hisse senedinde dikkat edilecek hususlar

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
hisse senedinde dikkat edilecek hususlar
Tasarruf sahiplerinin birikimlerinin bir bölümünü hisse senedinde değerlendirmesi yerinde bir seçimdir. Tasarrufların ne kadarının hisse senedinde değerlendirileceği ise tamamen yatırımcının risk profiline bağlıdır. Yatırımcılar hisse senedi yatırımlarını ya A tipi fon alarak ya da kendi portföylerini oluşturarak gerçekleştirebilir.

Kendi portföylerini oluşturmak isteyen yatırımcıların iyi bir getiri sağlayabilmeleri için bazı kriterlere bakmaları gerekir. Her şeyden önce portföyleri farklı sektörlerden ve farklı sermaye yapıları olan şirketlerden oluşmalıdır. Bir hisse senedini portföyünüze almayı düşünüyorsanız şu kriterlere de dikkat edilmelisiniz:

1) Sektörün Cazibesi. Şirketin içinde bulunduğu sektör hakkında bilgi toplamalısınız. Bu sektörün potansiyelini, sorunlarırı ve özelliklerini araştırmanız yerinde olur. Burada satışların kalitesi önemlidir. Ortalama brüt kar marjının yeterince yüksek olup olmadığını da göz önünde bulundurmalısınız. Sektörün cazibesini ölçmek için bakılması gereken diğer faktörler ise; uzun vadeli büyüme potansiyeli, sektör-şirketin yaşam eğrisinin hangi noktasında bulunduğu, ortalama veya potansiyel karlılık, sektördeki rekabettir. En yüksek karlılığa veya potansiyel karlılık gösterecek sektörlere yatırım yapmanız yerinde bir karar olacaktır.

2) Şirketin Sektördeki Konumu. Cazip bir sektörü tespit ettikten sonra, o sektörde lider konumundaki şirketleri tespit etmelisiniz. Burada bakılması gerekenler; yüksek satış büyümesi, yüksek pazar payı ve sektörde dominant pozisyonu olup olmadığı gibi kriterlerdir.

3) İşletme Kalitesi. En çok büyüme potansiyeline sahip sektördeki en iyi şirketi tespit ettikten sonra, bu şirketin faaliyetlerinin kalitesi hakkında araştırma yapmanız gerekiyor. Faaliyetlerin ve yönetimin rasyonelliği; bu bağlamda karlılığı, büyüme yolları, fırsatları ve rekabetteki konumu yatırım kararlarında stratejik önem taşır. Yöneticilerin tecrübesi ve yönetimin geçmişi gibi detaylara bakmanın yanı sıra su sorulara cevap arayın: Bu işletme ne kadar karlı hale gelebilir? İşletmenin uzun vadeli getirisi nedir? Şirketin varlıkları yeni büyüme olanaklarına kanalize edilebiliyor mu? Şirketin sürdürülebilir rekabet avantajları var mı?..
Şirketleri mercek altına aldığınız bu araştırmalarda şu noktayı unutmayın: Uzun vadeli yatırımcılar için işletme kalitesi değerlemeden çok daha önemlidir. İşletme kalitesi şirketin nakit akımı üretme kapasitesini belirler, bu da nihai olarak hisse senedi fiyatını tespit eder.

4) Yatırımın İstikrarı. İşletmenin sürekliliği çok önemlidir. Olgun sektörler süreklilik arz eden nakit akımlarına (veya faaliyet kar ve net kar'a) sahiptirler. Yeni ve geleceği belli olmayan sektörlere göre olgun sektörlerin riski daha azdır. Yatırımın istikrarı, üstteki kriterleri de kapsayıp bir şirkete yatırım yapmanın ne kadar riskli olduğunu göstermeye çalışır.
5) Genel Değerlendirme. Bu kriterde tüm yukarıda bahsi geçen konulara ilave olarak şirket hisse senedinin fiyatı, şirkete ilişkin söylentiler, ekonominin gidişatı, borsa endeksinin trendi gibi faktörler göz önünde tutularak hisse senedi hakkında genel bir değerlendirme yapılır.

Bu genel çerçeve içinde kullanılan bazı önemli araçlar vardır. Cazip sektör tespit edebilmek için, sektörlerde faaliyet gösteren şirketleri inceleyip karşılaştırmalar yapmak gerekir. Şirket incelemesi içinde temel analiz tekniği kullanarak mali tablolara bakılır.

TEMEL ANALİZDEKİ KONULAR:
Mali Tablolar: Mali tablolar üç ana tablodan oluşur. Bunlar bilanço, gelir tablosu ve nakit akım tablosudur.

Bilanço: Bilanço şirketin tüm aktiflerini, borçlarını ve özsermayesini gösterir. Tek bir andaki pozisyonu gösterdiğinden dolayı şirketin fotoğrafını çeken bir nitelik taşır. Dönemler itibariyle şirketin bilançosunda karşılaştırma yapılır. Bilançonun alt kalemleri şöyle sıralanır:

Aktifler -- iki ana kalemden oluşur; Dönen Varlıklar ve Duran Varlıklar.
Dönen Varlıklar şirketin en likit aktiflerini gösterir, yani nakit, nakit benzeri araçlar, alacaklar ve stoklar.
Duran Varlıklar şirketin likit olmayan aktiflerini gösterir, yani uzun vadeli alacaklar, iştirakler ve maddi duran varlıklar.

Pasifler -- üç ana kalemden oluşur; Kısa Vadeli Borçlar, Uzun Vadeli Borçlar ve Öz sermaye. Borçlar, genelde finansal ve ticari olarak ikiye ayrılır. Öz sermaye altında şirketin sermayesi, yedekleri, yeniden değerleme artış fonu ve net kar gösterilir.
Gelir Tablosu: Gelir tablosu şirketin dönem içindeki satışlarını, satışların maliyetlerini, faaliyet giderlerini, faaliyet dışı gelir-giderini, vergi karşılıklarını ve kar/zararını gösterir.
Nakit Akım Tablosu: Faaliyet karına nakit çıkışı gerektirmeyen kalemler ilave edilir, işletme sermayesi değişimleri ve finansal hareketlere bakılır.

Bu tablolardan ortaya çıkan rasyolar yatırım kararlarınız için çok önemli bir yol göstericidir. Rasyoları inceleyerek şirketler hakkında sağlıklı bilgi edinebilirsiniz. Bu incelemelerde size şirketin durumu ve geleceği hakkında önemli ipuçları verecek belli başlı rasyolar şöyle sıralanabilir:

Cari Oran -- Dönen varlıkları, kısa vadeli borçlara oranlar; bu oran ne kadar yüksekse şirket o kadar likit durumdadır. Yani, şirket faaliyetlerinden sonra artı nakit pozisyonda ne oranda kalabildiğini gösterir.
Asit Oranı -- Cari oranın konsantre hali; dönen varlıklardan daha yavaş nakde çevrilebilen kalemler çıkartılır ve bu şirketin nakit pozisyonuna bakılır.

Alacak Devir Hızı -- Şirketin satışlardan doğan alacaklarını tahsil ettiği hızı gösterir; satışlarını ne kadar hızlı nakde çevirebiliyorsa o kadar iyidir.

Stok Devir Hızı -- Üretip stokta tuttuğu malları ne hızla sattığını gösterir; yine bu oran ne kadar hızlıysa o kadar iyidir.

Borç Devir Hızı -- Üretim için satın alınan ara mallar için ödenen borcun ne kadar çabuk geri ödendiğini gösterir; bu oran ne kadar yavaş ise şirket için o kadar iyidir.

Net Nakit Döngüsü -- Alacak devir hızına stok devir hızı eklenir ve borç devir hızı çıkartılır, geriye kalan rakam ise net nakit döngüsüdür. Tüm operasyonlar sonucu şirketin elinde nakit kalıyorsa, net nakit döngüsü rakamı pozitif olur, net nakit döngüsünün negatif çıkması ise şirket borçlu duruma düşüyor demektir.

Borç / Öz sermaye Oranı -- Şirketin, işletme sermayesi ve yatırımlarının finansman ihtiyacını dış kaynaklardan mı (borç) yoksa iç kaynaklardan mı (öz sermaye) karşıladığını gösterir. Ülkemizde dış kaynak finansmanının genelde içsel kaynaklardan daha yüksek maliyetli olduğu düşünülürse bu oranın düşük olması tercih edilir. Ayrıca, sadece finansal borç kalemlerine bakılarak yorumlanabilir veya net borç rakamlara göre de bakılabilir. Net borç ise finansal borçlardan hazır değerler ve menkul değerler cüzdanı düşüldükten sonra bulunur.

Finansman Gideri Karşılama Oranı -- Şirketin faaliyet karı artı net faaliyet kalemlerinin finansman giderlerini ne oranda karşıladığını gösterir. Bu oran ne kadar yüksekse o kadar iyidir.

Kar Marjları -- Brüt, faaliyet, ve net kar rakamlarına bakılır. Ne kadar yüksekse o kadar iyidir. Ayrıca, nakit çıkış gerektirmeyen kalemlere faaliyet karı ilave ederek Vergi, Finansman gideri, Amortisman öncesi Kar (VFAÖK) marjına da bakarak gerçekte şirket operasyonlarından ne kadar kar elde edildiğini gösterir.

Aktif ve Öz sermaye Verimliliği -- Ortalama aktiflerin ve ortalama öz sermayenin net kara bölünmesiyle bulunur. Şirket aktiflerini ve öz sermayesini kullanarak ne kadar kar ettiğini gösterir. Bu rakam ne kadar yüksekse şirket için o kadar iyidir.
Bu rasyolar incelenirken yatay ve dikey analiz uygulamak şirketlerin çeşitli dönemler itibariyle nasıl bir performans gösterdiğini ortaya koyduğu gibi gelecekteki performansı hakkında da önemli ipuçları verir. Yatay ve dikey analiz, dönemler itibariyle şirketin bilanço ve gelir tablosu kalemlerinin nasıl bir değişim gösterdiğinin ve aynı dönem içinde her bir kalemin bilanço veya gelir tablosu içindeki payının incelenmesini ifade eder. Bu paylar da dönemler arası karşılaştırılabilir. Burada, bilinen rasyolar dışında diğer mali tablo kalemleri de incelenmiş olduğu için, önemli değişiklikler olmuşsa yakalanması mümkün olur.

Değerleme Yöntemleri -- Çeşitli değerleme yöntemleri mevcuttur. Genelde proforma mali tablo gerektiren değerleme yöntemleri şöyle sıralanabilir: İndirgenmiş Nakit Akımı; bu yöntemde önümüzdeki yıllar için beklenen nakit akımları bugünkü değere indirgenir. Fakat, ülkemizde halen yüksek enflasyon ve gelecekle ilgili makroekonomik beklentilerin net olmaması bu yönteme olan güveni azaltmaktadır.

Çarpanlara göre değerleme ise daha güncel bir yöntemdir. Burada mevcut piyasa ve sektör çarpanları ile şirketin değeri tespit edilir, fiyat-satış, fiyat-kazanç, fiyat-defter değeri ve firma değeri - VFAÖK çarpanları kullanılır. En son belirtilen çarpanda nasıl VFAÖK nakit çıkışı gerektirmeyen kalemler içeriyorsa, benzer bir şekilde şirketin piyasa değerine net borcu eklenir ki kullandığı net borç da değerlemeye dahil edilmiş olur.

Bu değerleme yöntemlerinin yanı sıra sektöre spesifik değerleme yöntemlerin kullanılması da mümkündür. Örneğin, çimento şirketleri için fiyat-kapasite, enerji dağıtım şirketleri için fiyat-abone ve perakende şirketleri için firma değeri/satış gibi çarpanlar ile değerleme yapılabilir. Bunların dışında ekspertiz değerlemeler (özellikle gayrimenkul yatırım ortaklıkları için) ve elde etme maliyeti değerleme yöntemleri de mevcuttur.

DİĞER FAKTÖRLER
Yukarıdaki incelemeler sanayi şirketleri için geçerlidir ve mali şirketler için farklı rasyolara bakmak gerekir. Mali sektör şirketleri kendi içinde alt sektörlere ayrılır, her alt sektörün ayrı rasyoları vardır. Fakat, her sektör için yatay ve dikey analiz yapmak mümkündür. Ayrıca, bu analizlerden çıkan rasyolarla, genelde mali şirket analiz ve yorumları yapılabilir.
Holdingler -- Özellikle holding şirketleri için ve iştiraki olan diğer şirketler için de net aktif değerlemesi yapılabilir. Bu değerleme yöntemine göre, ilk etapta, şirketin portföyündeki iştiraklerini değerlemek gerekir. İştiraklerden İMKB'ye kote olan şirketler işlem fiyatı ile değerlenir, kote olmayanlar için ise yukarıda bahsi geçen yöntemlerle değerleme yapılır. İştirakler değeri toplanıp diğer aktifler eklenir ve pasifler (özsermaye düşüldükten sonra) çıkartılır. Böylece net aktif değer (NAD) bulunmuş olur. Bu değer, holdingin (şirketin) piyasa değeri (PD) ile karşılaştırılır. NAD, PD'den küçükse hisse senedi fiyatının iskontolu olduğunu gösterir. Holdinglerin konsolide mali tablolarına bakmak da çok faydalı olabilir. Konsolide tablolarla holding iştiraklerinin topluca performansları görülebilir.

Bunların neticesinde, şirket hakkında bir fikir edinip bu bağlamda sağlıklı bir karara varmak mümkün olabilir.

Yeni yatırımcılar bu işi profesyonel olarak yapmadıkları sürece yukarıda bahsi geçen konularda bilgiyi toplayıp analiz yapmaları çok zaman alacağından pek etkin olmayabilir. Dolayısıyla, yeni yatırımcılara en önemli tavsiyemiz, yukarıdaki kavramlara aşina olmaları ve profesyonel danışmanlara başvurmaları. Böylece yeni yatırımcılar en iyi şekilde yönlendirilmiş olurlar.
 
Geri
Üst