Kurumsallaşma

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Kurumsallaşma
KURUMSALLAŞMA Ama Kim İçin?

İşletmenize bir devinim kazandırmak istiyorsunuz. Ama bunu nasıl yapacaksınız??? Her yerde KURUMSALLAŞMA kavramından bahsediliyor. Herkes çözümün kendisinde olduğunu iddia ediyor ve rekabette önce çıkabilmek için her kafadan ayrı bir çözüm vaadi çıkıyor. Acaba sizin çözümünüz gerçekten işletmenizi kurumsallaştırmak mı?

İşletmeler hepimizin bildiği gibi geliştikçe, neredeyse insan vücudu kadar karmaşık yapılara, sorunlara kavuşuyorlar. Durum böyleyken gelişimini bir noktaya kadar tamamlamış fakat büyük adımı atması gereken yada yeni yeni gelişmekte olan veya küçük ama gelecek vaad eden işletmenize destek çıkacak yönetim çözümlerinden yararlanmak istiyorsunuz. Peki ne yapılması gerekir??? Nereden başlayacağız??? İşte cevaba ihtiyacı olan ilk soru bu aslında.

Öncelikle kurumsallaşmanın ne olduğunu, nasıl bir yapı arzettiğini biliyor muyuz? Gerçekten kurumsal bir firma olmaya mı ihtiyacımız var yoksa yönetim sistemimizin, yönetim yapımızın elden geçmesi yeterli mi? Kurumsal bir yapıya sahip olmak, yıllar boyu sürecek çalışmaların ve kurum kültürüne özgü tüm çalışanların oluşturduğu bakış açılarının toplamıdır. 6-12 Ayda ISO 9000 belgesi almaya yetecek çalışmalara hiç benzememektedir. Birkaç danışman ile gerekirse yıllar sürecek çalışmalara adım atmak için öncelikle bu kararın getireceği maliyeti de göz önünde bulundurmak gereklidir.

İşletmenizin aksayan veya geliştirilmesi gereken yönleri için danışmanlara başvurmak ise farklı bir durumdur. Örneğin pazarlama teşkilatımızın yetkinliğinin arttırılması, seçimi, nitelikleri, eğitimleri, yönetimi konularında bir pazarlama yönetim danışmanına başvurabiliriz. Veya insan kaynakları departmanımızı güçlendirmek amacı ile performans yönetimi, çalışan psikolojisi, etkili iletişim, motivasyon, takım yönetimi, kariyer planlama, şirket içi eğitimler gibi alanlarda uzman danışmanlarla çalışabiliriz. Fakat bunların hiçbiri tek başına kurumsallaşmaya yönelik atılan adımlar olmamaktadır.

Bilindiği gibi ülkemizde küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz genellikle yollarını karanlıkta el yordamıyla bulur gibi bir aşağı bir yukarı dalgalı bir denizde seyretmektedir. Bunun sebeplerine yüzeysel olarakta inecek olursak, bu durumun kökeninde, işin nasıl yapılacağını çok iyi bilen, alaydan yetişme ustalarımızın işletme kurduklarında yönetim bilgisi eksikliklerinden dolayı zaman zaman sıkıntılarla karşılaşmaları ve bunlara çözüm bulamamaları yatmaktadır. Hiçkimse binbir emekle ortaya çıkardığı, birçok zorluğa göğüs gererek gözü gibi baktığı işletmesini elbette batacağını düşünerek kurmamıştır. Fakat ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada bir çok KOBİ (Küçük ve Orta Boy Ölçekli İşletme) yönetim eksikliklerinden dolayı ömrünü 5. yıla ulaştıramamaktadır. Bunun temel sebebini ise başta yönetimde oluşabilecek sorunlara çözüm yaratma bilgisine sahip olmamak ve en önemlisi yönetimin belli bir standarda oturmaması, kafadan alınan kararların, iş süreçlerinde devamlı değişikliğe yol aşması sonucu, işletmeyi sekteye uğratması oluşturuyor.

Bir işletmenin gerçek anlamda kurumsallaşmaya başlayabilmesi için öncelikle o işletmenin babadan oğula devrinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu önemsiz gibi görünen ayrıntı aslında olayın can damarını oluşturmaktadır. Çünkü birçok işletme, kurucusunun vefatı sonucu veya yönetiminin devri sonucu, varisler arasında paylaşılamamaktan veya çok başlı yönetim düzeni yüzünden dağılmaktadır.

Kurumsallaşmanın özünde, işletmenin yöneticileri değişse bile devamlılığını sürdürebilmesi yatar. Oluşturulacak planlı, düzenli bir yönetim sistemi sonucunda, pazarlamadan tutun insan kaynakları departmanına kadar saat gibi tıkır tıkır işleyen bir sistem olmalıdır işletme.

Bir işletmenin kurumsallaştırılması hiçte sanıldığı kadar kolay bir süreç değildir. Yıllarca sürecek çalışmaların sonucu olarak bir işletme kültürü ve bakışı sağlamak teker teker tüm çalışanlarla ilgilenmeyi gerektirir. İnsana, işi yapana saygı ve empati her sürecin uygulanmasında temel prensiptir. Çünkü bir işi en iyi bilen, o işi yapandır.

"Biz büyük bir firma değiliz, topu topu 20-30 kişiyiz. Bırakın kurumsal bir yapıya kavuşmayı; yönetim sistemi oluşturmak, kaynakları etkin kullanmak, daha iyiye ulaşmak için kafa yoracak vaktimiz de yok bilgimiz de. Kendi yağımızla kavruluyoruz işte"
Şurası çok açıkki bu düşünce KOBİ´lerin gelişimi için önemli bir direnç oluşturuyor. Bunun aşılmasını sağlamanın en önemli unsuru ilk önce bu kısır döngüden kurtulmayı istemektir. Firmalara el yordamıyla değil planlı iş yapma becerilerinin sağlanması gerekli.

Bunun yanısıra babadan çocuklara geçiş süreci işletmelerde birçok krize sebep olmaktadır. Özellikle üniversite okumuş ve geniş bir bakış açısına sahip fakat tecrübesiz, olası risklere önem vermeyen gençlerle, tırnaklarıyla kazıyarak işletmelerini bugünlere getirmiş, yılların tecrübe ve birikimine sahip, değişimleri gereksiz riskler olarak gören babaları arasında yaşanan sorunlar şirketleri krize hatta dağılmaya kadar götürmektedir. Bu nedenle öncelikle şirket, geçiş aşamasına adım attıysa bu konuya eğilmek, eski ve yeni yöneticileri bu konuda bilinçlendirmek yönetimi geliştirme çalışmalarının en önemli aşamalarından biridir.

Bunun yanısıra işletme yöneticileri, yaşları ve eğitim seviyeleri ne olursa olsun temel yöneticilik becerileri, stratejik yönetim, liderlik, etkili iletişim, empati, takım yönetimi, çağdaş yönetim ve organizasyon teknikleri, problem çözme teknikleri, krizden çıkış stratejileri gibi alanlarda eğitim almayı bir angarya olarak görmemeliler. İşletme yöneticileri, dünya üzerinde yönetenler ve yönetilenler varolduğundan beri gelişen birikimleri alarak hem çözümü bulunmuş birçok problemi sorunsuzca aşmayı öğrenir hem de işletmelerini daha iyiye taşımak için gerekli olan zamana, yaşanmış tecrübelere sahip olurlar. Bu sebepledir ki KOBİ´lerimiz öncelikle, eğitimleri bir zorunluluk, üretimden çalınan bir zaman olarak görmemelidir.

Geniş bir vizyona sahip işletmeler, hangi durumda ve sorunda, neyin yapılması gerektiğini baştan belirleyerek, oluşabilecek hataların baştan ele alınıp oluşmadan önlenmesini sağlayabilecek bir yapı sahiptir.

Kurumsallaşma gibi uzun vadeli yolculuklara çıkmadan önce işletmenizi analiz edin. Neye ihtiyacınız var belirleyin. Kurumsallaşma, işletme rayına oturduktan sonra uzun yolculuklara çıkabilme becerisidir. Sığ sularda yüzmeyi öğrenelim ki, açık denizlerde fırtınalara göğüs gerebilelim.


Kılınç Orhan Erdemir
 
Geri
Üst