Anne Bebeğe Bakar...

ARWEN

Yeni Üye
Üye
Anne Bebeğe Bakar...
Anne bebeğe bakar. Bebek annesine bakmaz. Anne bir daha bebeğe bakar. Bebek sağa sola bakar, bir tek annesinin yüzüne bakmaz. Bir süre sonra anne, bebeğe bakmaz olur. İlişkileri kopuklaşır. Anneye sorarsak, “çok sıkıldığını”, “birlikte ne yapacağını bilemediğini” söyler.
Bebek anneye bakar. Anne bebeğe bakmaz. Bebek, anneye bir daha bakar. Anne, bir yandan bebeği besler ya da altını değiştirirken, bir yandan telefonla konuşur ya da televizyon seyreder bebek dışındaki her şeyle ilgilenir. Bebek ağlayıp mızırdanarak anneyi kendine çekmeye çalışır. Bir süre sonra bebek de, anneye bakmaz olur. Bebek dile gelip, ne hissettiğini söyleyebilse, “bana yüz vermiyor” diyecektir.
Yüz vermek, yüzüne bakmak, hayatın başlangıcında birisine dikkat ettiğimizin, o kişiye hayatımızda bir yer verdiğimizin göstergesidir. Çabuk sıkılan bir kişiysem, verdiğimin karşılığını hemen almak isterim. Bebekler bu konuda fena değillerdir, ama, bazıları her zaman tempomuza ayak uyduramazlar. Anne-babalardan sabırsız ve aceleci olanlar, bebeğin kendine ayak uydurmasını bekleyemeyip, kendisine daha fazla yüz veren bir başka faaliyete (bu bazen diğer kardeş olabilir!!) kayabilir.
İlişkinin iki tarafı olur. İki taraf arasındaki uyum mutlaka bir tıpatıplık olmak zorunda değil. “Ayak uydurma”, aynı yöne doğru yürüyorsanız, eşit tempoda ileri adım atma olabilir. Dans ediyorsanız, birinizin ileri adımı, ötekinin geri adımı ile bütünlenebilir.
İlişkiyi bir ip gibi düşünürseniz, dikkat ilişkisi, her iki tarafın ipe/ilişkiye asıldığı durumlarda, “çok gergin/çok ilgili ve çok dikkatli” olarak tanımlayabiliriz. O kadar dikkatli ki, göz başka bir şey görmez; tek bir işe, tek bir kişiye odaklanır. Buna dikkat etmek değil de, “takmak” diyebiliriz belki. İlişkinin gerginliği, ipleri kopartıcı olabilir.
İki tarafın da ipe hiç asılmadığı durumlarda, ip gevşek ve yerlerde sürünür, ya da taraflardan birisi zamanla sıkılıp bırakır gider. İp kopmaz, sağlam kalır, ama ilişki de kalmaz.
Dikkatin, ya da ipin, belli bir gerginliği koruması, yani ne kopacak kadar gergin, ne de yerlerde sürünecek kadar gevşek olmaması için, ipin iki tarafından tutanların diğerinin ne kadar gerdiğinin veya gevşettiğinin takipçisi olması gerekir. Diğerinin ne yaptığını (ne düşündüğünü, ne hissettiğini, ne istediğini) izleyebilmek, ilişkinin sürmesinin ve kalitesinin bir ön koşuludur. Bu izleme sürecine de, dikkat diyebiliriz.
Dikkat dağıldığında, ilişki kopar. Dikkatimizi başka bir yöne kendi kararımızla kaydırdığımızda, başka bir şeyle ilgilenmeye başladığımızda, (bir ilişkiye ara verip) yeni bir dikkat ilişkisi kurmuş oluruz. Bir önceki ilişkiyi geçici olarak askıya alıp, birazdan geri döndüğümüzde kaldığımız yerden devam edebilmemiz için askıya aldığımız ilişkiye ait bilgileri bir yerlerde muhafaza ediyor olmamız beklenir.
İp benzetmesine (sizi baymak pahasına) dönersem, sağ elimle bir ipi tutarken, sol elimle de bir ipe yapışırsam, sağ elimdeki ipin gerginliği idealden biraz uzaklaşabilir. İpin diğer yanındaki (kişi, iş, zevk vs), benim gevşekliğimi fark edip, gereken gerginliği sağlayacak hareketi yaparsa, ipimiz’in gerginliği devam eder. Ben de bir süre sol elimle de bir başka ip tutup, tekrar dönüp, sağ elimle ip tutmaya devam edebilirim. Eğer o ip ben ona yeterince asılmadığım sürede, ipin diğer ucundakinin sayesinde sürünmeden ya da kopmadan devam etmişse, iki ipi de iyi kötü aynı zamanda tutabilmiş olurum.
İpin diğer ucundaki de, bu ucundaki (yani ben) kadar önemli anlayacağınız... Dikkat bir ilişki, ve her ilişki gibi karşılıklı.
İpin öbür ucu, bir dahaki sefere...

Prof.Dr. Yankı Yazgan
 
Geri
Üst