aşk bitmişti)=

MEÇHUL

Daimi Üye
Üye
aşk bitmişti)=
9.jpg

İlkbaharın mutluluk, neşe ve heyecan dolu rüzgârları ile savrulan bir diken vardı ormanın derinliklerinde ki düzlükte. Daha birkaç gün önce hayata merhaba demişti. Ormanın o vahşi duyularına karşı bir tomurcuk, bir tohum ile karşı koymaya gelmişti… Sevilmediğini, sevilemediğini de hissediyordu. Kötüydü sanki. Suç işlemişçesine soğutuluyordu hayattan. Belki de, işlememiş olduğu bir suçun cezasını çekiyordu. Tek suçu diken olmaktı. Ama yine de savaşına yılmadan devam edecek… Büyümeyi… Büyümeyi… Hep büyümeyi arzulayacak… Büyüyecekti…

Sıradan ama güçlü bir sonbahar rüzgârı esiyordu. Bu bahar rüzgârıyla beraber uzak diyarlardan gelen bir tomurcuk düştü dikenin yanına… Diken bunun farkında değil di ama… Ertesi gün yeni bir güne merhaba diyen diken artık yalnız değildi… O tomurcuk filizlenmiş ve dikene yeni bir arkadaş olmuştu… Aynı boya gelmiştiler iki hafta sonra… Belki de o tomurcuğu büyüten dikendi… Belki de sevgiydi, sevilmekti… Dikenin farkında olmadan verdiği aşktı onu büyüten. O da âşıktı zaten. Daha ilk günden beri o küçük filize âşıktı… En şiddetli yağmurlarda onu bir şemsiye gibi korumuş. Güçlü bahar rüzgârlarını engellemişti. Onu yaşatmak için, ormanın vahşiliğinden korumak için her şeyi yapmıştı… Aslında kendisi için yapıyordu… Yine yalnız kalmamak için yapıyordu farkında olmadan… Onu hayata bağlamak için elinden geleni yapıyordu yani… Daha adını bile bilmiyordu oysa… Diken gibi kendisini korumak için dikenleri vardı… Diken olabilir miydi? Neden olmasın ki… Dikenin tüm duaları bunu istiyordu zaten…

Mutluydular, âşıktılar birbirlerine… Hem de sırılsıklam… Umut yaratıyorlardı birbirlerine. Bu kocaman dünyaya küçük de olsa umut bağlıyorlardı… Hayaller kuruyorlardı geleceğe dair… Birbirlerine olan sevgilerini bütün dünyaya bildiriyorlardı… Aşkları dillere destan olmuştu… Tüm orman bu aşkı konuşuyorlardı… Büyümüş… Büyümüş… Büyümüştü… Artık kocaman bir aşk olmuştu…

Her sabah gibi yine sabahı umutla kucaklayan diken şaşkındı… Sevdiğinin bir gül olduğunu anladı… Goncası olmuştu. Gülmüş meğerse… Tüm hayalleri de bir sabah da yıkılıverdi… Tüm sevgisine, tüm aşkına, umutlarına, hayallerine kilit vurdu o sabah… Her şey oraya kadarmış… Gül ve diken… Olmazdı… Onu sevmeye hakkı da yoktu zaten… Güle layık değildi…

Gül olduğunu anlayan sevgili hala mutluydu… Gül olmasının nelere yol açacağının farkında değildi henüz… Seviyordu… Mutluydu… Âşıktı… Onun için daha ötesi yoktu…

Her sabah olduğu gibi yine neşeli bir sohbet başladı aralarında…
--- Günaydın aşkım… Ne güzel bir gün değil mi... bak bir de çiçek açıyorum… Ne güzel dimi…
--- Evet, çok güzelsin… Hatta çok ötesi… Yarın daha da büyük bir çiçek olacaksın… Bir gül açacaksın…
--- Gül mü?
--- Evet gül… Sen bir gülmüşsün meğersem…
--- EE… Ne olmuş?
--- Ben ise bir diken… Artık beni sevmezsin… Sevmede… Sana layık değilim çünkü…
--- Olsun ben yine seni seviyorum… Sana aşığım… Sensin ne yaparım ben…
--- Sen bir gül ben diken… Korkma seni seven çok olur… Benim ise olmaz… İleride bir insan gelecek. Seni görecek. Alıp götürecek… Bense senden önceki gibi yalnız kalacağım…
--- Gitmem… Seni bırakmam… Sensiz yapamam… Bırakamam seni…
--- Neyse boş ver… Zaten artık seni sevmiyorum… Ben gülleri sevmem…
--- Peki, şu ana kadar beni sevmemiştin mi? Şu açtığım gonca mı seni bu hale getirdi?
--- …
Susuyordu diken… Kalbine taş basıp susuyordu… Artık bakmıyordu âşık olduğu güle… Gülse bir an bakması için hep onu izliyor, onun için gözyaşı döküyordu… Oysa diken mutlu görünmek için her şeyi yapıyordu… Geceleri gül gibi sessizce ağlıyordu… Belki de kaderin yaptığına ağlıyordu…

Günler geçti aradan… Diken yine susuyor… Gülse hep ağlıyordu… Sevgili artık kocaman olmuştu, beyaz yapraklarıyla etrafına güzellik saçıyordu… Her büyüyüşü de dikenin acısını büyütüyordu… Peki diken bu acıya asıl katlanacaktı… Bu ikiyüzlülüğünü nasıl affedecekti… Gündüz gülüp, gece ağlamak neyin nesiydi…

Bir gün bir aile pikniğe gelir ormanın içindeki o düzlüğe… ve suskun olan diken konuşmaya karar vermişti…
--- aşkım… Camım… Seni çok seviyorum… Beni affet…
--- !!!
--- bakma öyle işte… İnsanlar geldi… Birazdan alıp götürecekler seni… ama bilmeni istiyorum ki; sana hep aşıktım, seni hep sevmiştim ve hep aşık olacağım, hep seveceğim… Sonsuza dek…
--- ben sensiz yaşayamam ki…
--- yaşaman lazım… Bizim için, aşkımız için, umutlarımız ve en önemlisi benim için yaşaman lazım…

Gül ağlıyordu… Ayrılmanın hüznüyle dolmuştu ve ilk kez birbirlerine dokundular… Doya doya sarıldılar… Kokularını çektiler bedenlerine… Tek şey kalmıştı… Beklemek… Ayrılığı beklemek…
Küçük bir kız geldi yanlarına. Gülün ve dikenin birbirlerine sarılmış olduğunu fark etti. Gülü incitmeden alabilmek için dikeni hiç umursamadan koparttı ve gülü köküyle beraber aldı…
GÜL GİTMİŞTİ… DİKEN ÖLMÜŞTÜ… AŞK BİTMİŞTİ…
 
Geri
Üst