Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

Ce: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

DTP'li Türk: Başbakan elindeki baltayla bizi yok etmeye çalışıyor

DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, "Ne Anayasa Mahkemesinin açtığı dava ne savcıların ortaya koyduğu dokunulmazlık, bizi çok fazla ilgilendiriyor; cezaevinde de yatmasını biliriz" dedi.

Türk, partisinin grup toplantısında, "Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü"nün yıldönümü olduğunu belirterek, ne basında ne de siyasi partilerde bu konuya değinildiğini söyledi.
DTP olarak kadının özgürleşmemesi durumunda, o ülkenin, o toplumun özgürleşmeyeceğine inandıklarını ifade eden Türk, kadın haklarıyla ilgili olarak Parlamentoda çok önemli çalışma yapacaklarını, TBMM’de Kadın Hakları Komisyonu oluşturulmasının zorunlu olduğuna inandıklarını söyledi.

Diyarbakır’da yaptıkları mitinge değinen Türk, "Mitingde verilen mesajlar, adeta saklanmaya çalışıldı. Halkımızın, partimizin verdiği mesajlar adeta görmezden gelindi. Küçük olaylar öne çıkarılarak, halkın sesini kısmaya yönelik siyasi linçle karşı karşıya kaldık. Medya maalesef olayları beklercesine, küçücük bir olayı, mitingin mantığı ve anlayışıyla uygun olmayan bir yaklaşım biçimi sergiledi. Basının bu tavrını kınıyorum" diye konuştu.

Kürt sorunuyla ilgili partisinin ve halkın taleplerini yansıtmaya çalıştıklarını belirten Türk, bu tartışmaları yaparken DTP’nin felsefesine, halkın taleplerine uygun Demokratik Özerklik Projesini ortaya koyduklarını bildirdi.

Proje üzerinde herkesin farklı tartışma içinde olduğunu belirten Türk, "Bizim Demokratik Özerklik Projemiz, etnisiteye dayalı değil, eyalet sistemi değil, federal sistem değil. Tamamen özgürlükçü, demokratik bir Türkiye’nin yaratılması için ortaya koyduğumuz bir projedir" dedi.

Turgut Özal döneminde Adnan Kahveci’nin ortaya koyduğu bir projede; merkezi yönetimin gücünün yerele dağıtılması, Kürt kimliğinin Kürt kültürünün üzerindeki baskıların kaldırılması, halkın daha fazla yönetime katılmasının sağlanmasının öngörüldüğünü belirten Türk, kendi hazırladıkları Demokratik Özeklik Projesinin de bu projenin geliştirilmiş şekli olduğunu söyledi. Türk, şunları söyledi:

"Demokratik Özerklik Projesinin özü, birlikteliği sağlamaya yönelik, birlikteliği sevgiye dönüştürmeye yönelik bir projedir. Tabii ki fikirlerin, düşüncelerin özgür olması için çaba gösteriyoruz. Bazı insanlar, fikirlerini ve düşüncelerini özgürce, siyasi partiler düşüncelerini özgürce ortaya koymalı. Federal sistemden de eyalet sisteminden de söz edilmelidir. Bu konuda gerçekten demokratik bir tavrı herkesin sergilemesi gerekiyor. Bin yıldır birlikte yaşamış iki halk, bugün Kürt nüfusunun yarısından fazlasının yurt dışında olduğu toplumsal bir gerçekle karşı karşıyayız. Bunun için çözüm, demokratik özerkliktir.
Bize göre çözüm budur. Biz bunu söylüyoruz."

"ŞİDDETE HER ZAMAN KARŞI ÇIKTIK"

Ahmet Türk, son zamanlarda İspanya modelinin tartışıldığına değinerek, İspanya’da siyasilere ve halka karşı şiddet uygulanmasına rağmen sorunun çözülmediğini söyledi.
İspanya’da Herri Batasuna’nın kapatıldığını, DTP’nin de kapatılması gerektiği yönünde görüşler bulunduğunu belirten Türk, "Herri Batasuna kapatıldı ama ayrımcılığı esas alan partiler, bugün düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorlar. Biz bugüne kadar sorunların şiddetle çözülmesine her zaman karşı çıktık. Şiddetin ortadan kalkması için çaba gösterdik. Yaşama yönelik hiçbir eylemi tasvip etmedik. Ama bugün Türkiye’de birileri Herri Batasuna benzetmesini yaparak, oradaki İspanya Anayasasının Bask halkına sağladığı demokratik hakları görmezden geliyor" şeklinde konuştu.

"KÜRTLER APTAL DEĞİL"

"Dün seçim meydanlarında ortaya ip atanlar, bugün Meclisin Genel Kuruluna o ipleri atmaya başladılar" diyen Türk, TBMM’de dokunulmazlıkların kaldırılması için yaptıkları çalışmalardan sonuç alamayınca, bu sefer adeta yargıya "Gelin Meclisten bunları alın, dokunulmazlıklarını kaldırın" mesajlarını vermeye başladıklarını söyledi. Türk, "Bu hangi demokrasi... Siyasetçinin, yargıçları davet ettiği bir demokrasi, demokrasi olabilir mi? Yargının bağımsızlığından söz edenler, niçin yargının harekete geçmesi için adeta seferberlik ilan ediyor, anlamakta zorluk çekiyoruz" diye konuştu.

Hükümetin Kürt sorunuyla ilgili yaklaşımlarına değinen Türk, şöyle devam etti:
"Sayın Başbakan, bir elinde gül, bir elinde balta... Gülü halka koklatıyor, baltayla halkın iradesiyle seçilmiş olan insanları, siyasetçileri, partiyi yok etmeye çalışıyor. Gerçekten anlaşılmaz bir tavırla bu sorunla ilgili değerlendirme yapıyor. Soruyoruz Sayın Başbakan, sizin projeniz nedir? Ortaya bir proje koyun. Geçmişte Adnan Kahveci’nin ortaya koyduğu proje vardı. SHP’nin Kürt raporu vardı.

Ama Sayın Başbakan bugün ne yapıyor, Amerika’ya Kürt milletvekillerini Kürt halkı adına gönderecek. Kürtlerin demokratik taleplerini görmezlikten gelen, Kürtlüğünü inkar edenler, nasıl Kürtlerin temsilcisi olarak gönderilir? Alay mı ediyorsunuz bu milletle? Kürtleri küçük düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Kürtler aptal değil. Onlar, o hakların dile getirilmesi konusunda tavır koyamaz, söz ve taleplerini ortaya koyamazlar."

"BİZİM ALDIĞIMIZ OYLAR BELLİ..."

Seçim döneminde gelişen şoven milliyetçi dalgaya karşı Kürtlere mesaj verildiğini belirten Türk, şunları söyledi:

"Kürtler, sizi sığınacak bir liman olarak gördü, bundan dolayı size oy verdi. Halk, MHP’nin CHP’nin şoven milliyetçi tavrına karşı sığınacak bir liman olarak gördüğü için size oy verdi. Ama siz ne yaptınız, bu kadar oy almanıza rağmen Mecliste DTP’ye yönelik, ’Sizin o bölgede nasıl oy aldığınızı çok iyi biliyoruz’ dediniz. Sayın Başbakan, DTP’nin aldığı oylar belli. DTP, şehir merkezlerinde yüzde 50’nin üzerinde oy aldı.

Yani kimin kime oy verdiği belli olmayan yerlerden aldı. Kırsal kesimlerde, mezra ve köylerde AK Parti, aldığımız oyun bazı yerlerde 2-3 katını aldı. Şimdi bizim aldığımız oylar belli, mezralardan, köylerden almadık. Mezralarda, köylerde kimin kime oy verdiği belli oldu. O zaman ben de şunu söylerim; Rüşvetlerle, çocuk yardımlarıyla, KÖYDES’le, BELDES’le, devletin imkanlarını kullanarak o insanları satın almaya çalıştınız. Bizim oylarımız tertemiz."

"HER ŞEYİ GÖZE ALIRIZ"

Siyaseti dürüst yaptıklarını savunan Türk, "Halkımız için, yarınlarımız, çocuklarımız ve insanların yarınları için siyaset yapıyoruz. Bizim Mecliste gözümüz yok. Linç politikası sürdürüldüğü müddetçe biz gerçekten düşüncelerimizi, inançlarımızı ifade edecek zemini bulamazsak, bu zemin yaratılmazsa, bu zemin bize tanınmazsa, insanlarımızın oyuna saygı gösterilmezse, biz burada olmayız. Ne Anayasa Mahkemesinin açtığı dava, ne savcıların ortaya koyduğu dokunulmazlık bizi çok fazla ilgilendiriyor; cezaevinde de yatmasını biliriz.

Demokrasi için, barış için, inançlarımız için her şeyi göze alırız.

Bunun böyle bilinmesini istiyorum" diye konuştu.

Tasfiyeye yönelik bir politikanın hızla gündeme sokulduğunu ifade eden Türk, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bu tasfiye politikası, inancın, düşüncenin tasfiyesidir. Birilerini tasfiye etmek için değil, halkı susturmaya yönelik bir tasfiyedir. Çünkü biz bu mantığı biliyoruz. Geçmişte de bu mantıkla karşı karşıya kaldık.

Sayın Başbakan, o gülü koklatsa da onun mantığını çok iyi biliyor, ne yapmak istediğini çok iyi biliyor. Artık bugün gerekirse o mantığı ortaya koymak için her gün halkımızın içinde olacağız. O mantığı hatırlatmaya yönelik sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Tarihin önünde sorumlu olmak istemiyoruz. Eğer bu oynanan oyunları halkımıza doğru bir şekilde götüremezsek, yarınların vebali büyük olur. Biz bu sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın."

Milliyet
 
Ce: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

Demokrasi ve barışmış, şiddete karşılarmış... Benim askerimi şehit eden adamlara "dağdaki gençlerin üzerine ordu gönderiyorlar" diyen kim acaba?

Şiddete karşıymış... Pkk hainlerine gelince barış, şiddete karşıyız. Benim askerime gelince pkk "özgürlük savaşçısı". Hadi ordan iki yüzlü hain...

Yönetimde demokratik söz sahibi olmakmış. Çıkmışsın bu milletin en kutsal mekanı olan Meclise girmişsin, daha ne söz sahibi olmaktan bahsediyorsun? Bundan ötesi ne?

Sen git önce Güneydoğu'ya, hani arkanızda Cudi falan vardı ya... Git orada Kadınımıza uygulanan şiddeti önle önce. Sonra başka yerlere de bakarsın...
 
Ce: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

RTÜK, DTP’li 10 milletvekilinin, terör örgütünün yayın organı konumundaki ROJ TV’nin yayınlarına, stüdyo konuğu olarak, canlı telefon bağlantısı ya da demeçle katıldığını bildirdi.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, "PKK terör örgütünün yayın organı konumundaki Roj TV’ye şimdiye kadar TBMM üyesi olmuş hangi milletvekilleri demeç verdi? Hangileri yurt içinden, hangileri yurt dışından programlara katıldı?" sorusunu, RTÜK’ten gelen bilgi yazısıyla yanıtladı.

RTÜK’e göre, 28 Ocak-29 Ekim 2007 tarihleri arasında Roj TV’nin programlarına telefonla veya stüdyo konuğu olarak katılan DTP’li milletvekilleri şöyle:

"-DTP Grup Başkanı Ahmet Türk: 28 Ocakta bir haber ajansına yaptığı açıklamayla, 20 Şubatta HADEP eski genel başkan yardımcıları Murat Bozlak ve Ahmet Turan Demir’le birlikte canlı telefon bağlantısıyla; -Siirt Milletvekili Osman Özçelik: 7 Şubatta telefon konuğu, 18 Ekimde canlı telefonla, 29 Ekimde röportajla; -Muş Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Sırrı Sakık: 28 Ocakta bir haber ajansına yaptığı açıklamayla; -Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal: 29 Nisanda stüdyo konuğu olarak, 25 Ekimde canlı telefon bağlantısıyla;

-Muş Milletvekili Nuri Yaman: 4 Ağustosta canlı telefon bağlantısıyla; -Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş: 4 Ağustos ve 16 Ekimde canlı telefon bağlantısıyla; -Batman Milletvekili Ayla Akad Ata: 17 Ekimde stüdyo konuğu, 19 Ekimde röportaj, 25 Ekimde canlı telefon bağlantısıyla; -Batman Milletvekili Fatma Kurtulan: 17 Ekimde stüdyo konuğu, 19 Ekimde röportajla; -Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici: 19 Ekimde canlı telefon bağlantısıyla; -Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk: 25 Ekimde canlı telefon bağlantısıyla." Bu arada, Bağmısız Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, 19 Ekimde kendisiyle yapılan röportajla, Roj TV’nin yayınına katıldı.

RTÜK kayıtlarına göre, kapatılan DEP eski milletvekilleri Selim Sadak ve Hatip Dicle ile CHP Hakkari eski milletvekili Esat Canan da çeşitli tarihlerde stüdyo konuğu ve canlı telefon bağlantısıyla Roj TV’ye demeç verdiler.

Kapatılan Refah Partisinin eski milletvekili Fetullah Erbaş da 1996’da terör örgütünün kaçırdığı Türk askerlerinin kurtarılması için Kandil Dağına gitmesinin anlatıldığı belgeselle, 25 Ekimde Roj TV’nin yayınına konu oldu.
 
Ce: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

Hain bunlar ya (kırmızı ile yazılanları ben özellikle işaretledim Bilge)


PARTİSİNİN Diyarbakır oloğünüstü İl Kongresi'ne katılan DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, “ABD’nin Orta Doğu Projesine alternatif olarak, ben Sayın Abdulhah Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm önerisini önemsiyorum. Bunu tartışmaya açmamız ve konuşmamız gerekir'' dedi. DTP Genel Başkan Yardımcılarından Kamuran Yüksel de, cezaevinde bulunan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın mesajının okunmasından ve Öcalan lehine slogan atılmasından sonra, “Başkanlarımız ile özgür yarınlarda buluşacağımıza inanıyoruz. Bunun için mücadelemize devam edeceğiz'' diye konuştu.

DTP Diyarbakır 1'inci Olağanüstü İl Kongresi Bağlar Beldesi'ndeki bir düğün salonunda yapıldı. Kongre salonuna Türk Bayrağı'nın yanı sıra ‘Demokratik çözüm ve diyalog için operasyonlara hayır’, ‘Onurlu yaşam için artık yeter’, ‘Tecrit ve İmralı sistemine hayır’ ve ‘Demokratik Özerklikle Demokratik Cumhuriyete’ yazılı afişler asıldı.

Kongreye, kapatılan DEP eski Milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Saddak, DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, DTP Diyarbakır Milletvekilleri Akın Birdal, Aysel Tuğluk, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, alt kademe Belediye başkanları ve yaklaşık 3 bin partili katıldı.

“TERÖR DEĞİL, MEŞRU MÜCADELE''

İstiklal Marşı'nın okunmadığı kongrede, ‘Demokrasi ve özgürlük şehitleri’ için bir dakkikalık saygı duruşu yapıldı. Kongre sırasında salonda bulunanlar sık sık ‘Biji serok Apo’, ‘Selam selam İmralı’ya bin selam’ ve ‘Şehit namırın’ sloganları attı. Divan Başkanlığına seçilen DTP Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksel, DTP olarak ekolojik ve demokratik değerler üzerinde bir toplum kurmak istediklerini belirterek şunları söyledi:

“DTP etnik referansa dayalı bir parti değildir. Ama yaşanan bütün sorunların temelinde Kürt sorunu vardır. Kürtler bu ülkenin asli unsurudur ama, 86 yıldır varlıkları inkar ediliyor. Her hak ve talep istemi terör olarak algılanmıştır. Etnik referansa dayalı bir siyaset yapmıyoruz. Biz parti olarak terör ikilemi ile karşı karşıya bırakılıyoruz. Yürütülen mücadeleyi terör olarak değil, meşru demokratik mücadele olarak görüyoruz.''

‘ÇÖZÜMSÜZLÜK KABUL EDİLEMEZ’

DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu ise, Kürtlerin çok kritik bir süreç ile karşı karşıya olduklarını, ama 30 yıldır kazanılan değerlerin artık çözümsüzlüğü kabul etmeyeceğini söyledi. Aydoğdu, Kürtlere sadece ölümü reva gören anlayışı kınamak gerektiğini savunarak, “Hepimiz Diyarbakır’da 7 cana mal olan saldırıyı şidetle kınadık. Başbakan ve bir çok sivil toplum kuruluşu Diyarbakır’a geldi. Ama Koşuyolunda patlayan ve 10 can alan patlama için niye kimse gelmedi. Devletin güdümünde yapılan katliam meşru mudur ki gelmediler? Kürtler hak ettikleri meşruiyeti mutlaka kazanacaktır. Kuzey Irak’a yönelik gerçekleştirilen saldırıyı hep birlikte durduracağız'' dedi.

Cezaevinde bulunan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın gönderdiği mesaj okunurken, salondakiler ayakta alkışladı. PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan lehine de sloganlar atılırken, Divan Başkanı olan DTP Genel başkan Yardımcısı Kamuran Yüksel'in, isim vermeden Öcalan'ı da kast ederek, “Başkanlarımız ile özgür yarınlarda buluşacağımıza inanıyoruz. Bunun için mücadelemize devam edeceğiz'' demesi dikkat çekti.

‘ONLARIN SİYASETİ PİS KOKUYOR’

‘Amed seninle gurur duyuyor’ sloganları ile kürsüye çıkan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise, katılanları Kürtçe selamlayarak başladığı konuşmasında isim vermeden Başbakan'ı eleştirerek şöyle konuştu:

“Acımızı paylaşmaya geldiklerini söylediler. Ancak ‘Diyarbakır’ın çöpleri pis kokuyor’ dediler. Diyarbakır’ın çöpleri değil, onların siyaseti pis kokuyor. Bu kenti Allah’ın izni ile Ortadoğu’nun metropol merkezi haline getireceğiz. El ele yürek yüreğe verirsek bütün sahte maskeleri düşürürüz.'' DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ise, seçmenlerin 22 Temmuz seçimi ile Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için mahatap yarattığını kaydederek, “AKP’ye Kürt sorununu çözmesi içinde şans verdiniz. Ama AKP sizi yanılttı'' dedi. DTP’nin sınır ötesi operasyona yol vermemekle, öldürmeye yol vermediğini savunan Akın Birdal, “Ama bu operasyon da sonuç vermeyecektir. Kürt sorunu çözülmeden çeteler sorunu çözülemez. Umuyoruz ki bu Ergenekon çetesi yeni çetelerin ikamesi için açığa çıkarılmış olmasın. Hükümet, 301’inci madde gündemde iken başörtüsünü gündeme getirdi. Biz tabii ki özgürlüklerden yanayız. Ama özgürlükler bir bütündür. Kürt halkının dilinin, kültürünün ve varlığının üstündeki yasakları da kaldırsınlar'' diye konuştu.

‘SADECE TÜRBANA DEĞİL, HERKESE ÖZGÜRLÜK’

DTP İl Kongresi'nin son konuşmayı DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna yaptı. Ayna, sadece siyaset yapmak için değil, özgürlük mücadelesi vermek için burada olduklarını, Türkiye’de özgürlük sorununun bir Anayasal sorun olduğunu anlattı. Anayasadaki tekçi zihniyetin değişmesi gerektiğini savunan Emine Ayna şunları söyledi:

“Özgürlük diyorsak sadece türbana değil, herkese özgürlük vermek gerekir. Sadece Müslümana değil, Alevilere, Hristiyanlara, Kürtlere, Türklere, Çerkezlere, Lazlara özgürlük vermek gerekir. Türkiye’de bir savaş yaşanıyor. Biz bu savaşı 20 yıldır yaşıyoruz. Bu savaş bitmeden Ergenekon ve benzeri çeteler bitmez. Bunların yaptıklarını vatanseverlik sayarsanız bu çeteler bitmez. Operasyon bize çözüm olarak dayatılıyor. Çözüm olarak dağdaki 5 bin insanı ölüm ve ölmdürmeye mahkum yaparak, sınır ötesi operasyonu meşrulaştırmak istiyorlar. Bize ‘PKK’ya terör örgütü deyin, ya da burdan gidin’ demelerinin altındaki neden budur. Onları dağa çıkaran Kürt sorunudur. Onları dağdan indirecek olan da Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümüdür. Yaşayarak, yaşatarak çözüm mümkündür. Onurlu barış budur. DTP’yi kapatmak ile çözüm olmaz.

“SAYIN ÖCALAN’IN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÖNERİSİ''

DTP Genel Başkan Yardımcısı Ayna, bölücübaşı Abdullah Öcalan’dan yine ‘Sayın’ diye söz ederek şöyle devam etti:

Sayın Öcalan’ın dile getirdiği bir şey vardır. Demomkratik Konfederalizm önerisini önemsiyorum ve ciddiye alıyorum. Bunu konuşmak gerekir. Bunu niye tartışmıyoruz. ABD’nin Ortadoğu Projesine alternatif bir öneridir. Bunu gündemleştirelim. Geç te olsa tartışmaya açmak gerekir. Başbakan’ın Diyarbakır Belediyesi ile ilgili politikası bir parti değil, devlet politikasıdır. DTP’li Belediyelere karşı ve Kürtlere karşı bir politikadır. Kürtler idarelerini asla teslim etmeyeceklerdir.''

Konuşmalardan sonra tek liste ile gidilen DTP 1'inci Olağanüstü Kongresinde Necdet Atalay il başkanlığına seçildi.

(Milliyet)
 
Ce: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

bilgecim senin dediklerine aynen katılıyorum.onların meclisten en yakın zamanda atılmalarını istiyorum.ne barışı istiyorlarmış çoluk çocuğu hedef alan alçak bir düşünce ve diyarbakırın adını batıran hain bunlar onların yüzünden yaş kuru bir arada yanıyor.onların yüzünden diyarbakıra kimse yatırım yapmıyor işsizlik diz boyu.onların yüzünden değilmi yıllardır kanlar akıyor allahlarından bulsunlar onları şiddettle kınıyorum ve bir diyarbakırlı olarak ne mutlu türküm diyene diyorum ellerine sağlık bilge valla okadar sinirleniyorumki ağzıma geleni yazmışımdır kendimi zor frenledim karışık olabilir cevabım hoş görün
 
Ce: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

DTP'nin, terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonların durdurulması için Şırnak ve çevresinde çadır kurma eylemine katılmak üzere Van’dan 65 araçla 400, Hakkari ve ilçelerinden ise 100 araçla 500 kişi yola çıktı. Uğurlama törenine katılan DTP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, Türkiye’deki 70 milyon insanın sınır ötesi operasyonlara, savaşa, öldürülmelere ve şiddete karşı olduğunu söyledi.

Şırnak’a bağlı Kasrik Beldesi’ne gitmek için toplanan kalabalık Van ve Hakkari DTP binası önünde bir araya geldi. Hakkari’de yaklaşık 500 kişiden oluşan kalabalık Kürtçe ‘Yaşasın özgürlük’, ‘Barışa uzanan eller kırılsın’ sloganları attı. Daha sonra DTP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani bir konuşma yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çıkan sınır ötesi operasyon kararından sonra yüze yakın savaş uçağının canlıları ve insanları bombalamaya başladığını ileri süren Geylani şöyle konuştu:

“Yetkililer, her ne kadar PKK’ya dön çağrısı yapıyorlarsa da bunun inandırıcı bir tarafı yok. Dön çağrısı ile birlikte, tarihte belki görülmemiş, yüze yakın savaş bombardıman uçaklarıyla ülkenin coğrafyası, canlıları ve insanları bombalanıyor. Yani bu demektir ki, ‘ülkeye gelmeyin.’ Zaten geliş çağırısı da çok onur kırıcıydı. Gelin annenizin koynuna girin. Oysa ki bunlar ilkokuldan kaçmış çocuklar değil. kendi inançları doğrultusunda bir mücadele veriyorlar. Silahla, savaşla, silahlı çatışmayla dünyanın hiç bir yerinde ülkenin sorunları çözülmemiştir. Ancak diyalog, demokrasi ile çözülmüştür. Onun için ‘silahlarınızı bırakın, ülkenize dönün. Ülkenizin demokratik ve barışçıl kalkınmasına, ekonomik ve kültürel hamlesine katılın.’ Böylesi bir çağrı yanıt bulabilir diye düşünüyoruz. Böyle bir çağrının olması durumunda DTP olarak elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Ne yazık ki bu çabalar heba olmuştur. Bu nedenle halkımızın, uzun bir dönemdir başlatmış olduğu ‘Ede bese’ (Yeter artık) çağrısı, bu kışın ortasında da son olarak demokratik çözüm yürüyüşüne dönüşmüştür. Bu yürüyüşün amacı, sınır ötesi operasyonların son bulması, şiddetin, çatışmanın son bulmasıdır ve bu ülkede herkesin kendi kültürüyle kendisini ifade edebilmesi için böyle bir yürüyüş oldu.''

‘CANLI KALKAN OLACAĞIZ’

Van’da parti binası önünde toplanan kalabalığa hitap eden DTP İl Başkanı Abdurahman Doğar da, Gabar ve Cudi’de kendilerini canlı kalkan olarak konuşlandıracaklarını söyledi. Doğar şöyle dedi:

“Canlı kalkan olarak gideceğiz. Cumhuriyet tarihinden bu yana Kürtlere yönelik yürütülen politikalar konusunda, en büyük sivil eylemimizi bugün gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Amacımız bu sorununu çözümü konusunda ısrarla savaşı dayatanlara, köylerimizi, ovalarımızı, dağlarımızı bombalayarak çözüm isteyenlere cevap vermektir. Bu topraklarda akan her kan bizim kanımızdır. Bu topraklarda ölen her can bizi canımızdır. Dağdaki gerillaların savaşa giden askerlerin, polislerin artık ölmesini istemiyoruz.'' Daha sonra grup, alkışlar eşliğinde araçlara binerek yola çıktı. Van’dan giden grup, geceyi Batman’da geçirdikten sonra yarın Diyarbakır’a hareket edecek.

DTP'lilere polis engeli

Kadıköy Kozyatağı Carrefour arkasında bir araya gelen yaklaşık 200 kişilik grup eylem için otobüslerle Diyarbakır'a hareket etmek istedi. Toplanma noktasında bekleyen çevik kuvvet ve asayiş ekipleri DTP'lilerin kimliklerini ve kullanacakları otobüslerin evraklarını inceledi. Polisler, 2 otobüsün ruhsatının eksik olduğunu farkedince araçları otoparka çekmek istedi. Otobüslerinin bağlanmasını istemeyen grup, polisle tartışınca 1 kişi gözaltına alındı. Tartışmanın ardından tekrar otobüse binen grup inmek istemeyince araçlarla birlikte otoparka götürüldüler. Bir süre sonra DTP'liler otoparka gelen minibüslere binerek Harem Otobüs Garı'na gitti. DTP'lilerin buradan Diyarbakır'a hareket edeceği öğrenildi.

BATMAN'A YÜRÜMEK İSTEDİLER

DEMOKRATİK Toplum Partisi tarafından organize edilen, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK'lı teröristlere yönelik operasyonlarının durdurulması amacıyla Şırnak yakınlarındaki Kasrik Boğazı'nda çadır kurup eylemine katılmak için Diyarbakır'a gitmek isteyen partililer, polisin baskısı nedeniyle araç bulamadıklarını öne sürdü. Batman'a kadar yürümek isteyen partililer, DTP Genel Merkezi'nden gelen telefon üzerine bundan vazgeçti.

DTP Siirt İl Başkanı Abdurrahman Taşçı, parti binasında partililerle birlikte basın toplantısı yaptı. Taşçı, DTP Genel Merkezi'nin aldığı karar üzerine yarın Şırnak'a toplu hareket etmek için Diyarbakır'a gitmek istediklerini ancak, polisin sürücüleri tehdit etmesi nedeniyle araç bulamadıklarını iddia etti. Başkan Taşçı, “Emniyet Müdürlüğü bütün terminalleri gezerek adeta şoförleri, araç sahiplerini tehdit ederek bize araç tahsis edilmesini engellemiştir. 21'inci Yüzyıl'da Siirt Emniyet Müdürlüğü'nün bütün araç sahiplerini tehdit edip bize araç vermelerini engellemesi skandaldır. Siirt Emniyeti'nin tutumunu kınıyoruz. Vatandaşın özgür seyahat etme hakkı kısıtlanıyor. Bizler araç bulamadığımız için yürüyüşe yürüyerek katılacaz'' dedi.

Basın toplantısından sonra Siirt'ten Batman’a doğru yürümeye başlayan DTP İl Başkanı Abdurrahman Taşçı ve yaklaşık 50 DTP'li için polis, geniş önlem aldı. Siirt çıkışına kadar yürüyen DTP’liler daha sonra DTP Genel Merkezi'nden gelen telefon üzerine yüremekten vazgeçip dağıldı.


Türkiye'deki 70 milyon insan sınır ötesine karşı değil, milli egemenliğimizin sembolü olan Mecliste eli kanlı terör örgütüne terörist diyemeyen hainlerin bir de kalkıp askere kurşun sıkanlara canlı kalkan olmasına karşı. Sizlerin hiç işinize gelmediği şekilde...

Sanki bombalanan yerde senin köyün var, bir de olayı böyle uydurmacalarla süslemiyorlar mı insan sinirleniyor. Maksat yurt dışına farklı mesajlar vermek. Kendilerini ezilmiş gibi göstermek.

Sorarım ya dünyanın neresinde ülke toprakları içinde kendi askerini vuran, hainlik yapan teröristleri destekleyen bir parti olabilir?
 
Ce: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

bilgem sana ve arkadaşlarıma katılıyorum terörü ve yandaşlarını kınıyorum
 
Cevap: Ahmet Türk Haini ve Partisi Meclis'ten Çıksın

Demokrasi diye diye teröristleri başımıza geçirdik.Demokrasi bunun neresinde.Ülkemi bölmek isteyenler nasıl demokrasi den bahsedebiliyorlar.
 
Geri
Üst