Neden´Se..
Nedeni bilindiği halde; bilinmiyormuş gibi davranılan bir çok neden...Bu nedenler; hep nedense diye geçiyor günlük yaşamımızda... Ve kişinin merak dürtüsünün başlangıcı gibi görünüyor... Bir türlü devamı da getirilemiyor...
Bu anlayış; merak dürtüsünün kamçılanmadığı düşüncelerde; zamanla kişisel ve toplumsal yapımızı etkilediği gibi, varlığı hissedilmeyen bir tül oluşturuyor kişilerin kafalarında…
Ve kişiler de; meraksızlığa karşı bir alışkanlık yaratıyor.
Genellikle köküne inilmeyen nedenlerin size ait olan nedeni ile, başkalarına ait olan nedeni aynı doğrultuda buluşamıyor... Bunun sonucu olsa gerek nedenseler...
Aile içi çatışmaların, böbürlenmelerin ve olduğundan fazla görünmelerin görünmez boyutu; ne yazık ki çocuklara da yansıtılıyor. ..Onlar da bu yansıtmayı kendi çocuklarına taşıdığında; ruhsal dengeden yosun, akıl kullanımından uzak, üstün ve farklı olabilme dürtüsünün galip geldiği, kendisini kurnaz sanan ve nedenleri araştırmayan bir kişilik yapısı ortaya çıkıyor...
Hâlbuki akıl başka şey, kurnaz olmak başka şey…
Nedeni araştırılmayan olaylar zamanla tevekkül inanca bağlanıyor... Bu da genellikle kadercilikle bağdaştırılıyor. Kaderciliğin nedeni araştırılmadığında; nedenseler boy vermeye başlıyor...
Farklı bir anlayış da; tanrı böyle istediği için diye kendini gösteriyor… Tanrı insanların felakete uğramasını istemez ki... İnsanlar gelişen olaylar karşısında felaketin köküne inip nedenlerini araştırmadıkları için; felaketi genellikle kendi kendilerine yaratıyorlar.
Nedenleri nedenselere dönüştüren şey; kişisel anlayışımızın toplumsal yapımızla bütünleşip; toplumsal tavırlara veya anlayışa dönüşmesidir…
-Neden/se daha beş on yıllık binalar arada bir durduk yerde çöküyor ve onlarca kişi yıkıntılar arasında kalıp can veriyor veya sakat kalıyor…
-Neden/se gelişmişlik yönünden dünya sıralamasındaki yerimizi kimseye kaptırmıyoruz…
-Neden/se ölümcül trafik kazalarında dünya rekorunu kimse elimizden alamıyor…
-Neden/se bir yılda binlerce çocuk bu kazalara maruz kalıyor ve binlercesi yaralanıyor veya sakat kalıyor…
-Neden/se bu kazaların çoğu şoför koltuğunda babasının kucağına oturup araba kullanmayı öğrenen çocuklar tarafından meydana geliyor…
—Neden/se her yağmur yağdığında bazı bodrum katları devamlı su basıyor... Her kar yağdığında doğuda binlerce köyle aylarca bağlantı kurulamıyor... Hem de yıllardır…
-Neden/se büyük kentlerde gecekondu yapımına önce müsaade edilip ve sonradan toplumun ruhsal yapısını etkileyen görüntülerle yıkımlar yapılıyor…
-Neden/se okul ve oyun çağındaki on binlerce çocuk şiddete maruz kalıp; para kazanması için zorlanıyor…
-Neden/se…
Bu anlayış; merak dürtüsünün kamçılanmadığı düşüncelerde; zamanla kişisel ve toplumsal yapımızı etkilediği gibi, varlığı hissedilmeyen bir tül oluşturuyor kişilerin kafalarında…
Ve kişiler de; meraksızlığa karşı bir alışkanlık yaratıyor.
Genellikle köküne inilmeyen nedenlerin size ait olan nedeni ile, başkalarına ait olan nedeni aynı doğrultuda buluşamıyor... Bunun sonucu olsa gerek nedenseler...
Aile içi çatışmaların, böbürlenmelerin ve olduğundan fazla görünmelerin görünmez boyutu; ne yazık ki çocuklara da yansıtılıyor. ..Onlar da bu yansıtmayı kendi çocuklarına taşıdığında; ruhsal dengeden yosun, akıl kullanımından uzak, üstün ve farklı olabilme dürtüsünün galip geldiği, kendisini kurnaz sanan ve nedenleri araştırmayan bir kişilik yapısı ortaya çıkıyor...
Hâlbuki akıl başka şey, kurnaz olmak başka şey…
Nedeni araştırılmayan olaylar zamanla tevekkül inanca bağlanıyor... Bu da genellikle kadercilikle bağdaştırılıyor. Kaderciliğin nedeni araştırılmadığında; nedenseler boy vermeye başlıyor...
Farklı bir anlayış da; tanrı böyle istediği için diye kendini gösteriyor… Tanrı insanların felakete uğramasını istemez ki... İnsanlar gelişen olaylar karşısında felaketin köküne inip nedenlerini araştırmadıkları için; felaketi genellikle kendi kendilerine yaratıyorlar.
Nedenleri nedenselere dönüştüren şey; kişisel anlayışımızın toplumsal yapımızla bütünleşip; toplumsal tavırlara veya anlayışa dönüşmesidir…
-Neden/se daha beş on yıllık binalar arada bir durduk yerde çöküyor ve onlarca kişi yıkıntılar arasında kalıp can veriyor veya sakat kalıyor…
-Neden/se gelişmişlik yönünden dünya sıralamasındaki yerimizi kimseye kaptırmıyoruz…
-Neden/se ölümcül trafik kazalarında dünya rekorunu kimse elimizden alamıyor…
-Neden/se bir yılda binlerce çocuk bu kazalara maruz kalıyor ve binlercesi yaralanıyor veya sakat kalıyor…
-Neden/se bu kazaların çoğu şoför koltuğunda babasının kucağına oturup araba kullanmayı öğrenen çocuklar tarafından meydana geliyor…
—Neden/se her yağmur yağdığında bazı bodrum katları devamlı su basıyor... Her kar yağdığında doğuda binlerce köyle aylarca bağlantı kurulamıyor... Hem de yıllardır…
-Neden/se büyük kentlerde gecekondu yapımına önce müsaade edilip ve sonradan toplumun ruhsal yapısını etkileyen görüntülerle yıkımlar yapılıyor…
-Neden/se okul ve oyun çağındaki on binlerce çocuk şiddete maruz kalıp; para kazanması için zorlanıyor…
-Neden/se…
