Duygusal Şiddet !!!!

M

Misafir

Forum Okuru
Duygusal Şiddet !!!!
Ya Duygusal Şiddet !!!!

Aile içi şiddet denildiğinde insanların aklına genellikle duygusal istismar gelmez. İnsanlar gözlerinde, genellikle kurban tarafından saklanan duygusal yara izlerini değil, oluşan morlukları ve kırıkları canlandırırlar. Oysa ruhsal şiddet de, en az fiziksel şiddet kadar yıkıcıdır.



Bugünlerde tüm Türkiye "evlilikte şiddeti" konuşuyor. "En sonunda", "neyse ki artık konuşuluyor", "Artık farkına varıldı" diyoruz ama aslında daha tehlikelisi hala konuşulmuyor. "Yani duygusal şiddet".


Fiziksel şiddet kadar zihinsel ve sözlü şiddet, bir kadının kendisine olan saygısını yavaş yavaş yok eder, ta ki eskiden yaşam dolu olan o bireyden geriye çok az canlılık kalana dek. Yıllarca maruz kaldığı devamlı eleştiriler sonrasında kadın, kendi başının çaresine bakamayacağını düşünerek ayrılmaktan veya boşanmaktan korkar hale gelebilir.

Bizde bu konuya eğilelim istedik. Size bu yazıda duygusal şiddetin nasıl gerçekleştiğini ve etkilerini anlatacağız;


1. "Beni Ancak Sevdiklerimin Sözleri Öldürür" – Sözcükler gözle görülebilir, ölçülür hasarlar yartmasalar da uzun-vadeli kademeli olarak artan zararlar yaratacaklardır. Sözcüklerin gücünü asla küçümsemeyin: kelimeler beyin yıkamak için de kullanılırlar.

Sizin için "Aptal", "çirkin", "tembel" veya "değersiz" sıfatlarının kullanılması asla kabul edilebilir olmamalıdır. Bu sözcükleri ilk kez duyduğunuzda doğal olarak canınızı acıtırlar. Ancak zaman içerisinde partnerinizden böyle kelimeler duymaya "alışabilirsiniz". İşte o anda bu sıfatları özümsemeye ve onlara inanmaya başlarsınız. Böyle davranarak başkalarının sizi aşağılaması yerine siz kendinizi aşağılamaya başlarsınız. İşte bu yüzden kendi kendinize verdiğiniz öz-değer zaman içerisinde gittikçe azalır ve acınız artar.


İyi olan ise, kelimeleri kendinize verdiğiniz öz-değeri düşürürken kullandığınız gibi, kendinize olan güveninizi yerine getirmek ve kendinize olan inancınızı güçlendirmek amacıyla da kullanabilirsiniz.

2. Her zaman sizin hatanız olduğunuz söylenir; Her nedense, ne olmuş olursa olsun, nasıl başlamış olursa olsun gelişen herşeyin suçlusu her zaman siz olursunuz. Burada dikkat ederseniz size yüklenen suçun bir bölümü değil tamamıdır. Suçlamada bulunan partner kendi davranışlarına her zaman sizin yaptığınız veya söylediğiniz bir şeyin sebep olduğunu iddia etmektedir. Aslında onların argümanları, sizin onları hiç bir şeyden dolayı suçlama ihtimaliniz olmadığı çizgisindedir, çünkü söylediğiniz şeyi söylememiş olsaydınız veya yaptığınız şeyi yapmamış olsaydınız tüm bunların olmayacağını savunurlar.


3. Kendinize inanmaktansa partnerinize inanmaya daha meyillisinizdir; Hiç dayanılmaz bir acı ve haksızlığa uğramışlık duygusuna kapıldığınız oldu mu veya size karşı olan davranış biçiminden dolayı içinizin öfkeyle kapladığı oldu mu? Kendi kendinize hiç "Böyle düşünüyor olmam mantıklı mı?" "Acaba olayları yanlış mı yorumluyorum?" "Yoksa yanlış mı anladım?" diye sorduğunuz oldu mu?


Eğer kendinizi bu soruları sorarken buluyorsanız, öylesine beyniniz yıkanmıştır ki kendi verdiğiniz kararlara güvenmeyi bırakmışsınız demektir. Mantığınız bu soruları ve gözlemleri sürekli ortaya atmaktadır çünkü derinlerde bir yerlerde yapılan şeyin ne kadar yanlış olduğunun bilincindesinizdir. Ancak şu an için kendi kendinizi ikna edecek güce sahip değilsinizdir.


4. Partnerinizin sizin duygularınızı onaylamasına ihtiyaç duyarsınız. Partnerinize görüşlerinizi duyurmak ve söylediği şeylerden ötürü özür dilemesini sağlamak konusunda kendinizi çaresiz hissettiğiniz oldu mu hiç? Hiç verdikleri acıya yalnızca onların derman olabileceğini hissettiğiniz oldu mu?


Hisselerinizi onaylatma ihtiyacı sizi ilişkiye mi bağlıyor?

Partneriniz hislerinizi dinlemeyi sürekli olarak reddediyor veya görmezden geliyorsa, bu sorgulanamaz biçimde ruhsal şiddetdir.

5. Partneriniz size karşı bir sıcak bir soğuk. Size karşı çok sevgi dolu olabilir ama genellikle çok da eleştirel mi? Bir yandan size sizi ne kadar çok sevdiğini söylüyor, diğer yandan ise size yeterli ilgi ve alakaya göstermiyor olabilir. Aslında, bazen belki de çoğunlukla size gerçekten sevmediği biri gibi davranıyor olabilir.

Her zaman onu mutlu etmek için elinizden gelen her şeyi yapıyorsunuzdur, ama hiç bir zaman bu onun için yeterli değildir. Siz ilişkideki eşit taraflardan biri değil de daha çok evcil bir hayvan halini almışsınızdır. Sürekli olarak dikkatini çekme ve onu mutlu etme çabalarınız, limitli ölçüde bir başarı sağlamaktadır. Bazen sizin karşınızda büyülense de genellikle sizi görmezden geliyordur.


Eğer partnerinizin nasıl oluyor da size böyle davrandığı konusunda kafanız karışıyorsa, bunun cevabı siz sevgi-bazlı bir ilişki yaşamaya çalışıyor olsanız da aslında kontrol-bazlı bir ilişki yaşadığınız gerçeğidir. Ruhsal şiddetde bulunan taraf kendi değersizliği ile ilgili duyguları ile boğuşmaktadır ve ilişkisini partnerinin çabaları üzerinden kişisel bir güç hissi yaratmak için kullanmaktadır.


6. Sürekli çok kırılgan bir zeminde yürüdünüz hissine kapılıyorsunuz. İlişkinizde gerçekten bir korku kademesi mevcuttur. Partnerinizin patlamalarından, size söyleyeceği acı verici sözcüklerden korkmaya başlamışsınızdır. (Belki de aynı mutlu etme ihtiyacının doğurduğu anksiyete diğer ilişkilerinize de yansımaktadır.)


Korku sevgi odaklı ilişkinin bir parçası değildir, ancak ruhsal olarak şiddetkar bir ilişkinin bir parçası olabilir. Şiddetci tarafa, sizin üzerinizde kontrol kurma olanağı tanır.


7. İyileşebilirsiniz. Ruhsal açıdan şiddetkar ilişkiler çabalayan, tüm tersliklere karşı ilişkisine tutunmaya gayret eden ancak partnerinin aksi yöndeki uğraşları yüzünden bunu başaramayan sevgi dolu partnere duygusal açıdan çok büyük zaralar verir.


İster ruhsal açıdan şiddetkar bir ilişki yaşıyor olun, ister böyle bir ilişkiden yeni çıkmış olun, isterse de böyle bir ilişkiden yıllar sonra duygusal şiddetden kaynaklanan öz-değer ve öz-güven kaybının etkilerini hala yaşıyor olun, iyileşmek için hiçbir zaman geç değildir.


Ancak mutlaka ruhsal şiddetin üstesinden gelme konusunda uzmanlaşmış bir kişiden veya programdan yardım almanız gereklidir.

Ruhsal şiddete maruz kalmış kadınlar kendilerinde radikal değişiklikler beklerler ve bu değişimlerin hemen olmasını beklerler. İşte bu yüzden genellikle bocalarlar ve sıklıkla başka bir şiddetci partnerle birlikte olurlar.


Ruhsal şiddetin üstesinden gelmek kademeli bir süreçtir. Düşük öz-değer ve şiddete maruz kalmış kimsenin gelecekten ne gibi bir beklentisi olabileceği düşünceleri, kadınların önündeki en büyük engellerdir. Ancak bu engeller aynı zamanda çok etkin bir biçimde üstesinden gelebileceğiniz engellerdir. Bir zamanlar kelimeler size nasıl acı verdiyse simdi onların sizi nasıl iyileştirebileceğini de öğrenebilirsiniz. Geçmişte yaşanan ruhsal şiddetlerin üstesinden gelebilir ve gelecekte tekrarlamalarını engelleyebilirsiniz. Ayrıca kendinizi güçlü hissetmeyi, kendinize inanmayı ve gerçekten istediğiniz hayatı ve ilişkileri elde edebileceğinizi de öğrenebilirsiniz.
 
Geri
Üst