Doğurganlığı Azaltan Bazı Faktörler Nelerdir....

LaViNYaM

>>>ιкιz αηηєѕι<<<
Doğurganlığı Azaltan Bazı Faktörler Nelerdir....
Doğurganlık Neden Azalır
Doğurganlığı Azaltan Faktörler




Günümüzde kadınların iş hayatında daha aktif hale gelmesiyle birlikte evlilik ve çocuk sahibi olma yaşlarında da farklılaşma oldu. Eskiden kadınlar 20’li yaşların başında anne olmak isterken artık 30’lu yaşlara geldiklerinde
kendilerini yeni yeni bu sorumluluğa hazır hisseder oldular. Tabii 30 yaş sonrasında anne olabilmekle ilgili biyolojik yaş geri sayıma başlayıncadoğurganlık da bu durumdan nasibini aldı ve kimilerinde bazı olumsuz sonuçları da beraberinde getirdi. Peki doğurganlık en çok nelerden etkileniyor? Kadınlar planladıkları zamanda sorunsuz şekilde hamile kalabilirler mi? Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Numan Bayazıt, kadınların doğurganlığıyla ilgili bu en çok merak edilen noktalara değindi…


hamile-15d.jpg

Doktor kontrolleri


Doğurganlık çağındaki her kadın 6 ayda bir mutlaka jinekolojik kontrollerini yaptırmalıdır. Doğurganlığı azaltan (polikistik over sendromu, diyabet, çikolata kisti gibi) tüm sağlık sorunları kontrol ettirilmelidir. Çocuk sahibi olmakta güçlük çeken kadınlarda en sık karşılaşılan ve doktorları zorlayan problemler yumurtalık ve rahimden geçirilmiş operasyonlardır. Ancak erken tanı, bu olasılıkları azaltır.

Kullanılan ilaçlar

Değişik hastalıklar için kullanılan ilaçlar doğurganlığı etkileyebilir. Öte yandan özellikle eczanelerde reçetesiz satılan bazı ilaçlar da erken dönemdeki bir hamileliği olumsuz şekilde etkileyebilir.
Eğer hamile kalmayı planlıyorsanız ve
bu nedenle korunmayı bıraktıysanız herhangi bir ilacı kullanırken çok dikkatli olmalısınız. Böyle bir durumda ilaç kullanmanız gerektiğinde jinekoloğunuzun fikrini almaktan asla çekinmeyin.

Beslenme alışkanlığı


Uzmanlarca yapılan incelemeler sonucunda beslenme ile doğurganlık arasında çarpıcı bağlantıların olduğu anlaşılmıştır. Bebek dostu bir diyette 4 temel kural vardır. Bunlar:

1-İşlenmiş yiyecekler (beyaz ekmek ve pirinç gibi) yerine daha yavaş sindirilen karbonhidratlar (sebze ve tam tahıllar gibi) seçmelisiniz.

2- Trans (hidrojene) yağlardan uzak durmalısınız.

3- Doymuş yağlar yerine doymamış yağları tercih etmelisiniz.

4- Proteini hayvansal ürünler yerine çoğunlukla bitkisel besinlerden almalısınız.

Bu tarz glisemik indeksi düşük besinlerden oluşan bir diyetin kan şekerini dengede tutarak hem diyabeti önlediği hem de kalp damar
sağlığını güçlendirdiği uzun zamandır biliniyor. Bununla beraber doğurganlık üzerinde de etkisi büyüktür. Basit karbonhidratlar gibi kan şekerini
aniden yükselten yiyecekler yediğinizde, bedeniniz daha fazla insülin üretir ve bu, vücudunuzda daha fazla testosteronun dolaşıma girmesi
demektir. Zamanla yumurtlama fonksiyonları da bundan etkilenmeye başlar. Farklı tipte yağ ve proteinler, kandaki glikoz ve insülin değerini etkiler. Bu yüzden bir an önce bol bol meyve ve sebze yeme alışkanlığı kazanmakta fayda var. Ayrıca alışveriş sepeti kırmızı et yerine mümkün olduğunca balık, fındık, yumurta ve fasulye ile doldurulmalıdır.

Sağlıklı kilo


Konu hamile kalmak olduğunda Beden Kitle Endeksi 20 ile 24 arasında olmalıdır. Araştırma sonuçlarına göre, kısırlık vakalarının yüzde 12’sinin kilo probleminden kaynaklandığı tahmin
ediliyor. Fazla kilolu olan ve normalden
zayıf olan kadınlar bu açıdan eşit durumdadır. Fazla kilolu olunduğunda regl düzensizliği ve yumurtlama bozukluğu yaşanabilir. Normalden düşük kiloda olunduğu takdirde ise hiç yumurtlanamayabilinir, çünkü yumurtalıkların çalışmasını sağlayan vücuttaki yağdır.

Stres

Çocuk sahibi olmak isteyen bir çiftin duymak istemediği bir şey varsa o da “Zorlamayın, biraz rahatlayın.” cümlesidir. Olumlu gibi görünse bile bu cümle çiftler üzerinde stres yaratabilir. Stres, bedene yumurtlama işaretini veren beyin
sinyallerini karıştırarak yumurtlamayı engelleyebilir. Eğer stres azaltılırsa, çiftler kendilerini rahat hissettiği aylarda daha rahat bebek sahibi olabilirler.

*Stres, bedene yumurtlama işaretini veren beyin sinyallerini karıştırarak yumurtlamayı engelleyebiliyor. Eğer stres azaltılırsa, çiftler kendilerini rahat hissettiği aylarda daha rahat bebek sahibi olabilirler.

Doğum kontrolü


Aslında doğurganlığı korumanın yolu iyi bir doğum kontrolünden de geçiyor. Hazırlıksız yakalanılan hamileliklerin kürtajı ileride telafisi olmayan güçlüklere neden olabiliyor. Prezervatif
veya diyafram gibi bariyer metotları basittir; hamile kalmaya hazır olduğunuzda sadece bunları kullanmayı bırakmanız yeter. Eğer spiral kullanılıyorsa çıkarıldığı anda doğurganlık normale döner. Doğum kontrol hapı için de aynı şey geçerli. Hapı bıraktıktan sonra düzensiz regl döngüsü yaşanabilir ama son paketi
bitirdikten sonra iki hafta içinde yumurtlama başlar. Bir de doğum kontrol hapları kullanan bazı kadınlar bunların ileride kısırlık yapacağını
düşünüyorlar. Aslında tam tersine bu haplar yumurtalık kistlerini azaltarak faydalı bile olurlar. Kist oluşumunun azalması demek, yumurtalık
operasyonlarının da azalması demektir

Dr. Numan Bayazıt: “Yumurtlamadan önceki birkaç gün önemli”

Her gün ilişkiye girmek hamilelik olasılığını arttırmaz. Spermin ortalama 72 saat, yumurtanın ise 24-48 saat döllenme kabiliyeti devam eder. Uygun zamanda 2 gün ara ile girilecek ilişki hamilelik olasılığını arttırır. Normal bir çiftin hamile kalma olasılığının en yüksek olduğu günler yumurtlamadan önceki birkaç gündür. Yumurtlama günü sadece regl dönemleri düzenli ise tahmin edilebilir. Bir sonraki reglin başlayacağı günden 14 gün önce yumurtlama olur. Buna dikkat ederek
ilişkiye girildiğinde hamile kalma olasılığı (35 yaşından önce) yüzde 25’tir. Yani her ay, 4 sağlıklı çiftten ancak biri hamile kalabilir. 3 ay içinde normal yarısı, 6 ay içinde yüzde 70’i hamilelik elde edebilir.
 
Geri
Üst