Düş Peşindeyim Düş Peşime...

kaprisli

Yeni Üye
Üye
Düş Peşindeyim Düş Peşime...
düş peşindeyim düş peşime
Bin yıllarca göçüp durmuş bir neslin torunu olduğumdan olsa gerek, bir adrese ömür boyu bağlı kalmayı sevemedim. Gezginlik ruhumda var. Yoksa gencecik bir üniversite öğrencisi iken, saçlarım omuzlarımda, üstümde eski bir kot ve tişört, elimde gitar, sırtımda çanta yollara düşüp oto-stop çekerek hiç bilmediğim kentlere, kasabalara gidişimin başka bir izahı olamaz. O dönem bütün sevgililerimin ortak cümlesiydi ; “Bir gün ansızın çekip gitmenden korkuyorum”… Bu tedirginliği duyumsamakta haklıydılar elbet. Çünkü o dönem, bir haftalık planların ötesine geçemiyor, kimseye on beş gün sonrası için söz veremiyordum. Kendime bile…

Çocukluğuma dair hatırladığım en belirgin anılar, usa sığmaz düşler kurup, bu düşlerin peşinde koşma çabalarımdır. İlk gençlik anılarımı ise, ben o düşler peşinde koşarken hızıma yetişemeyip geride kalan sevgililerim oluşturur.

-Hadi gidelim.
-Ne zaman?

İşte doğru soru buydu! Yıllar sonra ilk kez birisi “nereye” diye değil, “ne zaman” diye sormuştu. Bu belki de bir sorudan çok, bana verdiği yanıttı.

Tek başıma yaşadığım o öğrenci evine ilk kez, düş kurabilen ve kurgulananı sorgulamayan biri gelmişti. O güne dek sevimsiz ve soğuk bulduğum o kent, artık neşeli, şen şakrak, cıvıl cıvıl bir yer haline gelmişti.

Evime taşındığının ilk haftasıydı. Eve her zamanki saatinden biraz geç geldi. Kapıyı açtığımda önde O, arkasında sınıf arkadaşı iki erkek, erkeklerin elindeyse bir bank vardı. Bildiğimiz bank. Belediye, bankları yenilemekteydi o ara. Eskilerinin yerlerinden söküldüğünü görünce, üşenmeden başkan yardımcısına çıkmış, o banklardan birini almış ve eve getirmişti. Asıl sürpriz ertesi gündü. Bankı salonun en uygun yerine koymuş, her yerini minderle kaplamış, üstüne de kendi evindeki perdelerden bir kılıf yapmıştı. Artık güzel bir kanepemiz vardı. Kanepe imalatımızı bir şişe şarapla kutlarken, bir kez daha anladım. Doğru bir düş bahçesindeyim

Karlı bir aralık gecesi, su içmek için yataktan kalktığımda, sevimli bir bebek gibi uyuyordu yanımda. Sessizce mutfağa gittim. Pencereden baktığımda gördüm yağmakta olan karı. Salona geçip perdeleri açarak bir sigara yaktım. Sokak lambasının ışığıyla aydınlanıyordu oda. Bir süre dışarıyı izledim ve fark ettim ki, o an bu mevsimi yaşamak istediğim yer değildi bu kent.

Hızla yatak odasına gittim. Sırt çantamı çıkardım dolaptan. O’nu uyandırmamaya özen göstererek, birkaç günlük eşya doldurdum çantanın içine. Başka bir şehirden gelip Bursa’ya gidecek olan otobüs 04.00 sularında terminalde olacaktı ve benim 1 saatten az bir zamanım vardı. Ne denli sessiz olmaya çalıştıysam da, uyanmasına engel olamadım. Uykulu gözlerini ovuşturarak şaşkın şaşkın baktı bu toparlanışıma. Uykunun verdiği o mahmur ses tonuyla sordu;

-Nereye?
-Düş peşine.

-Ya ben?

Gülümsedim;

-E düş peşime…





alıntı
 
Geri
Üst