M
Misafir
Forum Okuru
İddia makamı ile savunma, ilk kez istinaf mahkemesinde yan yana gelecek
Duruşma salonlarında savcıyla avukatın eşit konumda bulunmasına ilişkin düzenleme yeni kurulacak istinaf mahkemelerinde (bölge adliye mahkemeleri) uygulamaya konulacak.
Bu konuda savcılara eğitim verildikten sonra Türkiye genelindeki bütün mahkeme salonlarında oturma düzeni, avukat ve savcının eşit konumda bulunacağı şekilde yapılandırılacak. AB Komisyonu’nun, ‘Türk Yargı Sisteminin İşleyişi’ konusunda hazırladığı ikinci raporda, Adalet Bakanlığı’nın savcıyla avukatın konumunun eşitlenmesini prensip olarak kabul ettiği belirtildi. Ancak bakanlık, bunun uygulamaya konulmasının zaman ve imkana bağlı olduğuna işaret etti.
AB Komisyonu tarafından görevlendirilen Kjell Bjonberg ve Paul Richmond adlı hukukçular tarafından hazırlanan ikinci raporda, 2003 yılında hazırlanan ilk raporda da dikkat çekildiği gibi, savcıların hakimlerle aynı yükseklikte ve doğrudan hakimlerin kürsüsüne bitişik platforma oturmayı sürdürdüklerine işaret ediliyor.
Buna karşın avukatların, sanık ve halkla birlikte düz zemin üzerindeki bir masada oturdukları vurgulanarak bunun iddia ve savunma arasında sağlanması gereken ‘silahların eşitliği’ prensibine aykırı olduğu dile getiriliyor.
Avrupalı hukukçular, ilk raporda bu konuya dikkat çekilmesinin ardından olumlu bir gelişme yaşandığına dikkat çekerek, “Adalet Bakanlığı, savcının mahkeme salonundaki konumunun savunma avukatınınki ile eşitlenmesi konusunda prensipte hemfikir olduğunu açıklamıştır.” diyor.
Bu konuda ilk adım olarak da bakanlığın, yeni kurulacak olan istinaf mahkemelerindeki duruşma salonlarının savcının, savunma avukatının yanında veya karşısında yer almasına imkan sağlayacak biçimde dizayn edilmesini kabul ettiği aktarılıyor. Bu çerçevede bakanlık tarafından savcılara, hakime avukatla eşit uzaklıkta olma fikrine alışmaları için eğitim verilecek. Bu eğitimin etkili olması durumunda Türkiye’nin her yerindeki mahkeme salonlarındaki oturma düzeni avukat ve savcının eşit konumda duracağı şekilde yapılandırılacak.
Duruşmalarda hakimle birlikte kürsüde oturan savcıların avukatlarla aynı seviyede bulunması gerektiği konusundaki tartışma Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısı’nın Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında da gündeme gelmişti. AK Partili milletvekilleri Hüsrev Kutlu ve Recep Özel ile CHP’li Halil Ünlütepe’nin verdikleri değişiklik önergesiyle tasarının “Duruşmada hazır bulunacaklar” başlığı ile düzenlenen 186. maddesine, “Duruşmada cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme heyeti ile aynı oturma düzeni içerisinde bulunamaz.” şeklinde bir fıkra eklenmesi talep edilmiş, ancak bakanlık destek vermemişti.
AB Komisyonu Raporu’nda dikkat çekilen konulardan biri de savcıların hakimlerle birlikte müzakerelere katılması. Duruşmalarda müzakere için ara verildiği sırada savcının da hakimlerle birlikte salondan ayrıldığına dikkat çekilen raporda, “Savcının da hakimle müzakereye katılmak için salondan ayrılması düzenli bir uygulama olarak görülmektedir. Savunma avukatı ise bu süreçte salonda kalmaktadır.” deniyor. Adalet Bakanlığı’nın, mevcut kanun hükümlerine uygun olarak savcıların müzakerelere katılmamaları konusunda eğitim verilmesi gerektiğini kabul ettiği ifade ediliyor.
alıntı
Bu konuda savcılara eğitim verildikten sonra Türkiye genelindeki bütün mahkeme salonlarında oturma düzeni, avukat ve savcının eşit konumda bulunacağı şekilde yapılandırılacak. AB Komisyonu’nun, ‘Türk Yargı Sisteminin İşleyişi’ konusunda hazırladığı ikinci raporda, Adalet Bakanlığı’nın savcıyla avukatın konumunun eşitlenmesini prensip olarak kabul ettiği belirtildi. Ancak bakanlık, bunun uygulamaya konulmasının zaman ve imkana bağlı olduğuna işaret etti.
AB Komisyonu tarafından görevlendirilen Kjell Bjonberg ve Paul Richmond adlı hukukçular tarafından hazırlanan ikinci raporda, 2003 yılında hazırlanan ilk raporda da dikkat çekildiği gibi, savcıların hakimlerle aynı yükseklikte ve doğrudan hakimlerin kürsüsüne bitişik platforma oturmayı sürdürdüklerine işaret ediliyor.
Buna karşın avukatların, sanık ve halkla birlikte düz zemin üzerindeki bir masada oturdukları vurgulanarak bunun iddia ve savunma arasında sağlanması gereken ‘silahların eşitliği’ prensibine aykırı olduğu dile getiriliyor.
Avrupalı hukukçular, ilk raporda bu konuya dikkat çekilmesinin ardından olumlu bir gelişme yaşandığına dikkat çekerek, “Adalet Bakanlığı, savcının mahkeme salonundaki konumunun savunma avukatınınki ile eşitlenmesi konusunda prensipte hemfikir olduğunu açıklamıştır.” diyor.
Bu konuda ilk adım olarak da bakanlığın, yeni kurulacak olan istinaf mahkemelerindeki duruşma salonlarının savcının, savunma avukatının yanında veya karşısında yer almasına imkan sağlayacak biçimde dizayn edilmesini kabul ettiği aktarılıyor. Bu çerçevede bakanlık tarafından savcılara, hakime avukatla eşit uzaklıkta olma fikrine alışmaları için eğitim verilecek. Bu eğitimin etkili olması durumunda Türkiye’nin her yerindeki mahkeme salonlarındaki oturma düzeni avukat ve savcının eşit konumda duracağı şekilde yapılandırılacak.
Duruşmalarda hakimle birlikte kürsüde oturan savcıların avukatlarla aynı seviyede bulunması gerektiği konusundaki tartışma Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısı’nın Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında da gündeme gelmişti. AK Partili milletvekilleri Hüsrev Kutlu ve Recep Özel ile CHP’li Halil Ünlütepe’nin verdikleri değişiklik önergesiyle tasarının “Duruşmada hazır bulunacaklar” başlığı ile düzenlenen 186. maddesine, “Duruşmada cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme heyeti ile aynı oturma düzeni içerisinde bulunamaz.” şeklinde bir fıkra eklenmesi talep edilmiş, ancak bakanlık destek vermemişti.
AB Komisyonu Raporu’nda dikkat çekilen konulardan biri de savcıların hakimlerle birlikte müzakerelere katılması. Duruşmalarda müzakere için ara verildiği sırada savcının da hakimlerle birlikte salondan ayrıldığına dikkat çekilen raporda, “Savcının da hakimle müzakereye katılmak için salondan ayrılması düzenli bir uygulama olarak görülmektedir. Savunma avukatı ise bu süreçte salonda kalmaktadır.” deniyor. Adalet Bakanlığı’nın, mevcut kanun hükümlerine uygun olarak savcıların müzakerelere katılmamaları konusunda eğitim verilmesi gerektiğini kabul ettiği ifade ediliyor.
alıntı
