doğum esnasında kordon sorunu bebeğimin hayatını tehlikeye atarmı?

M

Misafir

Forum Okuru
doğum esnasında kordon sorunu bebeğimin hayatını tehlikeye atarmı?
kordonların açılması
Göbek kordonu bebek için yaşamsal bir önem taşıyor. Çünkü bebeğin anneyle olan tek bağlantısı olma özelliğine sahip. R ahim içi yaşantıda bebeğin göbeği ile plesanta arasındaki bağlantıyı o sağlıyor. Sindirilen besinleri o anneden alıp bebeğe ulaştıran bir besin köprüsü olmanın yanında, fetusun solunum yolu ile oksijen alıp ve karbondioksit atabilmesi ve yine onun sayesinde mümkün oluyor. Yani göbek kordonu bir anlamda dalgıç ile tekne arasındaki bağlantıyı sağlayan hortuma benziyor.
Bebeğin yaşaması sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesinde bu denli yaşamsal bir öneme sahip olan göbek kordonu kimi zaman bazı sorunlara yol açabiliyor. Kordona bağlı olarak gelişebilecek bu sorunlar; kordon dolanması, kordon düğümlenmesi, kordon sarkması, kordon kistleri, kordonun uzun yada kısa olması, kordonunun plesantaya anormal bağlanması olarak özetleniyor... Fakat güzel olan bir şey var...Doğanın koruma mekanizmaları çoğu zaman işi şansa bırakmıyor.Bu nedenle dalgıç ile karşılaştırıldığında bebeği koruyan pek çok faktör var.

Kordon Sarkması
Su kesesi açıldığında kordonun bebekten daha önce dışarı çıkması durumuna kordon sarkması deniyor.. %0.5 oranında karşımıza çıkan kordon sarkması en sık fetal geliş bozukluklarında görülüyor. Makat geliş ve yan geliş, önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Bu anomaliye erken doğumlarda ya da bebeğin çok küçük olduğu durumlarda da daha sık rastlanıyor. Annenin çok doğum yapmış olması, çoğul gebelik, su kesesinin erken açılması, kordonun normalden uzun olması ya da amniyon sıvısının fazlalığı da risk yaratıcı faktörler arasında yer alıyor. Tanı muayene sırasında kordonun elle hissedilmesi ile ya da vajina dışında gözle görülmesi ile konuyor. Kordon sarktığında rahim kasılmaları ile birlikte kordondaki dolaşım bozulabiliyor ve bu bebeğin ölümüne yol açabiliyor. Durum anlaşıldığında bebek canlı ise derhal sezaryenle doğuma gidilmesi gerekiyor.


Kordon Dolanması
Kordonun anne karnındayken veya doğum sırasında bebeğin boynuna veya değişik bölgelerine dolanması ‘kordon dolanması olarak adlandırılıyor.Bu sorun genellikle ‘uzun kordon’ sorunu ile birlikte görülüyor ve göbek kordonu ile ilgili sorunlar arasında ilk sırada yer alıyor.Kordonun boyna dolanması canlı doğumların %25 inde (bunların %21 inda kordon boyna bir kez dolanmış oluyor) görülüyor.Kordonun vücudun diğer organlarına dolanmasına ise % 1-2 civarında rastlanıyor.
Kordon dolanmasının doğuma hiçbir zararı yok.Ayrıca sezaryen müdahelesi de gerekmiyor.Ancak bazı durumlarda; örneğin, bebeğin kalp atışlarında tehlikeli düşüşlere neden olduğunda ya da doğumun gecikmesine yol açtığında sezaryen için bir neden teşkil edebiliyor.
Diğer yandan, kordon iki yada üç kez dolanmışsa bu bebeğin aşağıya inişiyle birlikte klordonun sıkışmasına ya da kan akımının durmasına neden olabiliyor ve bu durum bebeğin hayatını sıkıntıya sokabiliyor. Fakat altını çizmekte yarar var; tüm bu durumlar son derece ender görülüyor. Endişe edilenin aksine göbek kordonunun boynuna dolanması bebek ölümlerine nedenolmuyor. Aksine bebeğin doğmadan ölümüne neden olan durumlar arasında en alt sırada yer alıyor. Bu arada istatistiki bilgilerde “boyuna dokuz kez dolanmış kolona rağmen sağlıklı doğmuş bebek “ olayı bile var.
Kordon dolanması gebeliğin genellikle son üç ayında fark ediliyor. Ancak detaylı bir ultrasonla bazen ilk üç ayda da anlamak mümkün. En çok da doğum eylemi sırasında anlaşılabilen bu sorun; bebek doğum kanalında ilerlerken, doğum ağrılarıyla, kasılmalarla birlikte bebeğin kalp atışlarında azalmaya (ancak bu ağtı ve kasılmalar geçince yeniden düzelir) neden oluyor. Ancak bu durum çoğunlukla bebekte kalıcı bir hasara yol açmıyor.

Kordon Sıkışması
Göbek kordonunun bebeğin kol ve bacakları arasına ya da bebekle plasenta arasında sıkışması ve rahatça hareket edememesi, kordon sıkışması olarak adlandırılıyor. Bu duruma normal durumlarda sık rastlanıyor. Özellikle kordonun kısa olduğu boyuna dolandığı yada üzerinde gerçek düğüm olan olgularda daha sık görülüyor. Amniyon sıvısının az olması ya da bebeğin iri olması da kordon sıkışması açısından risk grubu oluşturuyor.

Normalde bebeğin kalp atım hızı dakikada 120-160 arasında değişiyor. Hızın dakikada 100 atımın altına düştüğü ve birkaç dakika içinde normale dönmediği durumlarda bazı önlemler almak gerekiyor. Anne adayının sol yanına döndürülüp oksijen verilmesi bunlardan biri. Genelde bebekler bu durumdan kolayca kurtuluyor. Ama yine de bebeği riske atmamak işçin sezaryen en uygun doğum yöntemi olarak görülüyor.


kaynak:sufizmveinsan.com
 
Geri
Üst