Kamuda İletişimcilik

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Kamuda İletişimcilik
iletişimcilik
Kamuda İletişimci İstahdamı
İLETİŞİM ÇAĞINDA İLETİŞİMSİZ VE İLETİŞİMCİSİZ KAMU KURUMLARI
Bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci olarak tanımlayabileceğimiz iletişim adeta çağımıza damgasını vurmuş bir kavramdır. Şöyle ki ülkelerin birbirleri ile olan ilişkilerinde dahi iyi bir iletişim stratejisi ile hareket eden ülkeler birçok avantaj sağlamaktadır.Çağımızda en önemli iletişim teknikleri propaganda, kamuoyu oluşturma teknikleri, halkla ilişkiler teknikleri basın yayın, imaj faaliyetleri ve piyasa araştırmalarıdır.Türkiye’de bu alanlarda eğitim veren otuzdan fazla iletişim fakültesi bulunmaktadır.Peki Türkiye’deki kamu kurumları özellikle basın yayın, tanıtım ve halkla ilişkiler müdürlüklerinin/müşavirliklerinin iletişim yönünden ilerleme durumları nedir? Bu kurumlarda çalışan personelde hangi nitelikler aranmaktadır.
Akla ilk gelen cevap elbette ki iletişim fakültelerinin ilgili alanında eğitim görmüş; halkla ilişkiler, tanıtım, genel iletişim, kamuoyu oluşturma teknikleri alanında nitelikli eğitim almış iletişimcilerin bu kurumlarda istihdam ediliyor olmalarıdır.Peki durum gerçekten böyle midir?
Örneğin TBMM Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğünde toplam çalışan sayısı “49” iken, iletişim fakültesi mezunu ise “3”kişidir.Yani ilgili kurumda alanında eğitim görmüş çalışan yüzdesi yalnızca %6’dır.
Bununla beraber Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliğinde ise çalışan dokuz personelin yalnızca biri basın-yayın y.o. mezunudur.
Ulaştırma Bakanlığının ilgili bölümünde toplam dokuz çalışana karşı üç kişi, Sağlık Bakanlığında ise toplam on üç çalışana karşın dört iletişim fakültesi mezunu bulunmaktadır.
Başbakanlık Denizcilik Müşteşarlığı ve Telekominikasyon Kurumu’nun ne ilgili birimlerinde ne de kurumun tamamında iletişim fakültesi mezunu bulunmamaktadır.
Görüldüğü gibi Türkiye’deki iletişim fakültelerinin tamamında halkla ilişkiler ve tanıtım bölümleri olmasına ve her yıl 2000’e yakın iletişimci bu fakültelerden nitelikli bir eğitim alarak mezun olmasına rağmen kamunun halkla ilişkiler daireleri örneğine az rastlanır bir uygulamaya imza atmaktadır. Bu uygulama tıp mezunlarının doktor; hukuk mezunlarının avukatlık, savcılık yapamamasına eş değer bir uygulamadır ve yanlıştır.
Bir diğer önemli husus ise Türkiye’nin en önemli problemlerinden biri olan işsizlik ve istihdam sorunundadır. Şöyle ki ülkemizde bulunan iletişim fakültelerinden yılda 6000’den fazla iletişimci mezun olmaktadır.Bu sayının büyüklüğüne bakıldığında ülkemizde yalnızca özel sektörün bu sayıyı kaldırmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Kamuya bakıldığında ise söz gelimi bu yıl KPSS sınavı ile kamuya alınan iletişim fakültesi mezunu sayısı yalnızca “3”dür.Bu nedenle her geçen yıl bu alanda eğitimli binlerce genç işsizler ordusuna katılmaktadır.
Bugün için ülke gündeminde ilk sırada gelen konulardan biri olan AB ile ilişkilerde ülke içinde halkımıza AB’nin nasıl bir kurum olduğu, üyelik görüşmeleri ve sonunda ülkemizde ne tür değişiklikler ve gelişmeler olabileceği anlatılmadığı ve konu ile ilgili gerekli tanıtım yapılamaması ve bunun sonucunda çıkan en küçük sorunda halkın AB ile ilgili güven bunalımına girmesi; Sözde ermeni soykırımında ülkemize karşı kurulan lobilerle yapılan propaganda faaliyetlerine uygun iletişim teknikleri ile gerektiği gibi yani anında cevap veremememiz; Kıbrıs konusunda şu ana kadar önerilen en kapsamlı çözüm planına evet dememize rağmen ülkemizin bu konuda uzlaşmaz olarak lanse edilmesine yeterli cevabı uygun iletişim teknikleri ile verememiz iletişim alanında ne kadar başarısız olduğumuzun en açık kanıtıdır.Sizce Türkiye hangi döneminde hem ülke içinde hem de ülke dışında bu kadar çok iletişim kurmaya ve bu iletişimi gerçekleştirecek nitelikli iletişimcilere ihtiyaç duymuştur?
Sonuç olarak ülkemizdeki kamu kurumları çağımızın vazgeçilmezi olarak tanımlayabileceğimiz iletişim alanında sınıfta kalmışlardır.Ülkemizin bu alanda yetişmiş genç beyinleri ise ilgili kamu kurumlarının uyguladığı istihdam politikalarını hayret ve şaşkınlıkla izlemektedir.Ülkemizde halen daha iletişim geleceğin mesleği olarak tabir edilmektedir.
Yalnız bilinmelidir ki gelecek gelmiş ve geçmektedir!...


ibrahim Arslan
 
Geri
Üst