Rüyalarla gelen buluşlar

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Rüyalarla gelen buluşlar
Modern Atom Teorisi Nasil Kesfedildi :
Niels Bohr adli bir yüksek okul ögrencisi genç, söyle bir rüya görür :
“ Kendisi, günesin kizgin gazlarla dolu merkezinde duruyor ve gezegenler, ince ipliklerle bagli olduklari günesin etrafinda dönüyorlardi. Her gezegen Bohr’un yakinindan geçerken bir de düdük çaliyordu. Sonra yanan gazlar soguyup katilasti, günes ve gezegenler uzaklasip gitti ve Bohr uyandi. Bu rüya, günes sistemi ile atom yapisi arasinda bir benzerlik oldugunu gösteriyordu. Böylece, atomun ilk modern tablosu ortaya çikti. Ortada bir çekirdek (nucleus) ile bunun etrafinda dönen elektronlar… Yani modern atom teorisi, bir rüya ile baslamis oluyordu.”
Rüya Bir Baska Ilim Adaminin Yardimina Kosuyor :
19. Asrin ortalarinda ilim adamlarini hayrete düsüren bir olayin hikayesi bilim tarihinin sayfalarinda yerini aldi. Kimya ilminde büyük bir adimin atilmasina yol açan olay, Alman kimyacisi Friedrich August Kekule’nin rüyasiydi.

1850 yillarinda Ingiltere’nin sisi eksik olmayan sehri Londra’da çalismalarini sürdüren Kekule, yorgun argin laboratuarindan oteline dönerken otobüste uyuyakaldi. Ve biraz sonra da rüya görmeye basladi. Rüyasinda atomlar ziplayip oynayarak karsisinda dans ediyorlar, bazilari da elele verip zincir seklinde bir halka meydana getiriyorlardi.

Arabanin fren yapmasiyla Kekule uyandi. Fakat rüyasi ona çok seyler ögretmisti. Gördüklerini formül haline getirip defterine kaydetti. Rüyadan yaralanarak ortaya attigi teori ile meshur oldu ve kimya ilminde de büyük bir hamlenin öncülügünü yapti.

Aradan 15 sene geçti. Bir kis günü Kekule, çalisma odasinin söminesinde yanan odunlarin çitirtisini dinlerken uyuyakaldi ve yine rüya görmeye basladi. Yine rüyasinda atomlarin hoplayip ziplayarak dans etmekte oldugunu ve onlari birbirine kenetleyen zincirlerin de birer yilana benzedigini gördü. Sonra yilanlardan biri aniden dönerek kendi kuyrugunu isirdi. Bu esnada da Kekule uyaniverdi.

Böylece karbon atomlarinin zincirler seklinde halkalar meydana getirebilecegini rüya sayesinde fark edebilmisti. Bunun sonucu olarak iç yapisi çözümlenemeyen benzinin yapisi anlasildi.

Dante ve Ilahi Komedya :
Dante’nin oglu J. Alighieri, babasinin meshur “Ilahi Komedya” adli eserinin parçalarini toplarken 13 sarkisini bulamiyor. Bütün aramalar bosa çikiyor. Bir gece rüyasinda babasini beyazlar giymis bir vaziyette görüyor. Dante’nin basinda bir isik, oglunu hayatinda iken oturdugu kendi odasina götürüyor. Eski zaman evlerinin karmakarisik dolaplari ile arada kaybolmus duran, hiç de dolap hissi vermeyen gizli bir yerde bu sarkilarin durdugunu gösteriyor. Ertesi gün, rüyasinda gördügü yeri arayip bulan Alighieri, kayip olan 13 sarkiyi orada bulur.

Bir Operanin Bestelenisi :
Richard Wagner “Tristan ve Isolde” adli operasinin çok begenilmesi, olaganüstü bulunmasi ve kendisine yapilan iltifatlar karsisinda samimi bir arkadasina su itirafta bulunur :

“- Kiymetli dostum. Bu opera benim dehamin eseri degildir. Rüyamda gördügüm ve isittigim sesleri uyanir uyanmaz nota ile tespit ettim. Begendiginiz bu müzik, rüyalarimin sesidir. Benim zavalli kafam, böyle bir harikayi asla isteyerek ve düsünerek bulamazdi.”

Yine Wagner, meshur “Rhinegold” operasini tamamlamis fakat bir bölümünü zihninde tasarladigi gibi besteleyemediginden rahatsiz oluyordu. Nihayet bir gece uykuya dalmak üzere ilen gördügü rüyadan faydalanarak eserini istedigi sekilde tamamlamayi sonunda basardi.

Seytan Sonati :

Modern keman yayinin mucidi G. Tartini, rüyasinda Seytan’a esir oldugunu görmüstü. Gene bu rüyada Tartini seytan ile alay etmek üzere, ona bir keman vermisti. Fakat ne görse begenirsiniz : Seytan en derin hayallerin bile meydana getiremeyecegi kadar güzel bir sonat çaliyordu. Tartini uyaninca bu müzikten hatirladigi kadarini yazarak, “Seytan Sonati’ ni meydana getirdi. Tartini bu rüya hikayesini 1766’da astronom Joseph Lalande’a anlatmisti.

Beethoven, Mozart, Schumann ve Saint-Saens gibi ünlü kompozitörler, bestelerinin bir kismini rüyalarinda görerek notaya almislardir.

Icat edici rüya görenler, rüyada gördükleri seyleri ya dogrudan dogruya kullanmakta veya onlara sembolik bir anlam vermektedirler.

Sairin Rüyasi :

Sair Coleridge, Kubilay Han’la ilgili bir kitabi okumakta iken uykuya dalmisti. Üç saat kadar iskemlesinde öylece uyudu ve bu sirada rüyasinda 200-300 satirlik bir siir yazdigini gördü. Bu rüyada, siirle ilgili hayaller maddelesmis olarak belirmisti. Coloridge uyanir uyanmaz rüyadan hatirladigi satirlari yazmaya basladi. Bu sirada bir ziyaretçi geldi., bu nedenle çalismalarina bir saat ara vermek zorunda kaldi. Sonra rüyanin kalan kismini yazmak istedi, fakat o satirlari unutup gitmisti. Iste Kubilay siiri böyle meydana geldi.

Korkulu Rüyanin Hayirli Neticesi :

Mühendis Elias Howe, uzun çalismalar sonunda dikis makinesi yapmayi basardi.

Ilk yaptigi ignelerde delik, ignenin ortasinda idi. Fakat, igne üzerindeki deligin uygun yere açilmayisi istenilen sonucu vermiyor, ve bunun sonucu olarak dikis dikmek de mümkün olmuyordu. Howe, gece gündüz beynini buna yoruyor ama bir çikis yolu bulamiyordu.

Bir gece rüyasinda vahsi bir kabilenin eline esir düstügünü gördü. Kabile reisinin önünde ignesiz bir dikis makinesi duruyordu.

-Elias Howe ! diye kükredi kabile reisi. Sana bu makineyi derhal tamamlamani emrediyorum, aksi halde öleceksin!..

Zavalli Elias’in dizlerinin bagi çözüldü, elleri titremeye basladi ve yüzünden soguk bir ter bosandi. Düsünüyor, tasiniyor, makinenin bu parçasindaki eksikligi bir türlü gideremiyordu. Öyle gerçek gibi görünen bir rüyaydi ki, uykusunda avazi çiktigi kadar bagirdi. Esmer tenli cengaverler, onu ölüm meydanina dogru götürmeye basladilar.

Insan boyunu asan, yere çakili kalin gövdeli bir kaziga sikica baglanan Howe her seyin bittigini anladi. Kendisinin bile anlayamadigi bir takim dualar mirildanmaya basladi.

Sonra reisin gök gürültüsünü andiran bir sesle “öldürün” dedigini duydu.

Yerli muhafizin mizraklari gövdesine saplanmak üzere havaya kalktiginda,birden bir sey fark etti. Mizraklarin ucunda bulunan göz seklindeki delikler, düsünüp de bir türlü kesfine eremedigi dikis ignesinin ta kendisiydi. Mizraklar tam gögsüne saplanirken uyandi.

Hemen laboratuarina kosan Howe, böylece rüyasi sayesinde dikis ignesini de bulmus ve makinesini çalistirmisti.

Dickens’in Habercisi :

Ünlü yazar Charles Dickens’in gördügü bir rüya da ilginç rüya örnekleri arasindadir. Dickens rüyasini söyle anlatiyor:

“Rüyamda, sirtinda kirmizi bir sal olan bir hanim gördüm. Arkasini dönmüstü. Bana dogru döndügünde onu tanimadigimin farkina vardim. ‘Ben Bayan Napier’im dedi’. Ertesi sabah uyandigimda giyinirken bu saçma rüyayi düsündüm. Çok belirgin ancak hiçbir anlami olmayan bir rüyaydi. Neden Bayan Napier? Ömrümde Bayan Napier diye birini hiç tanimamistim. O gece kütüphanede kitap okudum. Az sonra Bayan Boyle ve agabeyi geldiler. Yanlarinda kirmizi salli genç bir bayan vardi. Onu bana Bayan Napier olarak tanittilar.” Dickens’in anlattigi türden rüyalarin genelde çok belirgin olarak kendilerine özgü bir yani vardir.
 
Geri
Üst