Doğurganlığı engelleyen durumlar nelerdir?

Uzman SühaN

Administrator
Doğurganlığı engelleyen durumlar nelerdir?
kadınlarda doğurganlığı engelleyen durumlar,hamile kalamama nedenleri,hamileliğe engel durumlar,neden çocuğum olmuyor,doğurganlık sorunları hakkında bilgiler


gg.jpg






Kadınlar için doğurganlığı etkileyen pek çok faktör söz konusu. Bunların başında da yumurta kapasitesi , yumurta bozukluğu , endometriozis ve bunlara da etki eden diğer nedenler geliyor.

Yumurta kapasitesi:

Kadınlardaki yumurta üretimi ne yazık ki çok acımasız bir doğaya sahip. Bir kadının yumurta üretimi sadece annesinin karnındayken gerçekleşiyor. Yaklaşık 2 milyon yumurta gebeliğin dördüncü ayı civarında yumurtalıklara yerleşiyor ve bir daha başka yumurta üretimi olmuyor. Bebek doğduğunda ise yumurtalarının yarısını kaybediyor ve yaklaşık 1 milyon yumurtayla doğuyor. Ergenlik çağında bu sayı 400 bine iniyor ve ilk adetinden 45 yaşına gelinceye kadar yumurtalar hızla azalıyor. Bu dönemdeki kadının hamile kalma şansı da sadece yüzde 1-3’le sınırla kalıyor. Yaşla birlikte yumurta sayısı azalırken, yumurta kalitesi de düşüyor. Bir kadının üretkenlik açısından zirveye çıktığı yaş ise 20 ile 25 yaş arasında oluyor.Yumurtaların önce kaliteli olanlarının atıldığı ve sonrasında kalitesizlerin mi kaldığı, yoksa yumurtaların vücutta dura dura ısıyla ve vücut hormonlarıyla daha kalitesiz bir hale mi geldiğinin henüz tam olarak bilinmediğini söylüyor. Ama bilinen bir gerçek, 20 yaşındaki yumurta hücresi ile 30 yaşındaki yumurta hücresinin aynı kalitede olmadığı. O nedenle 35 yaşından sonra hamile kalan kadınlarda yumurtaların hasarlı olma ihtimali yüksek olduğu için bebeklerde de genetik sorunlar fazla oluyor ve bu da anormal gebeliklere neden olabiliyor. Op. Dr. Aytug Kolankaya ’nın verdiği bilgiye göre, 40 yaşındaki bir hamilelikte genetik sorunların görülme olasılığı da artıyor. Genetik sorunları olan hamileliklerin yaklaşık yüzde 80’i düşükle sonlanıyor. Yüzde 20’lik kesimde ise, down sendromu, organ bozuklukları, zeka geriliği ortaya çıkabiliyor. FSH hormonu ile yumurta kapasitesini yüzde 90’a yakın bir oranda söylemek mümkün olabiliyor. Op.Dr. Aytuğ Kolankaya, çocuk düşünen bir kadına bir an önce harekete geçmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunduklarını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Örneğin bazı çiftler uzun yıllar korunuyorlar ve sonrasında çocuk yapmak istediklerini belirterek bize başvuruyorlar. Ama artık bizim yapacak bir şeyimiz kalmıyor. Ya da evlendikten hemen sonraki dönemde yumurtaların varlığına bağlı olarak hamile kalıyorlar. O çocuk alınıyor. Böyle bir şey yaşadıkları için de son derece rahat hissediyorlar kendilerini. 4-5 yıl korunduktan sonra çocuk istediklerinde ise geç kalınmış oluyor.”

Yumurtlama Bozukluğu:

Kadınlarda en sık rastlanan çocuk sahibi olamama nedeninin yumurtlama bozukluğu olduğunu söyleyen Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, ancak bu sorunun basit ilaçlarla tedavi edilebileceğini vurguluyor. Yumurtlama bozukluğunda adet düzensizliği önemli bir belirti. En sık yumurtlama bozukluğu polikistik overde görülüyor. Şakaklar ve göbek altında sert kıl dediğimiz tüylenme; yüzde akne, kilo değişiklikleri, adet düzensizliği veya hiç görmeme polikistik overin en önemli belirtileri olarak sıralanıyor.

Endometriozis:

Rahmin dışında yapışıklıklara sebebiyet veren ve adetin ağrılı, sancılı görülmesiyle ortaya çıkan endometriozis de doğurganlığın azalmasına neden olabiliyor. Genç kadınların yüzde 7 ile 10’unda görülen endometriosiz infertil kadınlarda yüzde 30-50 oranında görülebiliyor. Endometriozis’in ilerleyici bir hastalık olduğunu ve yumurta kalitesinin düşmesiyle devam ettiğini anlatan Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, bazen yumurtalıkta kistle de ortaya çıkabildiğini, bu nedenle erken dönemde teşhisinin önemli olduğunu söylüyor. Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, ebeveynleri uyararak; “Kızlarında adet sancısı varsa, altta yatan sebebin mutlaka araştırılması gerekiyor. Bunun çocuğun gelecekteki doğurganlığı ile ilgili olabileceğinin unutulmaması gerekir” diyor.

Adet düzensizlikleri:

Adet düzensizlikleri , adet sancısı , geçirilebilecek karın içi veya vajinal iltihap gibi durumlar gelecekteki doğurganlık azalmasının belirtisi olabileceğinden bunların da atlanmaması gerektiğine işaret eden Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, kadınların adetlerinin 21-35 gün arasında olmasının normal olduğunu, eğer bu süre tutarsız şekilde gidiyorsa mutlaka kontrol ettirilmesi gerektiğini söylüyor. Adet kanamasının miktarının da önemli olduğunu söyleyen Op. Dr. Aytuğ Kolankaya sözlerine şöyle devam ediyor: Kanama genellikle birinci gün başlar, ikinci ve üçüncü gün çok yoğunlaşır, dördüncü ve beşinci gün hafifleyerek kesilir. Ancak, eğer kanama bir gün sürüyorsa bu durum hormon eksikliğini, yumurtlama kapasitesinin düştüğünü gösterebildiği için bir hekime başvurmakta fayda var. Eğer, kanama on gün boyunca yoğun bir şekilde devam ediyorsa, bu rahim içi dokuda bir takım değişikliklerin göstergesi olabildiği gibi, rahim kanseri riski de oluşturabildiği için mutlaka hekime başvurmak gerekir. Kanama eğer lekelenmeler şeklinde veya ilişki sonrasında ortaya çıkıyorsa hormon bozukluğu olup olmadığını araştırmak gerekir.”

Sigara :

Doğurganlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sigara. Sigaranın kadın üzerinde doğurganlığı yüzde 50 azalttığını gösteren çalışmalar olduğunu söyleyen Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, sigaranın erkeğin üretim kabiliyetini azalttığı yönünde de bilgiler olduğunu hatırlatıyor. Diğer nedenler: Bunların dışında karın ağrıları ve karın ağrılı enfeksiyonlarda da önemli ve kalıcı bir hasar oluşmadan hekime başvurmak gerektiğini belirten Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, “Tüberküloz, tüpleri ve rahim içi kanallarını da tutabildiği için, tüberküloz geçirmiş kadınların çocuk istedikleri zaman kontrolden geçmeleri gerekir. Klamidya adı veriler cinsel bir hastalık vajinal akıntıda veya eşte tespit edildiği zaman da dikkatli olmak lazım” diyor.
kaynak:tupbebekdogum.com
 
Geri
Üst