Kokuyla İletişim

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Kokuyla İletişim
Bitkiler saldıkları kokularla böceklere ve diğer bitkilere mesajlar gönderiyor. Tırtıldan kurtulmak için eşekarılarını çağırıyor, 'uyarı' aldıklarında yenmemek için tatlarını bozuyorlar. Günlerin sayısını hesaplayarak çiçekleniyor, gözeneklerini karmaşık bir sistemle açıp kapıyorlar. Atlas bitkilerin yeni keşfedilen dünyasını Utah Üniversitesi'ne sordu...

Bitkiler çok ilginç kimyasal maddeler salgılıyor. Bunların arasında otçul böceklerin sindirim sistemlerini, metobolizmalarını etkileyenler de var, bu böcekleri yiyen hayvanları cezp edenler de. Üstelik bitkiler farklı türden zararlılarla mücadele için farklı maddeler üretiyor. Örneğin tırtıllar tütün, pamuk ya da mısır yemeye başlayınca bitkiler, yumurtalarını tırtılların üstüne bırakan eşekarılarını çeken uçucu kimyasallar üretiyor.
Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden böcekbilimci Consuelo De Moraes, 'bu çok karmaşık, harika bir sistem' diyor. Aynı üniversiteden Profesör Jim Tumlinson'un yaptığı deneyler de bitkilerin birbirlerine çok benzeyen iki bakteri türünü bile ayırt ettiğini ve farklı maddeler salgıladığını gösterdi.

Tohum oluşumunda büyük rol üstlenen çiçek kokusu, karmaşık biyokimyasal süreçlerle oluşuyor; içinde yüz farklı bileşik olabiliyor. Dağsümbülleri de kokularıyla tozlaştırıcı hayvanları cezp ediyor. Çiçeklenmede gün uzunluğu ve sıcaklığın etkisi var.

imperiaflex010go6.jpg



Araştırmalara göre bitkilerin havaya saldığı kimyasal maddeler, yakındaki diğer bitkilerin savunma mekanizmasını da harekete geçirebiliyor. Kaliforniya Üniversitesi'nden Richard Karban ve meslektaşları, üç mevsim boyunca Amerika'ya özgü fundaların yapraklarını uçlarından kesti. Zarar gören fundalar, havaya metil yasmonat adlı bir madde salgıladı. Rüzgârın estiği yöndeki tütün bitkileri de yapraklarının tadını bozan savunma maddelerinin üretimini artırdı.
Son zamanlarda yapılan araştırmalardan biri de Duisburg-Essen Üniversitesi'nden Martin Heil ve Juan Bueno'nun sonuçları mart ayında PNAS'ta yayımlanan çalışması. Araştırmacılar doğal ortamlarındaki fasulyeleri, böceklenmiş bitkilerden çıkan kimyasallara maruz bıraktı. Fasulye bitkileri de etçil böcekleri cezp eden değişik bir tür nektarın üretimini artırdı…
Kısa bir süre önce bitkilere ilişkin şaşırtıcı bir gerçek daha ortaya çıktı. Bitkilerin burnu yok ama küçük bir saksı domates, hatta domates kokusundan yapılmış bir parfüm bile 'küskütü' (Cuscuta pentagona) kendine çekiyor. Kökleri olmayan küsküt, asalak bir bitki. Birçokları dönerek büyüyen küsküt filizlerinin karşılarına hangi bitki çıkarsa ona sarıldığını düşünüyordu. Ancak Consuelo De Moraes ve ekibinin, sonuçları Science dergisinde yayımlanan araştırmaları bunun doğru olmadığını gösterdi. Üstelik araştırmacılar yaptıkları deneylerde sadece buğday bulunduğunda küskütün ona doğru büyüdüğünü ama hem domates hem buğday varsa domatese doğru büyüdüğünü gördü. İşin ilginç bir tarafı da küskütü iyi besleyemeyen buğday bitkisinin kokusunda, bu asalağı iten kimyasal bir madde tespit etmeleriydi.



Otomatik Gözenek

Bitkinin büyümesi sırasında, yaprak gibi ince kısımlarda, hücrelerin birbirine kenetlenmiş yapboz parçaları gibi geliştiğini biliyor muydunuz? Kaliforniya Üniversitesi'nden Profesör Zhenbiao Yang'ın ekibi yakın geçmişte Cell dergisinde bir araştırma yayımladı. Buna göre hücresel proteinler, hücrenin bir tarafına dışa doğru büyümesini 'söylerken' komşusuna da girinti yapmasını 'söylüyor.' İnce ayarlı bu biyolojik sistem, yaprakların dayanıklı olmasını sağlıyor. Asalak bir bitki olan 'küsküt' (Cuscuta pentagona) şaşırtıcı şekilde 'koku alıyor'. Buğday ve domates arasına konduğunda farkı anlıyor; domatese doğru yöneliyor ve ona dolanarak büyüyor. Bitkilerdeki karmaşık sistemlerden biri de atmosferbilimcilerin bile ilgisini çeken gözenek sistemi. Fotosenaaade kullanılan karbondioksit, yaprak ve saplardaki binlerce gözeneğin açılmasıyla içeri giriyor; bu sırada biraz su buharı da dışarı çıkıyor. Bir süre önce Utah Üniversitesi'nden Profesör David Peak'in ekibinin PNAS'ta yayımlanan çalışması sıcaklık, nem ve ışık düzeyi değiştikçe, gözeneklerin açıklığının da ayarlandığını ortaya koymuştu. Castilla-La Mancha Üniversitesi araştırmacılarının yeni deneyleri de ışık değişimi olduğunda gözeneklerin birbirlerinden bağımsız olarak açılıp kapandığını gösterdi.

imperiaflex030dx6.jpg


Profesör David Peak, Atlas'la yaptığı görüşmede şu bilgiyi verdi: 'Bazen gözenekler, aralarında ‘iletişim kurarak' da açılıp kapanıyor…' Araştırmacılar, yaprağın gölgede kalan kısmındaki gözeneklerin kapalı kalıp ışıkta olanların açılmasını sağlayan bu sistemin, su kaybı ve karbondioksit kazanımı arasındaki dengeyi de en iyi şekilde sağladığını belirtiyor. Geçtiğimiz yıl Cell dergisinde yayımlanan bir çalışma da yaprakların yüzeyinde hastalık yapıcı bakteriler bulunduğunda gözeneklerin parlak gün ışığında bile kapandığını göstermişti.
Bitkiler çiçeklenme aşamasına nasıl geçiyor? Gün uzunluğu ve sıcaklıklığın çiçeklenme sürecinde rol oynadığı biliniyordu. Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden Richard Amasino ve meslektaşları, bu sürecin mekanizmalarından birini daha keşfetti. Havuç, lahana, pancar gibi iki yıllık bitkilerin ilkbaharda çiçek açması için uzunca bir süre soğuk havaya maruz kalmaları gerekiyor. Araştırmacılar, bu bitkilerin genlerinin sonbaharda çiçek açmalarını engellediğini, ancak belirli bir süre soğuktan sonra (genelde bir ve üç ay arasında değişiyor) genetik bir alarm saatinin çiçeklenme sürecini başlattığını belirledi.

Amasino soğuk günlerin sayısının hesabının hücresel düzeyde tutulduğunu söylüyor. Çiçeklenme zamanı önemli, çünkü döllenen çiçekler tohum ve meyvelerin oluşumunu sağlıyor. İşte bu noktada, çiçeklerden yayılan kokuların önemi de ortaya çıkıyor. Çiçekli bitkilerin çoğunun döllenmesini hayvanlar sağıyor; bu kokular onları cezp ediyor. Çiçek kokularının ardındaki karmaşık biyokimyasal işlemleri inceleyen bilim insanlarından Profesör Eran Pichersky 'Bir çiçek kokusunda yüz farklı kimyasal bileşik olabilir' diyor. Basamak basamak senaaalenen aldehidlerden, benzenoidlerden ve başka uçucu kimyasallardan oluşan ahenkli aromalardır.
 
Geri
Üst