Reklamların Ardındakiler

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Reklamların Ardındakiler
Fransızca bir kelime olan reclame’den gelen reklam, insan davranışını belirli bir yönde etkilemek amacıyla kullanılan en etkili kitle iletişim tekniğinden bir tanesidir. Herhangi bir mal yada hizmetin satışını arttırmak temel hedef olduğundan aynı zamanda ekonomik haberleşme işlevini de görür. Pazarlama stratejisine uygun olarak mesajın verileceği kitleye en uygun yol ve yöntemler yani araçlar seçilerek amaçlanan mesaj yazılı, sözlü ve görüntülü tekniklerinden yararlanılarak verilmeye çalışılır.

Matbaacılığın gelişmesi ile ortaya çıkan reklamcılık, Kapitalist sistemin insanı yabancılaştırdığı, medyaya daha bağımlı hale getirdiği, insani yaşamı standartlaştırdığı göz önüne alınırsa daha da önemli bir hale geldiği açıktır.

Bütün bu kavramlardan yola çıkarak her gün medya aracılığı ile izlediğimiz, duyduğumuz yada sokaklarda gördüğümüz reklamların ardındaki gerçeğin ne kadar farkındayız. Acaba reklamlardaki sanal dünya bizi ne kadar etkilemektedir. Her şey reklamlardaki gibi güzel mi. Kapitalist ekonomiyi ayakta tutan tüketimin (üretmeden, kaynakları sorumsuzca kullanan) ne kadar farkındayız.

İnsanların dikkatini içinde bulunduğumuz toplumsal gerçeklikten alıp yapay dünyaya yönlendiren reklam ile maalesef çoğumuz bu gerçekliğin farkında değiliz. Tüketilen her şey bizim için, bizim sağlığımız için. Aşırı tüketimin getirdiği obezite ile pekala üretilen gıdalar ile kurtulabiliriz. Kolesterolümüzü tek başına düşüren yiyecekler, kalp sağılımızı düzenleyen katı yağlar, ayağımızı yerden kesen arabalar, iftar sofralarımızda baş köşesini alan ve petrolden daha pahalı olan Cola’lar. Hayatımızı düzenleyen(!) bu tür örnekler çoğaltılabilir.

Günlük hayattan reklam örneği ve ardındaki gerçekler. Büyük marketlerde kredi kartları ile yapılan alışverişlerde belli bir miktarın üzerindeki harcamalara verilen artı puanların hayatımıza ne gibi bir yük getirdiğinin bilincinde miyiz? Verilen bu puanlar ne yazık ki bizi, biraz daha toplumsal gerçekliğimizden uzaklaştırmakta, insanlığa yabancılaştırmakta, gezegenimizin kaynaklarını bilinçsizce sömürüldüğünü unutturmaktadır. Oysa bilmeliyiz ki, özel olarak geliştirilen babalar günü, anneler günü veya sevgililer günü yada yılbaşı geceleri türünden anlamlar; üretmeden, sorgulamadan, yarını düşünmeden tüketmeyi adeta kutsallaştırılmaktadır. Ve ne yazık ki yeryüzünde yaşayan bütün insanların, İngiltere’de yaşayan ve ortalama bir insan olarak tabir edilen kişinin günlük tüketimine eşit oranda kaynakları kullanması ile Dünyamızın sadece 7 günlük ömrü bulunduğu gerçeğini asla unutmamalıyıyız.

Yakın zamanda bir araba reklamını ekranlarda çok sık izledik. Düşmekte olan adam çevreden yardım istemekte, durumu fark eden arabanın sahibi hemen yardıma koşmaktadır. Kendisine insanım diyen herkesin yapması gereken ve hepimizin beklediği bir davranış, yardım isteyen adamın imdadına yetişmektir. Reklamı ilk kez izleyen herkesin beklediği bu davranışın aksine, adamı kurtarmak yerine arabasını çekerek adeta insanlık(!) dersi veriyor ekranları başındaki topluma. Öyle ya kapitalizmde önemi olan bencilliktir, özel mülkiyettir, yaşamın her alanının metalaşmasıdır. Bu reklam medyada uzun süre yer aldı. Tahmin edileceği gibi eleştirilerde geldi. Bu eleştirilen büyük medyamızda yaşayan eski dinazorların işi olduğu dahi dile getirildi.

Kardelen Ayşe reklamı. Çocukların yüzleri pırıl pırıl. Bir o kadar mutlu bir kardelen olan Ayşe Öğretmen ve modern sınıflar. Görünen kısım bu. Peki, ya reklamın ardındaki gerçekler. Yapılan araştırmalar ile reklamda gördüğümüzün aksine Kardelen Ayşe henüz kadro alamayan öğretmenden sadece biri. Aylık 300 YTL ile çocuklara bir şeyler vermeye çalışıyor. Kendi branşı olan Sosyal Bilgiler dersine değil, kadro eksikliğinden İngilizce derslerine giriyor. Bir taraftan yeni üniversiteler açılırken diğer taraftan işsiz kalan ve sayıları her yıl artan on binlerce mezun.

Hiçbir şey söylendiği kadar basit değildir. Hayatın görünen yada gösterilen yüzünün ardındaki gerçeklerle yüzleşmekten korkmamalı ve bu gerçekle yüzleşerek çözüm bulmak ya da çözüme ortak olmak bir insanlık görevidir.


alıntı
 
Geri
Üst