Dİkkat EksİklİĞİ Ve Hİperaktİvİte BozukluĞu Olan Çocuklarda YetİŞkİnlİĞe GİdİŞte Rol

kördügüm

Tatlı ve Çalışkan Melek
Üye
Dİkkat EksİklİĞİ Ve Hİperaktİvİte BozukluĞu Olan Çocuklarda YetİŞkİnlİĞe GİdİŞte Rol
adhs nedir
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA YETİŞKİNLİĞE GİDİŞTE ROL OYNAYAN ETMENLER

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu olan çocukların yetişkinlik gidişlerinde 3 farklı gurup tanımlanmaktadır.
-Birinci grup; yetişkinlik işlevleri oldukça iyi olan ve eşleştirilmiş normal kontrol grubundan önemli farklılık göstermeyenlerin oluşturduğu gruptur. Bu gruba Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite sorunu olan çocukların %30'u girmektedir.
-İkinci grup; konsantrasyon, impulsivite ve sosyal iletişim sorunları yetişkinlikte devam eden gruptur. Bu semptomlar sıklıkla işte, kişiler arası ilişkilerde sorunlar, düşük benlik saygısı, impulsivite, irritabilite, anksiyete ve duygusal değişkenlik ile neticelenir. Çoğu genç erişkin hastalar olup, kabaca %50-60'ı bu gruba girer.
-Üçüncü grup; yetişkinlikte önemli derecede psikiyatrik veya antisosyal problemlere ya da her ikisine de sahip olan gruptur. Bu hiperaktif yetişkinler ciddi depresif, hatta suisidal olabilir veya ilaç ve alkol kötüye kullanımları olabilir. Saldırı, silahlı soygun, evlere girme ve uyuşturucu dahil aşırı antisosyal davranışlar gösterebilirler. Şanlıyız ki, hiperaktif çocukların yalnızca küçük bir kısmı, yaklaşık %10-15'i bu olumsuz gidişi gösterirler.
Zihnimizdeki çeşitli olasılıklarla, pozitif veya negatif gidişi belirleyen etmenlerin tanımlanması önemlidir. Bu etmenler üç farklı kategoride sınıflandırıla bilinir:
(1) Çocuğun bireysel karakteristikleri (özellikleri) (örn. Zeka bölümü, semptomların şiddeti ve komorbidite),
(2) sosyoekonomik düzey, anne-baba patolojisi ve çocuk yetiştirme tarzları gibi ailesel parametreler,
(3) Tedavi (tipi, süresi) .
ÇOCUĞUN KARAKTERİSTİKLERİ
IQ (Zeka Düzeyi)
IQ açıkça, akademik başarı için özgün bir belirleyicidir. Birkaç araştırma Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite ile düşük IQ' ya sahip çocukların, yalnızca Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklara göre daha kötü bir gidişata sahip olduklarını göstermişlerdir. IQ düzeyi gidiş için önemli bir belirleyicidir. IQ tedaviyi de etkilemektedir.

Daha düşük IQ'ya sahip Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite sorunlu çocukların genç yetişkinlikte daha sık alkol sorunları ve alkolik tanısı konulduğu (ilaç kötüye kullanımı değil) da gösterilmiştir..
Semptomların Şiddeti :
Çocukluktaki birkaç anahtar semptomu, ergenlik ve yetişkinlikteki gidişide önemli ölçüde etkilemektedir. Okulda başarılı ergenlerin başlangıçtaki yani çocukluktaki hiperaktivite, impulsivite ve dikkatsizlik puanları daha düşüktür

Çocukluk çağında gözlenen daha yüksek dikkatsizlik belirtileri, ilerideki akademik başarısızlığı arttırmaktadır.
Çocukluk çağındaki hiperaktivite semptomlarının şiddeti; diğer faktörlerle bağlantılı olarak (sosyal ve ailesel parametreler); erişkinlikteki duygusal uyum, okul performansı, iş kayıtları, polislik iş ve araba kazalarını yordayıcı olduğu göstermişlerdir. Çocukluk impulsivitesi, hiperaktivitesi ve potansiyel antisosyal aktları, daha sonra karşı gelme bozukluğu ve erken başlangıçlı davranım bozukluğu için de belirleyicidir
Komorbidite (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktiviteye eşlik eden bazı diğer bozukluklar)
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğuna ek olarak başka baz bozuklukların görülmesi gidişatı olumsuz etkilemektedir.

Bunları kısaca sayarsak :
Özgül Öğrenme Bozukluğu + hiperaktif grubu çocuklar daha sık karşı gelme, bazı suç davranışları, daha düşük benlik saygısı ve dikkatsizlik gösterirler. Akademik başarı ise diğerlerine göre çok daha kötüdür.
Agresyon + Hiperaktif grubu çocuklarda uzun dönemde negatif gidişat görülmektedir. Bu çocuklarda ergenlik ve yetişkinlikte antisosyal davranışlar, kişiye ve mülkiyete saldırı, illegal ilaç kullanımı, fiziksel kavgalar görülmektedir.
Agresyon gidişatı olumsuz etkilemekte ve davranım bozukluğuna öncü olmaktadır.
Karşı Gelme Bozukluğu + Hiperaktif grubu çocuklarda; negatif anne-çocuk ilişkisi, daha sık aile çatışması ve daha fazla anneye ait psikolojik stres bulunmaktadır. Yüksek karşı gelme bozukluğu gösteren çocukların gidişatında daha sık tutuklanma, ağır suçlar işleme görülebilmektedir.

Davranım Bozukluğu + Hiperaktif grubu çocuklarda gidişatta semptomlar devam etmekte, saldırganlık, antisosyal davranış, uyumsuzluk ve alkol kötüye kullanım görülebilmektedir. Daha çok sigara ve esrar kullanımı, okul asmaları yaşanmakta ve dolayısıyla davranım bozukluğu gidişatı oldukça kötüleştirebilmektedir. Yapılan çalışmalarda Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda eğer davranım bozukluğu yoksa suç işleme riskinin azaldığı öne sürülmektedir.
Duygudurum Bozuklukları (Anksiyete, Depresyon) + Hiperaktivite'nin birlikte bulunma oranı %20-40 oranlarında olduğu sanılmaktadır. Davranım bozukluğuna oranla gidişat üzerine etkileri daha azdır.

AİLE ETMENLERİ
Pozitif ve negatif gidiş üzerine ailesel etmenler çok önemlidir.

Bu etmenler:
Anne-Baba Patolojisi
Anne-baba patolojisinin olmasının bu çocukların gidişi üzerine olumsuz etkilerinin olduğunu tahmin etmek sürpriz değildir. Çalışmalarda kötü ruhsal sağlıkla birlikte kötü ebeveyn-çocuk ilişkisi ve cezalandırmaya dayalı çocuk yetiştirmenin ergenlikte açık antisosyal davranışlar için belirleyici olduğu belirtilmiştir.

Sonuçta anne-baba psikopatolojisi çocuk yetiştirme tarzını belirlemektedir. Bununla birlikte pozitif ebeveyn işlevi ergenlikte sosyal yeterlilik için olumlu ilişki göstermiştir. Anne-baba patolojisi Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda ergenlik ve erişkinlik gidiş için olumsuz etki gösterir. Özellikle anne babanın madde kötüye kullanımı ve antisosyal davranışları; bu çocukların ileride benzer davranışları gösterme olasılığını artırmaktadır.
Çocuk Yetiştirme Biçimleri
Cezalandırmaya dayalı çocuk yetiştirme tarzlarının ergenlikte antisosyal davranışlar üzerine belirleyici olduğu düşünülmektedir. Tutarsız, otoriter ve aşırı koruyucu aile tutumları akademik gidişi olumsuz etkilemektedir.

Ebeveyn-çocuk ilişkileri ve çocuk yetiştirme biçimleri uzun süreli gidişte önemli etkilere sahiptir. Genellikle tutarsız, aşırı müsaade edici, kontrol edilmeyen veya aşırı kısıtlayıcı çocuk yetiştirme tutumları olumsuz etki yapmaktadır.
Sosyoekonomik Düzey
Ailenin sosyoekonomik düzeyi; anne-baba patolojisini, ebeveyn çocuk ilişkilerini ve uygun tedavilerden yararlanma olanaklarını etkiler. Bu nedenle ailenin sosyoekonomik düzeyi önemli bir belirleyici olabilir. Buna karşın Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite sorunu yaşayan çocuk üzerine sosyoekonomik düzeyin etkisi değişkendir.

Bazı çalışmalarda; ergenlikte okul başarısı, açık antisosyal davranış ve duygusal uyum yönünden sosyoekonomik düzeyi belirleyici olarak bulunmamıştır. Ailede çocuk sayısı fazla olanlar daha negatif gidiş göstermişlerdir. Başka takip çalışmalarında sosyoekonomik sınıf ve aile gelirinin ergenlikte tutuklanma ve yetişkinlik için güçlü belirleyici olmadığını bulunmuştur.
Bazı çalışmalarda ise; bu çocukların gidişinde yoksulluk ve düşük sosyoekonomik düzeyin dezavantaş olduğu öne sürülmüştür. Yetişkinlik yaşamında; eğitim, iş yaşamı ve polisiye olaylar için gidişte sosyoekonomik düzey önemli bir belirleyici olabilmektedir. Büyük olasılıkla sosyoekonomik düzey hem çocuk hem de anne-baba patolojileri üzerine etki etmektedir.
TEDAVİ
Genellikle, DEHB'nun uzun-dönem gidişinde tedavinin etkisini değerlendirmek güçtür. Değerlendirme güçlükler aşağıdaki nedenlerdendir:

(1) Randomize çalışmaların azlığı: herhangi bir tedavi girişimini değerlendirmede oldukça az çalışma mevcuttur. Bu tür randomize çalışmaların yokluğu, kendi seçimine dayalı ve büyük olasılıkla tedavi alan çok etkilenmiş bireyleri içerir. Az etkilenmiş birey veya tedaviyi kesenler veya kısa süreli tedavi alanlar takip güçlükleri nedeniyle göz önünde bulundurulmaz. Uyum gösteremeyen zayıf işlevli aileler büyük olasılıkla çalışmalardan düşerler. Sonuçta tedavi edilen ve edilmeyen çocuklar farklı semptomatoloji, komorbidite ve aile parametreleri gösterebilirler.
(2) Tedavinin süresi ve tedavi etkilerinin idamesi: Çoğu tedavi çalışmaları nispeten kısadır. Bildirilen çalışmalar 1-2 yıllık çalışma sonuçlarıdır. Tedavinin etkilerini değerlendirmede 5, 10, 15, 20 yıllık çalışmalar görülmemektedir. Çoğu tedavi kullanıldığı sürece etkili olmakta, etkileri girişim kesildiğinde azalmaktadır. Tedavi kesildikten sonra etkilerinin devam edip etmediğini değerlendirmek sıklıkla güçtür. Tabi ki bir tedavinin etkisinin 20 yıllık etkisinin sürmesini beklemek gerçekçi değildir.
Gidişat üzerine etki eden faktörler kümülatif etki göstermekte veya birbirleri ile etkileşmektedir.
Sonuçta; semptomların şiddeti, eşlik eden bir başka bozukluk ve IQ gibi çocuğun özellikleri; anne-baba patolojisi, sosyoekonomik düzey, aile olumsuzlukları gibi ailesel parametreler ve tedavi ile uzun-dönem gidişi etkileyecek yönde etkileşmektedir
 
Geri
Üst