Pollyanna da umutsuzluğa düşer miydi?

HaYaL

Daimi Üye
Üye
Pollyanna da umutsuzluğa düşer miydi?
pollyanna ne demek
Öyle bir yazıyla karşı karşıyasınız ki kendi kendinizi sınamak için bir fırsat olan.Kalemin kalbimi bu kadar sarsacak şekiller oluşturması gerçekten de mükemmel bir duygu.Ben bu yazıya resmen hayran kaldım.Bir paranoya , geliş gidiş anları , çaresizlik ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi meleklerim.Şiddetle tavsiye ediyorum okuyun bu yazıyı ve fikirlerinizi merak ediyorum bu yazı hakkında lütfen bizimle paylaşın.

POLLYANNA PARANOYAKLAŞIRKEN...


Öyle bir şey yaz ki, içinde güzelliklerim olsun... Dur, hemen pis pis sırıtma, çirkinliklerimi de yanı başına koyacaksın. İyice anlaşılsın güzelliğim!
Yaz hadi, öyle bir yaz ki, sonsuza dek kaçayım... Sana doğru... Hayır, hayır, senden... Kaldıkça uzaklaşayım, gittikçe sen olayım.
Niye önce dünya, sonra cennet ya da cehennem? Önce bir tur atılamaz mıydı cennette, ya da cehennemde... Kimse dünyadan sonra hangisine gideceğini bilmeyecek... Haksızlık yok!
Ama dünyaya gelecek insanların yalnızca iyimser ve kötümser olanları tur kapsamında. Aman canım, orta karar olanları boşver, onlardan çok var, onları ayrıca yazarız. Hayır hayır, onları zaten her gün yazıyoruz, hiç yazmayalım.
Şimdi konumuz keskinler...
İyimser mi? İyimserliği abartılı mı?
Pollyanna mı?
Kötümser mi? Kötümserliği hastalık derecesinde mi?
Paranoyak mı?
Kutudan koltuk değneği çıkınca onu kullanmak zorunda olmadığı için mutlu oluyor, ne güzel. Hayır hayır, demek ki sakatlanacağım diye düşünüyor, yazık...
Çok mu lazım iyimserlik, kötümserlik ayrımı?
Çok lazım.
Turu ne çabuk unuttun?
Dünyaya gelmeden küçük bir yolculuk yapacağız. Ya cennete ya da cehenneme... Konuklar, buraları, dünyadaki 30 yaş bilinçleriyle gezecekler. Biliyorum, her birinin 30 yaş bilinci ayrı. İyi ya, bu türü daha ilginç kılıyor...
Yalnız olmayacaklar, rehberleri var! Cennet ve cehennem konusunda çok deneyimli rehberler. Hayır hayır, hiç deneyimleri yok... İkisi birden!
İyimserlere cehennemi, cennetten gelen melekler tanıtacak.
Kötümserlere cenneti, cehennemden gelen melekler tanıtacak.
Cenneti gezenler cehennemi, cehennemi gezenler cenneti dinleyecekler.
İyimserler cenneti, kötümserler cehennemi göremeyecekler...
Çekinecek bir şey yok! Bu sadece bir tanıtım gezisi. Ne cehennemin cefası çekiliyor, ne cennetin sefası sürülüyor. Baktın mı? Yani, iyice baktın mı? Dünyada bunların benzerleri var, iyice bak ki simetriyi iyi kurasın...
Ve dünya...
Ta ta ta tammm! Yaşam başlıyor!
Hoş geldin!
Hiçbir bebek daha önce gördüğü yeri hatırlamaz... Ne cenneti, ne cehennemi.
Ama 30 yaşında...
İyi de niye 30?
İnsan karakteri 30 yaşında yerli yerine oturur. Hayır hayır, insan 30 yaşında iyice dağılır. İkisi de!
30 yaşında ne olacak? Hayır hayır, o cennet ya da cehennem turunu yine hatırlamayacaklar. Ama bir anda ruhlarının yazılımı karışacak! Öyle bir karışacak ki, turun her saniyesini hatırlamış olsalar nasıl olacaksa öyle biçimlenecek beyinleri. Cennet ya da cehennemde gördüklerine, dünyada o ana kadar yedikleri kocaman kocaman kazıklar, gördükleri müthiş iyilikler, çektikleri büyük acılar, yaşadıkları eşsiz mutluluklar eklemlenecek. Acı bir birleşim... Hayır, hayır, tatlı bir bileşim... İkisi de!
İnanılmaz bir değişimden geçecekler.
Hayır, hayır, değişmeyecekler de... O melekler niye vardı sanıyorsun...
Aman tanrım!
Bilinçaltında cehennem yatan bir iyimser!
Bilinçaltında cennet yatan bir kötümser!
Aynı zamanda bilinç üstünde...
Cenneti gördü; gördüğü için umutlu... Hayır, hayır, gördüğü için umutsuz!
Cehennemi gördü, gördüğü için umutsuz. Hayır, hayır, gördüğü için umutlu!
Ne hale geldiler?
Hey, Pollyanna; lütfen kendine gel artık, lütfen diyorum sana... Kutudan koltuk değneği çıkınca onu kullanmak zorunda olmadığın için mutlu olmamış mıydın sen? Şimdi de, onu biri kullanmak zorunda ve bu paket ona değil, bana gelmiş diyorsun... Ne? Senin ayakların sağlam olduğu için vicdan azabı mı duyuyorsun? Yapma... Biraz bencil olman gerek... Böyle yaşayamazsın ki... Ben senin saçma iyimserliğini de sevmezdim, ama bu paranoyaların hüzün veriyor, canımı acıtıyor artık, anlıyor musun? Kokla o çiçeği, çekinme, hadi kokla! Saçmalama, o yapay bir bomba olamaz, kimse değiştirmemiştir, baksana renklerinin canlılığına, kokusunun güzelliğine... Tamam, belki herkes senin kadar iyi değil, ama inan bana iyiler de çok bu dünyada. Seni niye öldürmek istesinler? O çiçeği kendi ellerinle yetiştirmedin mi, tanıman gerekir... Hey, koparma, hayır hayır, fırlatma onu uzaklara... N’aptın! Böylesine öldüremezsin güzellikleri, hakkın yok buna, anlıyor musun, hakkın yok...
Peki, ya sen paranoyak, sana ne oluyor? Tamam, kötümser olman kötüydü. Hem de çok kötüydü, kendinle beraber hepimizi üzerdin. Ama bu halin... Ne oldu sana böyle? Koltuk değneğini görünce, demek ki sakatlanacağım diye düşünmen anlamsız bir kötümserlikti... Şimdi de iyimserliğin anlamsızlaşıyor. O koltuk değneği yalnızca yardım etmiyor, iyileştiriyor öyle mi... Bunu gönderen, onu kullandı ve iyileşti demek... Ve bu yüzden gönderdi, başkalarını da iyileştirsin diye... Ne akıl almaz bir iyimserlik! Ne yapıyorsun, paketleme onları... Demek koltuk değneklerini ihtiyacı olan birine ulaştıracaksın ve o hemen iyileşecek, öyle mi? Yazık... O insanı da umutlandıracaksın boş yere… Bazen arada kalman gerek. Çok büyük kötülükler karşısında hiçbir şey yapamazsın, dengeni yitirip aşırı iyimser olman da yıkıcı olur... Dinlemiyorsun beni... Heyy, nereye gidiyorsun! Orası ateş hattı. Ne demek, beni görünce ateşi keserler... Ne demek bunları birilerinin durdurması lazım, yoksa sonsuza dek savaşacaklar? Demek, sen bir insansın, sana ateş etmezler... İnsandan daha mükemmel bir varlık yok, öyle mi? Hani sonsuza dek savaşacaklardı, birbirlerine kıydıklarına göre, sana niye kıymasınlar? Hayır, hayır böyle deneyemezsin. Sensiz daha kötüye gitmez o savaş, senin varlığınla da durmaz. Dur, lütfen dur! Onlar kaç masumu öldürdü biliyor musun? Yalvarırım dur...

Can GAZALCI


kodomabydesignslave8etxv4-5830.jpg
 
Geri
Üst