hastalarin sadece yarisi ilaclarini kullaniyor

nisan

Yeni Üye
Üye
hastalarin sadece yarisi ilaclarini kullaniyor
Hastaların sadece yarısı ilaçlarını kullanıyor

Doktordan reçete alan kişilerin yalnızca yarısı, ilacını talimatlara uygun kullanıyor. Bunun en yaygın nedeni unutkanlık. Tedaviye uymamak, yaşam kalitesini düşürüyor.
Hasta davranışlarıyla ilgili çalışmalar, doktordan reçete alan kişilerin, yalnızca yarısının ilacı talimatlara uygun olarak kullandığını göstermektedir. Tedavi planına uymamanın nedenleri arasında, unutkanlık en yaygın olanı. Ancak esas soru, neden insanların ilaç almayı unuttuğudur. Sıklıkla psikolojik inkar mekanizması çalışır. Tedaviyle ilgili herhangi bir konu kişiyi önemli ölçüde endişelendirebilir ve hasta tedavi planına uyma isteğini baskılar. Hasta olmak endişe kaynağıdır ve ilaç kullanmak hastalığı anımsatır. Tıbbi planla uzlaşmamanın diğer nedenleri, tedavinin masrafı, zahmetli olması ve olası korkulan yan etkilerdir.

'Hapı yutmamanın’ sonuçları

En iyi tedavi planı bile, uyulmadığı zaman başarısız olur. Tedaviye uymamanın en belirgin sonucu, hastanın durumunda iyileşme veya rahatlama olmamasıdır. Resmi tahminlere göre, ilaç tedavisine uymama, kalp krizi ve inme gibi kalp damar hastalıkları nedeniyle her yıl 125 bin ölüme yol açıyor. Ayrıca hastane başvurularının yüzde 10’u, birçok doktor vizitesi, birçok tanı testi ve gereksiz birçok tedaviler, hastanın ilacı talimatlara uygun almamasından kaynaklanmaktadır.

Tedaviye uymama, sadece tıbbi bakımın masraflarını artırmakla kalmaz, yaşam kalitesini de düşürür. Örneğin glokom denen göz tansiyonunun ilacının bazen atlanması ve yeterli dozda kullanılmaması, göz sinirinde hasara ve körlüğe neden olabilir. Kalp ilacının dozunun atlanması, kalp ritminin bozulmasına ve kalp krizine neden olabilir.

Yüksek kan basıncı için alınan ilacın dozunun atlanması, inmeye yol açabilir ve yazılan dozda antibiyotik kullanmamak, enfeksiyonun alevlenmesine, ilaca dirençli bakterilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.

Çocuklar, erişkinlere kıyasla tedavi planına daha fazla uyumsuz kalırlar. Streptokok enfeksiyonları olan ve 10 gün süreyle penisilin verilen çocuklarla yapılan bir çalışmada, yüzde 56’sının ilacı üçüncü gün, yüzde 71’inin altıncı gün ve yüzde 82’sinin dokuzuncu gün almamaya başladıkları saptandı. Tedaviye uyum, uzun süreyle karmaşık tedavi gerektiren genç yaştaki şeker hastalığı olan jüvenil diabette veya astımda daha da kötüdür.

Çocuk ve yaşlılarda uyum zor

Bazen anne babalar, talimatları tam olarak anlamayabilirler. Yapılan çalışmalar anne babaların doktorla yaptıkları görüşmeden 15 dakika sonra aldıkları bilginin yarısını unuttuklarını göstermiştir. Bu nedenle, çocuk doktorları sıklıkla tedavi planını basit tutmaya çalışır ve yazılı talimat verirler.

Yaşlı insanlar çok çeşitli ilaçlar kullanırlar, aldıkları ilaçları hatırlamakta güçlük çekerler ve ilaç yan etkileri yaşama olasılıkları daha fazladır. Yaşlıların ilaçlarını çokluk birbirinden habersiz, farklı doktorlar yazar ve aynı zamanda reçetesiz ilaçlar da kullanırlar. O nedenle, tedaviyi yürüten tüm doktorların, hastanın aldığı tüm ilaçları bilmesi gerekir. Yaşlı insanlar çoğu zaman yan etkilerden korktukları için veya tedaviyi yeterli bulmadıkları için, gizlice ilaçlarının dozlarını ayarlarlar ve bunu istenmeyen etkiler ortaya çıkana dek, bir sır gibi saklarlar.

Tüm ilaçların bir eczaneden alınması ve o eczacının tüm reçeteleri görmesi tedaviye uyumda fayda sağlayabilir, eczacılar bu sayede kişinin aldığı ilaçları ve etkileşimleri izleyebilirler.

Hastalar doktorlarıyla iyi bir ilişki içinde oldukları zaman, tedavi planına uyma olasılıkları artar. Hastaya tedaviyle ilgili anlaşılabilir açıklama yapılması ve tedavinin mantığının izah edilmesi tedaviye uyumu artırır. Yazılı bilgilerin verilmesi, unutma veya karıştırmayı önleme bakımından, çok yararlıdır.

Tedaviye uyumu zorlaştıran diğer nedenler

Talimatları anlamama veya yanlış yorumlama.

Yan etkilerin yaşanması (tedavi hastalıktan daha kötü olarak algılanır).

Hastalığın yeterince kabul edilmemesi (tanının zihinde baskılanması).

İlacın işe yaramadığının düşünülmesi.

Hastalığın yeterli düzeyde tedavi edildiğinin sanılması (örneğin bir iltihap durumunda tüm zararlı bakteriler yok edilmeden önce, ateş ve şikâyetler düzelebilir ve hasta iyileştiğini sanar).

İlaca bağımlı hale gelmekten korkmak.

İyileşme konusunda kayıtsız olmak (hissizlik).

Engellerle karşılaşmak (örneğin tabletlerin veya kapsüllerin yutulmasında güçlük çekmek, şişe açma konusunda problem yaşamak, tedavi planının zahmetli olması, ilacı bulamama vb). alintidir(Dr. Hasan İnsel/Milliyet)
 
Geri
Üst