Hava Kirliliği ve Astma Hastalığı İlişkisi

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
Hava Kirliliği ve Astma Hastalığı İlişkisi
İnsanlar nasıl içtikleri suyun berrak ve temiz olmasını isterlerse, soludukları havanın da en az su kadar temiz olmasını istemeleri en doğal haklarıdır. Solunan havanın gaz, buhar, duman ve partikül gibi yabancı madde içermesi, özellikle astma'lı hastalar için çok zararlıdır. Zira astmalıların solunum yolları hassas olduğundan kolaylıkla etkilenebilir ve hatta krize girebilirler. Bundan başka üst ve alt solunum yolları devamlı teneffüs edilen polen, toz vs. gibi ajanlar sayesinde sürekli hassas duruma geçebilmektedir. Biz buna tıp dilinde, "Hassaslaşma" anlamına gelen Sensitizasyon demekteyiz. Buna en güzel örnek, sabun kaçan gözün, kızarması, kaşınması ve sulanmasıdır .

İç ve dış ortamdaki hava kirliliğinin en önemli kaynakları, fosillerden oluşan kömür, petrol ve odun, bitki artıklardır. Bunlardan aynı olarak, sigara ve (çoğu az gelişmiş ülkelerin, soğuk ve yüksek rakımlı bölgelerinde yaşayan; düşük sosyo-ekonomik gelirli toplulukların kullandığı) büyük baş hayvanların dışkılarından yapılan aaaek'ten ortaya çıkan yanma ürünlerini de bildirmek gerekir. Dünyada 500 milyondan fazla insaınn aaaek kullandığı bilinen bir gerçektir. Ülkemizde bilhassa kırsal bölgelerde başta ısınma amaçlı olmak üzere; yemek-ekmek pişirme ve çamaşır yıkama amacıyla aaaek kullanılmaktadır. aaaeğin yanmasıyla iç ortama karbon monoksit, kükürt, nitrojen gazları ve daha bir çok kimyasal gaz yayılır. aaaekten çıkan gazlara en fazla maruz kalan anne ve yanlarında gezinen küçük çocuklardır. Bütün bu yakıtlardan çıkan kimyasal etkenlerin tümü, üst ve alt solunum yollarım tahriş ederek, astmalıların kötüleşmesine sebep olurlar.

İyi kalitede olmayan kömürün ve petrol ürünlerinin yanması veya trafiğin yoğun olduğu zamanlarda araçların egzos gaz ve partiküllerinin dış ortama yayılması, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yaşadığımız yüzyılın ellili ve altmışlı yıllarında Londra, New York, Philadelphia, Tokyo ve Yokohoma'da ortaya çıkan hava kirliliği felaketlerinden en çok zarar görenler başta astma olmak üzere kronik akciğer ve kalp hastalarıdır. Kirli hava içindeki gazlar ve partiküller bu hastaların krize girmelerine sebep olmaktadır. Birdenbire acil servislere başvuru artmakta ve yaşlı olanlarda ölümler meydana gelmektedir. Bize aktarılan bilgilere göre, Londra'da havanın kirli olduğu günlerde en çok' çalışanlar, sağlıkçılar, otopsi yapanlar ve mezar kazanlardı. En az çalışanlar ise taksi sürücüleri. İleri ülkeler, hava kirliliğini azaltan önlemler alarak sorunlarını çözebilmişlerdir. En zorlanılan konu ise, araçların egzoslarından çıkan gazların kontrolüdür.

Bitkilerin polen denilen tozlarının çoğu aslında zararsızdır. Bunda polenin iç yapısının, ağırlığının, büyüklüğünün ve havada asılı kalma süresinin etkisi vardır. Polenler zararsız da olsa, belirli gazlarla, örneğin nitrojen oksitle bulaştığı takdirde, vücut için zararlı hale dönüşebilir. Bu nedenle ısınma işini doğal gazla halletmiş olan ileri ülkelerde bile araç trafiğinin sebep olduğu hava kirliliği sorun olmaya devam etmektedir.

Ani gelişen hava kirliliğine bağlı olarak kısa bir süre içinde hastanelerin acil servislerine yüzlerce, bazen de binlerce astmalı hastaların baş vurmasıyla karakterli olaylar bildirilmiştir. Toplumda panik yaratabilecek özellik taşıyan bu tür olaylar genellikle liman nehirlerinde olmaktadır. Astma gibi solunum yolları duyarlı hastalarda krize yol açabilen maddelerin gemilerden boşaltılması veya yüklenmesi sırasında bir çok kişi hastalanmaktadır. Bu tür olaylar aşağıda sunulmuştur.
1928 yılında ABD'nin Ohio eyaleti, Toledo kentinde Hint yağı (Castor oil) çekirdeklerini öğüten değirmenin çevresinde 200 kişinin astmaya yakalanma olayı patlak vermiştir. Sonunda fabrika kapatılmış ve salgın durmuştur. Benzer salgınlar sonradan Brezilya ve Güney Afrika'da da bildirilmiştir.

ABD'de 1967'de New Orleans ve NewYork'ta yapısal olarak astmaya meyilli ve sosyo-ekonomik durumu elverişsiz kişilerde, muhtemelen iç ortamın kirli havasının da eklenmesiyle küçük salgınlar rapor edilmiştir. Olayın, dış ortamda bulunan yanma kökenli kimyasal maddelerden kaynaklandığı ileri sürülmüşse de kesin bir kanıya varılamamıştır.

1985 yılında İngiltere'nin Birmingham kentinde, atmosferik basıncım düşmesi ve gök gürültüsü ile birlikte bir gün içinde 8 hastanenin acil servisine 80 astma'lı baş vurmuştur. Olayın gök gürültüsü ve havada yoğun bir şekilde bulunan özel bir mantar sporlarıyla ilgili olduğu sanılmaktadır. Avustralya 'nın Melbourne kentinde de gene gök gürültüsü ile birlikte pirinç otu polenlerinin rol oynadığı 12 astına salgını bildirilmiştir. Bu salgınlarda bir gün içinde yüzden fazla hasta acil servislere başvurmak zorunda kalmıştır. Gök gürültüsü ile birlikte gelişen en büyük astma salgım 1994 yılında Londra'da olmuştur. İki gün içinde ortalama 1000'in üstünde astmalıda kriz gelişmiştir. Özetle Birmingbam, Melbourne ve Londra'daki salgınların gök gürültüsü ve belki de astmosferik basınç değişiklikleri ile doğrudan ilgili olduğuna inanılmaktadır.

İspanya'mn Barcelona limanında 1981-1983 yılları arasında tam 5 kez astma salgını meydana gelmiştir. Olay sırasında astma krizine girenlerin çoğu limanın çevresinde yaşayanlardı. Yapılan çalışmalar sonunda salgının, o günlerde limanda bulunan soya yüklü gemilerden boşaltma işlemi sırasında çevreye yayılan soya fasulyesi toz artıkları olduğu anlaşılmıştır. Soya tozlarıyla ilgili astma salgınları, daha sonraları İspanya'nın Cartagena, İtalya'nın Napoli ve ABD'nin New Orleans liman şehrinde yaşayanlarda da izlenmiştir.

Yukarıdaki olaylar, Türkiye'de de İstanbul, İzmir, Mersin gibi şehirlerde astma saygınlarının oluşabileceğini göstermektedir. Salgın nedenleri, dikkatli gözlem ve araştırmalarla bulunabilir. En önemli sebeplerin; gök gürültüsü, Hind yağı bitkisinin çekirdeği ve soya fasulyesi tozlarının havaya yayılması olduğunu akıldan çıkarılmamalıdır.
 
Geri
Üst