Hep Tamamlanacak Değil Ya Bu Da Yarım Kalsın

M

Misafir

Forum Okuru
Hep Tamamlanacak Değil Ya Bu Da Yarım Kalsın
2kble2iohp2.jpg

Hep Tamamlanacak Değil Ya Bu Da Yarım Kalsın

Seni sana rağmen yaşadım ben. Hep kaçışlarla dolu, hep eksik... bir yanını tamamlasam, mutlaka başka bir yerden açık veriyordum. Tamamlamaya uğraştıkça senin gizlerinde kaybolup gidiyordum.

Bedenine değil, ruhuna taliptim ben. Bu yüzden bu kadar zorlanıyorum.

Ben bir adanın değil, bir kıtanın kaşifiydim. Yola çıkmıştım bir kere dönüşüm yoktu; ama, öyle çok duraklıyordum ki, geriye dönüp baktığımda başladığım yerden birkaç metre bile uzaklaşamadığımı fark ediyordum. Üstelik menzilin ucundaki sen, benden daha hızlı yol alıyordun, belli ki kaçıyordun. Ufukta bile görülmeyen seraptın artık.

Kaç kez "vazgeç" dedim kendime o yolun kenarındaki bir ormana girip yok olmayı düşündüm.

Zaten yaşadığımda bu değil miydi? Seninle birlikte varlık bulduğumu düşünürken, senin olmaman yokluk hissinden başka ne verebilirdi ki bana?

Oysa nasılda coşku doluydum başlarken... gecelerimi de, gündüzlerimi de sana adamaya hazırdım. Her gün yeni bir yönünü öğrenip şaşıracaktım. Seninle yaşadığım hiçbir şeyin tadını unutamayacaktım. Sen, sonbahar rüzgarında kopmuş, serseri bir defne yaprağı, ben sana dal olacaktım.

Hangimiz yaprak, hangimiz dal karıştırıyorum artık. Ben bu uykuları uyuyalı çok olmuştu. Şimdi aynı uykuları yeniden uyuyorum. Acı uykusu, hüzün uykusu, korku uykusu... bir gece birinin bir gece diğerinin sonsuzluğunda kayboluyorum.

Ne garip, kendimi kuşatma altındaki bir ordunun komutanı gibi görüyorum. Ne çok askerim var bana ihanet eden.... ben düşmanı alt edemediğimden değil, bu arkadan vuruşlar yüzünden yeniliyorum.

Bir beyaz bayrak gerekiyor bana. Bütün mevzilerini kaybetmiş bir komutanın onurunu daha fazla zedelemeden teslim olmayı bilmesi gerek. Uzun sürmez esaretim. İçimde bu yenilginin acısını yıllarca taşıyacak olsam bile bir yolunu bulup kavuşurum özgürlüğüme.

Gidiyorum. Geride yaşanmamış zamanları bırakarak. Sen de ürkekliğinle baş başasın...

Seni sana rağmen yaşadım ben. Hep kaçışlarla dolu, hep eksik... bir yanını tamamlasam, mutlaka başka bir yerden açık veriyordum. Tamamlamaya uğraştıkça senin gizlerinde kaybolup gidiyordum.

Bedenine değil, ruhuna taliptim ben. Bu yüzden bu kadar zorlanıyorum.

Ben bir adanın değil, bir kıtanın kaşifiydim. Yola çıkmıştım bir kere dönüşüm yoktu; ama, öyle çok duraklıyordum ki, geriye dönüp baktığımda başladığım yerden birkaç metre bile uzaklaşamadığımı fark ediyordum. Üstelik menzilin ucundaki sen, benden daha hızlı yol alıyordun, belli ki kaçıyordun. Ufukta bile görülmeyen seraptın artık.

Kaç kez "vazgeç" dedim kendime o yolun kenarındaki bir ormana girip yok olmayı düşündüm.

Zaten yaşadığımda bu değil miydi? Seninle birlikte varlık bulduğumu düşünürken, senin olmaman yokluk hissinden başka ne verebilirdi ki bana?

Oysa nasılda coşku doluydum başlarken... gecelerimi de, gündüzlerimi de sana adamaya hazırdım. Her gün yeni bir yönünü öğrenip şaşıracaktım. Seninle yaşadığım hiçbir şeyin tadını unutamayacaktım. Sen, sonbahar rüzgarında kopmuş, serseri bir defne yaprağı, ben sana dal olacaktım.

Hangimiz yaprak, hangimiz dal karıştırıyorum artık. Ben bu uykuları uyuyalı çok olmuştu. Şimdi aynı uykuları yeniden uyuyorum. Acı uykusu, hüzün uykusu, korku uykusu... bir gece birinin bir gece diğerinin sonsuzluğunda kayboluyorum.

Ne garip, kendimi kuşatma altındaki bir ordunun komutanı gibi görüyorum. Ne çok askerim var bana ihanet eden.... ben düşmanı alt edemediğimden değil, bu arkadan vuruşlar yüzünden yeniliyorum.

Bir beyaz bayrak gerekiyor bana. Bütün mevzilerini kaybetmiş bir komutanın onurunu daha fazla zedelemeden teslim olmayı bilmesi gerek. Uzun sürmez esaretim. İçimde bu yenilginin acısını yıllarca taşıyacak olsam bile bir yolunu bulup kavuşurum özgürlüğüme.

Gidiyorum. Geride yaşanmamış zamanları bırakarak. Sen de ürkekliğinle baş başasın...

Hep tamamlanacak değil ya, buda böyle yarım kalsın...
 
Geri
Üst