KADINLARIN KAZ, NAZ,KURNAZ VE ENKAZ DÖNEMİ!(bu aşk bi başka)
nalan cüneyt neden ayrıldı cüneyt nalan neden ayrıldı ve
Onlarınki 45 yıllık bir aşk öyküsü. Aman canım deyip geçmeyin, hakikaten bir aşk öyküsü. Kadın adam ile tanıştığında 22 yaşında. Adam ise evli ve çocuklu. Üstelik kadından tam 20 yaş büyük. Kadın 24 yaşına gelince evleniyorlar. Tiyatronun duayenlerinden, Ayten Gökçer ve Cüneyt Gökçer’den bahsediyorum. Şimdilerde Ayten Gökçer 24 saatini 87 yaşındaki eşiyle küçücük bir evde geçiriyor. Her dakikası kocasıyla dolu. Gelen dizi tekliflerini kabul etmiyor, arkadaşlarıyla yemeğe bile çıkamıyor. "Geceleri Cüneyt’in nefesini dinliyorum" diyor. "Ya ona bir şey olursa diye ödüm patlıyor. Doktor ’Onun bir şeyi yok sadece yaşlı Ayten, asıl sana bir doktor bulmamız gerek’ diyor. Pazartesi Sohbeti’nin konuğu Ayten Gökçer, 45 yıllık aşkını, zor elde ettiği kocasını, yaşadığı kıskançlıkları anlattı. Keyifle okuyacak, "Böyle evlilikler de varmış!" diyeceksiniz.
* 45 yıl aynı yastıkta olmak, dile kolay. Hiç sıkılmadınız mı evliliğinizden? Üstelik kocanız 20 yaş büyük. -Sıkılmaya vaktim yoktu. Öylesine yoğun, koşuşturmalı bir hayatımız oldu ki...
* İlk görüşte aşkı mı sizinkisi? -Tam ondan işte. Cüneyt’i ilk gördüğüm zaman nefesim tutuldu. O da bana bakıyordu tabii, kim bu genç kız diye. O zaman karısıyla boşanmak üzereydi ve benden dört yaş küçük bir kızı vardı. Ama ben aklıma koymuştum onunla evlenmeyi. Arka cebimde nüfus cüzdanımı ve fotoğraflarımı saklıyordum. O derece yani. Tabii o, o sıralarda boş durmuyor hafif zamparalıklar yapıyor. Zaten tiyatronun tüm kadınları peşinde. Biz flört ediyoruz ama aramızda seks ilişkisi daha yok. Ben bilmiyorum o zamanlar önemini tabii.
* Yani çapkınlık yapıyor. -Balerinlerle falan geziyormuş. Duyuyorum ama inanmıyorum ki. O kadar salak bir yaşımdayım yani. Kaz dönemi. Zaten kadınların üç dönemi vardır. Kaz, naz, kurnaz ve enkaz. Kaz devrinde ne verirsen yutarlar 18-25 arasıdır. Naz devri 25-45, beraber olduğun kişiye her şeyi yaptırırsın. 45’ten sonra kadının kurnaz devri gelir. Sonrası da enkaz zaten.
* Bir adama âşık oluyorsunuz adam evli. Karısını kıskamır mıydınız? -Adam zaten 24 saat benimle birlikteydi. Niye kıskanayım? Ama ben Mediha Hanım’a büyük saygı duyardım. Çünkü aynı durumda kalan kadınların neler yaptıklarını görüyorum. Mediha Hanım benimle olan ilişkisini de gelip geçici diye görmüş. O zamana kadar Cüneyt’in tiyatroda bütün tanıdığı kadınlarla ilişkisi olmuş. Mediha Hanım bizim ciddi olduğumuzu anlayınca, efendice ayrıldı kocasından. Ben ona hep şükran duymuşumdur. Sonra da duruşunu hiç bozmadı.
* Bir gün aynı şeyi yaşarım diye korkmadınız mı? -Kaz dönemi diyorum ya... Gözüm hiçbir şey görmüyordu. Üstelik üzerinize afiyet benim de peşimde olanlar vardı o zaman. Cahil cesareti tabii. Hayatım boyunca Cüneyt’in peşindeki kadınlardan çektim.
Başka masaya bakan erkek iyi koca olmaz
"GENÇ kızlara bir tavsiyem var. Evlilik için çok çabuk karar vermeyin. Asla askerliğini yapmamış bir adamla evlenmeyin. Askerliğini yapmamış adam olgunlaşmamıştır. Bir de masada otururken bir başka masaya bakan adamdan hiç hoşlanmam. ’Ne o müşteri mi arıyorsun?’ diye çok kötü benzetirim." 40-45 yıl mutlu olmak demek hep yatak peşinde koşmak değil ki. Birçok kadın sadece seks istemiyor tam tersine bir hayat arkadaşı istiyor. Genç kızların peşinde koşanlara gelince, herhalde Viagra’ya güvenerek yola çıkıyorlar. Yok böyle bir şey."
Aşkımız hiç bitmedi 43 yıl sonra yatakları ayırdık
* Evlilik aşkı öldürüyor mu? -Asla.Tutkulu aşk yerini çok daha büyük bir sevgiye bırakıyor. Sevdiğiniz adamı tanıdıkça, hayata karşı duruşunu, bakışını anladıkça, çözdükçe daha çok âşık oluyorsunuz. En çok "Aşk bitti kardeş gibi yaşıyorlar" lafına kızıyorum. Niye kardeş gibi yaşansın canım? Yatakta dört nala yaşanan zamanlar vardır ama oradaki durum da zamanla biçim değiştirir. Ayrıca her şey o demek değildir.
* Hâlâ aynı yatakta mı yatıyorsunuz? -Çok yakın zamana kadar yatıyorduk, şimdi o istemiyor. Çünkü bacağını atıyor, kolunu atıyor, çarpınca uyanıyor, rahatsız oluyor artık. Sık sık göğsüne uzanıyor yatıyorum yanında. Sokuluyorum. Sürekli orasın burasını mıncıklıyorum. Aşkım o benim. Benim ellerim çok sıcaktır. Ensesine masaj yapıyorum. "Çek elini, sıcak" diye takılıyor bana. Gülüşüyoruz!
* Âşık olduğunuz adamı 87 yaşında görmek nasıl bir duygu? -Cüneyt benim kocam, sevgilim, babam her şeyim. Biz onunla dünyanın en güzel şeylerini paylaştık. Sağlığı fevkalade, benim sağlığım dökülüyor ama ben geceleri nefesini kontrol ediyorum. Nasıl korkuyorum onu kaybetmekten. Bir yardımcı var ama ben ona bırakamıyorum. Sabahları 5,5’ta kalkıyor, her şeyiyle ben ilgileniyorum.
* Siz de genç değilsiniz, zor bir tempo değil mi bu? -Zor ama istiyorum. İsmi lazım değil, geçenlerde birini söylediler adam şuurunu kaybetmiş, hastanede yatıyormuş. Karısı altı ay olmuş uğramamış yanına. Dedim ki "Getirin tanıştırın kadını benimle de, yüzüne tüküreyim. Bu mudur sevgi?" Bakın bu sabah Cüneyt öyle bir güldü ki kahkahayla dünyalar benim oldu. Baharlar açtı.
* Siz mi güldürdünüz? -Evet. Çatalla yemek yediriyordum. Üst üste verince "Verme" diye isyan etti. Ben de türlü komiklikler yaptım. Öyle bir güldü ki bana, bahar geldi sanki. Gülüşünü gördüğüm zaman dünyalar benim oluyor, yorgunluk falan kalmıyor. Cüneyt diyorum "Bugün iyiyim desen bana sevinçten felç olacağım." O da inadına demiyor!
alıntı
Onlarınki 45 yıllık bir aşk öyküsü. Aman canım deyip geçmeyin, hakikaten bir aşk öyküsü. Kadın adam ile tanıştığında 22 yaşında. Adam ise evli ve çocuklu. Üstelik kadından tam 20 yaş büyük. Kadın 24 yaşına gelince evleniyorlar. Tiyatronun duayenlerinden, Ayten Gökçer ve Cüneyt Gökçer’den bahsediyorum. Şimdilerde Ayten Gökçer 24 saatini 87 yaşındaki eşiyle küçücük bir evde geçiriyor. Her dakikası kocasıyla dolu. Gelen dizi tekliflerini kabul etmiyor, arkadaşlarıyla yemeğe bile çıkamıyor. "Geceleri Cüneyt’in nefesini dinliyorum" diyor. "Ya ona bir şey olursa diye ödüm patlıyor. Doktor ’Onun bir şeyi yok sadece yaşlı Ayten, asıl sana bir doktor bulmamız gerek’ diyor. Pazartesi Sohbeti’nin konuğu Ayten Gökçer, 45 yıllık aşkını, zor elde ettiği kocasını, yaşadığı kıskançlıkları anlattı. Keyifle okuyacak, "Böyle evlilikler de varmış!" diyeceksiniz.
* 45 yıl aynı yastıkta olmak, dile kolay. Hiç sıkılmadınız mı evliliğinizden? Üstelik kocanız 20 yaş büyük. -Sıkılmaya vaktim yoktu. Öylesine yoğun, koşuşturmalı bir hayatımız oldu ki...
* İlk görüşte aşkı mı sizinkisi? -Tam ondan işte. Cüneyt’i ilk gördüğüm zaman nefesim tutuldu. O da bana bakıyordu tabii, kim bu genç kız diye. O zaman karısıyla boşanmak üzereydi ve benden dört yaş küçük bir kızı vardı. Ama ben aklıma koymuştum onunla evlenmeyi. Arka cebimde nüfus cüzdanımı ve fotoğraflarımı saklıyordum. O derece yani. Tabii o, o sıralarda boş durmuyor hafif zamparalıklar yapıyor. Zaten tiyatronun tüm kadınları peşinde. Biz flört ediyoruz ama aramızda seks ilişkisi daha yok. Ben bilmiyorum o zamanlar önemini tabii.
* Yani çapkınlık yapıyor. -Balerinlerle falan geziyormuş. Duyuyorum ama inanmıyorum ki. O kadar salak bir yaşımdayım yani. Kaz dönemi. Zaten kadınların üç dönemi vardır. Kaz, naz, kurnaz ve enkaz. Kaz devrinde ne verirsen yutarlar 18-25 arasıdır. Naz devri 25-45, beraber olduğun kişiye her şeyi yaptırırsın. 45’ten sonra kadının kurnaz devri gelir. Sonrası da enkaz zaten.
* Bir adama âşık oluyorsunuz adam evli. Karısını kıskamır mıydınız? -Adam zaten 24 saat benimle birlikteydi. Niye kıskanayım? Ama ben Mediha Hanım’a büyük saygı duyardım. Çünkü aynı durumda kalan kadınların neler yaptıklarını görüyorum. Mediha Hanım benimle olan ilişkisini de gelip geçici diye görmüş. O zamana kadar Cüneyt’in tiyatroda bütün tanıdığı kadınlarla ilişkisi olmuş. Mediha Hanım bizim ciddi olduğumuzu anlayınca, efendice ayrıldı kocasından. Ben ona hep şükran duymuşumdur. Sonra da duruşunu hiç bozmadı.
* Bir gün aynı şeyi yaşarım diye korkmadınız mı? -Kaz dönemi diyorum ya... Gözüm hiçbir şey görmüyordu. Üstelik üzerinize afiyet benim de peşimde olanlar vardı o zaman. Cahil cesareti tabii. Hayatım boyunca Cüneyt’in peşindeki kadınlardan çektim.
Başka masaya bakan erkek iyi koca olmaz
"GENÇ kızlara bir tavsiyem var. Evlilik için çok çabuk karar vermeyin. Asla askerliğini yapmamış bir adamla evlenmeyin. Askerliğini yapmamış adam olgunlaşmamıştır. Bir de masada otururken bir başka masaya bakan adamdan hiç hoşlanmam. ’Ne o müşteri mi arıyorsun?’ diye çok kötü benzetirim." 40-45 yıl mutlu olmak demek hep yatak peşinde koşmak değil ki. Birçok kadın sadece seks istemiyor tam tersine bir hayat arkadaşı istiyor. Genç kızların peşinde koşanlara gelince, herhalde Viagra’ya güvenerek yola çıkıyorlar. Yok böyle bir şey."
Aşkımız hiç bitmedi 43 yıl sonra yatakları ayırdık
* Evlilik aşkı öldürüyor mu? -Asla.Tutkulu aşk yerini çok daha büyük bir sevgiye bırakıyor. Sevdiğiniz adamı tanıdıkça, hayata karşı duruşunu, bakışını anladıkça, çözdükçe daha çok âşık oluyorsunuz. En çok "Aşk bitti kardeş gibi yaşıyorlar" lafına kızıyorum. Niye kardeş gibi yaşansın canım? Yatakta dört nala yaşanan zamanlar vardır ama oradaki durum da zamanla biçim değiştirir. Ayrıca her şey o demek değildir.
* Hâlâ aynı yatakta mı yatıyorsunuz? -Çok yakın zamana kadar yatıyorduk, şimdi o istemiyor. Çünkü bacağını atıyor, kolunu atıyor, çarpınca uyanıyor, rahatsız oluyor artık. Sık sık göğsüne uzanıyor yatıyorum yanında. Sokuluyorum. Sürekli orasın burasını mıncıklıyorum. Aşkım o benim. Benim ellerim çok sıcaktır. Ensesine masaj yapıyorum. "Çek elini, sıcak" diye takılıyor bana. Gülüşüyoruz!
* Âşık olduğunuz adamı 87 yaşında görmek nasıl bir duygu? -Cüneyt benim kocam, sevgilim, babam her şeyim. Biz onunla dünyanın en güzel şeylerini paylaştık. Sağlığı fevkalade, benim sağlığım dökülüyor ama ben geceleri nefesini kontrol ediyorum. Nasıl korkuyorum onu kaybetmekten. Bir yardımcı var ama ben ona bırakamıyorum. Sabahları 5,5’ta kalkıyor, her şeyiyle ben ilgileniyorum.
* Siz de genç değilsiniz, zor bir tempo değil mi bu? -Zor ama istiyorum. İsmi lazım değil, geçenlerde birini söylediler adam şuurunu kaybetmiş, hastanede yatıyormuş. Karısı altı ay olmuş uğramamış yanına. Dedim ki "Getirin tanıştırın kadını benimle de, yüzüne tüküreyim. Bu mudur sevgi?" Bakın bu sabah Cüneyt öyle bir güldü ki kahkahayla dünyalar benim oldu. Baharlar açtı.
* Siz mi güldürdünüz? -Evet. Çatalla yemek yediriyordum. Üst üste verince "Verme" diye isyan etti. Ben de türlü komiklikler yaptım. Öyle bir güldü ki bana, bahar geldi sanki. Gülüşünü gördüğüm zaman dünyalar benim oluyor, yorgunluk falan kalmıyor. Cüneyt diyorum "Bugün iyiyim desen bana sevinçten felç olacağım." O da inadına demiyor!
alıntı
Tatlı ve duygulu bir anlatım olmuş, ne güzel ifade etmiş herşeyi. Böyle bir aşk da herkese nasip olmaz gerçekten. 
