İçimizdeki Leonardo da Vinci

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
İçimizdeki Leonardo da Vinci
İÇİMİZDEKİ LEONARDO DA VİNCİ...


Yazan: Dr. Yılmaz Argüden


İstanbul’un fethinden bir sene önce doğan Leonardo sadece dünyada yapılmış en iyi resimler arasında sayılan “Mona Lisa” ve “The Last Supper” gibi eserleri meydana getiren bir ressam değil, aynı zamanda tanınmış bir mimar ve heykeltraş; uçan bir makine, bir helikopter, paraşüt, bugün itfaiyecilerin kullandığı uzayan merdiven, dünyanın ilk dönen sahnesi gibi buluşları olan bir mucit; gerçekleri kendisinden dört yüzyıl sonra ortaya çıkacak olan zırhlı tank, makineli tüfek, güdümlü mermi ve denizaltı gibi silahların planlarını yapan bir askeri mühendis; anotomi, botanik, jeoloji ve fizik alanında öncü çalışmaları olan bir bilim adamı ve nalı eliyle bükebilecek düzeyde güçlü bir sporcudur.

Kopernik’ten 40 yıl önce güneşin hareket etmediğini ve dünyanın evrenin merkezi olmadığını not etmiş; Gallileo’dan 60 yıl önce gök cisimlerini incelemek için iri bir büyüteç kullanılmasını önermiş; Newton’dan 200 yıl önce “her ağırlık mümkün olan en kısa yoldan merkeze doğru düşme eğilimindedir ve dünya yuvarlak olmak zorundadır” diye yazmış; ve Darwin’den 400 yıl önce “insanlar tesadüfi durumlar dışında hayvanlardan farklı değildir” diye yazarmış ve insanları maymunlarla aynı kategoriye koymuştur.

Leonardo Da Vinci yaşamını “Herşeyi öğrenmek mümkündür” anlayışıyla sürdüren örnek bir insandır. Onun hayata bakışı ve ilkeleri içimizdeki yaratıcılığı ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Leonardo hayatını yedi ilkeye uyarak yaşamıştır. Onu hayata bağlayan ve bu kadar farklı alanda zamanının çok ötesinde buluşlar yapmasına imkan sağlayan ilk ilkesi merak ve sürekli öğrenme içim bitmeyen bir araştırma güdüsüydü. Çevresindeki her olaya meraklı bir gözle bakardı. Neden deniz kenarında bulunan deniz kabukları dağların tepesinde de bulunuyor? Neden yıldırımın yol almak için zamana ihtiyacı varken, meydana gelir gelmez gözle görünür hale geliyor? Bir kuş nasıl kendini havada tutabiliyor? soruları onu jeoloji, fizik ve anotomi dallarında buluşlar yapmaya sürüklemişti. O bir şeyin nasıl çalıştığını öğrenmekle tatmin olmuyordu. Nedenini de bulmak istiyordu. İşte bu merakı onu bir teknisyenin ötesinde bir bilim adamına çevirmişti.

Leonardo kırk iki yaşında Latince öğrenmişti. Hayalini kurduğumuz yeni bir lisan, yeni bir spor, veya sanatsal faaliyete başlamak için hiçbir zaman geç değildir. Üstelik yepyeni birşeyler öğrenmek zihni zinde tutar.

Leonardo’nun ikinci ilkesi hatalardan ders alma arzusuyla bilgiyi test etme dürtüsüydü. Bu ilke kendi kendine öğrenebilme yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmuştu. Hatadan korkan, hata yapmayan ne iş yapar ne de yeni bir şey öğrenir. Çocukların hızlı öğrenmelerinin en önemli sebeplerinden biri hata yapmaktan korkmamalarıdır.

Başkalarının hatalarından ders alma olgunluğunu gösterenler daha hızlı ilerler. Bu yönüyle her tanıştığınız insan yeni bir senginlik kaynağıdır. Sorgulayıcı bir zihin ve öğrendiklerini uygulayarak test eden bir insan öğrenme hızını artırır.

Leonardo’nun üçüncü ilkesi deneyimlerini daha canlı hale getirmek için tüm duyularını kullanmaya çalışmaktı. İnsan duyma, koku alma, tatma, dokunma ve görme duyularını geliştirdikçe hayattan daha çok zevk alır, çevresini daha iyi algılar ve daha hızlı öğrenir. Bir duyuyu diğer bir duyu ile tanımlamaya çalışmak algılamayı geliştirir. Sıcak-soğuk renkler, tatlı-ekşi bir ses, kadife gibi bir tat gibi. Çiçekleri, havayı koklamak için zaman ayırmak, yemekleri bir an önce mideye transfer edilecek bir meta olmanın ötesinde her bir lokmasının tadına varılacak bir zenginlik olarak görmek, müzik setinizin düğmeleri ile oynayarak aynı melodiyi farklı dinlemek, bakışımızı kompüter ekranlarının ötesinde ufka taşıyabilmek, bir kelebeğin renklerine konsantre olabilmek, sessizliği duyabilmek hayattan aldığımız zevki artıracaktır.

Leonardo’nun dördüncü ilkesi belirsizliği kucaklama arzusuydu. Şüpheleri olmayan bir insan çok az şey başarabilir. Leonardo’nun doğu felsefesine de ilgisi olduğu söylenir. Mona Lisa’nın zıtlıklardan denge bulma anlayışını içeren yin-yang felsefesinden etkilenerek yapıldığını savunan eleştirmenler vardır. Freud bu eseri kadının aşk hayatına hakim olan kontrastların en mükemmel ifadesi olarak tanımlamıştır. Mona Lisa’nın gülümsemesi iyi ile kötünün, şefkat ile gaddarlığın, baştan çıkarıcılık ile masumiyetin fanilik ile ebediliğin kesişmesidir.

Belirsizlikle dost olmak ve şaşkınlığa dayanmayı öğrenmek değişimin hızlanarak arttığı dünyamızda önemli bir yetenek haline gelmektedir. Paradoks ile karşı karşıya kalındığında sükuneti korumak, günümüzde sadece etkili olmanın değil, aynı zamanda sağlıklı bir zihne sahip olmanın da anahtarıdır. Bunun için düşüncelerimiz kadar içimizden gelen sese de kulak vermekten çekinmemeliyiz.

Leonardo’nun beşinci ilkesi bilim ve sanat, mantık ve hayal arasındaki dengenin gelişmesi için beynin bütünüyle düşünmekti.
Günümüzde Tony Buzan tarafından popüler hale getirilen zihin haritaları yapma fikrini Leonardo bundan beş yüz yıl önce uyguluyordu. Olaylara beynin sağ ve sol tarafıyla birlikte yaklaşmak, nicesel olduğu kadar niteliksel olarak da algılamaya çalışmak insanı ve düşünceyi zenginleştirir.

Leonardo’nun altıncı ilkesi vücut ve zihin dengesini korumak ve geliştirmekti. Goethe, Leonardo için “Yakışıklı ve görkemli fiziğiyle, o insan mükemmeliyetinin bir modeli gibiydi.” Diye yazmıştır. Leonardo Floransa halkı arasında diğer özelliklerinin yanı sıra dengesi, zarafeti ve sporculuğu ile de tanınırdı. İnsanın kişisel sağlığı için gücünü ve becerikliliğini artırmak üzere düzenli olarak çalışması, onun hayatın başka alanlarındaki başarısına da katkıda bulunur.

Leonardo’nun yedinci ilkesi herşeyin birbiriyle ilişkisini araştırmaktı. Bir bütün, parçalarının toplamından büyüktür. Olayların ilişkilerini araştırmak sistematik düşünmeyi, bütünü daha iyi kavramayı getirir. Leonardo bir doğa aşığıydı. Anotomiden uzay bilimine kadar çok geniş bir alanda arştırmaları bulunan Leonardo şöyle yazmıştı: Herşey herşeyden gelir, ve herşey herşeyden yapılmıştır, ve sonuçta herşey herşeye döner.

Dünya’nın değişimine bu kadar çok boyutta katkıda bulunan bu değerli insandan ve onun yaşam ilkelerinden alınacak çok ders var. Başkalarının deneyimlerinden öğrenerek yaşamdaki davranışlarımızı geliştirebildiğimiz ölçüde bizler de dünyaya yaptığımız katkıları artırabiliriz.

Özetle, Leonardo’nun öğretisi sorgulamaya, öğrenmeye, kendimize ve doğaya zaman ve dengeli yaşamaktır.

Yazımızı Leonardo’nun yaşama ilişkin önerilerinden alıntılarla sonlandıralım.

“Hırslı olanlar için, ne hayatın nimetleri, ne de dünyanın güzellikleri tatmin olmak için yetmez. Onlar için yaşam bir cezadır ve boş yere geçmektedir.”

“Suçu cezalandırmayan, onu teşvik ediyor demektir.”

“Adalet güç, anlayış ve irade gerektirir.”

“Doğru yürüyen, nadiren tökezler.”

“Tüyler kuşları olduğu gibi insanları da cennete doğru yükseltebilir; tüy kalemler tarafından sözcüklerin yazılması gibi.”
 
Geri
Üst