Dokuma ve Kumaş

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Dokuma ve Kumaş
pantolon boyama nasıl yapılır pamuktan elbise yapımı pamuk nasıl kumaş olur pamuktan elbise yapılır pamuk olur
dokuma.jpg
Mekanik icat, ihtiyacın ürünüdür. İnsanın en önemli ihtiyacı da, önce yemek, sonra giyimdir. Bu nedenle de elbise yapımı her çağda insan uğraşılarının belli başlılarından biri olmuştur.
Bu alanda ilk kullanılan madde, ketendi. Keten kumaş, uzun süre ‘rakipsiz’, ‘kral kumaş’ sayıldı. Büyükannelerimizin sandıklarında bulunan elbiseleri hatırlamaya çalışmak, bunu kanıtlamaya yeter. Yün de onun kadar eskidir, denilebilir. Bununla birlikte merinos yünüyle imal edilenler ancak XVII. yüzyılda Fransa’da, sonra İngiltere’de yayıldı. Bu sıralarda pamuklu kumaşlar biliniyor, pamuk da Kuzey Amerika’da XVII. yüzyıldan beri ekiliyordu. Hatta zencilerin köle oluşlarının nedenini doğrudan pamuk plantasyonlarına bağlamak gerekir. Çünkü bu duruma yol açan etken. Güney Devletlerindeki pamuk ve şekerkamışı plantasyonlarında el emeğine duyulan şiddetli ihtiyaçtı.

Keten, yün ve pamuğa ipeği de eklemeliyiz. Yalnız ipek, herkesin kullanabileceği bir madde değildi; hayat düzeni ne kadar yükselirse yükselsin, ancak lüks maddesi olarak önem kazandı. İpek üretiminin en büyük merkezi, Lyon idi. Ancak Edit de Nantes’ın geri alınmasından sonra Protestanların çoğu başka ülkelere, özellikle İsviçre ve İngiltere’ye göç ettiklerinden, atölyelerini de oralara taşıdılar.
XVII. yüzyılda Fransa’da dokuma sanayii önde gidiyordu. Yeni kurulan modern bir orduya yüz binlerce üniforma yapımı dokuma sanayinin hızla gelişmesine yol açmıştı. 1685′te 1.500 işçi çalıştıran Van Robais Fabrikaları, 1720′de evde çalışan binlerce işçinin yanı sıra 1.8UO işçi çalıştırmaya başladı, İngiltere’de dokuma sanayinin önemi daha büyüktü. Yün işi ülkenin başlıca kazanç kaynağı olmuştu. (O kadar ki, Lordlar Kamarasının başkanı yün bir çuvalın üzerinde otururdu.)
Toplumsal ve ekonomik önemine rağmen kumaş imalâtının ortaçağdan o güne kadar büyük bir değişiklik geçirmemiş olması gerçekten anlaşılır gibi değil… İplik çokluk evlerde öreke ya da çıkrıkla eğirilirdi; hatta bu, yaşlı kızların geleneksel uğraşısıydı. iplik elde edildikten sonra da antik tezgâhlarda dokurlardı. Cilâlı Taş Çağı’ndan bu yana gerçekleştirilen tek yenilik, Leonardo da Vinci’nin icadı (1490), mekiğin kullanılmasıydı. Atkı ipliği, mekiğin içine yerleştirilmiş bir çubuğun üstüne sarılmaktaydı. Zincir iplikleri birbirlerinden uzaklaştıklarında, dokumacı açılan kanala bir uçtan mekiği sürer, öteki uçtan çekerdi. Zincir iplikleri yine birbirlerinden uzaklaşır, dokumacı çıkrığı yeniden atar, böylece sürüp giderdi.
Bu ‘ömür törpüsü’ işte, işçiler enikonu ustalık kazanmış olacaklar ki, bir işçi yılda yedi top kumaş imal edebiliyor, Van Robais Fabrikası bir partide 1200 top kumaş dokuyabiliyordu. Böylesine bir ustalık, kişisel yeteneklere dayandığından verim son derece düşüktü. Bu nedenle, kaliteden çok miktara önem veren İngilizler, üretimi hızlandırmanın yollarını aramaya koyuldular.
Bu yolu, 1733′te John Kay buldu (1704-1764). icat ettiği bir aygıt sayesinde kordonla hareket ettirilen mekik bir yuvanın içine giriyordu. Böylece mekik yalnız daha çabuk gidip gelmekle kalmıyor, (hızından ötürü “uçan mekik” deniyordu.) dokumacının bir elinin de serbest kalmasını sağlıyordu.
 
Geri
Üst