Çocuksuzluk evlilik bağını güçlendirebilir

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Çocuksuzluk evlilik bağını güçlendirebilir
Kısır çiftlerin tedavi aşamasında paylaştıkları; umut etme, üzülme, çabalama duyguları ilişkilerini güçlendirebiliyor. Bazen ise, yine aynı duygular ilişkiyi bitme noktasına getiriyor

Kısırlık, tek başına bir deneyim olarak değil ama yavaş yavaş gelişen, tehdit içeren ve kayıp duygusuna yol açan stresli bir yaşam deneyimi olarak tanımlanıyor. Cinsel üretkenliğin, insan gelişimi ve cinsel kimlik oluşumu üzerinde önemli bir rolü olan kısırlık, anne ve baba olmayı planlayan kadın ve erkek için oldukça önemli bir süreci temsil ediyor. Kısırlık, varoluşa ilişkin temel kaygıları gündeme getiriyor ve ciddi narsistik zedelenmeye yol açıyor. Kısırlık tanısına gösterilen duygusal reaksiyonlar üzerindeki araştırmalar, çiftlerin, şaşkınlık, şok, inkâr, öfke, suçluluk, depresyon, yas ve kabul ya da uyum gibi evrelerden geçtiklerini tarif ediyor. Konsültasyon ve liyezon psikiyatrisinin, kısırlık ve menopozun duygusal yansımaları ve toplumun kişilere yüklediği basınç ile ilgili tez çalışmaları yaptığından söz eden Prof. Dr. Sedat Özkan, "Kısır olduklarını öğrenen kişilerde, kızgınlık, kadınlığa, erkekliğe ve vücut imajına ilişkin endişeler, suçluluk duyguları ve kendine güvende belirgin azalma görülüyor. Kısırlık tedavisi sürecinde eşler kendilerini dönem dönem veya sürekli kötü hissedebilirler. Kısırlık tedavisi gören pek çok çift, tedavi öncesi ve sonrası dönemde aşağıdaki durumları yaşadıklarını ifade etmektedir" diyerek, 2000 yılında yaptıkları bir araştırmadan örnekler veriyor:

AİLEDE PAYLAŞIM ŞART
"Çocuksuz çiftlerde intihar oranlarının iki kat daha fazla olduğu bulunmuştur. Türkiye'de İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Konsültasyon ve Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı olarak, Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı ile işbirliği yapıyoruz. Bu çalışmada, kısır kadınların kısır olmayanlara göre depresyon, kaygı ve psikolojik belirti sergileme oranlarının daha yüksek olduğunu saptadık. 2000 yılında yaptığımız bir başka çalışmanın sonuçları ise, birbirinden ilginç. Kısırlığın evlilik ve cinsel ilişkiye etkilerini araştırdığımız bu çalışmada, kısır tanısı alan 50 kadın, kontrol grubu ile karşılaştırıldı. Çalışmanın sonuçları, beklendiği üzere, kısırlığın süresi uzadıkça, depresyon ve diğer psikiyatrik belirti ve bulguların arttığını gösterdi. İki grup arasında evlilik ve cinsel yaşantıları arasında bir fark bulamadık. Eşlerin birlikte yaşadıkları bu zorlayıcı deneyimin, ilişkiyi ve evlilik bağını güçlendirici nitelikte etkisi ise, ortak bir amaç uğruna çabalamak, beraber umut etmek veya üzülmek, yüksek düzeyde paylaşım ile açıklanabilir. Bu paylaşım, kader birliği ve birliktelik duygularını güçlendirebilir. Ani ve beklenmeyen bir yaşam krizi olarak kendisini gösteren kısırlıkta, uzayan çözüm arayışları, kronik bir krize yol açar. Kısırlık, genellikle çiftin birinde, fiziksel bir sorunla bağlantılı olsa da, yaşanılan stres ve kaybın her iki eş üzerinde ciddi psikolojik, fiziksel, ekonomik ve sosyal alanda olumsuz etkileri vardır."

kaynak:sabah.com
 
Geri
Üst