Oy kullanmanın, Seçmen olmanın; Yaşı, Şartları

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Oy kullanmanın, Seçmen olmanın; Yaşı, Şartları
tutuklular oy kullanabilir mi hükümlüler oy kullanabilir mi kimler kimler kullanamaz kullanma yaşı
Seçim zamanları geldiğinde oy kullanımayla ilgili eğer merak ettikleriniz varsa sorularınız bilmedikleriniz vereceğim bilgilerle umarım size faydalı olabilirim:)

Seçim nedir seçmen nedir? Kimler oy kullanabilir yada kullanamaz aradığınız merak ettiklerinizin hepsi bu konunun içinde

secim1-9330.jpg



Seçmen olabilmek, yani seçme yeterliliğine sahip olabilmek için birtakım şartları yerine getirmek gerekir. Bu şartlar olumlu şartlar ve olumsuz şartlar olmak üzere ikiye ayrılabilir.

A. Olumlu Şartlar
Bunlar üç tanedir: Vatandaşlık, yaş ve seçmen kütüğüne yazılı olmak.



1. Vatandaşlık

Seçmen olabilmek için her şeyden önce Türk vatandaşı olmak gerekir. Anayasanın 67’nci maddesine göre, seçimlerde oy kullanma hakkı, “vatandaşlara” ait bir haktır. Burada kastedilen “vatandaşlar”ın “Türk” vatandaşları olduğu açıktır. Türk vatandaşlığı ise Anayasanın 66’ncı maddesinde düzenlenmiştir.

2. Yaş

Seçme hakkını kullanabilmek için küçük olmamak, belli bir yaşta olmak artı makul bir şarttır. Seçmen yaşı şartına “siyasî rüşt” de deniyor[43]. Seçmen olabilme yaşı, ülkelere ve zamana göre değişiklikler göstermekle birlikte, günümüzdeki genel eğilim, medenî rüşt yaşı ile siyasî rüşt yaşının aynı olması yolundadır.

1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanununun ilk şeklinde seçmen yaşı 18 idi (m.10). 1932 yılında bu sınır 22 yasına yükseltilmişti. 1961 Anayasası bu konuda bir hüküm getirmemiş, yaş sınırının tespitini kanunlara bırakmıştı. Bu dönemde yürürlükte olan 298 sayılı Seçim Kanunu da seçmen yaşını 21 olarak kabul etmişti. 1982 Anayasasının 67’nci maddesi ilk şeklinde seçmen yaşı olarak, 21 yaşının doldurulmasını öngörüyordu. Bu hüküm 17 Mayıs 1987 tarih ve 3361 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve seçimlerin yapıldığı yılda ay ve gün hesaba katılmaksızın, yirmi yaşına giren her Türk vatandaşının seçme ve halkoylamasına katılma hakkına sahip olduğu öngörülmüştür. Bu hüküm de 23 Temmuz 1995 tarih ve 4121 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunuyla değiştirilmiş ve yaş olarak 18 yaşını doldurmuş olmak şartı aranmıştır.

3. Seçmen Kütüğüne Yazılı Olmak

26 Nisan 1961 tarih ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 86’ncı maddesi seçimlerde oy kullanabilmek için kural olarak sandık seçmen listesinde kayıtlı olma şartını aramaktadır. Yani seçmen kütüğüne yazılı olmayanlar oy kullanamazlar. Bu kurala 23 Mayıs 1987 tarih ve 3337 sayılı Kanun ile bir istisna getirilmiştir. Buna göre, seçmen kütüğüne yazılı olmayan, fakat yurt dışında altı aydan fazla ikamet eden vatandaşların yurda giriş ve çıkışlarında gümrük kapılarında kurulacak seçim sandıklarında oy kullanabilmeleri mümkündür. Bu takdirde gümrük kapılarında oy verme işlemi milletvekili genel seçimlerinin yapılacağı günün yetmişbeş gün öncesinden başlamak üzere seçim günü akşamı saat 17’ye kadar yapılır.

Anayasanın 67’nci maddesinde 23 Temmuz 1995 tarih ve 4121 sayılı kanun ile yapılan değişiklikle de yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy haklarını kullanabilmeleri için kanunun gerekli tedbirleri alacağı öngörülmüştür. 27 Ekim 1995 tarih ve 4125 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi, yurtdışında ikamet eden vatandaşlara oturdukları ülkelerde oy kullanmalarına olanak sağlamıştır. Ancak, bu hüküm uygulamadan kaynaklanan sebeplerle bu güne kadar gerçekleştirilememiştir.

B. Olumsuz Şartlar
Seçmen olabilmek için kısıtlı olmamak ve kamu hizmetlerinden yasaklı olmamak lazımdır. Bu şartlar Anayasada değil, 26 Nisan 1961 tarih ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 8’inci maddesinde öngörülmüştür.



1. Kısıtlı Olmamak

298 sayılı Kanunun 8’inci maddesi, kısıtlı olanların seçmen olamayacağını belirtmektedir. Ancak bu kanun kimlerin “kısıtlı” olduğunu açıklamamaktadır. O halde kısıtlılık konusunda Türk Medenî Kanununa bakmak gerekecektir. Hacir, “reşit olan fakat korunmaları gereken şahısların fiil ehliyetlerinin mahkeme tarafından tamamen kaldırılması veya sınırlandırılmasıdır”[44]. Türk Medenî Kanununu 335 ve devamı maddelerine göre akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, israf, ayyaşlık, suihal (kötü hal), suiidare (kötü idare), bir sene ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkumiyet birer hacir sebebidir. Bunlardan başka, bir de “ihtiyarî hacir” vardır. Medenî Kanunun 358’inci maddesine göre, “ihtiyarlığı, malûliyeti veya tecrübesizliği sebebiyle işlerini gereği gibi görmekten âciz olduğunu ispat eden her reşit, vesayet altına alınmasını talep edebilir”. Hacir kararı sulh hukuk mahkemesi tarafından verilir. İşte bu nedenlerle bir sulh hukuk mahkemesi tarafından hacir altına alınanlar seçmen olamazlar. Bunun nedeni açıktır: Kendi işlerini idareden aciz kişilerin devlet yönetimine karışmalarına engel olmak.

2. Kamu Hizmetlerinden Yasaklı Olmamak

298 sayılı Kanunun 8’inci maddesine göre, kamu hizmetlerinden yasaklı olanlar seçmen olamazlar. Ancak bu Kanun kimlerin “kamu hizmetinden yasaklı” olduğunu açıklamamaktadır. Türk hukuk düzeninde kamu hizmetinden yasaklılık (hidemat-ı ammeden memnuiyet) durumu Türk Ceza Kanununda belirlenmiştir (m.20 ve 31). Bu kanuna göre, kamu hizmetinden yasaklılık, “müebbeden” ve “muvakkaten” olmak üzere iki çeşittir. Beş seneden ağır hapse mahkumiyet, müebbeden kamu hizmetinden yasaklılık sonucunu doğurur. Üç seneden beş seneye kadar ağır hapse mahkumiyet ise, mahkumiyet müddeti kadar kamu hizmetinden yasaklılık sonucunu doğurur.

3. Seçme Hakkına Sahip Olup da Oy Kullanamayacak Olanlar
Anayasamıza göre, silah altında bulunan er ve erbaşlar ile askerî öğrenciler oy kullanamazlar (m.67/5).

Anayasamızın 67’nci maddesi “ceza infaz kurumlarında bulunanlar” bakımından, hükümlüler ile tutuklular arasında ayrım yapmaktadır. Hükümlüler oy kullanamaz. Buna karşılık ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan tutuklular , oy kullanabilirler. Anayasa, bunların oylarının sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirlerin Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edileceğini ve görevli hâkimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılacağını öngörmektedir.
 
Geri
Üst