çocuklara karşı nasıl davranmalıyız?

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
çocuklara karşı nasıl davranmalıyız?
sinirli çocuğa nasıl davranmalı
b07zgthilk3xwpn30.jpg




Çınar Koleji Geleneksel 5. Bilim-Sanat Şenliği’nin üçüncü gününde Çınar Koleji velileri ile biraraya gelen Prof. Dr. Üstün Dökmen; akademik birikimlerinin ve doğal gözlem yeteneğinin ürünü sıra dışı paylaşımlarda bulundu.

Konuşmasını eşler arası iletişim, ebeveynler ve çocuklar arasındaki iletişim başlıkları altında yoğunlaştıran Dökmen; baştan sona özgün örneklere dayanan dinamik ve gerçekçi bir anlatımla Çınar Kongre Merkezi’ndeki dinleyenlere zevkli ve bilgi yüklü anlar yaşattı.

“Düşünceleriniz yerine duygularınızı çocuklarınızla paylaşın”
Ebeveynlerin çocuklarıyla olan iletişiminde gösterdikleri tepkilerin genelilkle ne hissettiklerini aktarmanın dışında bir mesaj taşıdığını ifade eden Üstün Dökmen şöyle konuştu:
“Çocuklarınızla olan diyaloglarınızda onlara ne düşündüğünüzü değil ne hissettiğinizi aktarmalısınız.

Çocuk akşam geç kalmış. Merak içindesiniz. Cep telefonundan da ulaşamıyorsunuz. Nasıl olur da geç kaldığını, neden telefonunu açmadığnı söyler sinirli bir şekilde tepki gösterirsiniz. Oysa bu aktardıklarınız sizin duygularınız değil. Siz kaygılanmışsınızdır. Onu merak etimşsinizdir. Bütün bu tepkinin yerine ona onu ne kadar merak ettiğinizi, başına bişiy gelmiş olabileceğine dair üzüldüğünüzü, telefonunun şarjı bittiyse yedek bir batarya taşıması gerektiğini anlatırsanız duygularınızı aktarmış ve beklediğiniz anlayışı görmüş olursunuz.”
Çocuklarımızaemir vererek veya düşüncelerimizi kabul ettirmeye çalışarak onlarla sağlıklı bir iletişim yakalamanın mümkün olmadığını belirten Dökmen, her zaman duyguların ön planda tutulması gerktiğini vurguladı.

Çocuklar olabildiğince yaşayarak öğrenmeliler öte yandan…
Bir çocuğun derslerinde başarılı olması , sosyal yaşamda aktif roller üstlenmesi veya özgüvenini elde etmiş bir birey olarak diğer insanlarla iletişim kurmasının yaşadıklarıyla doğru orantılı olduğunu belirten Dökmen; çocukların bizzat tecrübe ederek hayatı öğrenebileceğini belirtti.


Çocukların yaşayarak öğrenebileceklerinin altını çizen Prof. Dr. Üsütn Dökmen; bu her şeyi, örneğin uyuşturucu kullanmak, yaşamalarına izin verilmesi gerektiği anlamına gelmez. Dökmen’e gore kışın yazlık ayakkabı giyen bir çocuğun, ayaklarının ıslanması tecrübesinin yaşamasına izin verilmesi ve dolayısıyla kişisel gelişimine katkıda bulunulması gerekiyor.

Anne ve baba çocukları ile ilgili konularda abartıdan kaçınmalı
Üstün Dökmen, anne ve babaların çocuklarına yönelik yaklaşımlarında ortaya koydukarı abartı ve aşırı hassasiyetlerin çocuk gelişiminde oldukça olumsuz sonuçlar doğurduğunun altını çizdi. Bu abartının özellikle ebeveynin çocuğu ile ilgili olarak kaygılanması noktasında çok daha belirginleştiğini dile getirdi.
“Çocuğun ıslak ayakla betona basmasının kalp kaslarında bir rahatsızlık meydana getirme ihtimali tıbben mümkün değildir. Ancak böyle bir durumla karşılaştığında ebeveyn, söz konusu bu ihtimalin yüzdesini oldukça yüksek tutar ve çocuğa bu temelde tepkisini gösterir. Bu yanlıştır.” şeklinde konuştu.

“Az yemek insanı hırsız, çok laf arsız eder.”
Üstün Dökmen’e gore çocuğumuza bir şeyi defalarca söylemek sonuç almayı değil sonuç almamayı garanti altına alır. Dökmen’in bu konudaki görüşleri şöyle:
“Çocuğunuza bir şeyi yapması konusunda defalarca uyarılarda bulunmak sizin kredinizi tüketir ve üstelik çocuğun söz konusu tutumu sergilemesi konusunda onu motive etmiş olmazsınız. Aksine motivasyonunu kırmış olursunuz. Bir ata sözümüz vardır. Az yemek insanı hırsız, çok laf arsız eder.Çalış oğlum, çalış kızım, çalış yavrum. Zamanla tepki görmeyen bir etki halini alır bu uyarılar.”


Çocukların anne ve babanın atadığı memurlar olmadığını ifade eden Dökmen, çocuğun kendi içinden gelerek bir şeyi yapması ile dışardan gelen bir istek doğrultusunda harekete geçmesi arasında fark olduğunu dile getirdi. Kendi isteğiyle çalışmaya başlayacakken ona çalış demeniz onu artık memur olarak atadığınız anlamına gelir.

Çocuklarımız yara bandı değildir
Prof. Dr. Üstün Dökmen’e gore ebeveynler; çocuklarının kendilerinin küçük birer modelleri olmadıklarının ve ayrı birer birey olduklarının bilincinde hareket etmelidirler. Hayata çocuğumuz adına kendi gözlüklerimizden bakmamamız gerektiğinin altını çizen Dökmen, onların kendilerini çok daha iyi tanımalarına yardımcı olmalı, onlara bu anlamda fırsat tanımalı ve kendi geleceklerini inşa etmelerine engel olmamalıyız.

Bugün dünyada 1000’in üzerinde mesleğin varolduğundan bahseden Üstün Dökmen, ebeveynlerin bildikleri 20 meslek içerisinden çocuklarına meslek seçtiklerini söyledi. Çocuklarımızın ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmekten çok kendi yaralarımızı kapatmanın ve ideallerimizi çocuklarımızda yaşatmanın peşinde koştuğumuzu ifade eden psikiyatr, çozuklarımızın yara bandı olarak kullanmaktan vazgeçmemiz gerektiğine dikkat çekti.

İki kere iki dört etmez
Hayatı ben merkezli düşünme hatasına düşmememiz gerektiğini dile getiren Dökmen, farklı bakış açılarının varlığının kendi modelimizi hiç kimseye dayatmamız gerektirdiğini ifade etti ve şöye devam etti:
“İki kere iki bana gore dört eder am asana gore sıfır eder. Ondalık istemde dört eder belki ama ikilk sistemde sıfır eder. Yani, iki kere ikinin dört etmesi evrensel değildir.”


Ebeveynlerin empati kurma becerilerinin gelişmesi gerektiğinin altını çizen yazar, çocuğu öncelikle dinleyerek onun hayata bakış açısını öğrenmeye çalışmak gerektiğine değindi. Üstün Dökmen; farklı anlayışların, algılamaların ve düşüncelerin varlığını şu ilginç örnekle açıkladı:
“Sokratın idam edilmesine karar verilir. Eşi nasıl böyle bir şey yaparlar. Haksızlık bu. Sokrat eşine döner ve şöyle der: ‘beni haklı yere öldürseler daha mı iyiydi. Bütün bunları duyan birisi koridorda bağırır: ‘Vay be! Sokrata bak. Gider ayak eşine bir laf daha giydirdi.’



ALINTI hanemiz.com
 
Geri
Üst