Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
sustum hep içimde sakladım seni uzaktan sevmeydi seni,benimkisi... hani birgün belki içimde sana karşı kopan, fırtna büyüklüğündeki şiddetli sevmelerimi anlatırdım zaman geçmedi o birgün hiç ama hiç gelmedi anlatmak isteyip de anlatamadığım...ben sana gelemedim... dedim ya sustum yalnızdım anlatamadım ne sana ne başkasına bu sevgi beni bitiriyordu dinle artık sonuna geldim elimi kana buluyor önce içimdeki seni sonra kendimi sensizliğe mahkum ediyorum ... benim sevdam sevip de kavuşamayanlardandı... benim sevdam anlatılmaz yaşanırdı VE BENİM SEVDAM Benim Sevdam Yaşanmıyorsa Ölüme Mahkumdur....
Susma! Hükmet sessizliğe. Susma işte ağlat sözlerinle evet ağlat. Ümit verme ama susma işte. Sessiz çığlıklar atma, haykırışların olsun, duyulsun, üzsün yüreğimi ama sesinden mahrum etme benliğimi. Susma işte! Sen de mi inanıyorsun aşkın sessiz bir dil olduğuna? Aşk sessiz bir değil işte. Susma lütfen! Gözyaşların konuşsun benimle. Hırçın bakışların gözlerime vursun, acıtsın yüreğimi ama susma. Bağır en uğultulu bir şekilde. Kulaklarımı sağır, kalbimi viran et. İstemiyorum diye haykır, hayallerimi kopar gökyüzünden ama susma. Sevgi dolu hallere girme, ilk tanıdığım gibi davran. İstersen aşkın rengine griyi de al, siyahla beyazı unut ama susma. Hadi tekrar paylaş sırlarını, sil baştan sevdiklerini anlat. Yeniden acılarını, hayallerini ve unuttuklarını anlat ve izi dahi kalmayanların içine beni de kat. Vedalar bile bir sessizliğe mahkûm değildir. Bir “hoşçakal” bile sensizliğin içinde, seni hep varmışsın gibi geri getirir.
Sen konuştukça cennet kokusu kaplar dünyayı… Kuşlarım kanat çırpar, yelken açar martılar denizler üstünde çığlık çığlığa… Sesinle baharlanır toprak, yeşillenir baharlandıkca umutlar… Uyanır karıncalar uykudan… Dizelenir yollara sıra sıra, öbek öbek yağar düşlerim. Yağmur gibi, sel gibi sesinle, ıslanırım… Islandıkça büyür içimdeki yaslı çocukluğum…
Susma,
Sen konuştukça dünya adalet çiçekleriyle beslenir… Kolu kırılmış sevdalar, bağrı yanık şarkılar, ayrılıktan dem vuramaz artık… Dirilir yaşama direncim… Her kıtasında sevinç, her cümlende huzur melodileri güzelleştirir geceyi… Gündüzden kaçamaz olurum, kucak açarım aydınlığına… Can bildiğim bütün canlar feda olur yolunda…
Susma,
Konuş, sen konuştukça şekillensin dünya, yeniden doğsun güneş… Yaz sıcağında serinletsin, zemheride ısıtsın yürekleri sesin… Yeniden kazansın savaşını sevgi, nefretten uzak yaşasın benliğim… Sesinde sevdadan yana ne varsa bilmediğim, görüyorum… Görüyorum yalansız nasıl haykırılırmış dünyaya… Çıkarsız nasıl sevdalar varmış görüyorum, kendini düşünmeden harcamak da varmış sevilen için, sesinde kaybolmak varmış… Sen konuştukça, duyuyorum…
Susma,
Sen sustukça bir hüzün oturur, çöreklenir bağrıma… Dünya sesinle güzel, nefes almak seninle kolay… Suskunluğun bir bıçak gibi kesiyor iyimser duyguları… Sen sustukça, kayboluşum başlıyor bilinmezlik dağlarında, ormanlar kesiyor önümü… Bir adım atıyorum salkım salkım meyvesiz bağlar, budak budak büyümüş yüksek ağaçlar kesiyor yolumu… Ulaşılmaz bir dağ oluyorsun, çıkamıyorum… Suskunluğun adım attırmıyor bana… Uçurum oluyor sessizliğin… Kabusum oluyor… Sen , susuyorsun…
Susma,
Sen sustukça, yürüyemez olur ayaklarım… Yere doğru eğilir başım… Bundandır nefes alamayışım… Sustukça sen, yakama yapışır kederler, yüzümden silemem gözlerini. Hıncımı rüzgardan alırım, yaşamayı şikayet bilirim sen sustukça, isyan olurum… Yaradandan sesini dilerim. Yağmur olsun yağsın isterim hiç aralıksız kalabalığıma… Sen, yalnızlık olursun konuşan mısralarımda… Sessizlik olursun çığlık çığlığa… Susarsın, ben sana kanamam… Kan gibi çöreklenirsin yüreğime, çorak dünyama yağarsın… Her gün bir parça çalarım kendimden, sen’den… Bu büyük boşluk senden kalır bana geriye… Yalnızlık olurum…
Ve kendime içimden seslendim: Niye kızıyorsun ki? Odadan dışarı çıktım ve derin bir nefes aldım. Gökyüzü fena halde kapalıydı. Üzerime alınmadım yoluma devam ettim.. Sokakta gece vardı. Geceye düşen efkar ve efkardan doğan sözler vardı,yürdüm..Yâr vardı, yârdan kalanlarla yürüdüm. Adım adım.. Her köşe başında hayatın, demi vardı. Demli ve hatırı kahve kadar olmasada, elimde ince belli bardakta çay vardı. Ve yürüdüm, adım adım.. Aşklar vardı. Yârlar Leyla olduktan beri, kaldırımlarda Mecnun yürekler vardı..Adım adım. Adım Mecnun diyen yürekler vardı. Sigara dumanları kokan eller ve Yâre uzanmak isteyen el kokan kalemler vardı. Yazdım, adım adım.. Daha da yazmak vardı. Kalem figan içinde, söz suskun.. Yârdan ayrı yaralar içinde gönlümle yürüdüm, yara düştüm. Adım adım.. Ve kendime içimden seslendim: Niye kızıyorsun ki? Odadan dışarı çıktım ve derin bir nefes aldım. Gökyüzü fena halde kapalıydı. Üzerime alınmadım yoluma devam ettim.. Susmak vardı. Sustum..
SUSMA Gel yar bak gözlerime Hadi haykır sevdiğini Gel ve bir şeyler söyle Söyle aklından geçenleri Çıkar kalbinde gizlediklerini Dök içinde ne varsa Ne olur susma,bir şey söyle… Sevdaları dök dilinden Aşk de,sevda de bana Her şeyimsin de,canımsın de Ne olur söyle… Şimdi çık karşıma yar Hadi duy artık sesimi Yalan bunlar sevmiyorum de Bunların hayal olduğunu söyle bana Sonra dön arkanı ve sil beni tamamen… Hiç acıma bana,yıkılırım diye düşünme Ağlayışlarımı ve hıçkırıklarımı duyma Düşünme ne yaparım,nasıl yaparım diye İçimin acıdığını, geceler boyu yandığımı görmeden Yık tüm hayallerimi ,kır bütün ümitlerimi Sevmiyorum seni de ve çek git . . . Susma yar ne olur susma Yık…Yak…Öldür ama Ne olur bir şey söyle Ne olur susma
’Yalnızlığını anlat bana… ‘’ Aldım elime kalemi boş bir sayfa buldum sen’li yazılarımın arasında… Yalnızlığı beklemeye koyuldum beyaz düşlerime esir olan karanlık odamda… Geldi sensizliğin çarpıcı boşluğunda.. Nefesim daraldı yuttum içimde her ne varsa… Dört duvar dillendi sessizliğimden ! Sustu yakarışlar… Taştı sessizlik içimden… Kelimeleri karanlığa bıraktım hissedilebildiğince ! Ben konuştum ‘o’ dinledi… Ansızın sustum… Sessizliğini dinledim.. Dinledikçe Sevdim sonu çığlık olan yalnızlığı.. Sarıldım kuytu gecelerde birtek o’na…! Ne bir şikayet ne bir bıkkınlık.. Sevdim gecelerimde adı yalnızlık olan sessiz çağrını… O’na rehin bıraktım ruhumun derinliklerini.. Yine yalnızlığa alabildiğine konuştuğum bir gecede Hayallerim düştü gözlerimden birer birer.. Yüreğimi gördüm karanlığın en ücra köşesinde.. Lime lime oldu gözlerimin önünde.. Tutamadım.. Yetişemedim yüreğime ! İşte o gece yalnızlığa yakardım sayfalarca.. Ben konuştum.. Yine ‘O’ dinledi.. Öyle sessizdi ki.. İsyana meyilli sorularıma cevap olamadı yalnızlığım.. O sustukça ben haykırdım çaresizce.. Olmadı.. Sensizliğe çare olamadı… Duvarlarım yıkıldı benliğimin üzerine.. Nefesim daraldı bu kez acıyla… Yutkundum her kelimeyi yüreğime batırırcasına ! Sebebim oldu her hecesi yüreğimi yakan kelime… Yalnızlığı yalnızlığa anlattım gecelerimde... Pabucu dama atılmış hayallerime ağladım karanlığın yaralayıcı boşluğunda …
Susmak Kabullenmektir Habersiz Geleni Bazen Acı Çekmektir Haklılığına Bile Bile Boyun Bükmektir Kelimelere Küsmektir Üzmemek İçin Sevdiğini. Susmak Dinlemektir Alabildiğince Hırçın Düşünceleri Bazen Gözyaşını Saklamaktır Hüznü Sessizliğe Zincirlemektir Göstermemek İçin Toprağa Düşeni Susmak Sevmektir Adını Bile Haykıramadığın Kişiyi Bazen Ödün Vermektir Hicranıyla Yüreği Dağlamaktır Gitmesin Diye Sıkı Sıkı Örtmektir Yüreğini. Susmak Hapsetmektir Aşamadığın Çaresizliği Bazen Geleceği Beklemektir Hatıralar Uğruna Sineye Çekmektir Dostluk Adına Çiğnemektir Gururunu Susmak Ölmektir Yaşamak Adına Hayatı Bazen Kaçıp Gitmektir Hayatla Kaderi Birleştirmektir Teslim Olup Kaybetmektir '''MÜCADELENİ'''.....