iki farklı dünya olarak kalacağız

KızılÖtesi

Aktif Üye
Üye
iki farklı dünya olarak kalacağız
Öyle bir yerdeyimki, burda insanlar her şey için geç kalmış..
Birini sevmenin rengini kaybetmiş. Dokunuşların heycanından geçmiş.. Kafasını kaldırıp göğün maviliğine bakan yok bir kere. Mis gibi kokan çiçeklerin, yemyeşil ağaçların insana verdiği huzuru şöyle içine çeke çeke hisseden yok.. Hele gece oldumu her saatte bir kayan yıldızları sahiplenen, dileyecek bir dileği, umudu olan yok.. Hep bir telaş içindeler, hep bir endişe.. Öylesine hızlı yaşıyorlarki hayatı, durup dinlendikleri tek zaman ben gibi insanları görüp, yaşam sevinçlerimize özendikleri zaman.. O zaman kendilerini dönüp bir bakıyorlar, birde bana.. Bir duraksıyorlar önce.. Derinlerinden bir ses diyor dur da bir bak dünyaya diye.. Sonra derin bir ah çekiyorlar, "Gençlik.." diyorlar.. O yaşayamadıkları gençliğin özlemini derin bir nefese sığdırmakla yetiniyorlar.. Daha on beşinde evlendirilmiş çocukların, kadınlığa geçiş dönemleri geçiyor gözlerinin önünden.. Özleyemiyorlar bile.. Özleyecek en ufak anı olmuyor zihinlerinde..
Sonra tekrar başlıyor koşuşturmaları.. Yalnızca içlerini acıtmakla kalıyorum.. İçlerinde bir yerlerde kabuk bağlamış ama geçmemiş olan yaralarını kanatıyorum.. Gülümsüyorlar derin bir kederle.. Ama gülümsüyorlar işte.. Yirmi liranın düşündürdüğü bir dünyada buluyorum kendimi.. Her hafta sonu eğlence için o yirmi liradan bir kaç tane harcayan insanlar geliyor gözümün önüne, birde karşımdakiler.. Aynı dünyada iki farklı dünya sanki.. Elimdeki telefona özenerek bakan kırklık teyzenin, önce kinle sonra suçlunun ben olmadığını farkeden pişmanlıkla bakan gözlerini görüyorum.. İçimi acıtıyorlar.. Onların mı eğlence için cebinde parası olmalı, yoksa bizde olan para uzaklaştırıyor mu bizi değerlerimizden ? Bilmiyorum..
Babaannemin kucağımda tuttuğum laptap için " Huu mödet, iki buçuk bin lira bu.. " demesine karşın asıl adı Müveddet olan teyzenin laptapa " Lopkap " demesi hem gülümsetiyor beni, hem üzüyor..
Kim bilir neler kaçırdılar, neler yaşayamadılar da içlerinde kaldı.. Kaç kez sevip, kaç kez söyleyebildiler.. Hayatları boyu yanında olacak insanları seçmek kadar gerekli ama onlar için olağanüstü olan şansa sahip olabildiler mi ? İçim kanasada söylerken, hiç sanmıyorum..
Bir sela duyuluyor ve soğuk rüzgar ona eşlik ediyor şimdi.. Müveddet teyzenin yüreciği pır pır olmuş, öyle diyor.. Kaç kişi saydılar "Acaba ?" diye.. Yaşlı oldukları akıllarına geliyor ama, belli etmiyorlar.. Önce yakınları olmadıkları için seviniyor, daha sonra pişman oluyorlar.. Aradan bir kaç dakika geçmeden hemen başka bir olay geliyor akıllarına.. Çabuk çabuk yaşamaya alışmışlar duygularını.. Hemen önce çok üzülürlerken, hemen sonra kahkahaya boğuluyorlar.. İyi olmasa da bu onlar için kötü de değil.. Aklıma hepsinin yaşamlarının biteceğini büyük ihtimalle göreceğim geliyor.. Her biri hayatımda iz bırakıyor.. Her biri beni geleceğe götürüyor.. Onca koşuşturma içinde, kalıcı bir isim olmak için yıllardır çalışan ve daha yıllarca çalışmak zorunda olduğumuz geliyor aklıma.. İyi bir ev, iyi bir iş, sıkıntısız bir hayat için çalışmak zorunda olduğumuz.. Sonra müziği kısıp kafamı kaldırıyorum.. Karşımda yaklaşmakta olan bayramda gelecek çocuklarından bahserken gözleri dolarken, parlayan Müveddet Teyzeyi görüyorum.. Hayatı boyunca ne saygı değer bir işi oldu ne güzel bir evi.. İnek otlatıp sağmaktan, yemek pişirip, çamaşır bulaşık yıkamaktan ibaretti belki özgeçmişi.. Evi kırık divanlar, yamalı çarşaflar ve kilimlerle dolu oldu hep.. Gençliğini, aşkını, tutkusunu yaşayamadı hiç.. Neler yapabileceğini hiç öğrenemedi, hiç zorlayamadı sınırlarını.. Ama işte şimdi, tam da karşımdayken mutluydu.. Aklında akşam yemeği endişesinden başka endişe yok belki de.. Belki de iyi bir isim, iyi bir iş, iyi bir ev yetmiyor mutluluğa.. Belki de birşeyleri yaşayamamalı.. Hangisinin daha iyi olduğunu hiç bilemeyeceğim belki de.. Oysa onlar özensede bazen bize, mutlular böyle.. Biz üzülsekte onlar için, içten içe kıskanacağız her seferinde.. Bizim tutacak dileklerimiz olacak, yaşayamayacağız.. Hayatımızı geçireceğimiz insanı seçeceğiz, pişman olacağız.. Çok sevip söyleyeceğiz, karşılık bulamayacağız.. Ama onlar, bunların hiç birini yapamayacak ve yenilmeyecek o küçücük dünyalarında.. İşte bu yüzden onlar geç kalınmışlıklarıyla mutlu olacak.. Bu yüzden aynı dünyada iki farklı dünya olarak kalacağız..



alıntı
 
Geri
Üst