buyrun buyrun köşeme :)

Gerçekleri anlatırken tepkiler neden
Geri dönmeliyim bana ne gerçeklerden
Yalnızlık ve insanların kınaması korkum
Hem güç onlarda zafere yok hiç umudum
Vazgeçtim, ezilenler artıyor kime ne
Birisi seslenir nasıl olursun böyle
Korkma oku kırk dördüncü ayet Maide
İnsanlara değil,Rabbine Sahibine
Tek olmaya dayanacak gücüm kalmadı
Yüreğim sızlar der ki unuttun duanı
Yalnız değildin anla Rabbin yanındaydı
Bahaneyi terk et başlat adımlarını
 
Gökyüzü bu akşam gri, yeryüzü kapkara,
Kar bekleniyormuş sabaha.
Güya soğuk gececekmiş kış istanbulda,
Şimdi sensizken ne anlamın var ilkbaharın.
Özledim gece yarısı uykuda seni izlemeyi,
Özledim yüzüme vuran o gülümsemeyi.
Seni, rengini, senden olan herşeyi,
Şimdi sensizken ne anlamı var sabahın.
Saçım başım dağınık yine, gözlerim şişmiş,
Baksam ya aynaya, beni bu halde kim severmiş.
Bıraktım artık, baksana ben benden geçmiş,
Şimdi sensizken ne anlamı var dünyanın.
Dilim sürçtü, elim uzandı, gönlüm kaydı,
Hayat sana ne kadarda kolaydı.
Gönlüm kapında köle olmaya adaydı,
Şimdi sensizken ne anlamı var hayatın.
Şimdi sensiz ne anlamı var…
 
Sensizliğin sessizliğinde,
Şöyle bir geçmişe,
Hafızamın derinliklerine,
Bir yolculuk yaptım da…
Senden kalan kırıntıları,
Bir arkeolog titizliğinde,
Toplamaya çalıştım…
Seninle yaşanmış,
Bir an bile bulduğumda;
Yüreğim yağ bağladı! ! !
Ne anlamı varsa sanki,
Sen yoksun ki…
 
Ufkumu aydınlatan kızıl güneşim
Gel doğ bağrıma sanadır özlemim
Yak toprak gibi sinemi kurut çatlat
Toz olsun eğer itiraz ederse bedenim
Senden gelen kabulüm, olsa da acı
Çatlatsan da toprak misali bu canı
Suyum vuslatındır Sen başımın tacı
Eflatunlu gecelere gebe bu zaman
Sen bana gelirsen taptığım adam
Adadım canımı yoluna KURBAN
 
‘Ya gel bana’
‘Ya da git gidebildiğin yere kadar’
Demiştin sen bana,
Ben geldim; sen yoktun
Ben gittim; sen bittin
Bu nasıl iş böyle anlamadım!
Gece bile karanlığa boğuldu
Ay erteledi çıkışlarını uzak gecelere
Yıldızlar söndü
Geldim, yoktun
Gittim, sen bittin
Gitmem söndürdü gecemizi aydınlatan yıldızları
Bir sendin bana yıldız
Sen de gittin işte benden amansız.
Şimdi yağmur yağar belki alınlarıma
Ellerim toza bulanır
Seni arar dururum her an,
Bitmeyen şiirin son cümlesisin kalbimde
Geldi gelecek, geldi gelecek diye beklerken
Az sabahlamadım mavi hüzünlerde,
Bir buluttun sen, kar beyazı, gök mavisi
Yağmur dualarına çıktığımda
Ilk karşılayan sendin beni
Duaya açılan avuçlarımı ıslatan ilk damlaydın
Ilk damlasıydın toprağa düşen yaşlarımın.
‘Git’ demiştin bana
‘Gidebildiğin en uzak yere git’
Gittim; sen bittin
Geldim ki yoktun,
Yokluğunla kalsaydın keşke ömrüm
Yokluğunda kalsaydın
Ve koymasaydın beni hasretine
Bitirmeseydin!
Bak gözlerim bile perdeli
Yani orda bile günahkârsın
Geldim, yoktun
Gittim ki sen de bittin
Ah bilmiyorum ki nasıl bir pınarsın!
Eskiciye mi dönsem diyorum;
Satılık birkaç anı belki
Ya da vitrine koyulacak bir kalp
Belki de adına yazılmış bir kitap…
Günlerim bir sen geçiyor, bi-sen
Bir hüzün bulutu bazen
Gökkuşağını bile kaplayan, tozpembe
Gittim işte gidebildiğim en uzak yere
Gidebildiğim kadar işte
Şuraya, az öteye…
Hazin bir bahar bulutu sardı başımı
Başım herzamankinden de dumanlı;
Bir sen yatıyor, ah bir sen
Bir sen yatıyor ayaklarımın dibinde kanlı
Yerde kanlı bir sen yatıyor!
Başım yine dumanlı
Ben geldim, sen yoktun
Ben gittim ki sen bittin
Şimdi bir beden yatıyor kanlar içinde
Bir sen yatıyor bir sen
Kanlar içinde büyük gülüşlü bir sen!
Gittim işte gidebildiğim en uzağa
Gidebileceğim kadar işte
Şuraya, az öteye…
Ne olur diyorum ne olur
Ne olur duy sesimi
Beni ister avuçlarında taşla
Istersen de çarmıha bağışla
Ama kulak ver sesime
Ses ver bu garip çığlığıma
Beni yargıla!
‘Git’ dedin bana, gittim
‘Öl’ dedin, ben öldüm
Şimdi sessizliğine mi gömüldüm?
Dağınık saçlar
Dağınık sözler
Birbirinden habersiz gözler
Ve dağınık sevdalar her sevişte!
‘Git’ dedin, ben gittim
Ve gidebildiğim en uzağın
Iki buçuk adımlıktı attığım,
Yapma dedim, yaptın
Ölme dedim, öldün
Beni dedim bir beni
Beni de kalbine gömdün!
Başımda bahardan kalma bir bulut
Başım yine dumanlı, bi-hudut
Hangi sınıra vursam sevdamı
Bir sen karşılar beni,
Körsem şayet söyle, sussam
Söyle, anlat bana suskunluklarımı!
Başım yine dumanlı
Yerde sen mi yatıyorsun öyle kanlı?
Yapma diyorum lütfen yapma
Öldürme benlerimi,
‘Git’ dedin gittim
‘Dağıt’ dedin
Dağıttım dört bir tarafa canlarımı
Şimdi gördüğüm canımın kanları mı?
Yapma öyle lütfen yapma
Sen ‘git’ dedin, gittim
Gidebildiğim en uzağa işte
Şuraya, iki buçuk adım öteye
Bir döndüm ki, sen bittin
Yapma dedim
Tetiği amansızca çektin…
 
Cümleler dökülürken
dudaklarından,
Sessiz kaldım…
“İnanmayacağım”…
Çok geceler yalnız kaldım,
çok geceler kendimle…
Anlar buldum hafızamda
yitirilmiş,
yıkık dökük harabelerde
terk edilmiş
ve kendimi buldum tam da orada…
sen yoktun ve hiç kimse…

Kendimi buluyorum
birini kaybettiğim yerde.
Süslü sevda sözcüklerine
inanmıyor içimdeki kimse!
 

Sabahın parlemente çalan mavisi
Ürpertiyor içimi.
Saatler geçiyor,güneş tepemizde iç ısıtan
Sıcak gülümsemesiyle neşelendiriyor bizi
İkindi vakti,minare dibinde uçuşan kuşlar
Hafif bir titreyiş getiren rüzgar,
Güneşin batışındaki hoş görüntü
Akşamleyin yaktığımız loş ışık
Ve karanlığın zifiri olduğu zamanda ben,
Her harfi sana çıkan kelimeleri sayıklıyorum.
Uyumuyorum,beni sana getiren hayalleri kaybetmeye
Kıyamıyorum.
Sen,düşlerimde kal istemiyorum
Sen,yanımda gülüşlerime neden ol istiyorum.
Gülümsüyorum düşlerimde de olsan
Hep gülümsüyorum.
Bu gün hava biraz kırgındı bence
Göz yaşlarını tutamamış
Salıvermişti bulutlardan aşağıya kendini
Bir mendil gerekiyordu,bir mendil.Havayı ısıtıp,durulayacak
Bir güneş var bildiğim…
Ne sabahın ürpertisi
Ne sabahtan sonraki sıcak tebessüm
Ne ikindi vakti uçan kuşların sesi
Ne rüzgarın hafif titretişi
Ne gün bitimindeki hoşluk
Ne yakılan loş ışık
Ne de zifiri karanlıktaki sayıklayış,
Seni bana getirmedi…
 
Beraber yürüdüğümüz yolları defalarca bi daha yüreyeceğimi..
Oturduğumuz yerlerde bi daha oturup, ‘keşke burda yanımda olsa’ diyeceğimi..
O bal dudaklarından dökülen sözcüklerinin böyle aklımı kemireceğini..
Sadece bir bakışını veyahut bir gülüşünü,
Bana sarılıp uyumanı, sonrada gözlerini seyretmeyi bu kadar özleyeceğimi..
Saçma sapan hayallere kapılıp,
sonrada imkansiz artık deyip göz yaşı dökeceğimi..
Nerden bilebilirdim ki sevgilim, bu kadar zor olabileceğini? ..
Ama, öğrendim artık sensizliği..

Öğrendimki sensizlik ölüm gibi!
 
Sana, sensizliği yazacağım bu gece;
………Noktasına virgülüne kadar, hece hece.
……………..Sana, aşkımla olurken yeni bir eğlence
………………….Beni anlayasın diye yalvarmayacağım.
Okursun, halime gülersin;
Başka yolu yok bunun, böyle bilesin!
II
Kırmızı gelinciği bildiği gibi;
………..Bilir misin papatyanın sarısını, beyazını
……………Yalnızlığın kış geceleri donduran ayazını;
…………………….. Beni terk edip içime saldığın sızını…
Çöllere düşsem, susuz kalsam da içmem.
Seni bilmem ama ben sevince vazgeçmem!
III
Açık penceremden mehtap dolarken içeri
…………..Yalnızlığımla uzaklardadır şimdi aklım
………………..Yalnızlık dolu olsa da içim tıklım tıklım
………………………Sevdadır, özlemdir bu, olmaz ki gizlim saklım
Unutun beni bende kalsın hatıralar
Sevmeyen gönül, sevenin halini nasıl anlar!
IV
Meydan okurum önüme çıkan engellere
………………Gözüm karadır, severim benliğimi vere vere
……………………Kahpe felek çalmadan beni yerden yere
……………………….En büyük dileğim, koklamak seni bir kere
Seni sevgimi anladığında bir gün
Bilmelisin, hasret içinde çoktan ölmüşüm!
 
Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan,
Tepemde kanat germiş bir kartaldır yanlızlık.
Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan
Bir benim, benim olan bir masaldır yanlızlık.
Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü,
Baharda yapamamanın bilemedim nedir tadı
Gemi yüzü görmeyen bir limanın hününü
Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadım.
 
Geri
Üst