Otizm Nedir ?

ASİMELEK

Daimi Üye
Üye
Otizm Nedir ?
otizm, nedir, belirtileri, nedenleri, tedavisi, hakkında bilgi için buyrun yazımıza.




392124dc3d7ffb6c12.jpg



Çocuğunuzun otistik olup olmadığını nasıl anlarsınız, otistik bir çocuğunuz varsa ona nasıl yaklaşmalısınız?
Otizm; iletişim kurmayı reddetme, sosyal ilişki, iletişim ve yaratıcı etkinliklerde yetersizliğin söz konusu olduğu bir hastalık türü. Çocuğunuzun otistik olup olmadığını nasıl anlarsınız? Otistik bir çocuğunuz varsa ona nasıl yaklaşmalısınız?
Uzman Psikolog Zeynep Göktuna, otistik çocukları, tipik davranışlarını ve otizm tedavisini anlatıyor.
Çocuğunuzu gözlemleyin
Çocuğunuzun otistik olup olmadığını anlamak için öncelikle onu çok iyi gözlemlemelisiniz. Otistik çocukların bir kısmında konuşma gelişmezken, bir kısmında da dil gelişimi oldukça geç oluşuyor. Dil gelişimi oluşmuş olan otistik çocuklarda genellikle ses tonunun tekdüzeliği dikkat çekiyor. Bazı otistik çocuklarda söylenenleri tekrar etme ve zamirleri ters kullanma davranışı görülebiliyor. Göz temasından kaçınma, adı söylendiğinde bakmama, başkalarının duygularını algılayamama ve kendi duygularını ifade edememe, arkadaş ilişkileri geliştirememe, öğrenmeye dayalı taklit becerilerini geliştirememe gibi belirtileri fark ettiğinizde doktora başvurmalısınız.
Otistik çocukların tipik davranışları

Otistik çocuklar; uçar gibi yapma, kendi etrafında dönme, el çırpma gibi tekrarlayan hareketler yaparlar.
İlgi alanları oldukça kısıtlıdır ve diğer insanlara anlamsız gelen konularla aşırı derecede ilgilenebilirler. Örneğin, otistik bir çocuk çevresinde olup biten hiçbir şeyle ilgilenmezken dünya üzerindeki her ülkenin başkentini ezbere söyleyebilir.
Otistik çocuklarda kendine zarar verme, başkasına zarar verme, komut alamama, aşırı hareketlilik gibi problemler görülebilir.
İşitsel uyarılara hiç tepki vermeyebilir veya farklı tepkiler gösterebilirler.
Çevrelerindeki kişilere hiç tepki vermezken, özellikle ışıklı ve dönen nesnelere takılıp kalabilir, dönen nesne kaldırıldığında veya ellerinden alındığında rahatsız olabilirler.
Taşınma, okul değiştirme, sevdiği bir oyuncağın yerinin değiştirilmesi veya çok sevdiği bebeğinin kaybolması gibi değişikliklerle karşı karşıya kaldıklarında, kendilerine veya karşılarındakine zarar verme gibi tepkiler gösterebilirler.
Bazı otistik çocuklar fiziksel temastan hiç hoşlanmayabilir, yakın akrabalar tarafından kucağa alındıklarında veya öpülmek istendiklerinde rahatsız olabilirler.
Çevrelerindeki kişilere bağlanmakta aşırı derece zorlanabilir, bağlandıktan sonra da bağımlılık geliştirebilirler.
Genellikle konuşmayı reddeden otistik çocuklar, isteklerini bağırarak, çığlık atarak, vurarak ve işaret dilini kullanarak ifade ederler.
Otizm nasıl tedavi edilir?
Otizmin tedavisi, önce ailede başlıyor. Daha doğrusu ailenin durumu kabullenmesinde… Çünkü bazen aileler çocuklarına otistik teşhisi koyan uzmanları suçlayabiliyor, tedavi ve eğitimden kaçabiliyorlar. Çocuklarını toplumdan soyutlamamaları ve ondan utanmamaları da çocuğun gelişimi açısından önemli.
Uzman Psikolog Zeynep Göktuna, her otistik çocuk bireysel farklılık gösterdiğinden, öncelikle çocuğun gözlenmesi, ölçüm araçlarıyla performansının alınması ve ihtiyacına yönelik olarak bireysel bir tedavi ve özel eğitim programı hazırlanması gerektiğini belirtiyor.
Otizmin tedavisiyle çocuklarda şu gelişmeler sağlanıyor:

Özel eğitim programlarında; göz teması kurabilme, yerinde oturabilme ve komut alabilme davranışları geliştiriliyor.
Aşırı hareketliliği olan, sinirlendiği zaman kendine ve karşısındakine zarar veren, tekrarlayıcı hareketleri yüzünden yaşamını devam ettirmekte zorlanan, yerinde duramayan, komut alamayan çocuklara ilaç tedavisi uygulanıyor.
İletişim kurma, oyun oynama, duyguları anlama, duyguları ifade etme, ten teması kurma gibi sosyal içerikli davranışları edinmesi sağlanıyor.
Ogün Sanlısoy, otizmle tanıştı hayatı değişti…
Pentagram’ın solisti olarak tanıdık Ogün Sanlısoy’u, sonra “Korkma”, “Üç” albümleriyle yola tek başına devam etti, son olarak “Büyüdük Aniden” ve “Yukarıya Bak” albümlerini yaptı.
“Saydım kaç gün oldu / Saydım kaç gece doldu /Saydım her gün aynı / Dön dön istersen” şarkısını bilmeyen mi var Ogün’ün?..
Ama ben otizme dikkat çekmek için Ogün’ün çok bilinmeyen bir yönünü anlatacağım size…
Oğlu Ozan’la ilişkisini…
Ozan Barış Sanlısoy, 4 yaşında dünya tatlısı bir çocuk…
Ogün’le Sedef’in tek çocuğu…
2008 Aralık’ında çocuklarının üzerine bir türlü konduramadıkları ‘bir gariplik var’ şüphesiyle başlıyor her şey…
Sonunda erkek çocuktur geç konuşur avuntularını bir yana bırakıp doktor doktor koşturmaya başlıyorlar.
Önce doktorlar, ‘Yaygın Gelişim Bozukluğu’ diyor, sonra teşhisi koyuyorlar:
Otizm…
Ogün Sanlısoy’un hayatı o dakikadan sonra değişiyor.
Önce otizmin doğuştan gelen, beynin ve sinir sisteminin farklı işleyişinden kaynaklanan karmaşık, nörolojik tabanlı bir hastalık olduğunu öğreniyor.
1993 yılında 10 bin çocukta bir görülen bu hastalığın modern toplumda hızla ilerlediğini bugün 150 çocukta bir çıktığını, hatta Amerika’da bu oranın 90 çocukta bire yükseldiği gerçeğiyle karşılaşıyor.
Ozan tıpkı babası gibi müziğe meraklı bir çocuk.
Diğer otizmli çocuklarda da görülen ortak bir özellik bu, içe kapanıklar ve müziğe, sanata meraklılar…
Ogün, oğlu Ozan’ın durumunda Türkiye’de kaç kişi olduğunu araştırmaya başlıyor.
Okul çağına gelen otizmli çocukların kaynaştırma metodu ile okullara alınması yasal bir hakken kimi okullarda ailelerin otizmli çocukları istemediği ve eğitim kurumlarının otizmli çocukları okuldan attığı gerçeğiyle karşılaşıyor. Otizmli çocuğa sahip ailelerin korku ve endişeleriyle tanışıyor.
Anne-baba hayata veda ederse bu çocuklar ne olacak?
Bu çocuklar nasıl topluma kazandırılacak?..
Tüm bu sorular üzerine harekete geçiyor Ogün Sanlısoy, sanatçı arkadaşlarını topluyor ve otizme dikkat çekmek için kolları sıvıyorlar.
Otizm konusunda farkındalık yaratmak için geçen yıl bir video çekiyorlar.
Bu yıl da aynı şeyi tekrarlıyorlar.
2008 yılında Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği 2 Nisan Dünya Otizm Günü’nde iki yıldır Türkiye’de sanatçılar el ele veriyor.
2 Nisan’da başlayan ve ay sonuna kadar sürecek “Otizm Ayı”nda bu soruna dikkat çekmek için çeşitli kampanyalar düzenleyecekler.
Bu yılki temayı “Otizmliyim ben de varım, otizmliyim ben de vatandaşım” sloganı üzerine kurdular.
Çekilen videoda sadece Tan Sağtürk, Ogün Sanlısoy, Janset, Aylin Aslım ve Erdil Yaşaroğlu ücretsiz rol almadı, yönetmeninden, ışıkçısına, montaj çalışanına kadar herkes bedava çalıştı.
“Sanatçı arkadaşlarıma söylediğim anda hemen kabul edip koşa koşa geldiler” diye anlatıyor Ogün Sanlısoy karşılıksız desteği…
16 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelip kurduğu Otizm Platformu, bu kampanyalarla bize minik Ozan’ları anlatmaya çalışıyor şimdi…
Otistik Değil; Otizmli…

Yıllarca çocuklar için ‘otistik’ tabiri kullanılırken son yıllarda bunun yerine ‘otizmli’ tercih ediliyor. Bazı eski derneklerin adında bile geçen ‘otistik’ tabiri artık kullanılmıyor…
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın otizmli çocuklar konusundaki çabaları aileler tarafından olumlu karşılanıyor.
9 yaşına kadar hiç konuşmayan otizmli bir çocuğun kendi kendine okuma yazma öğrendiği ve günün birinde bir makale yazarak “Otizm benim özelliğim beni böyle kabul edin” dediği biliniyor.
Amerika’da “otizmli-normal” ayrımı yok, otizmli olmayan çocuklara ‘normal’ yerine, ‘nörotipik’ deniyor.
Nasıl Anlarsınız?

Sizinle ve başkalarıyla göz kontağı kuramıyorsa…
İsmi söylendiğinde veya çağrıldığında dönüp bakmıyorsa, söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa…
Konuşmada yaşıtlarının gerisinde kalmışsa…
Özel bir dil kullanarak garip konuşuyorsa, veya konuşması hiç gelişmemişse…
Gözleri sık sık bir şeye takılıp kalıyorsa…
Anlamsız gülme ve ağlama krizleri varsa…
Parmağıyla istediği şeyi işaret edip gösteremiyorsa…
Kendilerine ve çevrelerine yönelik zarar verici davranışlara sahipse…
Düzen değişimlerine aşırı tepki veriyorsa…


 
Geri
Üst