Okumak Para Ediyor mu?

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Okumak Para Ediyor mu?
BodyImages.asp
“Eder” demişlerdi, üniversitedeki hocalarımız. Ailelerimiz de aynı görüşteydi. Bizler de onlara inandık. Okuduk. Pek haksız sayılmazlardı. On beş-yirmi yıl öncesine kadar iyi okuyanlar bir yerlere geliyor ve karşılığını alabiliyorlardı. Akademik hayat, iş yaşamı fark etmiyordu. Okumak para kazanmak için yeterli idi. Hem de sözleriniz dinleniyordu.


Üniversitelerden mezun olduk. İş yaşamına atıldık. Zaman geçtikçe bazı şeylerin bize söylenmediğini fark ettik. İyi okumuş olmak, okumaya devam etmek, okuduklarını uygulamaya çalışmak eskisi kadar para etmiyordu. Okuduklarımızdan başımızı biraz kaldırıp, çevremize baktığımızda, üniversite yıllarında pek derslere takılmamış, hatta mezun olduklarından dahi emin olamadığımız bazı arkadaşlarımızın, patronların yeni ‘prens’leri olduklarını fark ettik.

Bazılarımız böyle bir ortamda çalışamam diyerek, kendilerini en rahat hissettikleri yere, akademik hayata geri döndüler. Hocalarının kuzuları oldular. Şimdi yeni kuzular yetiştirmekle meşguller.

Bazılarımız ‘kıymetimi buralarda bilmediler, belki elalem beni anlar’ umuduyla bavullarını toplayıp, yabancı diyarlara göç ettiler. Bir kısmı oralarda dikiş tutturup kalırken, tutturamayanlar geri döndüler.

Kalanların şimdi her ne kadar yaşam koşulları daha iyi de olsa, burunlarında memleket hasreti tütüyor. Sosyal yaşamda ikinci sınıf insan muamelesi görmekten şikayet ediyorlar. Çoğunun aklında emekli olup, güzel sahil kıyılarımızda demli çaylarını yudumlamak geçiyor.

Bazılarımız da pes etmeyip patronların prensleri ile kapışmayı tercih ettiler.
Bazı dezavantajları vardı, bizim okumuşların. Her şeyden önce pratik değillerdi. Her şeyi kitabına uygun yapma gayreti içindeydiler. Halbuki o günlerin rekabet ortamında, işbitirici olmak önemliydi: ‘Bir koyacan, on alacan’. Prensler iş bitirmede pek mahir, yaptıklarını sergilemede ise üstattılar.

Hala kısmen geçerli olsa da, o zamanlar iş yaşamında hata yapmak pek önemli değildi, mühim olan eylem içinde olmaktı. Risk alacaktın. Yaptığın doğruların sayısı yaptığın yanlışların sayısından bir fazla ise başarılı kabul ediliyordun.
Bizim ‘fazla okumuşlar’, hata yapma konusunda ihtiyatlı oldukları için biraz ağır kaldılar, kısacası bu konuda da patronların gözüne giremediler.

Zaten patronlar neticeden hoşlanırlar. Hatice onları pek ilgilendirmez. Bir de yapı gereği pragmatik oldukları için, ‘fazla okumuş, kafaları karışık (!) kişileri’ kendilerine yakın bulmazlar.
Ancak.
Son dönemlerde durum biraz değişmeye başladı. Eskisi gibi pragmatik olmak, iş bitirmek belki ciro getiriyor ama kar getirmiyor. Kar da olmayınca, gemi yüzmüyor.

Kar için sistematik olmak gerekiyor, düzen gerekiyor, yöntem gerekiyor.

Hala risk almak, girişimci olmak eyvallah. Ancak tüm gemiyi bunlarla doldurmak bizim gibi kıt kaynaklarla çalışan ve rekabeti ensesinde hisseden ülkelerde yeterli olmamaya başladı.
Şimdi iş bitirici prensler, patronların gözlerinden düşmeye başladı.
Değerli iyi okumuş arkadaşlar! Patronların gözüne girmenin tam zamanı.
Ancak bazı eski alışkanlıklarınızı bırakamazsanız, gelişmeye açık yönlerinizi iyileştiremezseniz bu fırsatı da kaçırabilirsiniz.
Avantajınız işin teorisini biliyor olmanızda. Eğer bir de konunuzdaki son gelişmeleri yakından takip etmişseniz, yemeyinde yanında yattın. Pardon yatmayın, hemen eyleme geçin!

Kritik olan bu bilgi birikiminizi uygulamaya geçirmeniz. Konunuzda fazla bilgili olmanızın riskleri biraz abartabileceğinizi ve bunun da uygulamada sizleri frenleyebileceğini düşünerek biraz daha atılgan olun.

Kendinize güvenin, güvendiğinizi gösterin. Gereksiz detayları (özellikle olasılıkları), gereksiz ortamlarda, gereksiz kişilerle paylaşmayın.
Çevrenizdeki insanları uygulamaya azami oranda katmaya çalışın. Deneyimli ve pratik kişilerle yakın ilişkiler kurun. Uygulama sırasında onların deneyimlerine başvurmayı sakın unutmayın.

Gereksiz bilimsel tartışmalara girerek ve teorik fantezilere kaçarak anlaşılmaz adam olmamaya çalışın.
Çok okuduğunuz için sosyal ilişkilerde biraz zayıf olabilirsiz. Bu yüzden kritik müşterilerinizi iyi belirleyip, onları anlamaya ve kendinizi anlatmaya vakit harcayın. Bu zamanı kayıp olarak görmeyin.
Belki tüm bunları yaptıktan sonra yine zengin olamayacaksınız. Ancak iki şeyi garanti edebilirim.

Bir, şimdi kazandığınızdan daha fazlasını kazanacaksınız.
İki, o kadar yıldır kendinize yapmış olduğunuz yatırımın geri dönüşünü görmek size ayrı bir haz verecek, kendinize güveniniz artacak ve daha iddialı hedeflere yelken açacaksınız.

alıntı: Hüseyin Adanalı
 
Geri
Üst