Hangi yüz tipi daha çabuk sarkar?

THESECRET

"Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz"
Hangi yüz tipi daha çabuk sarkar?
yüz sarkması ve çözümleri,hangi yüz tipi daha çabuk sarkar,hangi cilt tipi erken yaşlanır

iStock_000021307465_Medium.jpg


Son dönemlerin, estetik bilgilerimizi zorlayacak en çarpıcı sorusu "Androjenik yüz tipine mi sahipsiniz östrojenik mi?"
Peki, ne demek androjenik ve östrojenik yüz tipi? Yüz tipimizi nasıl anlarız? Yüz tipimiz gelecekteki halimiz için nasıl ipuçları verir?
Kadınların yüz tipleri kaça ayrılır?
Yüz tipleri temel olarak androjen tip ve östrojen tip olarak ikiye ayrılır. İsimlerinden de anlaşılacağı gibi bütün gelişimimizi etkilemekte olan cinsiyet hormonlarıyla adlandırıyoruz. Tabii yüz tipi deyince kemik yapısına göre yuvarlak, dikdörtgen, köşeli, kare, ters üçgen, kalp, baklava, üçgen, oval gibi de sınıflandırmak veya antropometrik incelemelere göre ayırmak da mümkün. Ancak bizim bu iki tip sınıflandırmada amacımız kişinin gelişiminde yüzün yaşla birlikte nasıl bir değişime ve deformasyona uğrayacağını ve ne gibi tedavilere gereksinim duyulacağını aktarmak.
Öncelikle belirtmeliyim ki bu şekilde bir klinik çalışma mevcut değil, bu bizim gözlem ve tecrübelerimize dayalı bir ayrımdır. Kişinin bağ dokusu ve cildine, yanak, orta yüz ve elmacık dolgunluğuna, yüz kasları aktivasyonuna, kırışma tendensine ve boyun bölgesi gıdı durumuna göre belirleriz. Bunda başlıca etken genetik olmakla beraber ilerleyen yaşlarda hormonal değişikliklerin de etkili olduğunu düşünüyoruz.
Androjen tipler, sıkı, kompakt bağ dokusuna ve kalın bir cilde sahip, yanak ve elmacık kemik bölgesi dolgun kişilerdir. Bu grubun önemli problemi aşağı doğru inmedir. Yaş ve yer çekiminin etkisiyle öncelikle orta yüz bölgesinde yer değişme ve çukurlaşma, nazolabial oluklarda (burun kenarından ağız kenarına inen oluklar) çökme, çene yanlarında fazlalıkların görülmesi, gıdının ortaya çıkması gözlenir. Alın ve boyun dışında bu grupta kırışıklık az görülür, ancak genellikle boyundaki kırışıklıklar erken yaşta ortaya çıkmaya başlar.
Östrojen tiplerse; yumuşak, gevşek bağ dokusuna ve ince bir cilde sahip, cilt altı yağ ve bağ dokusu az gelişmiş, genellikle çok mimikli kişilerdir. Bu grubun en önemli özelliği erken yaşta başlayan yanak bölgesinde, kaz ayaklarında, ağız çevreinde, dudak üstünde, çene kenarlarında, alın, boyun ve dekolte bölgesinde gözlenen kırışıklık problemleridir. Zaten gevşek olan bağ dokusunun yanında yaşla birlikte azalan cilt altı yağ dokusu da bunlara sebeptir. Ayrıca üst ve alt gözkapağı sarkmaları, alt göz torbalanması ve deformasyonlarına da sıklıkla rastlanır.
Bu grupta deformasyonlar 40'lı yaşlarda özellikle orta yüz bölgesinde çökme ile kendini göstereceği, ciltteki problemleri daha az olacağı için daha çok cerrahi işlemlere başvurulur. Özellikle de orta yüz liftingi ve bununla birlikte deformasyona göre şakak liftingi veya facelift öncelik gösterir. Boyun bölgesindeki kırışıklıklara yönelik non invaziv (kansız) yöntemlerle tedaviler de önerilir.
Öncelikle diğer gruba göre daha erken yaşlarda cildin kalitesini, elastikiyetini güçlendirmeye yönelik işlemlere başlamaları gerekir. Vitamin enjeksiyonları, PRP veya Fibrocell gibi cilt kalitesini güçlendiren ve kırışıklıklardan koruyan uygulamalar öncelikleri olmalıdır. İlerleyen yaşlarda deformitelere bağlı olarak öncelikle göz kapağı estetiği, orta yüz liftingi ve facelift gibi cerrahi işlemlerle yılların etkisi geri alınabilir.
Aynı yüzde olduğu gibi androjen tip grupta vücut ve özellikle karın cildi kalın, yağlanma üst karın bölgesinde ve batın içi organ çevresinde olur, bacaklar incedir ve popoda volüm azlığı görülür. Bu grupta selülit ve doğum sonrası çatlaklara da nadiren rastlanır.
Östrojen tip grupta ise cilt ve cilt altı bağ ve yağ dokusunun gevşekliği ve buna bağlı oluşan deformasyonlar belirgindir. Selülit ve doğum sonrası çatlaklar oldukça sık gözlenir. Yağlanma genellikle basenlerde, bacak içi ve dışında gözlenir. Ayrıca, genelleme yaparsak, androjen tipler babaya, östrojen tipler ise anneye benzer.
Bu iki grubu tam olarak birbirinden ayırmak da tam mümkün olmayabiliyor zaman zaman. Bu, bizim yaptığımız bir genelleme ve daha çok genç hastalar hakkında ileride nasıl bir sorunla karşılaşabilecekleri konusunda tahmin yürütmekte bizlere yardımı dokunan bir sınıflandırma
 
Geri
Üst