EcE'nin Renkli Mekanı

www_antoloji_com_375100_469.JPG
 

Bazı danslar bazı yaşları bekler
‘Erkek kadına tuzaklar kurar. Kadın da o tuzaktan kurtulmaya çalışır. Tango budur!’
Eskiden ağzının üzerine siyah bir martı konmuş gibi duran bıyıkları olan, sonra herkesi endişelendiren maceralarını yaşamak için, martıları kesip çok uzaklara giden bir adam bir gece böyle demişti. Ardından da eklemişti:
“Ayaklarıma bakma; tuzağa düşersin. Göğsümü izle!
Göğsüm kuracağım tuzağı ele verecektir. Tangoda ayaklar bir ayrıntıdır! Bu, tuzakların dansıdır.”
Sonra bir gece bütün kadınlarla dans edip, her birini tuzaklara düşürüp… Bununla yetinmeyip Tom Waits çalarken bir adamla gitgide daha çok erkekleşerek, sanki sonu ölümle bitecekmiş gibi tango yapıp… Martıları alıp sonra, yine çok uzaklara gitmişti

Tekinsiz danslar
Zaman geçti. Birbirlerini ayaklarına bakarak, etamin işler gibi tango yapanları gördüm. Tuzak kurmayı beceremeyen adamlar, kurulamayan tuzaklarla cebelleşen kadınlar gördüm. Evli çiftlerin ehlileştirilmiş tango dersleri için birbirlerini hırpaladığını, çoktan ele geçirilmiş, teslim olmuş kadınların, kurulmaktan çoktan vazgeçilmiş tuzaklaradüşmemeye çalışıyormuş gibi yaptığını gördüm. Bu “pis” dansı, “temizlemeye” çalıştıklarını seyrettim. Bütün bu ehlileştirme çabalarına rağmen her tango dersinin tekinsiz hikayelerle son bulduğunu duydum hep. Tangonun “bir -ki üç” diye öğrenilse, “temizlense” bile tekinsiz bir şey olduğunu…

Tuzakların insanları
Oysa bazı danslar, bazı yaşları bekler. Birine, hiç yüzüne bakmadan bir şey diyebilmek için biraz ihtiyarlamalıdır insan. Tuzaklar oyununu sürdürme sabrı için biraz yaş almalıdır. Ayaklar, birbirine dolanmadan bir sabır oyununu devam ettirmek için kimi yollardan geçmiş olmalıdır. Bu kadar efendice kederlenmek, bir keder dansı yapmak için çalçene acılardan geçilmiş olmalıdır. Bir şeyi çok isteyip de yapmamayı bilmek gerekir tangonun “olması” için. Tango istemek ve istediğini belli etmemek dansıdır biraz.
İstemek ve istediğine yaklaşmamakla ilgili.
Denizcilerin Arjantin meyhanelerinde “kötü” kadınlarla beraber yarattıkları bu dansın asıl hikayesi, gidecek olanı istemektir. Tango kalıcı olanların değil, hep gidecek olanlaryn dansıdır. Ele geçirilemeyenler arasında sessiz bir kavga… Beraber bir tuzağın koynuna düşmeyi çok isteyen ve bunu ilk kimin söyleyeceğini yoklayan bir kadınla bir adamın dansı… Çok korkan belli etmeyen iki kişinin birbirine meydan okuyuu… “Sevdim de vermediler” ağlaşması değil, “Ben seni hiç sevmedim” yalanı. Kim önce dökülecek, kim önce teslim olacak sınanması… Astor Piazzola çalıyor… Aklıma, giden denizcilerin tuzaklarına fena düşmüş, ama hiç düşmemiş gibi yapmış, iki memesinin arasından kan sızarken dönüp giden adama bir kere bile bakmamış kadınlar geliyor.
Zor.
Tango yapmak için biraz daha büyümek gerekiyor.
 


”Sus deyip adınla başlıyorum;
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin ;
Hayır başka türlü olmayacak ;
Ben sana mecburum bilemezsin..”









.
 




Gerçekten de ne zor iş kalp kırmadan, karşındakini incitmeden birlikte yaşayabilmek. Hangimiz o kadar marifetli olabiliyoruz merak ediyorum.
Birliktelik emek istiyor; çaba gösterilmeden edinilen her değer cabuk gözden düşüyor,
birliktelik yürek istiyor; kalpten sevmeyen gönülden bağlanamıyorbirliktelik sevgi ve saygı istiyor; ancak sevginin olduğu yerde kusurlar gözardı edilebiliyor ve saygını olduğu yerde de sevgi hep daim oluyorbirliktelik anlayış ve sabır istiyor; sevgi de saygı da karşılıklı anlayışın olmadığı yerde anlamını yitiriyor, sabır ise en büyük erdem.







....................
 



“Aşk” ki, duyunca duracak ve “hazır ol” a geçeceksin, önünü ilikleyip…
Orada hayatın ötesine taşımaya çalışan “yürek”li bir çırpınış vardır.
Söndürülmez bir ateş ve öpülesi göz yaşları vardır gül kokan…
Anlatılmaz ve anlaşılmaz;
“Onda yok olmaya” sürükleyen bir hayranlık destanıdır aşk…



....................
 

















askfhfsp9.jpg


Gittiğin gün hayat bitti sanmıştım
Gittiğin gün ölümü yaşamıştım
Gittiğin gün zaman durdu sanmıştım
Meğerse ben yanılmışım
İşte hayat yine akıp gidiyor
İşte hayat sensiz de yaşanıyor
İşte hayat böyledir deniyor
Zaman herşeyi siliyor
İşte hayat yine akıp gidiyor




aslibk8.jpg


Öyle uzak şimdi bana, yaşadığım hatıralar
Bir bulanık film sanki, senle dolu dakikalar
Bak yinede zaman zaman, düşünürsem gözlerini
Her yanımı anlatılmaz, yemyeşil bir sızı kaplar
Bence artık sen sönmüş bir güneşsin
Bence artık sen yankısız bir sessin
Bence artık soluksuz bir nefessin
Bence artık herkes gibisin








zamnnle5.jpg


İşte hayat yine akıp gidiyor
İşte hayat sensiz de yaşanıyor
İşte hayat böyledir deniyor
Zaman herşeyi siliyor
SiliyorSilmiyor
Siliyor




 
mecburmusungitmeyera4nnzu8.jpg

Üşüdükçe, uzuyor gece​

Sis çöküyor içime!
Uzadıkça, üzüyor gece!

Mevsimler, dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı!

Topraktan kök Ve çeneden diş sökülür gibi koptu elin avucumdan; bir beyaz güvercin gibi oturuyorken parmaklarımın arasında!
Böceklere terkedilmiş yuvalar gibi, şimdi bomboş avuçlarım
Korkuyorum;
İçime bakmaktan!

Sen olsaydın, ne koyardın yokluğunun adını?

Üşüdükçe, uzuyor gece
Üzüyor üşüdükçe ve içimi sis bastıkça, hatırlıyorum;

sen ve ben "bir" olurduk Bir "bütün"lüktü bu birlik, çokluktu; yokluk değil
Az değildik bir iken; fazlaydık, ve yoğunduk Çoğulduk, ve zengindik

Çoktuk bir ken!Ya şimdi?

Topluyorum,topluyorum,toplayıp duruyorum kendimi yalnızlığımla

Ben, bir Ve bir de yalnızlığım, asla "iki" etmiyor!
Lokmamı kırsam bile paylaşmak için;



Toplanmaya çalışsam da olmuyor Doksandokuz parçamın her biri bir köşede; boncuklarım saçılmış bir araya gelmiyor!

Üşüyorum
Üşüyor gece

Üşüdükçe, uzuyor; uzadıkça üzüyor ve sis çöküyor içime!
Mevsimler dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı, ve savruk sarı bir yel esiyor içimde!


Adı var da her şeyin; ne deniyor olmadığın mevsime?
Bilmiyorum
Yokluğundan daha soğuk bir mevsimi tanımadım ki
 
Son düzenleme:
Senin hediyen bu hikaye
Yarim kalmisligin, eksikligin, huznun kaplanmis oldugu Askin sadece acidan ibaret oldugunu, hatta ask denen seyin yalnizca bir nitelendirmeden olustugunu, gercekte boyle birseyin olmadigini anlatan bir hikaye Tamamiyle senden uzak, seninle celisen, anlattiklarinla alakasi olmayan


Senleyken hersey cok farkliydi Hani derler ya agaclar, kuslar, cicekler bambaska gelir insana diye, gercekten oyleydi Toz pembe bir dunya, sabahlari huzurlu bir uykunun tesiriyle, gune sicacik bir baslangic

Ama gunler birer birer gectikce sende gectin benden Once ellerin, kendimi guvende hissettigim, sonra yuzun ve baktikca icimi isitan gozlerin gitti benden Sadece bana biraktigin bu sayfalar kaldi geriye Guzel bir baslangici olsa da, sonunun kotu oldugunu bile bile bu sayfalari okumak iskence gibi

Rafa kaldirdim sana dair ne varsa Tozlanmis kitaplarimin arasina girdin sen ve senin hikayen Hic hatirlamayacagim seni, hic ama hic hatirlamak istemeyecegim Unutamam sanma sakin
Bak unuttum bile
Sahi adin neydi???
 
Son düzenleme:
Geri
Üst