Enbiyaların ve evliyaların ruhlarından bir şey istemek şirkmidir?

Uzman SühaN

Administrator
Enbiyaların ve evliyaların ruhlarından bir şey istemek şirkmidir?
Allah’tan başkasına dua etmek şirk midir?

CEVAP: Allah’tan başkasına dua ve ibadet etmek şirktir. Ancak, müminlerin; “Ya Rabbî Senden, Peygamber Efendimizin hurmetine şu duamın kabulünü istiyorum” diye dua edilmesine de, “bunlar şirke girdi“ denilmesi, büyük cehalettir..

SORU 2: Himmet nedir? Enbiyaların ve evliyaların ruhlarından himmet istemek, şirk midir?
CEVAP:
Himmet: Kast irade ve kuvvetli istek Allahu tealanın veli kullarından bir zatın gönlünde yalnız bir işin yapılmasını bulundurup başka bir şeyi gönlüne getirmemesi ve Allah’tan dileyerek bu şekilde bir şeyin olmasına vesile olmasıdır. (Dini Terimler Sözlüğü 1. cilt)
Himmet etmek; gönül lisanı ile bir işin yapılmasını Allahu tealadan istemektir. Dilsiz, dudaksız, harfsiz ve kelimesiz olarak Allahu tealaya yalvarmaktır.


8.jpg







Himmet istemek; basiret gözü açık olan velilerden sırr lisanı ile dilsiz, harfsiz ve kelimesiz olarak kendisi için Allah’a dua edilmesini istemektir. Bir kimse kendisi için himmet edebileceği gibi, bir başkası için de himmet edebilir. O halde birilerinden dua istemeye şirk yaftası vuran kimse hem ahmaktır hem de katmerli cahildir.

Soru: Bir velinin gıyabına rabıta edip(onu gönül gözü ile göz önüne getirip) ondan himmet istemek (Onun kendi isteğinin verilmesi için Allah’a gönülden yalvarmasını istemek) şirk midir.?”
Cevap: Sufi rabıta ettiğinde keşfi açık olup mürşidini gönül gözü ile görebiliyorsa ondan dua mahiyetinde himmet istemesi uygundur. Ancak sufi rabıta ettiğinde mürşidini karşısında göremiyorsa o zaman; “Allah’ım mürşidim falancaya, bana dua etmesini ilham et.” diye Allah’a dua etmelidir.

U Y A R I : Bir sufi, Peygamberlerin veya Evliyaların ruhlarından dua anlamında olan himmet isteyeceği zaman, şu bilinçte olmalıdır: Himmet isteyen kimse; hem kendisinin, hem kendisine himmet(dua) etmesini istediği kimsenin ve aralarındaki irtibatın ve o duanın kabul edilme işleminin yaratılışını Allahu Tealadan bilmeli ve öyle itikat ederek himmet istemelidir..
Muhterem Dilaver Selvi Hoca, ‘Kaynakları İle Tasavvuf’ isimli eserinde Cürcani’nin Tarifat’ını kaynak göstererek himmetten şöyle söz ederler:
“Tasavvuf erbabına göre himmet, kulun kendisini veya başkasını bir hayra ulaştırmak, bir şerden korumasını veya bir kemali ele geçirmek için bütün manevi gücünü kullanarak kalbiyle Cenab-ı Hakk’a yönelmesidir(dua etmesidir). ” Aslında kuluna destek veren ve problemini çözen Yüce Allah’tır. “Himmet şeyhim “diyen kimse; “ey şeyhim şu isteğimi yarat” demek istemez. Bu ifadeyle;”Ey şeyhim! Şu ihtiyacımı gidermek için Rabbime benim için dua et“demek ister.” (Kaynakları ile Tasavvuf)
Bir sufi, şeyhi hususunda ifrata kaçmadan; “Onlar Allahın dostlarıdır. Allah, onların hurmetine bizleri feyizlendiriyor, onların duaları vesilesi ile başımıza gelmesi muhtemel olan musibetleri kaldırıyor, islah ve irşad olmamıza onları sebep kılmaktadır.” diye itikat ediyorsa, bu asla şirk değildir. Zira Peygamber(aleyhissalatü vesselam) Efendimiz de; “Ben de, dua ederken salih kulları vesile ederek Allahu tealadan istiyorum.” diye buyurmuşlardır. Nitekim Adem (aleyhisselam), Rabbinden tevbesinin kabulünü Peygamber Efendimizin hürmetine isteyince, Allahu teala onun tevbesini o vesile ile kabul etmiştir.

ALLAH’tan BAŞKASINDAN YARDIM İSTENEBİLİR Mİ ?

SORU 3: Kur’an-ı Kerim’in Fatiha Suresi’nde geçen:”iyyâkenesteîn” (De ki;)Yalnız senden yardım isteriz.)mealindeki ayeti;”Allah’tan başkasından yardım istemek şirktir” şeklinde yorumlayanlar vardır. Bunların bu ayete verilen anlam doğru mudur?

CEVAP : O anlam kesinlikle yanlıştır. Eğer ki “Yalnız Senden yardım isteriz“ mealindeki ayete neo selefi mezhepsizlerinin verdikleri anlam doğru olsaydı, onlar da müşrik olmaktan kurtulamazlardı. Çünkü onlar da her gün birilerinden yardım istemektedirler. Allah’tan başka birinden yardım istemeyen bir Allah’ın kulu var mıdır? Peygamberler dahi diğer insanlardan yardım istemişlerdir. Bu sapkınların idrak edemedikleri gerçek, kulların birbirlerine yardım etmesi hususunda sadece kulların vesile olması hususunu anlayamamalarıdır veya anlamak istememeleridir.. Hakikatte o yardımı yaratan Allahu Tealadır.

Bir kimse ister maneviyatta ve isterse görünen alemde olsun, doğrudan Allah’tan değil de başka her hangi bir kimseden yardım istediğinde, o kimse o yardıma sebep olanları ve o yardımın Allah’ın yaratması ile gerçekleştiği inancı içindeyse, o kimseye şirk yaftası yapan kimse art niyetli bir münafık değilse, ahmağın ta kendisidir. Eğer ki, bir kimse kendisine yapılan yardımın Allah’ın iradesi, kudreti ve yaratması ile değil de, o yardımın, yardımı istenilen kimsenin öz kudreti ile yapıldığına inanırsa, velev ki o yardım maddi veya manevi alemde yapılsın, böyle inanan kimse şirk içindedir. Zahiri sebep bilen Peygamberler de, insanlardan yardım istemiştir. İşte o husustaki ayetler, mealen:
-”(Yusuf) Onlardan, kurtulacağını sandığı kimseye dedi ki; “Efendinin yanında beni zikret.” Ama şeytan onu efendisine hatırlatmayı unutturdu. (Yusuf böylece) Zindan da bir süre daha kaldı.” (Yusuf Suresi/42)
Bu ayette kast edilen Yusuf’un zahiren de olsa arkadaşından yardım talep etmesidir.
-”Vaktaki İsa onlardan küfrü sezince,: “Bana Allah için kim yardım edecek” dedi. (Âl-i İmran-52)
Bu ayette, İsa Peygamberin kafirlere karşı Havarilerden yardım istediği açıkça bildirilmektedir.
Bir gün Rasul-i Ekrem (s.a.v.) , Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (radıyallahu anhum) bir yere gittiler. Rasul-i Ekrem:
-”Bana yardım edin” buyurdular. Onlar:
-”Sana nasıl yardım edelim” dediler. Rasul-i Ekrem:
-”Abdest alıp namaz kılarak, sonrada “Ya Rabbi atamız Muhammed’e rahmet eyle” diye dua ederek dedi. Bunun gibi, yardım istemek hususunda Peygamberimizin hayatında bir çok misaller bulunmaktadır. Başkalarından yardım istemek şirk olsaydı, Allah’ın Rasulü ehl-i beytinden yardım ister miydi? Hâşâ. Ehl-i Sünnetin haricinde olan Mu’tezile Mezhebi ve Vehhabi Mezhebleri anlayışında; Allah’ın bir emri inkar edilmeyip sadece yapılmadığı halde, şirk sayılmaktadır. Bu bir şaşkınlık ve sapıklık anlayışı olduğundan, bizim memleketimizdeki bu şaşkınların uyduları da, bunlardan daha da şaşkındır.
SORU 4: İstimdat istemek, hazırda olmayan vefat etmiş bir kimseden “Yetiş ya Gavsı Geylani” diye yardım isterse veya hayatta olan şeyhinden “Yetiş ya Şeyhim veya, medet ya şeyhim” şeklinde bir yardım talebinde bulunursa, bu şekilde bir yardım istemek şirk midir?

CEVAP : Bu konu çok ince bir meseledir. Kur’an’da buyuruluyor ki, mealen; “ Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz. (Bakara 154) Bu ayet-i kerime, şehitlere “ölü” dememizi yasaklamakta ve onların ölü olmadıklarını beyan buyurmaktadır. Bir hadisi şerifte “Peygamberler kabirlerinde namaz kılarlar” buyurulmaktadır. Bir başka hadis şerifte ise “Alimler enbiyanın varisleridir” buyurulmaktadır. Görüldüğü gibi vefat etmiş enbiyalar ve hayatta olan veliler veya vefat etmiş şehitler ve veliler kabirlerinde ölü değil diridir. Bunları vesile bilip yapılan yardımı ve yardıma vesile olanları yaratanın Allah olduğunu bilmek şirk değil, bilakis tevhittir. Yaşayan insanların aciz kaldığı yerde, Allahu Tealadan, veya Allahu Tealanın dostları vesile edilerek Allah’tan yardım istemeyi o gafiller hangi senetle şirk saymaktadır? Allahu Teala, En-Naziat suresi 5. ayetinde buyuruyor ki, mealen:
– “Zor işleri yapıp çevirenlere yemin ederim ki” Bu ayeti kerimenin tefsirinde tefsir alimlerinin bir çoğu; (Beydavi, Ruh-ul Beyan, Tefsiri Hüseynî ) enbiya, melekler ve evliyaların ruhlarının (Hızır ve İlyas aleyhesselam) Allahu Tealanın verdiği güç ile bir çok İlahi yardımların yaratılmasına vesile olalabileceklerini bildirmekteler. Malum hocanın dediği şu anlamda olursa doğru olur: O şekilde Hz. Hamza’dan yardım isteyen kimse, çağrıda bulunduğu velinin ruhaniyetinde, yukarıda bahsedilen; hayat, ilim, semi, irade ve kudret basar gibi İlahi sıfatların emaneten değilde asliyeten ezeli ve ebedi olarak bulunduğuna inanarak yardım istiyorsa, müşrik olur. Zira bu sıfatlar kullarda da vardır amma aslen değil, Allahu Tealanın emaneten vermesi iledir. Kulun sıfatları ezeli ve ebedi değildir. Allah Kur’an’da “Biz onları işiten ve gören kimseler kıldık “ buyurmaktadır. İstimdat isteyen kimselerin bir çoğunun, onların sui zan ettiği gibi olmadığını bizzat o kimselerle görüşüldüğünde onlara böyle istimdatta bulunduklarında itikatlarının ne olduğu sorduğunda, onlar: -“ Biz enbiya ve evliyanın ruhlarını vesile biliyor, bize yapılan ve yapılacak olan her türlü yardımın Allah’ın iradesi ve kudreti ile olduğunu biliyoruz” diyorlar.
SORU 5: “ (de ki) Yalnız Senden yardım isteriz ” ayetindeki emri inkar etmeksizin bu emri yapmamak şirk midir? Zira bir emrin emir olduğuna inanıp da yapmamak küfür değil, sadece günah olmaz mı?
CEVAP : Ehli Sünnet itikadına göre Allahu tealanın bir emrini inandığı halde tembellikten dolayı yapmayan şirke değil, yalnızca günaha girer. Vehhabi mezhebsizlerine göre bir kimse bir farzı inanmadığı için değil de tembelliğinden dolayı yapmadıysa müşrik sayılmaktadır. Bu sebeple “Yalnız Senden yardım isteriz” mealindeki ayete de, Peygamber Efendimizin sünnetine bakarak, eshabın ve müçtehid alimlerin nasıl anlam verdiklerine bakmaksızın kendi kısa akıllarına göre mana vererek sırat-ı müstekîm olan Ehli Sünnet yolundan çıkmışlardır.

SORU 6: Madem ki her şeyi Allah yarattığına göre, neden Allah’tan istenmiyor da, kullar vesile edilerek isteniliyor?
CEVAP : Sizi de bizi de Allah yarattı. Lokantaya gidiyorsunuz masaya yemek geliyor. Bakıyorsunuz masada su yok . Suyu neden doğrudan Allah’tan istemiyorsunuz da garsondan istiyorsunuz.?
Allahu Tealanın İlahi adeti gereği, Cenab-ı Hakk Teala kullara rızıklarını vesilelerle vermektedir. O dileseydi doymamız için ekmeğe gerek kalmazdı. Susadığımız da, suya gerek kalmazdı. Zira ekmeği de, suyu da, susuzluğu da, açlığı da yaratan ve onları gideren de O’dur. Cenab-ı Hakk’ın duaların kabulünde Enbiya ve Evliyayı vesile kılması ise, Onlara vermiş olduğu değeri, biz aciz kullarına bildirmek içindir. Tıpkı Adem Peygambere, Muhammed aleyhisselamın Allah katındaki değerini, bildirmesi gibi. Dua ederken; “Ya Rabbi Senden Rasulün Muhammed aleyhisselam hürmetine istiyorum ” diye dua etmelidir. İstimdat yolu ile duayı herkes yapamayacağı için Allah korusun şirke düşme tehlikesi vardır. Çok ince bir meseledir.
SORU 7: Vesile caiz midir?
CEVAP : Allahu teala Maide suresi 35’te:
-“Yâ eyyühellezîne âmenuttekullâhe vebteğû ileyhilvesilete ve câhidû fî sebîlihî leallekum tuflihûn.” mealen; “Ey iman edenler Allah’tan sakının, O’na(rızasına ermek için) vesile arayınız. Ve O’nun yolunda mücadele veriniz. Umulurki kurtuluşa erersiniz.” diye buyurmaktadır.
Her kula yardım ancak Allah’tandır. Ölü veya diri her kul, yardım hususunda sadece vesiledir. Allah, İlahi adeti gereği yardımlarını, vesilelerle yaratmaktadır. Ölülerin aciz olduğuna inanıpta, yaşayanların kuvvetinin Allah tarafından verilmediğine itikat eden kimseler de şirke girer. Boğulmakta olan birininin kurtulmasına, birileri sebep oluyorsa, aslında orada kurtarıcı Allahu tealadır, kul ise sebeptir. Zira ölülerin ruhuna da işttirip güç veren, yaşayanlara da güç verip işittiren Allahtır. Allah’ın ölülerin ruhlarına işttirmekten ve yardım hususunda ölülerin ruhlarını yaşayanlara vesile kılmaktan yana aciz olduğunu sanmakta küfürdür. Zira, ölü veya diri herkese kuvvet ve hareket, ancak Allah’tandır. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. Allah dilerse, kuru ağaca konuşma, görme ve işitme gücü verir. Ve Allah dilerse, ölüleri dirilerin yardımına vesile kılar. Bunlara inanmayan kimse, Allahu tealanın: “Ve Huve alâ külli şeyin Kadîr” mealinde olan;” Ve O Allah’ın gücü her şeye yeter.” ayetine inanmamış olur ki, bu da açık bir küfürdür. Allah’tan başkasından yardım istemek konusunda bir mü’min şu bilinçte olursa, birinden yardım istemek asla şirk olmaz: Her kim, herhangi bir kuldan, her ne şekilde yardım iserse istesin, yardıma vesile olacak kimsenin, o yardım hususunda sadece bir vesile olduğunu bilmelidir.


SORU 8: Mademki her şeyi Allah yarattığına göre, neden Allah’tan istenmiyor da, kullar aracılığı ile isteniliyor?
CEVAP : Allahu Tealanın İlahi adeti gereği, Cenab-ı Hakk Teala kullara rızıklarını vesilelerle vermektedir. O dileseydi doymamız için ekmeğe gerek kalmazdı. Susadığımız da, suya gerek kalmazdı. Zira ekmeği de, suyu da, susuzluğu da, açlığı da yaratan ve onları gideren de O’dur. Cenab-ı Hakk’ın duaların kabulünde Enbiya ve Evliyayı vesile kılması ise, Onlara vermiş olduğu değeri, biz aciz kullarına bildirmek içindir. Tıpkı Adem Peygambere, Muhammed aleyhisselamın Allah katındaki değerini, bildirmesi gibi.
SORU 9: Bir şey nasıl şirk olur?
CEVAP : Şirk; ortak, denk ve eş kabul etmek anlamlarına gelen bir kelimedir. Allahu teala Kur’an-ı Kerim’de, şirkin çok büyük bir zulum olduğunu ve şirki(tevbesiz) asla affetmeyeceğini bildiriyor. Allahu tealaya şirk koşmak demek; O’nun, yüce zatı ve varlığının ve sıfatlarının eşi ve denklerinin olduğuna inanmak demektir. Şirk; mahlukların, Allahu teala ile birlikte başka ilahlar tarafından yaratılmış olduğuna inanmaktır. Kainattaki olayların yaratılışında Allah’a ortaklar tayin etmek, her türlü zarar ve faydanın yaratılışında Allah’a ortaklar, yardımcılar tanımak demektir.

SORU 10: Gıyaba hitaben bir işin yapılmasını istemek dinen doğru mudur?
CEVAP : Bu, Allahu tealanın peygamberler ve evliyayı sebep kılarak yarattığı olağan üstü hallerdendir. Bir gün, Hazreti Ali Medine’den üç aylık uzak bir mesafede düşmanlarla savaş ederken, bir kâfir arkadan yakalaşıp, Ali(radıyallahu anh) hazretlerine kılıcını arkadan vurmak istediği esnada, Peygamber(s.a.v.) Efendimiz : -”Ya Ali! Arkana bak! ” diyerek Hazreti Ali’yi uyardı. Eshabdan bazıları bu uyarının tarihini yazdılar ve üç ay sonra Medine’ye dönen Hazreti Ali’ye bunu sordular. Hz.Ali: -” Evet bundan üç ay önce böyle bir olay vukuu buldu. Ben o gün, Rasulullah’ın: ” Ya Ali! Arkana bak!” dediğini duydum ve geriye baktığımda, bir kafir arkamdan bana kılıcını vurmak üzere olduğunu fark ettim ve onu bertaraf ettim.”dedi. Bunun benzeri bir durum da, Hazreti Ömer’in(r.a.) halifeliği zamanın da oldu. Hazreti Ömer’in İranlılarla savaşan Kumandan Sariye’ye, çok uzak mesafelerden:”Ya Sariyel-cebel”(Ey Sariye Dağa çekil”diye hitab etmeleri meşhur haberlerdendir. Bu ve bunun benzeri olaylar, Allah’ın kudreti ile yaratılmaktadır. Yeter ki, bu işlerin Allahu teala tarafından yaratıldığına itikat edilsin ve O’ndan başka güç ve gerçek tasarruf sahibi olmadığına inanılsın.
SORU 11: Kur’an’da Velilik Var mıdır?
CEVAP: Allah Teâlâ böyle kimseler hakkında: -“Haberiniz olsun ki Allah’ın velî kulları için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.” ( Yunus, 62 ) buyurmuştur.
SORU 12: Kur’an’da Evliyanın Kerametine Dair Âyetler Var mıdır?
CEVAP: Bu hususta gerek Esahab-ı Kehf’ ile ilgili ve gerekse hz. Meryem’le ilgili kerametler mevcut ayetlerde belirtilmiştir.
 
Geri
Üst