Hazret-İ Âdem Ve EŞİ Cennet'te

gülgüzeli

Yeni Üye
Üye
Hazret-İ Âdem Ve EŞİ Cennet'te
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Yüce Allah Hazret-i Âdem ile eşi Hazret-i Havvâ'yı yeryüzüne uyum sağlamadan ve dünya nimetlerinden tattırmadan derhal Cennet'e koydu ve onlara şöyle buyurdu:[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] "Ey Âdem! Sen ve eşin Cennet'e yerleşin. Dilediğiniz yerde, dilediğiniz şeyleri yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın (meyvesinden yemeyin) zalimlerden olursunuz." (Âraf, 19)[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] Yüce Allah, Hazret-i Âdem'e eşi ile birlikte Cennet'e yerleşmelerini, diledikleri gibi gezip dolaşmalarını, diledikleri yerlerde, diledikleri Cennet nimetlerinden bol bol doyasıya yemelerini, yalnızca yasaklanan o belirli ağaca yaklaşmamalarını, onun meyvelerinden yememelerini haber verdi. Aksi halde nefsine zulmedenlerden olacaklarını bildirdi.
Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ, dünya yılı ile bin yıl kadar Cennet'te kaldılar ve bu süre içinde hiç hastalanmadılar, yaşlanmadılar, yaratıldıkları aynı halde sürekli genç ve zinde kaldılar.
Gezdiler, dolaştılar, yediler, içtiler, tüm güzelliği ile Cennet hayatını yaşadılar, bütün duyguları ile tatmin oldular ve gerçekten çok mutlu oldular.
Ancak bir kuşkuları vardı. ÖLÜM, Ah! ölüm olmasa ve ölümsüz bir yaşama kavuşabilseler!...
Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ'yı Cennet'te gördükçe kıskançlığından çılgına dönen ve intikam almak için fırsat gözleyen İblis, Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ'daki yaşama hırsını sezince, ohh! diye sevindi ve onlara bu açıdan yaklaşmaya karar verdi.
Şeytanın tek kozu vardı, bunu iyi kullanması gerekiyordu ki, o da yasaklanmış ağacın meyvesinden yedirmekti.
Yüce Allah buyuruyor:
[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] "Şeytan onlara (Âdem ve Havvâ'ya), kendilerinden gizlenen çirkin (edep) yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi (gizlice fısıldadı) ve Rabbiniz ikinizin de ancak melek olacağınızdan, ya da ölümsüz hayata kavuşacağınızdan dolayı size o ağacı yasakladı dedi." (Âraf, 20)[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] Aradığı fırsatı yakalayan ve Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ'ya Cennet'in dışından gizlice fısıldayan şeytan, kendisinin binlerce yıl Cennet'te kaldığını, Cennet'teki meleklerin lideri olduğunu, bu nedenle Cennet'le ilgili gizli sırları bildiğini söyledi ve yasaklanmış ağacı göstererek;
"İşte, kim bu ağacın meyvesinden yerse, dilerse melek olur, dilerse ölümsüz hayata kavuşur ve Cennet'te sürekli mutlu yaşar," dedi.
Genç, dinamik, sağlıklı ve hayat dolu bir kadın olan Havvâ, şeytanın bu sözlerine hemen aldandı. Hazret-i Âdem ise, duraklayıp, çekimser davranınca, şeytan:
[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] "Ben kesinlikle sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim diye (Allah adına) yemin etti." (Âraf, 21)[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] Hiçbir varlığın yüce Allah adına yalan yere yemin edemeyeceği inancını taşıyan Hazret-i Âdem, şeytanın yeminine inandı ve kendisini sabırsızlıkla bekleyen Hazret-i Havvâ ile birlikte yasaklanmış ağaca doğru yürüdü.
Ölümsüz bir hayata kavuşma ve o güzelim Cennet'te sürekli yaşama hayali ile sevincinden çılgına dönen Hazret-i Havvâ, yasaklanmış ağacın meyvelerinden kopardı, önce kendi yedi ve sonra eli ile Hazret-i Âdem'e de yedirdi.
(Şeytan) ikisini de aldatarak (manevî açıdan) aşağılara indirdi ve o ağacın meyvesinden tattıkları (yedikleri) anda ikisinin de çirkin (edep) yerleri açılıp, meydana çıkıverince, Cennet yapraklarını üst üste ekleyip örtmeye başladılar ve Rab'leri onlara: "Ben size o ağacı yasaklamadım mı? Ve şeytan size açık bir düşmandır demedim mi? diye nida etti." (Âraf, 22)
[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] Bir anda şaşkınlıktan şoka giren ve yaptıklarına çıldırırcasına pişman olan Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ, sağa sola koşuşmaya ve Cennet yapraklarını toplayıp ve üst üste ekleyip edep yerlerini örtmeye başladı.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif] Rab'leri olan Allah; "Ben size o ağacı yasaklamadım mı? ve şeytan size apaçık düşmandır demedim mi?" deyince Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ: "Ey bizim Rabbimiz! Biz nefislerimize zulüm ettik. Eğer Sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, en büyük zarara uğrayanlardan oluruz dediler." (Âraf, 23)[/FONT]
 
Geri
Üst