Bir İç Dökümanının KırıntıLarı

Angel_tears

Yeni Üye
Üye
Bir İç Dökümanının KırıntıLarı
Kaybedilmiş öznesiyle zifiri gecelerden mor sabahlara gözlerim açıyor ve evet belki gün doğuyor ama ışığı göremeyecek kadar yorgun gecelere alışmış gözlerim...

Bir yanım matem siyahları içinde karalar bağlamış bir yanım ışığa aç zifiri karanlık zindanlarda esir kalmış.. Şimdi bu kentte mor sabahlar doğsa da yüreğim bir damla ışığa yüzlerce yıllık mahkumiyetlerinde aç kalmış olsa da ne çare..
Açamıyorum ki ne gün görmemiş yüreğimi ne de ışığı bilmeyen gözlerimi güneşlere...
Ve o hümanist yapımla en acımasız kavgalarım yine kendimle...



Hoş gerçi yüreğimde daha bir kör içimde daha büyük bir zifiri karanlık
görmek istemediğim kabullenmediğim şeylere karşı düşürmeden gardımı;
arıyorum bir parça aydınlığı
el yordamıyla....
Ve sana şuan tüm iyiser yanımla saf katıksız sevgi sözcükleri yazamıyorum içimdekine/kendime ihanet edip hümanist pollyanna yı bu kez layıkıyla oynayamıyorum..
''-Şimdi olmaz!..''
''-Şu an olmaz!..''
diyor içimdeki bastırmaya çalıştığım kötü yanlarım..


Yine en acımasız savaşlarım sadece kendimle...
Bu mor sabahlarda içimdeki canavarında yeni doğan günle uyandığı Kötü bi anımdaki duygu birikimlerimin kelime ürünlerini yaylım ateşi kusmama mücadelesi/gayreti veriyorum sadece kendimle...


Oysa o Tüm yalan nefret sözcüklerin geldi buldu ve vurdu beni zihinmde yine..
Birşeyleri daha kolay bitirmek adına o yalan ağır sözleri duymak mı daha
kötü? yoksa o sözlerin yalan olduğunu benim bildiğimi bildiğin halde defalarca acıta acıta
''beni düşünerek'' söylemen mi??
Doğru olsalarda senin beni hiç anlamaman/anlamaya çalışmaman mı?


Yine birikti zihnimde sonu soru işaretli soru ibaresi olmayan cümle öbekleri... Elimde sevgi denilen bir soyut materyal törpüleme çabasındayım yine o en zararlı en kötü yanlarımı...
Ve derin bir soluk alıp içimdekine sefkatle sarılıp bastırdım yine bugünlükte gömmeyi başardım o içimdeki canavarı..
Ve bugünde o çok istediğin nefretimi kazanamadın..


Yine içimde sadece o hiç istemediğin hiçbir zaman kabul etmediğin görmeyi duymayı reddettiğin saf temiz hümanist sevgim kaldı ...
O öldürmek için elinden geleni yaptığın kiralık katil kelimeler/sözler üzerime yolladığın hedef nefretleri üstüne saldığın varlığından rahatsız olduğun kirletilmemiş el değmemiş Sevgimle büyütüyorum gebe kaldığım içimdeki çocuğu/seni..



Ruhumda kurduğum ince ayarlı hassas terazilerin
Doğru/Yanlış - Suçlu/Suçsuz denklemlerinde
Düşünüyorum da;
Ya ben şizofrenim bir hayali yazıyorum ve sen 3. tekil olarak sana ait olmayan ve hiçbir zamanda olmamış bir hikayenin parçalarını okuyorsun...


Ya da ikimizde cevaplarını bildiğimiz soruları soruyor ikimizde bildiğimiz bir hikayenin kahramanlarını oynuyoruz..



birimiz yazarak
birimiz kızarak
ikimizde susarak
sen yalan nefret sözleri söylemeyi beceremeyen Pinokyo'yu
ben ise seni yakmaya kıyamayıp soğuktan donan Kibritçi Çocuğu yaşayarak....


Düşünüyorum da;
Zihin denilen derya denizim;
Çoğalt -azalt böl - çarp istediğin kadar seçenekleri-ihtimalleri-komplo teorilerini
topla - çıkart yalnızlığını/ kimsesizliğini
Terazinin suçlu tarafı ağır gelsede
Neyin doğru neyin yanlış olduğunun önemi yok ki
Sevgi hüküm sürdükçe içimdeki mabedlerde
Adalet dediğin kör kadının tuttuğu terazinin vereceği
hükmün önemi yok ki
İçimdeki yaşatmaya yaşamaya saflığa iyiliğe temizliğe
güzelliğe gebeyse
O Bütün yanlışları götürebilen tek doğrudur o halde...


O bütün zamanların bütün yanlışlarını doğru yapabilecek içimdeki koskocaman tapınağın tek başınalığında hüküm süren melikesini şimdi istediğin kadar öldürmeye çalış o tüm doğru/can yakıcı/zehir zemberek sözlerin sahibi sevgili;
Sen bile en ufak kötü bir niyetle dokunamazsın - yaklaşamazsın ona...
O öylesine özel öylesine kutsal ki...
İçinde ve içimde bir gram kötülükle büyümedi ki.



Önce geldiğin bir süre kalıp geçtiğin sonra da Gittiğin terkettiğin yolların yüreğindeki izdüşümlerinde - izlerinde saklı hüzünleri/acısı


''Sakın kaybolma içimde hep böyle özelimde/kutsalımda/mahremimde kal... Kimseler bilmesin diye sessizlik yeminleri edip kimseler görmesin diye içime/mabedime sakladım seni.. Ordaki varlığın kendime kendimce olan karanlık yolculuklarımda bir parça huzura kavuşacağım çıkış kapısının anahtarı...
Bu zifiri karanlığıma güneş doğmayacağına fırtınalı-sisli okyanuslarımda deniz fenerimi bulamayacağıma siyahın içinde başka bir rengin yaşayamayacağına inanmak batırır tüm gemilerimi..
İnancımı kaybetmek istemiyorum
Onun için Sakın kaybolma içimde.. Hep böyle derinimde kal..
Bir ikinci tekil içimde saklı...''


İşte bu onun tek duası


 
Geri
Üst