Annelerimize ÖZEL

handanca

Daimi Üye
Yönetici
Annelerimize ÖZEL
daha önce çok anlatıldı ama bende anlatayım dedim:) Çok hoşuma gitti. paylaşayım dedim.)

1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı;


Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.


2 yaşınızdayken size yürümeyi oğretti;


Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.


3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı;


Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.



4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu;


Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.


5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi;


Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.



6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü;


Sokaklarda "gitmiycem" diye ağlayarak teşekkür ettiniz.



7 yaşınızdayken size bir top hediye etti;


Komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz.


9 yaşınızdayken size piano öğretmeni buldu;


Notaları bir gün bile çalışmayarak teşekkür ettiniz.


10 yaşınızdayken doğumgünü partilerinden,


dans derslerine kadar her yere sizi arabayla götürdü;

Arabadan firlayıp giderken arkanıza bile bakmayarak

teşekkür ettiniz.




11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü;


"Sen bizimle oturma" diyerek teşekkür ettiniz.



12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi;


O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.


15 yaşınızdayken sizi yurtdışında yaz kampına gönderdi;


Tek satır mektup yazmayarak teşekkür ettiniz.


17 yaşınızdayken erkek arkadaşınızla partiye gitmenize izin verdi; Bir telefon bile etmeden sabaha karşı eve dönerek teşekkür ettiniz.

19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı,





sizi arabayla kampüse götürdü ve eşyalarınızı taşıdı;

Arkadaşlarınız alay etmesin diye

kampüs kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz.




21 yaşınızdayken iş hayatı ve kariyerinizle ilgili


size fikir vermek istedi;



"Ben senin gibi olmayacağım"diyerek teşekkür ettiniz.



22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı;

23 yaşınızdayken Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz. 24 yaşınızdayken uzun süredir çıktığınız çocukla tanışmak istedi; "Zamanını ben bilirim" diye tersleyerek teşekkür ettiniz.

25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı,




sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı;

Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.





30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında size akıl vermek istedi; "Artık bu ilkel yöntemleri bırak" diyerek teşekkür ettiniz.

40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğumgününü hatırlattı;





"Anne işim başimdan aşkın" diyerek teşekkür ettiniz.


50 yaşınızdayken o, çok hastalandı, hafta sonunda


onu görmeye gittiginizde mutlu oldu;

Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek

teşekkür ettiniz




Derken bir gün... O, öldü...


O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa,

o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü...



EĞER HALA SİZİNLEYSE,


ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK SEVİN...:clapping:
 
Son düzenleme:
Ce: Annelerimize ÖZEL

Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım. Nasıl üşüdüğümü

bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.

Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…


Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki.
Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?”
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde.
Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta
dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla
tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba?
Özlemek çok fena anne. Anlamak seni; daha da fena…

Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları.
Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var.
Gittikçe sana mı benziyorum ben, ya da
“Annenin kaderi kıza” dedikleri doğru mu?
“Baban eskitir her şeyi kızım” demiştin bir kez,
anlamamışım meğer, eskiyormuş anneciğim.
Omzunu ovacak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde.
Şimdi duysan bunları ne üzülürsün; mutsuz mu kızım diye,
çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle. Mutsuz değilim de anne,
yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum.

Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor,
televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyorum,
açtığımı gören olmuyor.
Pişirdiğim yeniyor da, güzel olmuş denmiyor.
Çay demleniyor, demleniyor, demleniyor…

Kederim mutfağımın her yerine yerleşiyor.
Ah nasıl eskiyor her şey anne, nasıl eskiyor.
Eskilerimi de atmaya kıyamıyorum. Seni çok özlüyorum.
Bana yasakladığın bahçeler, sana da mı uzaktı hep?
Gidemeyişine ağladın mı sende? Ne zaman eskiyor sevgiler?
Ödenen bedellerin acısı geçince mi? İşte böyle,


kalbimde bir acı. Şarkılar seni söyler.:d040:
 
Ce: Annelerimize ÖZEL

ANNE SEVGİSİ

Sakin, ılık ve güneşli bir günde bir melek cennetten kaçtı, yaşlı dünyamıza indi ve tarlalarda, ormanlarda, şehirlerde ve küçücük köylerde dolaşmaya başladı.
Güneş batar batmaz kanatlarını açtı ve :
'Ziyaretim sona erdi, artık ışık dünyasına dönmem gerek. Fakat, buradan bir anıyla dönmek istiyorum.' dedi.
Güzel bir çiçek bahçesine baktı ve :
'Bu çiçekler kadar güzelini, bunlar kadar hoş kokanını görmedim. Onun için anı olarak bu çiçekleri götüreceğim' dedi.
O sırada ileride, pırıl pırıl gözleriyle, gül yanaklı bir bebek gördü. Bebek gülümseyerek annesinin yüzüne bakıyordu.
Bunun üzerine melek şunları söyledi kendi kendine :
'Bu bebeğin gülümsemesi, bu buketten de güzel. Onu da beraberimde götürmeliyim.'
Bunları söylerken, bebeğin beşiğini, bebeğe ve beşiğe adeta bir sel gibi akan annenin sevgisini farketti. O anda ağzından şu sözler döküldü :
'Bu annenin bebeğine olan sevgisi bu dünyada gördüğüm en güzel şey. Bu sevgiyi de beraberimde götürmeliyim.'
Bu üç hazineyle birlikte inci kapılı cennete doğru kanat açtı. Cennetin kapısından içeri girmeden önce :
'İçeriye girmeden, anılarıma bir göz atayım' dedi.
Elindeki bukete baktı, tüm güller solmuştu. Bebeğin yüzüne baktığında, bebeğin gülümsemesi yok olmuştu. Annenin sevgisine baktı, o tüm güzelliğiyle yerinde duruyordu. Solmuş gülleri ve gülümsemeyi cennetin kapısında atıverdi ve kapıdan içeri girip cennetteki herkesi yanına cağırdı :
'İşte dünyada bulduğum ve cennet kadar güzelliğini yitirmeyen tek şey bu :
ANNE SEVGİSİ.' dedi.
:d040:
 
Ce: Annelerimize ÖZEL

Bir Annenin Kızına Nasihatları


Kızım.

Akrabalarından, dost veya arkadaşlarından her kim olursa olsun, ona karşı kocanı övme. Sakın onu şikayet de etme. Aile içinde kalması gereken mahrem veya bildik şeyler de olsa anlatma.

Derler ki, “Söyleme sırrını dostuna, dostunun da dostu vardır o da gider söyler dostuna.” Bir ağızdan çıkan söz, sır olmaktan çıkar. Sırrın ucunu ele veren arkasını getiremez. İlla biriyle paylaşman gerekiyorsa bir günlük tut. Mümkünse onlarında bu tür sana anlatacaklarına fırsat verme. Bu tür söylenen veya anlatılanlar fitneye, dedikodulara ve ailelerin yıkılmasına fırsat ve zemin hazırlar. Her ne kadar sıkılır veya daralsan dahi; anne ve babana bile anlatma. Çözemediklerini akıllı ve kendinden emin olduklarınla istişare ederek çözmeye çalış.

Aile hayatının karşılıklı sevgi, saygı ve merhametle yürütülmesi temel ilkedir. Dinimiz aile reisliği vazifesini erkeğe vermiştir. Erkek ise; fizik gücüne, kuvvetine sahip, cesur ve mücadelecidir. Fizyolojik bakımdan daha zayıf olan kadınları kavvâm; gözetip kollayıcıdırlar. Ailenin dış düşmanlardan korunması, geçim ve ekonomik giderlerin temini öncelikli olarak erkeğe ait olduğundan mallarından bol bol harcamaktadırlar. Kadının; erkekte bulunmayan anneliğin verdiği yüce bir görev olan çocuğun doğumu ve bakımı ile öncelikli olarak; çocukların terbiye edilerek yetiştirilmesi, yuvada huzur ve sükûnun temininde duygusal gayret, aileye içten bağlılık gibi daha birçok üstünlükleri bulunmaktadır.

Eşinin eve geleceği saati iyi belle. Mümkün mertebe onu kapıda karşılamaya çalış. Kapıda karşılaman onu; ziyadesiyle memnun edecektir. Adamı sakın kapıda bekletme. İçeri girere girmez elindeki eşyaları al. Velev ki; sıkıntı ve moralsiz olsan bile; yumuşak ve tatlı konuş. Söylemen gerekenleri kocana söyle. Anlayamadıklarını ve meselelerini konuşma yoluyla hallet. Konuşma mesellerin yüzde doksan dokuzunu çözer. Konuşurken onun konuşmalarını kesme. Bazı konularda farklı düşünüyor olabilirsiniz. Farklı bile düşünseniz uzlaşmayı tercih et. İçinden seni seviyorum demekle olmaz. Sevgini ona mutlaka o istediği için değil, kendi tarzınla ona hissettir. Zaman zaman onun penceresinden bakmayı dene. Sizin olmayan hayatlara dalıp hayatınızı karartma. Bakış tarzın en kötü gününde bile olumlu olsun. Göz yaşlarını asla silah olarak kullanama, bu kadının zayıflığını gösterir. Bilirsin ki, evlilikte dürüstlük esastır. Zaman zaman espri yap; iyi bir espri zor günlerinizi kolay atlatmanızı sağlar. İlişkinizi kuvvetlendirmek için elinden geleni en iyi şekilde yap. Evini temiz tut. Çocuklarının yeme içmeleri, sağlıklarıyla dersleriyle yekinen alakalan.

Görevlerini bil ve yaptıklarından dolayı asla şikayet etme. Eşinin gelen eş dost ve akrabalarına güler yüz, tatlı dille hüsnü muamelelerde ve izzeti ikramlarda bulun. Eşin eve geldiğinde sakın üstün pis ve pas içinde yani çamaşır ve bulaşık kokusu olmasın. Evin içindeyken mümkün mertebe mutfakta ve banyoda, bulaşık, çamaşır gibi şeylerle oyalanma. Yapacaklarını ya onun gelmesinden önce yada mümkünü olanları tehir et. Daima yanında olmaya çalış. Hal ve hatırını sor. Onun anlattıklarını dinliyormuş gibi yapma. Onu canı gönülden dinle. Onun derdiyle dertlen, sevincine ortak ol. Sevdiklerini sev, değer verdiklerine değer ver.

Eve getirdiklerini yerinde değerlendir, çöpe atma. Ondan izinsiz oraya buraya dağıtma. Neyi sevip, neyi sevmediğini bil. Bilmiyorsan uygun şekilde sorarak öğren. Sevdiklerini yap, sevmediklerinden kaçınmaya çalış. Canı neyi çekiyorsa, onları getirip ikram et. Bazen elma armut gibi meyveleri dilimleyip bizzat ağzına koy. Çocuklarının yanında onları ona şikayet etme.

Özürlü olmadığın sürece yatarken de abdest al. Okuyacağın şeyleri biliyorsun, bilmediklerin varsa en kısa zamanda öğren. Okuyarak eksik olduğun yönlerini tamamla. Onun sıkıntılı günlerinde sözle, tatlıkla yardımcı ol. Böylesi anlarda zaruri olmayan isteklerini ertele. Yatağı yatacağı zamana doğru hazır et. Yatınca da lambayı hemen söndür. Eşinin yatakta beklemesi onu huzursuz eder. İkide bir hastayım deme. Halinden şikayetçi olma. Sürekli canlı ve dinamik ol. Sabahleyin mutlaka ondan önce kalk.. Namazdan sonra yatmayın. Onu da yatırma. Buna alışın. Özürlü bile olsan abdest al. Özürlü değilsen kuşluk namazını sakın ihmal etme. Her namazın arkında yaptığın dualarına mutlaka kocanı da ekle.

Eşine kahvaltısını erken hazırla. Onun yemesi için sende iştahla ye. Ve yine tatlı sözlerle onu görevine yolla. Eşinin bütün istek ve arzularını ima etmesine gerek kalmadan yerine getir. Onu çok sevip saydığını söyle ve hem uygula. Her fırsatta süslenip öyle çık karşısına. Cuma, bayram, mübarek geceler ve evlilik yıl dönümlerinizde mutlaka özel bir hazırlık yap. Her şeyinle adamın gözünü de gönlünü de doldur.
:d040:
 
Ce: Annelerimize ÖZEL

Anneciğim!
Evlatlar vardır başarılarını, zaferlerini yazarlar...
Sana yazacak bir başarım, bir ödülüm yok anne.
Keşke olsaydı da, seni sevindirebilseydim.
Keşke, benim de anneme yazacak, anlatacak başarılarım olsaydı.
Ama yok anne...

Sevdiğin, okşadığın saçlarıma aklar düştü anne.
İlk evvel saçlarım hayat mücadelesinde yenildi.
Düşmanlarım hep benden güçlü oldu anne.
Onların tahta kılıçları benim çelikten kılıcımı paramparça etti.
Onlar beni yenmek için ne senaryolar yazdı, ne iftiralar attılar.
Ben, ‘masumum’ bile diyemedim.
Düşmanlarıma hep yenildim anne.

Ve ne yazık ki, dostlarıma da... Dostlarım da beni hep yendi...
Ben onları dost bilirken onlar beni meydanlarda tuş ettiler.
Arkamda hep bir hançer yarası oldu anne.
Senin anlayacağın, dostlarım beni düşmanlarımdan daha beter etti!
Kahkahayı unuttum, tebessümle dost oldum.
Yüzümde acı bir tebessüm var şimdi.
Bahtıma yenildim anne!

Çocukluk yıllarımın özlemiyle seni aradım anne...
Senden daha şefkatlisini,
daha merhametlisini bulamayacağımı bilerek...
Her şey küçükken güzelmiş anne.
Şimdi büyüdüm ve yenilmeyi öğrendim anne.

Gülü çok sevdim, hele alını, pembesini...
Bahtıma hep beyazı düştü anne...
O çok sevdiğim güllerin, dikenlerine yenildim anne...
Açlığa-tokluğa, hastalığa-sağlığa, dosta-düşmana...
Hepsine ama hepsine yenildim...

Senin anlayacağın hayata yenildim anne...
Yenildim...
:d040:
 
Ce: Annelerimize ÖZEL

:d040:Anne Kalbi

Delikanlı, katı yürekli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemişti. Ancak kız, korkunç bir şart ileri sürerek:

- Senin sevgini ölçmek istiyorum, dedi. Bunun için de köpeğime yedirmek üzere bana annenin kalbini getireceksin.

Delikanlı, tüyler ürperten bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmış ve uzun bir tereddütten sonra hislerine mağlup olup annesini öldürmeye karar vermişti. Annesi, belki de durumu farkettiği icin oğluna fazla direnmedi. Ve cocuk, annesini öldürerek kalbini bir mendile koydu.

Delikanlı , kızın isteğini yerine getirmiş olmanın heyecanıyla yolda koşarken, ayağı bir taşa takıldı. Kendisi bir tarafa, mendil icindeki kalp bir tarafa fırladı. Canının acısından, ağzından ister istemez "Ah anacığım!" sözleri döküldüğünde annesinin tozlara bulanan ve hala soğumamış olan kalbinden bir ses yükseldi:

- Canım yavrum, bir yerin acıdı mı ?
 
Son düzenleme:
Ce: Annelerimize ÖZEL

ANNEM

Sevgili Anneciğim,
Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki,
çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler...
... Ve insan, zamanın nasıl insafsız
bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor.
Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta doktorların
'Bundan sonra ağır kaldırmak yok' müjdesinden
beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı...

Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca
değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın istedin.
Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin
iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz geçirdin,
kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın.

O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar
ortak üretiyor, tüketiyoruz.
Yolboyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin,
yeteneklerimizi abarttık karşılıklı; toz
kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik...
Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense; tarihin
en iyi annesi... Her çığlıkta
başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm.
Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin
o bencil alışkanlığıylaayakta kaldım.

Sevginle donandım...
Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi
ve yaşamın acımasız kuralı işledi ;
Büyüdüm... Senin kollarında 'sen'den habersiz,
bambaşka bir 'ben' çıktı ortaya. Bazen o eski 'ben'e
hiç benzemeyen bir 'ben'... Çünkü farkettim ki,
anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş.
Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun,
ben her yalanda burnumu yokladım.
Şaşırdım. Bostandaki lahanaların,
ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin
modasının geçtiğini gördüm sokakta...

Söyleyemedim sana...
'Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık
eskisi kadar geçerli olmadığını' anlatan kitapları
salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye...
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeniden;
'Devir de amma değişti' diye yakınırken sen;
ben ilginle boğulduğumdan dertlendim.
Bir yerim yaralandığında 'Anam görürse
ne kadar üzülür' diye gizlemeye çalışmak
küçük bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin?
Acından çok onda yaratacağın acı, acıtır canını...

Oysa ne çok acılar paylaştık seninle...
Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber...
Nasıl dar günlerde yardıma koşup,
kaç şenliğine ortak olduk birbirimizin?
...Lakin artık kafesten uçma vaktiydi.
'Danaların girdiği bostan'da ayakta kalabilmenin yolu,
tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.

Yargıladık birbirimizi bir dönem...Sorguladık...
...Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe,
ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum.
Sen her sohbete 'Bizim çocukluğumuzda...'
diye başladıkça ben, değişen
takvim yapraklarını koydum önüne...

Nasıl da zalim bir çark bu değil mi?
Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde
yuvadan uçacağını bile bile
koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun...
Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor.
Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi,
kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi...
Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi...
Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça
yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları...
Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda...Bakışlarla anlaştık.
Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı...
Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk.
Ben büyürken seni de büyüttüm.

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi...
Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor geceleri...
Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum.
Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu;
yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda,
öpülen kurbağalar prens oluyor.

...Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin
geçersizleştiğini anlatan kitapları
kaldırıyoruz salondan gizli gizli...
O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye
devam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları...
İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor
sevginin değerini...
Bense sevginden mahrum kalmaya
fazla dayanamayacağımı biliyorum.

O yüzden
sana upuzun bir ömür diliyorum.
Hem biliyor musun?
'SENİ ÇOK SEVİYORUM'......
:d040:
 
Ce: Annelerimize ÖZEL

UNUTTUM ANNE,BİR RÜYANIN HEYACANINI VE O GÜZEL SÖZÜNÜ
UNUTTUM ANNE EN GÜZEL SEVGİNLE YARINLARIMI NASIL KURDUĞUNU
UNUTTUM ANNE SANA ETTİĞİM YEMİNİ VE SADAKATİMİ
UNUTTUM ANNE CENNETİN SENİN İÇİN VAR OLDUĞUNU
UNUTTUM ANNE HER GECEME KANDİL GİBİ DOĞMANI
UNUTTUM ANNE BAŞIMDA HER GECEYİ SABAH ETTİĞİNİ
UNUTTUM ANNE SENİN BENİM EN DEĞERLİ GÜCÜM VE VARLIĞIM OLDUĞUNU
UNUTTUM ANNE ŞEVKATLİ ELLERİNLE BAŞIMI OKŞAYIP DİZLERİNLE UYUTTUĞUNU
NE OLUR AFFET ANNE GEÇ UYANDIĞIM GAFLETTEN DOLAYI
NE OLUR AFFET ANNE BİR RÜYAYI SANA ÇOK GÖRDÜĞÜME
NE OLUR AFFET ANNE SENİ EN DEĞERLİ VARLIĞIM OLDUĞUNU GEÇ ANLADIĞIM İÇİN.
VE NE OLUR SAR BENİ BAĞRINA KOPMAYACAKSINA
SIKICA SAR ÖLÜRCESİNE SAKIN SEVGİMİZE ORTAK ETME HİÇ KİMSEYİ
ÇÜNKÜ SENİ PAYLAŞAMAYACAK KADAR ÇOK KOPAMAYACAK KADAR ÇOK
ÖLÜRCESİNE SONSUZ BİR SEVGİYLE SEVİYORUM
:)
 
Ce: Annelerimize ÖZEL

annelerimize mesajar:)

Kelimelerle anlatılamayan fedakarlık ve karşılıksız sevgiyi, tarif et desen bana herhalde sadece "anne" derdim. Anneler günün kutlu olsun.

Bir günümde değil her günümdesin. Her gün her saniye benimlesin.
Her zaman bana destek oldun. Sen benim için çok özelsin. Anneler günün kutlu olsun.


Sevgili anneciğim, bir gün umarım bana gösterdiğin sevgi ve sabrı sana gösterebilme şansım olur. Anneler günün kutlu olsun.

Ben için her şeye katlanan, her zaman yanımda olan, değeri biçilemeyen dünyanın en güzel annesine. Anneler günün kutlu olsun.

Anne seni seviyorum. Belki sevgimi her zaman gösteremiyor olabilirim ama sen bunu daima biliyorsun. Anneler günün kutlu olsun.
D
ün sana kızdıklarımı bugün ben yapıyorum anne. Çünkü aslında senin küçük bir kopyanım. Umarım senin kadar sevgi dolu olurum.

Meğer dilimdeki ve beynimdeki en güzel kelime senin adınmış. Sana her seslenişimde ya acım diniyor ya da sevgim coşuyor. Anneler günün kutlu olsun.

Eğer bana gözlerinle değil kalbinle bakmış olsaydın, seni ne kadar çok sevdiğimi çok iyi anlardın. Anneler günün kutlu olsun.

Anneciğim, bir günümde değil her günümdesin. Annem olman dünyadaki en büyük şansım, iyi ki varsın. Seni .ok seviyorum annem.

Sen hayatımın kutup yıldızı oldun. Nereye gidersem gideyim ışığının altında sevginle uyudum. Doğru yolu buldum. Seni seviyorum anne.

Bu dünyadaki en güvenli sığınağım senin kucağın. Benim annem olman bu dünyadaki en büyük şansım. Seni seviyorum annem.

Anneciğim seni ben çiçeklerden yemişten ve klasik dörtlüklerde anlatıldığından daha çok fazla severim, seni çoook severim.:party:
 
Geri
Üst