*çocuğu yaşamayan kadının hikâyesi*

@şK_MeLeĞ!.

Yeni Üye
Üye
*çocuğu yaşamayan kadının hikâyesi*
Bir kadın,her sene doğurduça çocuğu,altı ay yaşamadan ölürdü.

Çocuk,daha üç veya dört aylıkken ölürdü.Birinde kadın feryâd edip dedi ki,´´ Ey Allah´ım,

Bu çocuk bana dokuz ay yük,üç ay hafiflik oluyor.Ni´metim çabucak gama dönüyor.´´

Kadıncağız hak erleri önünde bu şikayetle ağlayıp inlerdi.

Bu şekilde yirmi çocuğu ölüp canını,ayrılık ateşi kebaba çevirdi.

Nihayet bir gece rüyasında ebedi ve kusursuz bir bahçe gibi cenneti gördü.

Anlatılamıyan nî´mete bahçe dendi.Zira ni´metin de aslı,kandilin de nûru odur.

Yoksa onu göz göremez.Gayb nûru içinde çerağ bir ifade oldu.

Onun bir misli olmaz,ancak misâl olur.Hâl sahipleri ondan bir miktar koku alabilirler.

Hâsılı o kadın,cenneti görünce mestoldu.Bu tecelliyle kendinden geçti.

Bir köşke adının yazılmış olduğunu görünce , arzusu ve şevki arttı.

Sonra ona dediler ki ´´Bu ni´met , canını Hâkk´ın uğrunda feda edebilenindir.

Bu ihsanın nasib olabilmesi için,pek çok hizmet gerekir.

Yaşlandınsa da maksadı kazanmadın ( Hâkk´a sığınmadın ) O da karşılığında bu musibetleri verdi.´´

Kadın, ´´ Yâ Rab,daha nice yıllar böyle kıl,içim kana boğulsun´´ dedi.

O bağı seyr için dolaşmaya başlayınca , bütün çocuklarını orada gördü.

´´Yâ Rabbi,benden kayıp ama sana değil´´ dedi.Gaybı görmeyen insan değil.

Sen burnunu kanatmak istemezsin ama,burnun kanar.Bu kanayış sana sağlık verir.

Meyvenin içi kabuğundan iyidir.Bil ki ten de kabuk,can ise güzel içtir.

İnsandaki güzel iç gizlidir.Sen de o güzel içi ara.


 
Geri
Üst