I. Mecliste İcra vekillerinin Seçimine Dair Kanun Görüşmeleri

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
I. Mecliste İcra vekillerinin Seçimine Dair Kanun Görüşmeleri
12 Ocak 1920’de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi, 16 Mart 1920 tarihinde işgalci devletler tarafından basılmış; bunun üzerine, Anadolu hareketinin lideri Mustafa Kemal Paşa 19 Mart 1920’de bir “Seçim Talimatnamesi” yayınlamış ve “Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir Meclis’in toplanacağını” ilan etmiştir. Meclis-i Mebusan ise, 18 Mart 1920’de yaptığı son toplantıda, mevcut şartlar altında Meclis’in faaliyetlerini sürdürmesinin imkansız hale geldiğini, bu sebeple bu görevin güven içinde yapılmasını sağlayacak bir ortamın yaratılmasına kadar Meclis genel kurul toplantılarının ertelenmesini isteyen 17 imzalı teklifi oybirliği ile kabul ederek faaliyetlerine son vermiştir1. 11 Nisan 1920 tarihinde ise Sultan Vahideddin tarafından yayınlanan bir irade ile Meclis, dört ay zarfında yeniden seçim yapılıp toplanmak üzere feshedilmiştir2. Ancak ilerleyen zamanda görülecektir ki, ne seçim yapılacak ne de Meclis toplanacaktır. Buna karşılık Ankara’da T.B.M.M.’nin toplanmasıyla Türkiye tarihinde yeni bir dönem açılacaktır.

Meclis’in Toplanması ve Geçici Hükümetin Kurulması

I. T.B.M.M., 23 Nisan 1920 günü törenlerle açıldıktan sonra saat 13.45’te, Meclis’in en yaşlı üyesi Sinop milletvekili Şerif (AVKAN) Bey’in başkanlığında ilk toplantısını yapmıştır. Şerif Bey’in açış konuşmasından sonra Mustafa Kemal Paşa, Meclis’in, “yeni seçilmiş milletvekilleri ile saldırıya maruz kalmış bulunan Mebusan Meclisi üyelerinin kaçarak Ankara’ya gelebilenlerinden oluşacağına” dair bir konuşma yapmıştır. Bunun, milletvekilleri tarafından da olumlu karşılanmasından sonra geçici kâtip ve milletvekili mazbatalarının incelenmesi için kur’a usulü ile iki encümen teşkil edilmiş ve bu işler bittikten sonra oturuma saat 14.30’da son verilmiştir3.

24 Nisan 1920 günü yapılan toplantıda, önce encümenler tarafından incelenen milletvekili mazbataları Meclis’in onayına sunulmuş ve ardından M. Kemal Paşa bir konuşma yapmıştır4. Bu konuşmasında M. Kemal Paşa, Mondros Mütarekesinden B.M.M.’nin açılışına kadar gelişen olayları anlatmıştır. Konuşmasının son kısmında ise uygulanacak sistemi, şifahi bir teklif halinde meclise sunmuştur5. M. Kemal Paşa’nın bu konuşmasında; batıda uygulanmakta olan parlamenter sistem ile Türkiye’nin, bilinen gerçeklerinden hareketle uygulanması düşünülen sistemin iç içe geçmiş olduğunu görmekteyiz. Bu açıklama ve teklifi Meclis, Hükümet, Meclis Başkanı ve Hilafet-Saltanat kurumları açısından değerlendirirsek şunları söyleyebiliriz:

1- Meclisin üzerinde bir kuvvet mevcut değildir. Meclis, meşruluk ve yasallığını, milli iradeye dayanması ile kazanmıştır. Meclisin görevi sadece tetkik etme, denetleme ve kanun yapma değil, milletin mukadderatı ile de fiilen uğraşmaktır. Hilafet ve Saltanat makamlarının kurtulmasından sonra bu kurumlarla ilgili karan da Meclis belirleyecektir.

2- Meclis, yasama ve yürütme “yetkilerini” elinde bulundurur.**

Meclisin tamamı, işlerin bütün ayrıntılarını fiilen inceleme ve müzakere etme imkanı bulamayacağından meclis içinden seçilerek ve vekil tayin edilerek gerekli işbölümü yapılmak suretiyle hükümet işleri yürütülmelidir. Hükümet, meclis adına yürütme faaliyetlerini sürdürür ve üyeleri “vekil” olarak adlandırılır. Bu üyeler tek tek ve topluca meclis huzurunda sorumludur. Reissiz bir hükümet oluşturulmalı; ancak Meclis Başkanı, durumu ve yetkileri gereği aynı zamanda Heyet-i Vekile’nin de başkanı olmalıdır.

4- Meclis Başkanı, meclisi temsil etmesi itibariyle hükümete de başkanlık etmelidir. Ayrıca Meclis Başkanı, meclis adına imza koymaya ve meclis kararlarını onaylamaya yetkili ve icraya ait meselelerde diğer Hükümet üyeleri gibi meclis genel kuruluna karşı sorumlu olmalıdır.

5- Saltanat makamı, aynı zamanda Hilafet makamı olmak itibariyle İslam toplumunun da reisidir. Mücadelenin birinci amacı bu kutsal makamların kurtarılması olduğuna göre, Anadolu’da geçici de olsa bir Hükümet başkanı tanımak veya bir Padişah kaymakamı ihdas etmek caiz değildir. Diğer yandan bir bütünlük noktasında düzenlenmeyen devlet kuvvetlerinin uyum içinde işlerini sürdürmesine imkan yoktur. Bu durumda yetki ve sorumluluk milli iradenin yoğunlaştığı meclisindir.

M. Kemal Paşa’nın teklifinin görüşülmesi konusunda bir usul tartışması yaşanmış; Karesi Milletvekili Hacim Muhittin (ÇARIKLI) Bey, müzakereye lüzum olmadığını iddia ederken, Konya Milletvekili Refik (KORALTAN) Bey, meselenin hükümet teşkilatı hakkında olduğu için öncelikle teklifin bastırılıp dağıtımının dağıtımının yapılmasından sonra görüşülmesini ve Meclis üyelerinin düşüncelerini söylemesi gerektiğini belirtmiştir6. Çorum milletvekili Fuat Bey ve Kırşehir milletvekili Müfit (KURUTLUOĞLU) Efendi ise ülkenin bir an evvel hizmet beklediğini, işlerin beklemeğe tahammülü olmadığını ve M. Kemal Paşa’nın teklifinin basit olduğunu belirterek, bunun hemen oylanarak karar verilmesini istemişlerdir7. Bunların ardından söz alan M. Kemal Paşa, içinde bulunulan zamanda görevin zor ve büyük olduğundan bahisle, bu sorumluluğu birkaç kişiye yüklememek gerektiğini ve bu dakikadan itibaren memleketin mukadderatının ele alınmasını istemiştir. M. Kemal Paşa, bütün yetki ve sorumluluğun meclisin elinde toplanması gereğini vurguladıktan sonra “millet...bizi buraya beş kişinin eline milleti terk edelim diye göndermemiştir” demiştir8. Bundan sonra iki milletvekili tarafından görüşmenin yeterliliğine ve teklifin aynen oylamaya konulmasına dair takrir verilmiş; Sivas milletvekili Mustafa Taki Efendi’nin, görüşmenin iyice düşünüldükten sonra yapılmasına dair düşüncesi dikkate alınmayarak takrir oylamaya konmuş ve kabul edilmiştir9.

24 Nisan 1920 günü Meclis Başkanı ile Meclis Başkan Vekillikleri seçimleri yapılmış ve Meclis Genel Kurulunda hazır bulunan 120 milletvekilinin 110’unun oyunu alan M. Kemal Paşa başkanlığa seçilmiştir10. 25 Nisan 1920 günü ise Erzurum milletvekili Celaleddin Arif Bey, Meclisin işlemleri, icra organı ve bu icra organının meclis ile ilişkilerinin kanun yoluyla düzenlenmesi yönünde gerekli çalışmaları yapmak için, bir Layiha Encümeni kurulması ve icra organı ile ilgili olarak yasal düzenleme yapılıncaya kadar beş-altı kişiden oluşan bir îcra Encümeni seçilmesi için bir teklif vermiştir11. Bu teklifin kabul edilmesini takiben geçici hükümetin seçimine geçilmiş, bunun kaç kişiden oluşacağına dair kısa bir tartışmadan12 sonra da daha sonraki görüşmelerde tartışmaların odak noktasını teşkil edecek bir teklifle karşılaşılmıştır: Yozgat milletvekili İsmail Fazıl Paşa, tayin edilecek kişileri tanımadıklarını ve başkanlık divanına tam güvenleri olduğunu belirterek, başkanlık divanının aday göstermesini ve Meclisin de encümen üyelerini bunların arasından seçmesini teklif etmiş, Konya milletvekili Fuat Bey de onu desteklemiştir13. Ancak, C. Arif Bey başkanlık divanının bu zor görevi yerine getiremeyeceğini belirterek, bu üyelerin meclis genel kurulunun oylarıyla seçilmesini isteyince bu usul benimsenmiştir.

İcra Vekilleri Heyetinin Seçim Usulüne Dair Kanun Görüşmeleri

1-2 Mayıs 1920 Görüşmeleri

M. Kemal Paşa tarafından 24 Nisan 1920 tarihinde verilen “icra Vekilleri Heyetinin Seçim Usulüne Dair Kanun” teklifi, Layiha Encümeni tarafından kanun metni haline getirilmiş ve 1 Mayıs 1920 günü meclis gündemine alınmıştır14. Meclis Başkanı, ilk sözü Layiha Encümeni Başkanı Celaleddin Arif Bey’e vermiştir. Celaleddin Arif Bey, açıklamasının başında, bu kanun metnini hazırlarken dayandıkları iki temelin M. Kemal Paşa’nın yaptığı konuşma ve Meclis Genel Kurulunun verdiği kararların olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda M. Kemal Paşa’nın konuşma ve teklifinden faydalanılan kısımlar, Meclis Başkanının aynı zamanda İcra Vekilleri Heyeti’nin başkanı olması, hükümet üyelerinin “Vekil”, bakanlıkların da “Vekalet” adıyla adlandırılmaları, yine heyet üyelerinin Meclis Genel Kurulu tarafından seçilmeleridir. Meclis Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş bazı kararların da bu kanun hazırlanırken yol gösterici olduğu Encümen Başkanı tarafından belirtilmiştir. Meclisin adının Büyük Millet Meclisi olarak kabul edilmesi ve meclis genel kurulunun ihtisasa göre ayrılan on encümene15 göre vekaletlere ayrılması kararlaştırılmıştır.

Bundan sonra C. Arif Bey önce bazı milletvekilleri tarafından konu ile ilgili olarak verilmiş olan tekliflerin neden encümen tarafından dikkate alınmadığını açıklamış ve ardından Encümenin hazırladığı kanunu genel kurula okumuştur16. Encümenin, bazı milletvekilleri tarafından verilmiş tekliflerinin dikkate alınmadığını, C. Arif Bey öncelikle M. Kemal Paşa’nın teklifinin dikkate alınması, ayrıca kanun metni hazırlanırken meclisin çeşitli kararlarına dayandırıldığı ve sorumluluğun belli bir gruba yüklenmesi gereği olarak açıklamıştır.

Kanunun okunmasından sonra maddelerin görüşülmesine geçilmiştir. Birinci madde görüşmelerini; usul, başlık, vekalet adları, vekaletlerin ayrılması ve vekaletlere ekleme yapılması, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti’nin durumu ve bu madde ile ilgili olmamasına rağmen vekillerin seçimi usulü olarak ayırmak mümkündür.

Usul tartışmalarının ilki, oylama şeklidir. Saruhan (Manisa) Milletvekili Refik Şevket (İNCE) Bey, oylama şeklinin, Kanun-ı Esasi gibi 2/ 3 çoğunlukla kabul edilerek güçlendirilmesi ve diğer kanunlar gibi değiştirilme durumu ile karşılaşılmaması gerektiğini belirterek bunu bir teklif olarak sunmuş ve bu, C. Arif Bey tarafından desteklenmiştir17. Kütahya Milletvekili Ragıp (SOYSAL) Bey ise, her maddenin ve fıkranın ayrı ayrı 2/3 çoğunlukla oylanması durumunda uzun süre işin içinden çıkılamayacağına binaen kanunun ikinci görüşülmesi sırasında ve tamamı hakkındaki oylamada 2/3 çoğunluk aranmasını teklif etmiştir18. Sonuçta ikinci görüşmede ve kanunun tamamı hakkında 2/3 çoğunluk aranmasına karar verilmiştir19. Usul hakkında diğer bir konu da C. Arif Bey’in encümen başkanı olması sebebiyle meclis oturumunu idare edemeyeceği yönündeki Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’in itirazıdır. Ancak bu konuda oturum başkanı C. Arif Bey’in oylamaya başvurması ve genel kurulun da oturumu yönetmeye encümen başkanlığının engel olmayacağı şeklinde oy kullanması sonucunda A. Şükrü Bey’in itirazı reddedilmiştir20

Kanunun başlığı konusunda R. Şevket (İNCE) Bey’in, başlığa “vazaif’ kelimesinin eklenmesi gerektiğini belirten konuşması ve ardından verdiği yazılı bir teklifi oylanmış ve 2/3 çoğunluğu sağlayamadığı görülerek reddedilmiştir21. Yine aynı konuda başlığın “ne kadar kısa olursa o kadar iyi olacağı” ve “kanunun görevleri de kapsadığı” gerekçesiyle kısaca “İcra Vekilleri Kanunu” denmesini teklif eden Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey’in teklifi de oylama sonucu reddedilmiştir22.

Bu kanun ile ilgili olarak meclisin görüştüğü diğer bir konu da vekaletlerin adları ve görev alanlarıdır. Bu hususta Çorum Milletvekili Haşim (APAYDIN) Bey, Osmanlı kabinesinden mülhem, Maliye ve Rüsumat Vekaleti’ne “Defter-i Hakani” ibaresinin eklenerek vekaletin bu iş ile de görevlendirilmesini teklif etmiştir23. Saruhan Milletvekili R. Şevket (İNCE) Bey yaptığı konuşma ve buna bağlı olarak iki arkadaşıyla uzun bir metin haline getirerek sunduğu teklifte hükümet heyetinin kurulurken Osmanlı kabinesinin esas alınmasını istemiştir. Yaptığı değişiklik teklifinde de hemen bütün vekilliklerde değişiklik istemiştir24. Vekaletlerle ilgili olarak milletvekilleri tarafından verilen değişiklik takrirleri bağlamında:

Sivas Milletvekili Mustafa Taki (DOGRUYOL) Efendi, Muavenet-i İçtimaiye’nin, “Sıhhiye Nezareti”nden ayrılarak bir Muavenet-i İçtimaiye “Encümeni” kurulması yolundaki ve Umur-ı Şer’iye ve Evkaf “Encümenine” İrşadiye’nin de eklenmesiyle “Umur-ı Şer’iye, ve İrşadiye ve Evkaf’ denilmesini teklif etmiştir25.

Osmanlı Hükümeti’nin esas teşkilatını muhafaza etmek gerektiği ve Osmanlı hükümet teşkilatında böyle bir nezaretin bulunmadığı gerekçesiyle Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye “Nezareti”nin ilgasını, Sivas Milletvekili Hayri Bey verdiği bir takrirle teklif etmiştir26.

Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey ise bazı vekilliklerin birleştirilerek İcra Vekilleri Heyeti’nin yedi kişiden oluşmasını teklif etmiştir27.

Çorum Milletvekili Haşim(APAYDIN) Bey, Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin “Meclis-i Meşayih-i İlmiye ve Vakfiye ve Heyet-i İrşadiye” şeklinde değiştirilmesini teklif etmiştir28.

Amasya Milletvekili (Ali) Rıza (OZDARENDE) Efendi ise Şer’iye ve Evkafın Makam-ı Dinî ve Evkaf şeklinde değiştirilmesini, Müdafaa-i Milliye ve Muavenet-i İçtimaiye’nin de birleştirilmesini teklif etmiştir29.

Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti’nin, savaşın idaresinde gereken hızın sağlanabilmesi ve meclis tartışmalarından uzak tutulabilmesi için hükümet teşkilatından çıkarılmasını ise Lazistan milletvekili Ziya Hurşit Bey teklif etmiştir30. İlginç bir teklif olan bu takrir ilk defa Karahisar-ı Sahip Milletvekili Hulusi (KUTLUOGLU) Bey tarafından dile getirilmiştir. Hulusi Bey konuşmasında C. Arif Bey’in, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği hakkında meclis genel kurulu karan olduğundan bahsettiğini ve delil olarak da M. Kemal Paşa’nın, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye için teklif ettiği kişinin kabul edildiğini ileri sürdüğünü belirtmiş; ancak bunun Erkan-ı Harbiye-i Umumiye’nin, İcra Heyeti’ne dahil edileceği anlamına gelmeyeceğini iddia etmiştir. Eğer Müdafaa-i Milliye ile Erkan-ı Harbiye’nin ayrılması amaçlanıyorsa bunun kabul edilebileceğini, fakat bu durumda Müdafaa-i Milliye Vekili’nin sadece iaşe, elbas ve teçhiz ile mi meşgul olacağı meselesinin ortaya çıkacağını belirtmiştir. Hulusi Bey konuşmasının sonunda kendi düşüncesini de bir teklif olarak sunmuştur. Buna göre; Erkan-ı Harbiye-i Umumiye’ hükümette müstakil olarak yer almamalı, ya Müdafaa-i Milliye Vekaleti’ne bağlanmalı veya meclise karşı sorumlu olmak kaydıyla müstakil olmalıdır31. Hulusi Bey’in bu değerlendirmelerine M. Kemal Paşa cevap vermiştir.
 
Geri
Üst