaşamaz) dedi ve gitti. Ertesi gün Resulullah Ebu Hüreyre’ye tekrar sorup cevap alınca “Şimdi doğru söylemiş, halbu ki kendisi çok yalancıdır. Üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun?” dedi. (Hayır bilmiyorum) diyince, “O kimse şeytan idi” buyurdu.
31. Rum İmparatorunun orduları ile harp için Mute denilen yere asker gönderdiği zaman, sahabelerden dört emirin arka arkaya şehit olduklarını kendisi Medine’de mimber üzerinde iken Allahü Teala’nın göstermesiyle görerek yanındakilere haber verdi.
32. Muaz Bin Cebel’I vali olarak Yemen’e gönderirken Medine’nin dışına kadar uğurlayıp ona çok nasihatler verdi. “Seninle kıyamete kadar artık buluşamayız” dedi. Muaz Yemen’de iken Resulullah Medine’de vefat etti.
33. Vefat ederken kızı Fatıma’ya “Akrabam arasında bana evvela kavuşan sen olacaksın” dedi. Altı ay sonra Hz. Fatıma vefat etti. Akrabasından O’ndan evvel kimse vefat etmedi.
34. Kays Bin Şemmaz ismindeki kimseye “güzel olarak yaşarsın ve şehit olarak ölürsün” dedi. Hazreti Ebu Bekir halife iken Yemame’de Müseylemetül Kezzap ile yapılan muharebede şehit oldu. Hazreti Ömer ve Ali’nin şehit olacaklarını dahi haber verdi.
35. Acem Padişahı Kisranın ve Rum Padişahı Kayser’in memleketlerinin müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda dağıtılacaklarını müjdeledi.
36. Ümmetinden çok kimsenin denizden gazaya gidecelerini ve sahabeden olan Ümmi Hirem ismindeki kadının o gazada bulunacağını haber verdi. Hazreti Osman halife iken, müslümanlar gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harb ettiler. Bu hanım da beraberdi.
37. Resul Aleyhisselam bir gün, yüksek bir yerde oturuyordu. Yanındakilere dönerek “Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz? Yemin ederim ki evlerinizin arasında sokaklarda meydana gelecek fitneleri görüyorum.” Dedi. Hazreti Osman’ın şehit edildiiği günlerde ve sonra Yezid zamanında Medine’de büyük fitneler meydana geldi. Sokaklarda çok kimsenin kanı döküldü.
38. Bir gün, kendi zevcelerinden birinin halifeye karşı isyan edeceğini haber verdi. Hazreti Aişe bu söze gülünce, “Ya Hümeyra, bu sözümü unutma! Bu kadın sen olmayasın” buyurdu. Sonra Hazreti Ali’ye dönüp “bunun işi senin eline düşerse kendisine yumuşak davran” dedi. 30 sene sonra Hz. Aişe, Hz. Ali ile harp etti. Ve O’na esir düştü. Hazreti Ali O’nu ikram ve ihtiram ile Basra’dan Medine’ye gönderdi.
39. Hazreti Muaviye’ye “bir gün ümmetimin üzerine hakim olursan iyilik yapanlara mükafaat et, kötülük edenleri de affeyle” dedi. Hazreti Muaviye, Hazreti Osman zamanında Şam’da yirmi sene valilik, sonra yirmi sene de halifelik yaptı.
40. Bir gün “Muaviye hiç mağlup olmaz” buyurdu. Nice zaman sonra meydana gelen muharebelerin hiçbirinde mağlup olmadı. Hatta Hz. Ali Sıffın muharebesinde, bu hadisi işitince, “Eğer önceden işitseydim, Muaviye ile harp etmezdim” dedi.
41. Ammar Bin Yasere “Seni bagi ola kimseler öldürecektir.” dedi. Hazret-I Ali ile birlikte, Hazreti Muaviye’ye karşı savaşırken şehid oldu.
42. Kızı Fatıma’nın oğlu olan Hasan için “Bu oğlum çok hayırlıdır. Allahü Teala, müslümanlardan iki büyük ordunun sulh etmesine bunu sebep yapacaktır” buyurdu. Büyük ordu ile haret-I muaviye’ye karşı harp edeceği zaman, fitneyi önlemek, müslümanların kanının dökülmemesi için hakkı olan halifeliği Hazret-I Muaviye’ye teslim etti.
43. Abdullah bin Zübeyr, Resulullah’ın hacamat edilirken çıkan kanını içti. Bunu görünce, “İnsanlardan senin başına neler gelecek biliyor musun? Senden de insanlara çok şey gelecek. Cehennem ateşi seni yakmaz” buyurdu. Abdullah bin Zübeyr Mekke’de halifeliğini ilan edince, Abdülmelik bin Mervan Şamdan Haccacı büyük bir askerle Mekke’ye gönderdiç Abdullah’ı yakalayıp öldürdü.
44. Abdullah İbn-i Abbas’ın annesine bakı, “senin bir oğlun olacak. Dğoduğu zaman bana getir!” dedi. Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezan ve ikamet okuyup, mübarek tükürüğünden ağzına sürdü. İsmini Abdullah koyup annesinin kucağına verdi. “Halifelerin babasını al, götür.” dedi. Çocuğun babası olan hazreti Abbas, bunu işitip, gelip sorunca “evet, böyle söyledim. Bu çocuk halifelerin babasıdır. Onalar arasında seffaf, mehdi ve İsa Aleyhisselamla namaz kılan bir kimse bulunacaktır.” Dedi. Abbasi Devletinin başına başına çok halifeler geldi. Bunların hepsi, Abdullah bin abbas’ın soyundan oldu.
45. Bir gün “Ümmetim arasında, şii denilen çok kimseler meydana gelecekdir. Bunlar, İslam dininden ayrılacaklardır.” Buyurdu.
46. Eshabından çok kimseye hayr dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir. Hazret-I Ali diyor ki; “Resulallah beni Yemen’e kadı olarak göndermek istedi. Ya Resulallah! Ben kadılık yapmasını, mahkemede hükm vermesini bilmiyorum dedim. Mübarek elini göğsüme koyup “Ya Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir. Hep doğru söylemek nasip eyle!” buyurdu. Allaha yemin ederim ki, bana gelen şikayetçilerden doğru olanı hemen anlar, hak üzere hükm ederdim.
47. Resulallah’ın Cennete gideceklerini müjdelediği on kimseye ‘Aşere-I Mübeşşere’ denir. Bunlardan Sa’d bin Ebi Vakkas’a Uhud gazasında Ya Rabbi! Bunun oklarını hedeflerine ulaştır ve dualarını kabul eyle!” dedi. Bundan sonra Sa’dın her duası kabul oldu ve her attığı ok düşmana rastladı.
48. Amcasının oğlu Abdullah bin Abbasın alnına mübarek ellerini koyup “Ya Rabbi! Bunu dinde derin alim yap, hakmet sahibi eyle! Kur’an-ı Kerimin bilgilerini kendisine ihsan eyle! Dedi. Bundan sonra, bütün ilimlerde ve bilhassa tefsir, hadis ve fıkıh bilgilerinde zamanın bir tanesi oldu. Sahabe ve tabi’in herşeyi bundan öğrenirlerdi. İslam memleketleri bunun talebeleri ile doldu.
49. Hizmetçilerinden Enes bin Malike “Ya Rabbi, bunun malını ve çocuklarını çok eyle. Ömrünü uzun eyle. Günahlarını af eyle!” duasını yaptı. Zaman geçtikçe, malları, mülkleri çoğaldı. Yüz on sene yaşadı. Ömrünün sonunda, ‘Ya Rabbi, Habibinin benim için yaptığı dualardan üçünü kabul ettin, ihsan ettin! Dördüncüsü olan günahların affedilmesi acaba nasıl olacak’ deyince “Dördüncüsünü de kabul ettim. Hatırını hoş tut!” sesini işitti.
50. Malik bin Rebiaya “Evladın bereketli olsun!” diyerek dua etti. Seksen oğlu oldu.
51. Nabiga ismindeki meşhur şair şiirleinden bir kaçını okuyunca, araplar arasında meşhur olan “Allahü Teala dişlerini dökmesin” duasını söyledi. Nabiga yüz yaşına gelmişti. Dişleri ak ve berrak, inci gibi dizilmiştir dururdu.
52. Urve bin Cu’d için “Ya Rabbi! Bunun ticaretine bereket ver!” dedi. Urve diyor ki, bundan sonra yaptığım ticaretlerin hepsi karlı oldu. Hiç zarar etmedim.
53. Kendi kızı Fatıma, birgün yanına geldi. Açlıktan benzi sararmıştı. Elini göğsüne koyup, “Ey açları doyuran Rabbim! Muhammedin kızı Fatıma’yı aç bırakma!” dedi. Fatıma’nın hemen yüzü kanlandı, canladı. Ölünceye kadar hiç açlık duymadı.
54. Aşere-I Mübeşşere’den Abdurrahman bin Avfa bereket ile dua etti. Malı o kadar çoğaldı ki, dillerde destan oldu.
55. Her Peygamberin duası kabul olur. Her peygamber, ümmeti için dünyada düa etti. Ben ise, kıyamet günü ümmetime şefaat iznş verilmesi için dua ediyorum. İnşallah duam kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim” buyurdu.
56. Mekkede bazı kmylerde gidip iman etmeleri için çok uğraştı. Kabul etmediler. Yusuf Peygamber zamanında Mısırda görülen kıtlık gibi sıkıntı çekmeleri için dua etti. O sene oralarda öyle kıtlık oldu ki, leş yediler.
57. Amcası Ebu Lehebin oğlu Uteybe, Resulallah’ın damadı oldupu halde, Resulallaha iman etmed. Ve çok üzdü. Mübarek kızı Ümmü Gülsüm hatunu boşadı. Çirkin şeyler söyledi. Buna çok üzülüp “Ya Rabbi! Buna köpeklerinden birini gönder” dedi. Uteyybe Şama ticaret için giderken bir gece arkadaşlarının arasında yatıyordu. Bir aslan gelip arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybeye gelince, onu parçaladı.
58. Bir kimse sol eliyle yemek yiyordu. “Sağ el ile ye” dedi. Sağ kolum hareket etmiyor diye yalan söyledi. “Sağ elin artık hareket etmesin” buyurdu. Ölünceye kadar sağ elini ağzına götüremez oldu.
59. Acem padişahı Hüsrev Pervize iman etmesi iin mektup gönderdi. Hüsrev mektubu parçaladı ve getiren elçiyi şehid etti. Resul aleyhisselam bunu işitince çok üzüldü ve “Ya Rabbi benim mektubumu parçaladığı gibi, onun mülkünü parçala” dedi. Resullulah hayattta iken Hüsrevi oğlu Şiruye hançerle parçaladı. Hazreti Ömer halife iken, Acem memleketlerinin hepsini müslümanlar fethettiler. Hüsrev’in nesli de mülkü de kalmadı.
60. Resul Aleyhisselam, çarşı’da emri maruf ve neyhi münker ederken, nasihat verirken, Mervan’ın babası olan Hakem bin As ismindeki alçak, Resulullahın arkasından gelerek, gözlerini açıp kapar ve yüzünü buruşturu, böylece alay ederdi. Resul Alaeyhisselam, arkaya dönüp, onun bu çirkin halini görünce “Kendini gösterdiğin şekilde kal” buyurdu. Ölünceye kadar, yüzüz gözü oynak kaldı.
61. Allahu Teala, habibini belalaardan korurdu. Ebu Cehl, Resullullahın en büyük düşmanı idi. Büyük bir taşı mübarek başına vurmak için kaldırdığı zaman, Resulullahın iki omuzunda birer yılan görerek taş elinden düştü ve kaçtı.
62. Kabe yanında namaz kılarken, yine alçak Ebu Cehl tam zamanındır diyerek, bıçakla üzerine yürümek istedrken, hemen geri dönüp kaçtı. Arkadaşları, niçin korktun deyince ‘ Muhammed ile aramızda ateş dolu bir henden gördüm. Bir çok kimseler beni bekliyorlardı. Bir adım atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı. Çok korktum’ dedi. Bunu müslümanlar işitip, Resulullaha sorduklarında “Allahın melekleri onu yakalayıp parçalayacaklardı.” Buyurdu.
63. Hücretin üçüncü senesinde Resul Aleyhisselam Kattan Gazvesinde bir ağaç dibinde yanlız yatarken, Dasür isminde bir pehlivan kafir, elinde kılıçla gelip ’seni benden kim kurtarır’dedi. Resulullah “Allah kurtarır” dediği zaman, Cebrail ismindeki melek, insan şeklinde görünüp kafirin, göğsüne vurdu. Resul aleyhisselam kılcı eline alıp “Seni benden kim kurtarır” dedi. ‘Beni kurtaracak, senden daha hayırlı kimse yoktur’ diye yalvardı. Af buyurup serbest bıraktı. İmana gelip çok kimselerin de imana gelmesine sebep oldu.
64. Hicretin dödüncü senesinde Beni Nadir’de Resulullah, Yahudilerin kale duvarları altında Eshabı ile konuşurken, bir yahudi büyük bir değirmen taşını yukarıdan atmak istedi. Taşa elini uzatınca iki eli çolak oldu.
65. Hicertin dokuzuncu senesinde uzaklardan akın akın gelip iaman ediyorlardı. Amir ile Erbed isminde iki kafir gelenler arasına katılıp, Amir Resulullaha imana geldiklerini söylerken Erbed arkaya geçip kılıcını kınından çıkarmak istedi. Eli tutmaz oldu. Amir karşıdan ne duruyosun diye işaret edince, Resul Aleyhisselam, “Allahü Teala ikinizin zararaında beni korudu.” Buyurdu. Oradan ayrıldıklarında Amir Erbede niçin sözünde durmadın dedi. Oda ne yapayım ki kaç kere kılıcı çekmek istedim. Hep seni ikimizin araınsında gördüm dedi. Bir kaç gün sonra hava açıkken ansızın bulutlar kapladı. Erbede yıldırım düşerek devesiyle birlikte öldü.
66. Resul Aleyhisselam birgün abdest alıp mestlerinden birini giyip ikincisine elini uzatırken bir kuş geldi, mesti kapıp havada silkeledi. İçinden bir yılan düştü. Sonra kuş mesti yere bıraktı. Bugünden sonra ayakkabı giyerken önce silkelemek sünnet oldu.
67. Resul alayhisselam gazalarda ve çöllerde, kendini muhafazaiçin eshabından bekçiler ayırmıştı. Maide suresindeki “Allah seni insanların zararından korur” ayeti gelinc, bundan vazgeçti. Düşmanlar arasında yanlız dolaşır, yanlız yatar, hiç korkmazdı.
68. Sahabeden Enes bin Malikte Resulullahın bir mendili vardı. Bununla mübarek yüzünü silerdi. Enes, bununla yüzünü siler, kirlendiği zaman ateşe bırakırdı. Kirler yanıp, mendil yanmaz tertemiz olurdu.
69. Bir kuyunu suyunu kova içinden içip kalanını kuyuya döktüler. Kuyudan her zaman misk kokusu çıkardı.
70. Utbe bin Ferhat ismindeki bir kimsenin bedeninde kurdeşen denilen hastalık çıktı. Resul aleyhisselam, onu soyup ve kendi mübarek ellerine tükürüp, gvdesiyni sıvadı. Hasta şifa buldu. Bedeni misk gibi kokardı. Bu hal uzun zaman devam etti.
71. Selmanı Farisi, hak din aramak için, İrandan çıkıp dünyayı dolaşmaya başladı. Bunu bir yerde yakalayıp, Medineli bir yahudiye köle olaraksattılaar. Hicrette Resulallah Medineye girerken karşılaştılar. Hemen imana geldi. Bir kaç sene sonra 300 hurma ağacı ile binaltıyüz dirhem altun ödemek şartı ile azaad edlmesine söz kesti. Resulallah bunu işitti. Mübarek elleri ile ikiyüzdoksandokuz hurma ağacı dikti. Ağaçlar o gün meyve vermeğe başladı. Birini Hazreti Ömer dikmişti. O meyve vermedi. Resulallah bunu çıkarıp yeniden dikti. Hemen meyve verdi.Bir gazada ganimet alınan, yumurta kadar altını Selman’a verdiler. Selman Resulallaha gelip bu gayet azdır. Bin altıyüz gram gelmez dedi.Mübarek elleine alıp tekrar Selmana verdi. Bunu sahibine götür dedi. Yarısı ile efedisine olan borcunu ödedi. Diğer yarısı dakendine kaldı.
72. Resul Aleyhisselam, bir gün namaz kılarken şeytan gelip namazını bozmak istediğinde, mübarek elleri ile yakaladı. Bir daha gelip namazı bozdurmayacağına dair söz alıp serbest bıraktı.
73. Medine’deki münafıklaaırn reisi olan abdullah bin Übey bin Selul, öleceğine yakın Resulallah’I çağırdı. Arkanızdaki gömleği bana kefen yapınız diye yalvardı. Her istenileni vermek adeti olduğu için, gömleğini ihsan eyledi. Cenaze namazını dahi kıldı. Medine’de bulunan bin münafık, Resulallahın bu ihsanına hayran kalıp, imana geldiler.
74. İlk zamanlarda Mekkede bulunan Kureyş kafirlerinden Velid Bin Mugire, as bin Vail, Haris bin kays, Esved bin Yagus ve Esved bin Mttalip, Resulallaha cefa ve eziyet etmekte aşırı gidiyorlardı. Cebrail aleyhisselam gelip “Seninle alay edenlere cezalarını veririz.” Ayetini getirip, seni bunların işkencelerinden kurtarmak için emr olundum dedi. Velidin ayağına, ikincisinin ökçesine, üçüncüsünün burnuna, dödüncüsünün başına, beşincisinin gözlerine işaret etti. Velidin ayağına bir ok battı. Çok kibirli olduğundan eğilerek oku çıkarıp atmak kendine ağır geldi. Demiri topuk damarına batp, siyatik hastalığına yakalandı. Asın ökçesine diken battı. Tulum gibi şişti. Harisin burnundan devamlı kan geldi. Esved bir ağacın altında neşeli otururken, kafasını ağaca vurup, diğer Esvedde ama olup hepsi helak ldular.
75. Dos kabilesinin reisi Tufeyl, hicretten önce, Mekke’de imana gelmişti. Kavmini imana davet için Resulallah bir alamet istedi. “Ya rabbi! Buna bir ayet ahsan eyle” buyurdu. Tuefyl kabilesine gidince. İki kaşı arasında bir nur parladı. Tufeyl, ‘Ya Rabbi! Bu alameti yüzümden giderip başka be yerinekoy. Bunu yüzümde görenlerden bazısı, kendi dinlerinden çıktığım için cezalandırıldığımı zannederler’ dedi. Duası kabul olup nur yüzünden gitti. Elindeki kamçının ucunda kandil gibi parladı. Kabilesindekiler zamanla imana geldiler.
76. Biri Maune denilen muharebede kafirler verdikleri sözü bozarak yetmiş Sahabeyi şehid ettiler. Bunlar arasında Hazreti Ebu Bekrin kölesi iken azad ettiğ ve ilk iman edenlerden Amir Bin Füheyreyi süngülediklerinde,kafirlein gözü önünde, melekler göğe kaldırdılar. Bunu Resulallaha haber verdiklerinde “Onu cennet melekleri defn ettiler ve ruhunu cennete götürdüler” buyurdu.
77. Sahabeden Habib ismindeki zatı, kafirler yakalayıp Mekke’ye götürdüler, astılar. Kafirler görsün de sevinsin diyerek sehbadan indirmediler. Resul AleyhisselAm, bunu haber alarak gizlice iki adam gönderip gece ağaçtan aldılar. Medineye getirirken, arkalarından yetmiş atlı yetişti. Bu iki müslüman, kendilerini kurtarmak için, Habibi yere bıraktılar. Yer yarılıp Habib kayboldu. Kafirler bu hali görünce dönüp gittiler.
78. Sahabenin büyüklerinden Said bin Muaz, Uhud gazasında yaralandı. Bir zaman sonra vefat etti. Namazında yetmişbin meleğin bulunduğunu Resulallah bildirdi. Kabri kazılırken, her tarafa misk kokusu yayıldı.
79. Hicretin yedinci senesinde Resullullah, Habeş padişahı Necaşiye ve rum İmparatoru Herakliyusa ve Acem padişahı Husreve ve Bizansın Mısırdaki valisi Mukavse ve Şamdaki Valisi Harise ve Umman Sultanı Semameye mektuplar göndererek, hepsini imana davet etti. Mektupları götüren elçiler, gittikleri yerin dillerini bilmiyorlardı. Ertesi sabah Allahü Tealanın kudreti ile, o dilleri bilip, konuşmaya başladılar.
80. Sahabenin büyüklerinden Zeyd Bin Harise uzak bir yere gidyordu. Kira ile tuttuğu katırcısı, tenha bir yerde bunu öldürmek istedi. İzin isteyip iki rekat namaz kıldı. Sonra üç kereYa Erhamerrahimin dedi. Her birini söylerken ‘Onu öldürme’ sesi geldi. Dışarıda adam var sanarak, katırcı dışarı çıkıp içeri girdi. Üçüncüsünde, elinde kılıç bulunan bir süvari içeri girip katırcıyı öldürdü. Bunun melek olduğu anlaşıldı.
81. Resulallahın zevcelerinden Ümmü Seleme hanımın azad ettiği Sefine ismindeki sahabi, Resulallahın hizmetinden hiç ayrılmazdı. Rumlara karşı yapılan savaşta askerden ayrılıp kafirlere esir düştü.Kaçıp gelirken karşısına korkunç bir aslan çıktı. ‘Ben Resulallahın hizmetçisiyim’ deyip başından geçenleri arslana anlattı. Aslan buna yüzünü gözünü sürüp yanımda yürü dedi. Düşmandan bir zarar gelmesin diye yanından ayrılmadı. İslam askeri görülünce, dönüp gitti.
82. Cehcahi Gaffari isminde birirsi halife olan Hareti Osman’a isyan etti. Resulallahın her zaman elinde taşıdığı asAyı dizi ile kırdı. Bir sene sonra dizinde sir pençe (Anthrax) denilen hastalığı ölümüne sebep oldu.
83. Hazret-I Muaviye Şamdan haccagelip, Resulallahın Medine’deki mimberi şerifini Şam’a götürmek istedi. Mimberi yerinden oynattıklarında, güneş tutuldu. Her taraf kararıp, yıldızlar göründü. Hazret-I Muaviye korkarak bu arzusundan vazgeçti.
84. Uhud gazasında Ebu Katadenin bir gözü çıkıp yanağı üzerine düştü. Resulallaha getirdiler. MübArek eli ile gözünü yerine koyup “Ya Rabbi, gözünü güzel eyle” dedi. Bu gözü diğerinden daha güzel oldu. Ondan daha kuvvetli görürdü.
85. İyas bin Seleme diyor ki, Hayber gazasında, Resulallah beni gönderip Ali’yi istedi. Ali’nin gözleri ağrıyordu. Elinden tutup güçlükle getirdim. Mübarek parmaklarına tükürüp, Ali’nin gözlerine sürdü. Sancağı eline verip, Hayber kapısında döğüşmeye gönderdi. Çok zamandır açılamayan kapıyı Hazreti Ali yerinden söktü ve Eshabı Kiram kaleye girdiler.
Ebu Bekir Sıddik ( R.A.) garip bir riya görüp,uykusunda ağlamaya başlar.Öyle ağlar ki,evin dışından duyulur.Bu sırada Ömer bin Hattap ( R.A.) oradan geçer.Ağlama sesini duyunca,kapıyı çalar.Ebu Bekir Sıddik uykusundan uyanıp,kapıya koşar,gözlerinden yaşlar aktığı halde kapıyı açar.Hazreti Ömer onu görür ve kendisine :
  • Bu ağlamak nedir ? diye sorar. Ebu Bekir :
  • Sahabeleri buraya topla ki,sana anlatayım, der.
Bunun üzerine Hz.Ömer bütün sahabeleri oraya toplar.Ebu Bekir ( R.A.) anlatmaya başlar.
  • Rüyamda kıyametin koptuğunu gördüm.Bir takım insanları,parlayan yıldızlar gibi minberlerin üzerinde buldum.Meleğe : ” Bunlar kimdir ? ” diye sordum.Melek :
  • Onlar peygamberlerdir.Hazreti Muhammed Mustafa ( S.A.S.)’i bekliyorlar.dedi.Ben :
  • Muhammed ( S.A.S.) nerededir ? Beni onun yanına götür.Ben onun hizmetçisi ve sahabelerinden Ebu Bekir’im,dedim.
Melek beni onun yanına götürdü.Onu Arş’ın altında,sarığını önüne koymuş,sağ elini Arş’a uzatmış,sol elini uzatıp cehennemin kapılarını kapamış bir halde gördüm.O,bu haliyle şöyle niyazda bulunuyordu :
- Ey Allah’ım,ümmetimi bağışla.Onların içinde alimler,salihler,hacılar,umre yapanlar,gaziler,mücahitler vardır.
Böyle niyazda bulunurken,gaipten şöyle bir bir nida geldi :
- Ey Muhammed ( S.A.S.),sen itaat edenleri zikrediyorsun,diğerlerini anmıyorsun.Zalimleri,şarap içenleri,zina yapanları,faiz yiyebleri,bunlarıda zikret.
Bunun üzerine peygamber Aleyhisselam şöyle niyazda bulundu :
- Ey Allah’ım,onlar senin buyurduğun gibidirler.Fakat,onlardan hiçbiri sana ortak koşmamıştır,puta tapmamıştır,sana çocuk isnad etmemiştir,Tevhidi bırakmamıştır.Ey Allah’ım,onlar hakkındaki şefaatımı da kabul buyur.Onlara olan merhametimide kendilerine ulaştır,diye yalvardı.
Ben kendisine çok acıdığım için :
  • Ya Muhammed ( S.A.S.),kendine acı,dedim.O :
  • Ya Ebu Bekir,ümmetime şefaat etmek için Rab’bime niyazda bulundum.Rab’bimde kabul buyurdu,dedi.
Hazret-i Peygamber’e :
- Hepsinemi,yoksa bazısına mı ? diye sordum.Tam o anda sen kapıyı çalıp beni uyandırdın ve cevap almaya vakit bırakmadın,ey Hattap oğlu Ömer.
Hazret-i Ebu Bekir,Hazret-i Ömer’e böyle söylediği anda bir de bakalrı ki,gaipten bir ses üç kere :
diye sesleniyor.Her ikisi de ” El-Hamdü Lillah” diyerek şükrettiler.


islamcenneti.org
 
Geri
Üst