akciğer kanseri nedir nasıl tedavi edilir

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
akciğer kanseri nedir nasıl tedavi edilir
akciğer kanseri nasıl tedavi edilir akciğer kanseri nedir nasıl tedavi edilir kitlesi kitlesi nedir ortaya çıkar ve
AKCİĞER KANSERİ
Tanım

Akciğer yaşamamız için gereken oksijeni havadan alıp, vücudumuzda oluşan zararlı karbondioksit gazını havaya veren; solunum işini yapan başlıca solunum organımızdır.

Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Vücudumuzda sinir sistemi hariç tüm sistemlerde hücreler yenilenir. Akciğer hücreleri de akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaca göre bölünerek çoğalırlar.
Akciğer kanseri, akciğer hücrelerinin gereksiz ve kontrolsüz olarak çoğalıp, akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin vb. gibi) hasara yol açar.
Tüm dünyada her yıl yeni teşhis konan kanser hastalarının %12.8’i akciğer kanserli hastalardır ve her yıl % 3 artmaktadır. Tüm dünyada bir yılda, kanser nedeniyle hayatını kaybeden insanların %17.8 ’i akciğer kanseridir. Günümüzde dünyada karşılaşılan en sık kanser türü olan akciğer kanserinin yıllık yeni olgu sayısı bir milyondan fazladır.
Akciğer kanseri erkeklerde en sık görülen kanser çeşididir, son yıllarda kadınlar arasında sigara kullanımının yaygınlaşması ile kadınlarda da akciğer kanseri görülme sıklığı giderek artmaktadır.
Akciğer kanseri günümüzde erkeklerde tüm dünyada en çok öldüren kanser türüdür. Kalp - damar hastalıklarından sonra ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer almaktadır. ABD’de 1987’den beri kadınlarda da birinci öldürücü kanserdir.
Tüm dünya ortalamasına baktığımızda erkeklerde birinci, kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sıradadır. Dünya Sağlık Örgütü 1985 yılında gelişmekte olan ülkelerde 300,000 kadının sigaraya bağlı hastalıklardan öldüğünü, bunun % 21.1’ inin akciğer kanserine bağlı olduğunu bildirmiştir. Her yıl yeni ortaya çıkan hasta sayıları tüm dünyada artmaya devam etmektedir.

Primer akciğer kanseri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülme sıklığı en fazla olan kanser türüdür. Ülkemizde 11.5 / 100.000 görülme sıklığı bildirilmiştir.


Akciğer kanseri gelişimi için risk faktörleri

Tüm akciğer kanserlerinin %80-90’ı sigara içmeye bağlı olarak gelişir. Yani akciğer kanseri gelişimi için en önemli için risk faktörü sigaradır. Sigara içme süresi, toplam içilen sigara sayısı arttıkça akciğer kanseri gelişme riski artar.

Aktif sigara içiminden sonra akciğer kanserinin en önemli ikinci risk faktörü pasif sigara içiciliği veya dumanaltı olmaktır. Pasif sigara içiciliğinin tek başına ortalama 1.2-1.3 kat akciğer kanseri olma riskini arttırdığı bildirilmektedir.
Sigara kullanımının dışında genetik bazı faktörler, yani ailede (birinci derece yakınlarda) akciğer kanseri olması akciğer kanserine yakalanma riskini 2,4 kat arttırmaktadır. Ailesinde akciğer kanseri olan bireylerde akciğer kanseri görülme olasılığı daha fazladır. Özellikle ailede akciğer kanseri öyküsü ile birlikte sigara kullanımı, riski daha da arttırmaktadır.

Ailede akciğer kanseri olan ve hiç sigara içmemiş bir kadının akciğer kanseri riski 2.8 kat artmış iken; ailede akciğer kanseri olmayan ve sigara içen bir kadında bu risk 11.3 kat artmıştır; ailede akciğer kanseri olan ve sigara içen bir kadında ise bu riskin 30 kat arttığı gösterilmiştir.
Ayrıca asbest denen , kimyasal maddelere çok dayanıklı lifsel yapıda kanserojen bir; akciğer, özelikle de akciğer zarı kanseri (Mezotelyoma) oluşumunda etkilidir. Halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle bilinir. Asbest birçok yöresinde bulunmakta ve halkımız tarafından bilinçsizce kullanılmaktadır. Köylüler, asbesti evlerinin damlarına sermek, evlerini yapmak için ve küçük çocuklarda pudra yerine kullanırlar. bölgesinde ve yörüklerinde ise bebekler, höllük toprağı olarak bilinen ısıtılmış asbestle sarılmaktadır. Bu uygulamalar sırasında havaya karışan asbest lifleri yoğun şekilde solunur. Asbest, onu topraktan çıkaran ve kullanan köylülerden başka, asbestin kullanıldığı endüstri alanlarında (gemi, uçak, otomobil sanayinde) çalışan işçiler için de çok zararlıdır.
Asbest, kadmiyum, nikel, krom gibi mesleki etkenler ve radyasyon akciğer kanseri riskini artırır. Asbest maruziyetinde bu risk 5 iken, sigara ile birlikte olduğunda risk 50-100 kat artar. Mesleki radon maruziyetinde risk 20 kat artmaktadır. Tütün kullanımıyla beraber bu artış daha fazladır. Bazı aaaal ve kimyasal maddelere mesleksel maruziyet,
· Radon gazı, ,
· Radyasyon,
· Önceden geçirilmiş bazı akciğer hastalıkları (akciğer tüberkülozu, interstisyel fibrozis, büllöz amfizem ve doku harabiyeti ile seyreden diğer bazı akciğer hastalıklarında ortaya çıkan nedbe dokusu akciğer kanseri gelişimi için bir zemin oluşturabilir.)
· Beslenme alışkanlıkları: Akciğer kanserinde diyetin bu konuda % 5 oranında etkili olduğu ileri sürülmektedir. VitaminA ve β-karotenden fakir diyet akciğer kanseri riskini artırır. Vitamin E ve selenyum benzer şekilde antioksidan etkiyle riski azaltmaktadır.
· Yüksek yağlı diyetle beslenen sigara tiryakilerinde akciğer kanseri riskinin arttığı gösterilmiştir. Çay (özellikle yeşil çay) tüketimi de koruyucu etki gösterir.
· Ayrıca motorlu taşıtlara, fabrika bacalarına bağlı hava kirliliklerinin, Hava kirliliğinin akciğer kanseri riskini arttırabileceği düşünülmektedir ancak riskin derecesi belirlenememiştir.
· Evlerde uygun olmayan şekilde odun-kömür yakarak ısınmanın kanser yapıcı maddelerin oluşmasına neden olduğu gösterilmiştir.

BELİRTİLER
Geçmeyen öksürük
Göğüs ağrısı, omuz ağrısı, kol veya sırt ağrısı
Hırıltılı, hışıltılı solunum
Nefes darlığı,
Öksürükle ağızdan kan gelmesi veya kanlı balgam çıkarmak
İştahsızlık, kilo kaybı
Halsizlik
Ateş



TANI
Bu belirti ve bulgularla hekime başvuran hastalarda ayrıntılı bir öykü alınması ve hastanın fizik muayenesinin ardından tanı için ilk olarak standart akciğer grafisi çekilmelidir. Bir çok hastada akciğer grafisinde tümör; ya da tümörün yol açtığı bronş tıkanmasına bağlı havalanma azlığı, ya da zatürree, akciğer zarları arasında tümöre bağlı sıvı toplanmasına ait görünüm saptanabilir. Bundan sonraki aşama bilgisayarlı akciğer tomografisi çekilmesidir. (Akciğer zarları arasında çok miktarda sıvı toplanması durumu hariç; çünki bu durumda önce sıvı boşaltılıp sonra tomografi çekilmelidir.)Bilgisayarlı tomografi, akciğer grafisinde kitle ya da yol açtığı durum hakkında ayrıntılı bilgi verdiği gibi akciğer grafisinde görülemeyecek kadar küçük olan diğer lezyonların görülmesine de olanak sağlar. Standart akciğer grafisi ve bilgisayarlı tomografilerin incelenmesinden sonra hastalığın varlığı, akciğer içindeki yeri, yayılımı ortaya çıkar.
Hastasında akciğer kanseri olduğuna inanan hekim bu noktada tip tayini dediğimiz, tümörün tipini belirlemeye yönelik girişim yapmalıdır. Burada yapılacak işlem tümörün yerine göre değişir.
1.Bronkoskopi: Bronş içine yerleşmiş, merkezi bir kitlede burundan veya ağızdan bronkoskopla girilerek tümöre gözle görerek ulaşıp biopsi (parça) almaya yönelik işlemdir. Bronkoskop, uzun, bükülebilir, ince bir kurşun kalem kalınlığında ucunda parlak bir ışık bulunan bir tüptür. Bu tüp bükülebilir olmasından dolayı burundan veya ağızdan kolaylıkla sokulur; ses tellerinin arasından geçerek gırtlağa, buradan nefes borusuna ve sonra da bronşlara iletilir. Kitleye ulaşılır, kitlenin olduğu yere bronkoskobun içinden gönderilen sıvı bir aspiratör yardımı ile geri alınarak bir kapta toplanır yani tümörlü bölge yıkanmış ve oraya dökülen tümör hücreleri incelenmek için alınmış olur.
2.Trans Torasik İnce İğne Aspirasyonu(TTİA): Göğüs duvarına yakın kitle varlığında, bronkoskopla nefes borusunun içinden girilerek akciğerlerin ucuna ulaşılması söz konusu olmadığından, bilgisayarlı tomografi altında kitlenin yeri işaretlenir ve çok ince bir iğne ile göğüs duvarının dışından kitleye ulaşılır ve iğnenin ucuna enjektör takılarak kitleden hücre aspire edilir ( vakum yapılarak alınır) lam denen özel camlara yayılarak alkol içinde bekletilip, kurutularak ardından incelenmek üzere patoji uzmanına gönderilir.
3. Plevra biopsisi: Akciğer zarları arasında sıvı toplandığında göğüs duvarından akciğer zarları arasındaki boşluğa (plevra boşluğuna) özel bir iğne ile girilmesini takiben akciğer zarından parça alınmasıdır.
4. Torakoskopi: Genel anesaaai altında göğüs duvarından açılan küçük bir delikten endoskop ile akciğer zarları arasındaki boşluğa (plevra boşluğuna) girilerek ve cihaza bir de kamera ilave edilerek tüm boşluk görülebilir hale getirilir. Bu görüntülü yöntem sayesinde, hasta olan bölgeden biyopsi alınmasıyla olguların çok büyük bir kısmında kesin tanıya ulaşılır.


AKCİĞER KANSERİ ÇEŞİTLERİ (Hücre Tipine Göre)

1. KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ

A) YASSI EPİTEL HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ = EPİDERMOİD AKCİĞER KANSERİ

En sık görülen akciğer kanseridir. (%40-60)
Sigara içimi ile artış gösterir.
B) ADENOKANSER
Akciğer kanserlerinin %10-20’dir.
Hava yollarının salgı yapan hücrelerinden kaynaklanır.
Sigara ile en az ilişkisi olan akciğer kanseridir. Yani sigara içmeyenlerde de görülür.
C) BÜYÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ
Akciğer kanserlerinin %5-10’dur.
Akciğerin periferik (uç- kenar) kısımlarında yerleşir
2. KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ
Akciğer kanserlerinin %15-25’dir.
Sıklıkla akciğerin merkezi kısımlarında yerleşir. Yani daha çok ana bronşlar ve lob bronşlarında yerleşir.
Sigara kullanımı ile direkt ilişkilidir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre görülme sıklığı daha fazladır.
Akciğer kanserleri arasında en hızlı seyreden ve en erken aaaastaz yapan (yayılan) akciğer kanseridir.


EVRELEME
Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde evrelendirme, TNM (Tümör, Lenf düğümü, Metastaz) sistemine göre yapılır. Genel olarak, küçük ve aaaastaz yapmamış bir tümör düşük evreli, büyük ve aaaastazları olan bir tümör ileri evrelidir. Düşük evreli olgularda uygun tedavi ile tam iyileşme şansı vardır. Ancak, hastaların pek azı bu evrelerde saptanır. . Evrelendirme ile ilgili kurallar özet olarak şöyledir:
Evre I: aaaastaz yoktur. Tümör 3 cm'den küçük çapta ve tümüyle akciğer dokusu ile çevrilidir. Cerrahi tedaviden en çok yarar gören grup budur. Ancak bu gruba giren hasta sayısı çok azdır.
Evre II: Yukarıdaki nitelikte bir tümör aynı taraf bronşçevresi (peribronşiyal) ve/veya hiler (hilus = ana bronş ve damarların akciğer içine girdiği bölge) lenf düğümlerine aaaastaz yapmıştır. Cerrahi tedavi başarılı sonuç verebilir.
Evre III: Çevreye (göğüs duvarı, diyafragma v.b yayılmış veya sağ ve sol ana broşun nefes borusuna bağlandığı bölgeye( ana karinaya) çok yakın tümörler bu gruptadır. Supraklaviküler (Köprücükkemiğiüstü) veya karşı taraf hiler/mediyastinal lenf düğümlerine aaaastaz yapanlar (evre IIIB) cerrahi tedaviye aday sayılmazlar. Hastaların çoğu evre III grubundadır.
Evre IV: Uzak organ aaaastazı olan tümörler. Bunların cerrahi tedaviden yarar görmeleri beklenmez.






KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİNDE EVRELEME
Sınırlı hastalık

Kanser sadece bir akciğerde ve/veya yakınındaki lenf bezlerindedir
Yaygın hastalık

Kanser, karşı akciğere veya vücudun diğer bölgelerindeki başka organlara yayılmıştır.
Nüks evresi

Nüks demek, tedavi edildikten sonra kanserin yeniden ortaya çıkması (nüks etmesi) demektir. Akciğerlerde veya vücudun başka bir yerinde ortaya çıkabilir.

AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ

Akciğer kanseri tedavisinde önerilen tüm tedavilerde amaç; hastalığın kontrol altında tutulması, yaşam süresinin uzatılması, yakınmaların ortadan kaldırılması ve daha kaliteli bir yaşam sağlanmasıdır.

Tüm akciğer kanserli hastalarda tedavi seçenekleri vardır. Üç tür tedavi kullanılmaktadır.
  • Cerrahi (kanseri alıp çıkartmak)
  • Radyasyon (ışın) tedavisi (yüksek-doz x-ışınları veya diğer yüksek-enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerinin öldürülmesi)
  • Kemoterapi (kanser hücrelerini öldürmek üzere ilaçlar kullanılması)
 
Ölümsüzlük Mantarı: Reishi ben kalın bagırsak kanserini bu mucıze eserı kırmızı reise ıle eskı saglıgıma kavuştum şükürler olsun

Ölümsüzlük Mantarı olarak adlandırılan Kırmızı Reishi'nin
yüzlerce bilimsel araştırmaya konu olmasına sebep olan mucize özellikleri neler?

Akciğer Kanseri tedavisinde şaşırtıcı sonuçlara sebep olan
Reishi Mantarını neden kullanmalısınız öğrenin:
Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından
kansere karşı tek doğal ilaç olarak kabul edilmiştir.
Japonya ve Amerika'da doktorlar tarafından kemoterapi gören hastalara reçete ile tavsiye edilmekte ve tedaviyi destekleyici olarak kullandırılmaktadır. Kırmızı Reishi'nin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi, kanseri önlemede de kanserle savaşta da görülmektedir.

  • Güçlü anti-tümör etkileri araştırmalarla belirlenmiştir.
    İçerdiği glucan maddesi bağışıklık hücrelerinin tümör hücrelerini sarmasına yardımcı olur. Bazı çalışmalarda Tümörlerde %50 oranında gerileme kaydedilmiştir.
  • Düzenliği tüketiminin anti-kanser maddelerin (interferon ve interleukin1 ve 2) üretimini arttırdığı ve tümör büyümesini önlediği kanıtlanmıştır.
  • Yapılan araştırmalar Radyoterapi ve Kemoterapi esnasında görülen saç dökülmesi, bulantı, kusma, ağız iltihabı, boğaz ağrısı, iştah kaybı gibi yan etkilerin %90-95 oranında azaldığı kanıtlanmıştır.


Kırmızı Reishi Mantarı Bağışıklık Sisteminizi Güçlendirir.
Reishi Japoncada ölümsüzlük anlamına gelmektedir.

Bilimsel araştırmalar, Kırmızı Reishi kullanımının:

  • Günlük yaşamı sağlıklı sürdürmek,
  • Vücudumuzun doğal savunma mekanizmasını güçlendirerek olumsuz etkilere karşı korumak,
  • Yaşın ilerlemesi sonucu oluşan problemlerin önüne geçmek,
  • Bağışıklık, sinir, dolaşım, solunum, boşaltım, kas ve kemik sistemlerini güçlendirmek,
  • Yüksek tansiyon, kolesterol, diabet, bronşit, prostat gibi problemlerle baş etmek,
  • Kanser, karaciğer bozuklukları, hepatit, HIV/AIDS gibi hastalıklardan korunmak ve bu hastalıklarla savaşmak,
konularındaki faydalarını kanıtlamıştır.

Hastalıklardan uzak, sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek için, her yaşta genç olabilmek için Kırmızı Reishi mantarını siz de koruyucu olarak kullanmalısınız.

Uluslararası Kanser Örgütü (ICG) tarafından tek Japon otoritesi olarak görülenJapon Doktor Fukumi Morishige;
Saygın Japon Doktor Fukumi Morishige, bugüne kadar en çok Nobel ödülü kazanmış Amerikan enstitüsü olan Linus Pauling Institute of Science & Medicine'de, Reishi'nin kanser hastalığını konrol etmekteki rolü üzerine araştırmalar yapmaktadır.

Morishige, Avrupa tıp dünyasında da tanınmakta ve Uluslararası Kanser Örgütü (ICG) tarafından tek Japon otoritesi olarak görülmektedir. Aşağıdaki yazı Fukumi Morishige'nin kendi konuşma ve gözlemlerinden meydana gelmektedir.


Kanser konusunda hazır bir önlem senaryosu yoktur. Kimileri bu konuda diyet kontrolüne güvenmektedir, ancak günümüzde en efektif method Reishi'dir (Lingzhi).

Reishi'nin muhteşem etkisini bizzat kullanana kadar bilmiyordum ve gözlemlediklerime gerçekten çok şaşırdım. Uygulamalarım sırasında Reishi'nin hem hastalığı önleyici hem de tedaviye yardım edici etkilerini görme şansı buldum.

39 Yaşında Akciğer Kanseri bir kadın, gittiği hastaneler ameliyat etmeyi bile redderken,
kırmızı Reishi mantarı ile kanseri yendi:
39 yaşında bir kadın, akciğer kanseri ve göğüs duvarı zarı komplikasyonları ile bana geldi. Daha önce gittiği bir çok hastaneden ameliyat edilemeyeceği cevabını almıştı. Benim yanımdan da umutsuz bir şekilde ayrıldı. Daha sonra kocasının isteği üzerinedüzenli olarak Reishi kullanmaya başladı. Bir sonraki incelememin sonuçları oldukça şaşırtıcıydı: 6 ay önce göğüs kavitesinde bulunan ödem gerilemekteydi.Neredeyse cenaze düzenlemelerini bile yapmış bir insan için resmen bir umut ışığı doğmuştu. Hastanın kendisi de bunun, günde 4 gram gibi oldukça yüksek bir dozajla kullandığı Reishi'nin sonucu olduğunu düşünmekteydi. Kısa bir süre içinde ödem yok oldu, ancak tümör durmaktaydı. Yine de bir keşif operasyonu yapmaya karar verdik ve özel dondurma tekniği sayesinde göğüs zarındaki kanserli hücreleri almayı başardık. Bir sonraki X-ray taramasında, göğüs zarı üzerinde, zararsız yara dokusu dışında hiç bir kanserli hücreye rastlamadık. Akciğerlerden aldığımız dokularda kötü huylu hücreler tespit ettik ancak durum kontrol altına alınmıştı...

50 yaş üstü göğüs kanseri bir hastamda 6 aylık düzenli Reishi kullanımı sonunda
Tümör yok oldu:

Bir keresinde 50 yaş üstü göğüs kanseri bir kadın hastam oldu. Göğüs operasyonu yapıldıktan sonra, hastalık akciğerde metastas yaptı. Durumu kan kusacak kadar kötüleşmişti. (Kan kusma, tıptaki adıyla hemoptisis, kanser hastalığında son aşamada ortaya çıkan bir komplikasyondur.) Bu durumdayken günde 6 gram Reishi almaya başladı ve bu dozajı 6 ay boyunca korudu. Bu sürenin sonunda akciğerindeki tümör yok oldu. Daha önce çok çabuk nefesten kesilirken şimdi yorulmadan merdiven çıkabiliyor. Bu yaşadıklarından sonra onun da Reishi tedavisine güveni tam.

(Japanese Periodical dergisinin Geleneksel Çin Tıbbı 3. bölümünden çevirilmiştir. Sayfa 12 - 23, ISBN4-88580-053-6 C-0077)

Neden Özellikle Kırmızı Reishi?
Reishi mantarının birçok çeşidi olmasına karşın, yapılan araştırmalar kanıtlamıştır ki polisakkarit içeriğinin yüksek olması sebebiyle bağışıklık sistemini güçlendirerek, ana vücut fonksiyonlarını ve hayati organları desteklemede en etkin olan kırmızı Reishi mantarıdır.



Reishi Mantarı Nasıl Kullanılır?
Çeşitli kimyasal yollarla kapsül (hap) haline getirilmiş ilaçlar yerine, Reishi mantarını en doğal ve katkısız haliyle Reishi Çayı olarak kullanabilirsiniz.
Reishi Çayını kurutulmuş ve dilimlenmiş doğal Reishi Mantarını cam bir kapta en az 30 dk kaynatarak kolayca hazırlayabilirsiniz.


Kemoterapi sırasında kullanılabilir mi?
Kemoterapi sırasında alınırsa bir yan etkisi olur mu?
Mantar kemoterapi esnasında kullanılabilmektedir. Hiçbir yan etkisi ve ilaçlar ile etkileşimi olmadığı için tedaviyi engellemez özellikle yararının artmasına yardımcı olur. Ayrıca kemoterapinin yan etkilerini azalttığı veya tamamen ortadan kaldırdığı için hastanın genel sağlık durumunda ve moralinde olumlu etki yapmaktadır.



Faydaları ne kadar sürede hissedilebilir?
Normal olarak bir insan, Kırmızı Reishi kullanmaya başladıktan 10-15 gün sonra faydalı etkilerini hissetmeye başlar.
Genel sağlık durumunda belirgin bir farklılık ise 2 ay süreli düzenli ve sürekli kullanım sonunda görülebilir.
Toksik özelliği olmadığı için sürekli kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur.



Yan Etkileri Nelerdir?
Reishinin yan etkileri yoktur.

2000 yılı aşkın süredir kullanılmasına rağmen literatürde ve klinik çalışmalarda hiçbir yan etkisi rapor edilmemiştir. Toksik olmaması sebebiyle büyük miktarlarda ve uzun süreli olarak kullanıldıklarında dahi herhangi bir yan etkileri olmadığı ifade edilmektedir.
Reishi Mantarı bir ilaç değildir. Diğer ilaçlarla birlikte tedaviyi tamamlayıcı olarak kullanılabilir.



 
Geri
Üst