Kalın Bağırsak Tümörleri

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
Kalın Bağırsak Tümörleri
kalın bağırsak kalınlaşması bağırsak kalınlaşması nedir karın zarı kanseri belirtileri bağırsakta kalınlaşma
KALIN BAGIRSAK TUMORLERI
Kalınba ırsak tümörleri iyi ya da kötü huylu olabilir. İyi huylu tümörler oldukça seyrek, kötü huylular ise çok daha yaygındır. Kötü huylu ba ırsak tümörleri sindirim kanalında görülen tümörler arasında, mide ve düz ba ırsak (rektum) kanserlerinden hemen sonra üçüncü sırada gelir. Yemek borusu kanseri ve sindirim kanalının öteki bölümlerinde rastlanan kanserlerden ise daha yaygındırlar. Bu kanser türü genellikle erişkinlik ve yaşlılık döneminde görülür.
Klinik açıdan önemli bir nokta, sa kalınba ırsak çapının sol ba ırsa ınkine oranla daha büyük olmasıdır. Bu nedenle ba ırsaktaki geçiş ile ilgili yakınmalar sol yanda sa a göre daha erken görülür; başka bir deyişle sol kalınba ırsak kanserlerinin hastalık belirtileri sa kalınba ırsaktan daha çabuk ortaya çıkar.
NEDENLERİ
Kalınba ırsak kanserinin nedeni bilinmemektedir, ama kanser oluşumunu hazırlayan etkenler iyi bilinir.
- Çevresel etkenler. Kanser yapıcı etkenlerin harekete geçmesini sa layan ve onları yönlendiren çevresel etkenler vardır.
Amyant işçilerinde, dokuma sanayisinde, çelik dökümhanelerinde ve sentetik iplikle halı dokunan fabrikalarda çalışan işçilerde kalınba ırsak kanserine yakalanma tehlikesi daha çoktur.
Selenyumun kalınba ırsak kanserindeki etkisi tartışmalıdır. Kalınba ırsak kanseri hastalarının kanlarındaki selenyum düzeyi düşük bulunmuştur. Su ve topra ında yüksek oranda selenyum bulunan bölgelerde kalınba ırsak-düz ba ırsak kanserlerine ba lı ölümlerde azalma saptanmıştır.
- Beslenmeye ba lı etkenler. Günümüzde henüz ba ırsak kanserine neden olan kanser yapıcı bir hastalık etkeni saptanmamıştır. Batı tipi beslenme, ba ırsak kanseri tehlikesini artıran bir etkendir. Örne in, kalınba ırsak kanserinden ölümlerle hayvansal ya tüketimi
arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Fazla bira tüketiminin de düz ba ırsak (rektum) kanserine yol açabilece i düşünülmektedir. Lahana ve Brüksel lahanası gibi bazı sebzelerin kalınba ırsak kanserine karşı koruyucu etkisi vardır. Bunların içerdi i yükseltgeme önleyici (anti oksidan) maddelerin, kemirici hayvanlarda, polisiklik (birden çok karbon halkası taşıyan) hidrokarbonların yol açtı ı kanser oluşumunu engelledi i belirtilmiştir.
Lifli besinlerle beslenmenin de koruyucu etkisinden söz edilir. Bu varsayıma göre, daha çok lifli besinler tüketen Afrika toplumlarında, Batılı beslenme alışkanlıklarına sahip toplumlara oranla kalınba ırsak-düz ba ırsak kanserinin görülme sıklı ı çok daha azdır.
  • Kalıtsal etkenler. Kalıtsal etkenlerin çok önemli oldu u görülmektedir.
  • Kanserli hasta ailelerinde kansere yakalanma olasılı ı nüfusun öteki bölümüne göre daha yüksektir.
  • Ailesel polipoz ve Gardner Sendromu gibi iki kalıtsal hastalık büyük oranda kalınba ırsak kanserine eşlik eder.
  • Meme, rahim ve yumurtalık kanserine yakalanmış hastaların ailelerinde kalın-ba ırsak kanseri sıklı ı yüksektir.
  • Kalınba ırsak kanserinin yüksek oranda görüldü ü ailelerde, hastalar genellikle gençtir; sa kalınba ırsak tümörüne daha çok rastlanır; birkaç organda tümör vardır.
Bazı olgularda ba ırsak tümörü meme ve dölyata ı tümörleriyle birlikte görülebilir.
KANSER ÖNCESİNDE GÖRÜLEN LEZYONLAR
- Polipler. Sindirim kanalında boşlu a do ru çıkıntı yapmış, saplı ya da sapsız oluşumlara polip denir. Yalnız adenometöz polipler kanser öncesi görülen lezyonlardandır.
Polip-kanser ilişkisi aşa ıdaki özellikleri gösterir:
  • kanser-adenom birlikteli i oldukça sıktır;
  • adenomlar ile kalınba ırsak ve düzba ırsak kanserlerinin vücutta da ılımı birbirine benzer;
  • adenom ve karsinomların yaşa ba lı olarak çizdi i e riler yaklaşık 10 yıllık bir farkla koşut gider;
  • adenomların seyrek görüldü ü ülkelerde kanserin görülme oranı düşüktür;
  • kalınba ırsak boyunca saptanan poliplerin yaygın biçimde kesilip alındı ı toplumlarda kanser görülme sıklı ı daha azdır.
Günümüzde adenomların kanser yapıcı lezyonlar oldu u genellikle kabul edilmiştir. Adenomlardan kanser gelişme tehlikesi polipin büyüklü üyle, hücre tipiyle, doku yapımındaki de işiklik derecesiyle (displazi) ve poliplerin sayısıyla ilişkilidir.
- Düzba ırsak ve kalınba ırsa ın ülserli iltihabı. Düz ba ırsak ve kalınba ırsakta iltihabi hastalı ı (Crohn hastalı ı ve ülserli kolit) olan kişilerde, hastalı ın ileri yıllarında kalınba ırsak kanseri oluşma tehlikesinin genel nüfusa oranla 10 kat daha fazla oldu u kabul edilir. Bu hastalarda kanser normal kişilerden 20 yıl kadar daha önce, 30-40 yaşlarında görülür.
Çocukluk ça ında başlayan düzba ırsak ve kalınba ırsak iltihabı olgulannda, hastalık süresi 10 yılı buldu unda büyük olasılıkla hastalı ın uzamasına da ba lı olarak kanser tehlikesi artar. Düzba ırsak ve kalınba ırsaklarında ülserli iltihap olan hastalarda, hastalık süresi 30 yılı geçti inde ve olay kalınba ırsa ın tümüne yayıldı ında kansere yakalanma oranı yüzde 56 ya çıkar.
Bu hastalarda erken kanser tanısı oldukça zordur. Belirtiler her iki hastalıkta da birbirine çok benzer. Ayrıca radyolojik bulguların yorumlanmasında güçlükler görülebilir. Kesin tanı, kalınba ırsa ın bir alet yardımıyla do rudan gözlemlenip (kolonoskopi) de işik bölgelerinden birçok örnek alınarak (biyopsi) bunların incelenmesiyle konulur.
  • Divertiküller. Tümörün bulundu u kalınba ırsak bölümünün dışa do ru cepleşmesi 60 yaşın üzerindeki kişilerin yüzde 40-50 sinde görülür. Bu nedenle sık görülen bir belirtidir. Çok sayıda divertikül oluşumu (divertiküloz) kanser yapıcı bir hastalık de ildir.
  • Safrakesesinin çıkartılması (kolesistektomi). Safrakesesi açlık durumunda önemli miktarda safra tuzu içerir. Safrakesesi ameliyatla alınınca bu birikim gerçekleşemedi inden, safra tuzları olanca hızıyla dolaşır. Böylece ba ırsak bakterilerinde safra tuzlan daha çok görülür ve safra asitleri artar. Bunların :):):):)bolizmasından kalınba ırsak ve düzba ırsak mukozası için kanser yapıcı kabul edilen birtakım maddeler türer. Bu nedenle geçmiş yıllarda safrakesesinin alınmasının kalınba ırsak kanserinin oluşmasında bir tehlike etkeni olabilece i tartışılmıştı. Son yıllardaki klinik çalışmalarda ise, safrakesesi alınan kişilerde kalınba ırsak kanserine yakalanma oranının daha yüksek oldu una ilişkin belirgin bir sonuç alınamamıştır.
TÜMÖR TİPLERİ
İlk olarak kanserin tek başına görüldü ünü belirtmek gerekir, yani hastalık ba ırsa ın yalnızca bir bölümünde yerleşir. Bazı olgularda ba ırsa ın birden çok yerinde tümör kütlesine rastlanabilir. Başlıca üç tipi vardır: Ülserli tip, vejetan tip ve skiröz tip.
Ülserli kanserin özelli i, tümör içindeki damarların yıkımı sonucunda tümör kütlesi üzerinde geniş yaraların (ülserlerin) bulunmasıdır. Ülserleşme ilerleyicidir; ba ırsak duvarını derinli ine aşındırma e ilimini gösterir. Sonraki aşamada karın zarına ya da daha önce gelişen yapışıklıklar sonucunda kanserli bölgeye yaklaşmış öteki organlara do ru aşınma sürebilir. Vejetan tip kanser, öncelikle ba ırsak kanalına do ru büyüyen, önce daralma sonra da bütünüyle tıkanmaya neden olan et yı ını görünümünde bir kütleyle belirlenir. Bu kütle çevresinde genellikle doku ölümlerine ba lı gelişmeler, kütlenin kendisinde de bazı biçim bozuklukları ve kanamalar görülebilir. Skiröz kanser tipinde ise tümör ba ırsak kanalının içine sarkmadan ba ırsak duvarında ortaya çıkar. Her kanser tipinde sonuç az çok aynıdır. Kanser hücrelerinin yerleşti i bölgede ba ırsak duvarı kalınlaşır. Bu da ba ırsak kanalının daralmasına yol açar.
TÜMÖRÜN YAYILIMI
Uzun ya da kısa süren birinci dönemden sonra, kanser birincil yerleşim alanından organizmanın başka bölgelerine do ru yayılma e ilimine girerek :):):):)staz adı verilen ikindi odaklar yapar.
Kötü huylu kalınba ırsak tümörlerinin yayılımı de işik yollar izler. Kanser hücreleri kapı toplardamarı yoluyla karaci ere gelir ve burada birçok yayılım odakları oluşturur. Bu odaklar beyazımsı, sert, karaci er yüzeyinden kabarık, yuvarlak oluşumlardır. Kanser hücreleri daha sonra kan yoluyla akci ere ulaşır. Kalınba ırsa ın zengin lenf a ı, lenfler yoluyla yayılmayı kolaylaştırır. Kanser hücreleri üst ve alt ba ırsak askısı (mezenter) damarlarıyla birlikte giden lenf damarları yoluyla önce kalınba ırsa ın yanındaki ve üstündeki lenf dü ümlerini, sonra orta bölümdeki lenf dü ümlerini, son aşamada ise merkezi ba ırsak askısı lenf dü ümlerini tutar. Tutulan lenf bezleri büyür ama en belirgin de işim, sertliklerindeki artıştır.
Bir başka yol, ba ırsaklarda oluşan do rudan yayılmadır. Kanserli doku parçacıkları ana kütleden koparak sindirim kanalını izleyip, ba ırsa ın daha aşa ı bölümlerine gider ve orada yerleşirler. Burada büyüyüp gelişerek, kaynaklandıkları kanser kütlesinin boyutlarına bile ulaşabilirler.
Kanserin son yayılma biçimi ba ırsak duvarı içinde gerçekleşir. Kanser, duvar içindeki lenf damarlarını izleyerek, ba ırsak duvarı boyunca karın zarına kadar gider ve birincil kanser kütlesinin kapladı ı alandan daha geniş bir bölgeye yayılır. Kanser hücreleri karın zarına ulaşınca çevreye yayılarak kanlı asit (karın boşlu unda kanlı sıvı toplanması) oluşturan yaygın karın zarı kanserine yol açarlar. Bu tabloda karın zarı büyük miktarda kanlı sıvı üreterek kanser hücrelerinin saldırısına karşı koymaya çalışır ya da kanser hücreleri Douglas boşlu una (erkekte düzba ırsak ile idrar torbası arasındaki, kadında ise düzba ırsak ile dölyata ı arasındaki çukur alan) ve kadınlarda her iki yumurtalı a yerleşir. Karın zarına ulaşan kanser komşuluk yoluyla da yayılabilir. Böylece inceba ırsa ın kıvrımlarında, böbrek ve idrar borularında, omurganın bel ve kuyruksokumu arasındaki bölümü ile mesanede kanser görülebilir.
Kanserin geniş yayılımı, köklü bir cerrahi girişimi engeller. Hasta bu nedenle ameliyat edilemez. Lenf yoluyla yayılan yerel kanserler bu grupta yer almaz.
Ameliyat edilemeyen olgularda, ba ırsak kanalında geçişin aksamaması için yalnızca belirtilere yönelik cerrahi yöntemlere başvurulur. Bu tür girişimler hastanın yaşam süresini uzatmada pek etkili de ildir. Tedavinin en önemli noktası erken tanıdır.
 
Geri
Üst