İspanya'da 20'lerinde Bir Kadın Olmak

*GüMüŞ*

Yeni Üye
Üye
İspanya'da 20'lerinde Bir Kadın Olmak
ispanyanın geleneksel oyunları ispanya kadınları ispanyol kadınlar ispanyanın çocuk oyunları
Franco'dan bu yana İspanya'daki kadınların toplumdaki yeri çok değişti. "Güvencesizlik" anahtar kelime. Çok yüksek barınma fiyatları, düşük maaşlar, yarı zamanlı iş sözleşmeleri yahut kayıt dışı çalışma, ipotek ve borçlanma…
Franco'dan bu yana İspanya'daki kadınların toplumdaki yeri çok değişti. Bugünün genç kadınları annelerinden çok farklı. Peki bu genç kadınların hayattaki öncelikleri ne?
BİA Haber Merkezi - Madrid

27 Mart 2008, Perşembe

Perrine Delangle

Güvencesizlik" anahtar kelime. Çok yüksek barınma fiyatları, düşük maaşlar, yarı zamanlı iş sözleşmeleri yahut kayıt dışı çalışma, ipotek ve borçlanma… İspanyalı genç kadınların her gün mücadele etmesi gereken şeyler bunlar. Bağımsız olmak güç; o nedenle birçok iş yapıyorlar:
"Küçük tamamlayıcı ya da ekstra işler."
Kendilerine ait küçük bir ev hayali kursalar da aileriyle ya da başkalarıyla birlikte yaşamak durumunda kalıyorlar.
Ailesinin apartman dairesini ipotek ettirerek kendisine ait bir bar açan 23 yaşındaki Rosa, "Evde yaşıyorum, çünkü uygun. Çok çalışıyorum ve evde en azından temiz çamaşır ve dolapta bir parça yiyecek bulabiliyorum" diyor.
"Çok şükür, annelik arzumu bastırabildim"

Gerçekten de çok çalışıyorlar. Bu, çoğu İspanyalı genç kadın için bir öncelik. Bilgiye susamışlar, büyük mesleki hedefleri var ve sorumluluk alıyorlar. Hoşlarına gidecek bir iş istiyorlar ve bunun için fedakarlıkta bulunmaya hazırlar. İş onlar için önemli.
Fakat devlet desteğinin ve küçük çocuklar için bakım yapılanmalarının olmadığı bu kadar istikrarsız çalışma koşullarında iş ve aile hayatını nasıl birlikte yürütebilirler, mesleki ve ailevi isteklerinin peşinden nasıl bir arada koşabilirler?
Bazıları 27 yaşındaki evli Melanie gibi çevresindeki "güçlü toplumsal baskıya" rağmen çocuk yapma fikrinden vazgeçiyor. Bir çocuk sahibi olma arzularını bir gerçekleştirebileceklerinden şüpheli bir halde her şeyi erteliyorlar. Bir sosyal hizmet merkezinin müdürü 29 yaşındaki Paula daha da ileri gidiyor: "Çok şükür şimdilik akılcılığım ve pragmatizmim sayesinde annelik arzumu bastırmayı başardım."
"Aşk mutluluktur"

Yine de bu bağımsız kadınlar için aşk hayatın öncelikli alanlarından biri olmaya devam ediyor. Bu nedenle büyük bir uluslararası firmanın finans bölümünde çalışan bekar Laia, hayatında eksik olanın aşk olduğuna inanıyor. Okul aşkıyla iki senedir birlikte olan 23 yaşındaki Rosa "Aşk mutluluktur. Hayatta her şeyi elde edebilirsiniz ama aşk yoksa tam anlamıyla mutlu olamazsınız" diyor.
Hiç biri ideal aşka inanmasa da beklentileri net: ne istediğini bilen, kişilikli, ilgili ama aşırı romantik ya da boğucu olmayan olgun bir erkek. Düşlerinin önemli bir parçası olmamakla birlikte evliliği de tamamen dışlamıyorlar: "Ne olacağını asla bilemezsiniz."
YİNE DE GELENEKSEL BİR EŞ ARIYORLAR

Açıkcası, bazıları herşeylerini evliliğe varacak bir aşka yatırıyor, daha geleneksel bir eş ve annelik rolü arıyorlar. Bu kadınlar tüm boş zamanlarını partnerlerine adıyor. Bazen mesleki tutkuları geri planda kalıyor ve ellerindekiyle yetinmeye razı görünüyorlar.
İki yüksek lisans derecesi olan 30'una yakın Christine "kendini adamak"ta daha da cüretkar. Çok sevdiği çalışmalarını "aile hayatıyla birlikte yürütmek zor olduğu için" bırakmış ve evine daha fazla zaman ayırabileceği bir iş bulmuş.
O halde bağımsızlığın karşısına eşliği ve anneliği mi koyacağız? Her ne kadar öncelikleri değişiklik gösterse de, tercihin aile baskına bağlı olduğu izlenimini edindik.
Feminist bilinç

Hepsi eşitlik, bağımsızlık ve kadınların politikaya katılımı ya da önemli mevkilerde yer alması ihtiyacının farkında. Ne var ki, toplumun geçirdiği şüphe götürme değişimlere karşın erkek şovenizmini yok etmek için yapılması gereken daha çok şey oldupu kanısındalar. Peki bu kişisel kanaatlerin ve güçlü bir feminist bilincin mi yoksa Franco sonrası dönemde kadınların özgürleşmesine dair toplumda, medyada ve okullarda patlak veren tartışmaların mı ürünü?
Doğrusu bu kadınların dünyaları farklı: Politikayla pek ilgilenmediklerini söyleyen Christine ve Melanie, siyaset konuşmaya ya da yapmaya ehil olmadığını düşünen Chelo ve kadınların toplumdaki yerine ilişkin uzun bir eleştiriye girişen Paula ve Jezabel.
Diğer taraftan hepsi sorunun farkında. Anneleriyle kıyaslandığında avantajlılar; zira onların yaşlarındayken anneleri kadınların modernleşmesine ve özgürleşmesine düşman bir siyasi iklimin yanı sıra geleneksel aile sorumluluklarıyla boğuşmak durumundaydı.
"Bizden süper-kadınlar olmamızı istiyorlar"

Lakin, kadınların geleneksel rollerine dair beklentilerin devam ettiğine dikkat çeken Paula, daha fazla özgürlüğün daha fazla toplumsal baskıya tekabül ettiğini düşünüyor: "Bizden süper-kadınlar olmamızı istiyorlar, super-işçiler, super-anneler, süper-eşler, super-aşıklar. Bu bizim için daha fazla sorumluluk ve daha fazla yük demek.
Bazı anneler kızlarının eğitiminde bağımsız olmanın önemine dikkat etmiş görünüyor. Fakat bu örneklerde dahi anne-kız ilişkileri çetrefilli. Annelerin rollerini modern biçimlerde yeniden üretsinler ya da tamamen reddetsinler, tüm bu kadınlar gergin bir ilişkiden bahsediyor: annelerin beklentilerini kızlarına yansıtması, duygusal bağımlılık, müdahalecilik ve otoriterlik… Kadın kişiliklerini buradan başlayarak inşa etmek durumundalar.
* Metni İngilizce orjinalinden Kerem Morgül Türkçeleştirdi.
 
Geri
Üst