bende bir köse acayım :)

Ce: bende bir köse acayım :)

hoş geldin aramıza ve köşen hayırlı olsun bakalım valla maaşallah ben uzman melek oldum ama bir köşem bile yok anlıyormusun hadi gülümse :) bol keyifli zamanlar dilerim canım
 
Ce: bende bir köse acayım :)

ayyyyyyyy ben nasil kacirdim burayi ablam kose acmis ve ben yokum cok ayip bana:nono:

hayirli olsun ablacim fikraya bayildim cok guzeldi hergun raporumu veririm :):23:
 
Ce: bende bir köse acayım :)

... Affet Babacığım ...
Evliliğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Yine böyle bir tartışma anında eşi bütün bağları kopardı ve "Ya ben giderim, yada baban bu evde kalmayacak" diyerek rest çekti. Eşini kaybetmeyi göze alamazdı. Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı. Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı. Hala ona ölürcesine seviyordu. Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı. Babasına lazım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu Can "Baba bende seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular. Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı. Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı. Minik can sürekli babasına "Baba nereye gidiyoruz ?" diye soruyor ama cevap alamıyordu. Öte yandan nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve torununa belli etmemeye çalışıyordu. Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu. Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi. Sonra diğer malzemeleri taşıdı en sonda babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi. Tipi adeta barakanın içinde hissediliyordu. Barakanın içinde fırtına vardı adeta. Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden üşümeye başlamıştı.Yarın yine gelir bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü. Öyle üzgündü ki Dünya başına göçüyor gibiydi. O bu duygular içindeyken babası yüreğine bıçak saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu. Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu. Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi yanaklarını ve ellerini defalarca öptü. Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Buna mecburum dergibi baktı babasının yüzüne ve Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti. Arabaya bindiler. Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye. Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu. Can "Baba sen yaşlandığında bende seni buraya mı getireceğim" diye sorunca Dünyası başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı. Barakaya ulaştığında "Beni affet baba" diyerek babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sıkı sarılmış ve çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Oğlu "Baba beni affet, sana bu muameleyi yaptığım için beni affet" diye hatasını belli ediyordu.. Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu... "Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı dağ başına atmadım ki, sen beni atasın. Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum..
bunu bugun okudum sizlerlede paylasmak istedim cok duygusal umarım begenirsiniz:18:
 
Ce: bende bir köse acayım :)

Zeyna arkadasim bu hikayeyi anlatinca bu hüzünlü ortami azicik dagitayim dedim ve benimde aklima bu hikaye geldi yazayim dedim bakalim begenecekmisiniz yorumlarinizi bekliyorum:p

Efendim adamın biri evde küçük oğlu karısı ve yaşlı babası ile yaşarmış. Akşam olup da yemeğe oturduklarında yaşlı baba yemek yemeğe çalışırken hep höpürdetirmiş ve üstüne dökermiş. Adamın karısı bu durumdan çok rahatsız olarak bir gün beyine “ baban artık bizimle oturmasın huzursuz oluyorum” demiş. Adam da eşini çok sevdiği için babasını almış yanına çocuğunu da katmış uzak bir tepedeki eski evlerine gitmiş. Babasını içeri sokup yanına biraz da yiyecek bırakmış. Adamcağız itiraz edemeden kapıyı çekip oğluyla birlikte evlerine geri dönmek için yürümeye başlamışlar ama çocuk durup durup etrafına bakıyormuş. Adam meraklanıp niye baktığını sorunca “yolu ezberliyorum babacığım” demiş. “Ezberliyorum ki sende yaşlanınca bende seni bu eve getirip bırakıcam” diye safça söylenmiş.



Adam yaptığı hatayı anlamış

Koşa koşa eve geri dönmüş

Kapıyı açıp içeride panik halinde oturan babasına sarılmış

“Affet beni baba” diye ağlamaya başlamış........



Yaşlı baba bir anda oğlunun kollarından sıyrılıp “ ne affedeceğim eşşoğlusu” diye bağırmış. Ağza alınmaz küfürler ederken bir yandan da oğluna vurmaya çalışıyormuş

Adamın kafası da bir anda bozulmuş. “Ulan” demiş kendi kendine*”ben eşek kadar herif oldum tamam ama bu kadarda değil heralde” deyip babasının kolunu tuttuğu gibi geriye bükmüş adamı öne iterek kafasını duvara vurmuş. Küüüüüüüüüüüt diye bir ses çıkmış. Yaşlı babanın kafası pöörrrttt diye patlamış. Adamın beyin pekmezi yere saçılıvermiş. Bizim adam önce üzülür gibi olmuş ama moruktan bir sürü para kaldı bana deyip keyifle evden çıkmış. Çocuğu yanında kendi kendine hareketler çekiyormuş. “Ne yapıyorsun” diye sormuş oğluna. “İleride ben de seni böyle öldüreceğim baba” demiş çocuk. Aferin diye çocuğunun başını okşamış bizim adam. Bu çocukta iş var demiş. O arada evlerine gelmişler. Adam kapıyı açıp koşarak karısına müjdeyi vermek için eve girmiş ama oda ne? Karısı yatakta Ferrarisini satan bilgeyle birlikteymiş. “Dur” demiş bilge*”benim adım Bilge*anlaşabiliriz” . “Hakikaten dur ayol” demiş karısı. “Ben burada hikayelerden ders almaya çalışıyorum”...

“Aşif..”(yazmiyayim malüm rtük):p diye bağırmış karısına adam. Bir yandan bağırırken bir yandan da mutfaktan kapıp getirdiği bıçağı adamın karnına haaarrrttt diye saplamış. Foooorrrrşşş diye kan fışkırmış her yere. Caaaaaarrrrrrrttttttttt diye kesmiş adam önüne gelen her şeyi. Karısınında kafasını hööörrrttt diye koparmış. Fööööörrrrrşşşttt diye kan fışkırmış her yere. Adam öldürecek kimse kalmayınca bıçağı bırakıp çocuğunu alarak dışarı çıkmış. Çocuk gene garip hareketler yapmaya başlamış. Adam “ulan bu velet çok şey biliyor” diye düşünmüş. “ Ama şimdi öldürürsem yaşı çok küçük*acaip ceza yerim” demiş. Çocukta aklından geçenleri anlar gibi sırıtmış



Uzun seneler baba oğul mutlu yaşamışlar.



Sonra oğlan babayı kesmiş



Onlar ermiş kerevetine biz çıkalım kravatına



Yaaa iste böyle kizlar . Herkes dersini aldı değil mi?:D :D
 
Son düzenleme:
Ce: bende bir köse acayım :)

almammi ablacim almammi acaba bende bu c........ yi cartttttttt diye kessem bisey olmazdemi

cikarttigim en guzel ders bu oldu :clapping::clapping:
 
Geri
Üst