sağlıklı yaşam için ipuçları

PeLiNiM

Yeni Üye
Üye
sağlıklı yaşam için ipuçları
hamilelikte vitamin kullanılmazsa ne olur gebelikte vitamin kullanılmazsa
Hem genç, hem de olabildiğince sağlıklı uzun bir ömür sürmek artık herkesin hayali...Peki ama sağlıklı olmak için nasıl bir yol izleyeceğiz?:)
Buyrun meleklerim..............






Hem genç, hem de olabildiğince sağlıklı uzun bir ömür sürmek artık herkesin hayali... Ancak bu konuda her geçen gün yeni, hatta birbiriyle çelişen bilgiler duyuyor, okuyoruz. Peki ama hangisine inanacağız, sağlıklı olmak için nasıl bir yol izleyeceğiz? Bunun ve daha pek çok sorunun yanıtını almak üzere bu konudaki araştırmalarıyla tanınan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Özgür Şamilgil'e danıştık. Bakın Dr. Şamilgil bize neler anlattı...

Günümüzde yayılan ve dönüşüme uğrayan yeni virüslerle ortaya çıkan salgınlar ileride daha da artabilir mi?

Tek hücreli canlılardan olan virüsler tarihteki en eski canlı türleri. En sık ve kolay dönüşüm gösterebilen, en ağır fiziki şartlara dayanıklı olan, en hızlı üreyen, en az enerji ile yaşamını sürdürebilen ve en kalabalık nüfusa sahip olan canlılar onlar. Bizler de yayılmalarını kolaylaştıran her şeyi yapıyoruz. Yediğimiz etler sağlıksız. Günışığı görmeyen (bağışıklık sistemi, hayvanlar aleminde - insanlar dahil - güneş ışığı ile sentezlenen D vitaminiyle çok yakından ilişkili), balık istifi gibi sıkışık ve hijyenden uzak şartlarda, yapay besinlerle, kendi hayvansal artıklarıyla, besinlerine antibiyotik katılarak, şişmanlatmak için büyüme hormonu verilerek üretiliyorlar. Bu et olmaktan çıkmış sağlıksız ürünü tüketen insanlarda da bağışıklık sistemi zayıfladığından enfeksiyonlara, kansere, romatizmal hastalıklara, metabolik bozukluklara yatkınlık artıyor.

Modem çağ virüslerine karşı yeni aşılar geliştiriliyor mu?

Aşı geliştirmek için de boşa para ve emek harcıyoruz. Üstelik bu aşılar pek de masum değil; viral aşıların nörolojik bazı hastalıklara neden olduğuna dair tartışmalar hala devam ediyor. Antiviral ilaçlar ise resmi bilgilere göre 5 gün kullanılmak şartıyla grip süresini sadece 1-1.5 gün kadar kısaltıyor, üstelik yan etkilerle ilgili örneğin çocuklarda nöropsikiyatrik problemler ve beyin enfeksiyonu yaptığına dair 2007 de FDA (Amerikan Gıda ve İlaç idaresi) 1800 adet rapor bildirildi.

Kanserdeki artış yaşam süresinin artışıyla açıklanabilir mi?

Kanserdeki artış yaşam süresinin artmasına bağlanamaz. Bu artışı diğer nedenlerde aramak lazım. Temiz su kullanımının artması ve hijyenik koşulların yaygınlaşmasıyla enfeksiyonların azalması bebek-çocuk ölümlerinde azalmayı sağladı. Böylece yaşam süresi uzuyor. Ancak istatistiklere baktığımızda son yüzyılda yaşam süresinde sanıldığı kadar da büyük bir artış olduğu söyleyemeyiz. Son yüzyılda esas değişen şey, beslenme biçimimiz, değiştirdiğimiz beslenme ve yaşam tarzımız. Çağımızın kalp-damar, romatizmal, nörolojik, hormonal, psikiyatrik, kanser gibi kronik mikropsuz, iltihabi hastalıklarının büyük çoğunluğunun gerçek nedeni, bu dış faktörler. İnsan doğaya karşı hep mücadele etmekte. Sadece insanlar değil hayvanlar da çevre kirliliği , radyasyon, kimyasallar, hazır mamalar, gibi çeşitli nedenlerle kansere yakalanıyor ve bir çoğu bu yüzden yaşamını kaybediyor.

Yağ tüketimi konusunda ne kadar bilinçliyiz?

Yağların hücre zarının yapısını oluşturmak, vitaminlerin üretimini sağlamak, hormon ve safra asidi ve yararlı kimyasallar üretmek, vücuda enerji sağlamak gibi bir çok faydalı işlevi var. Yağ tüketirken önemli olan omega 6'dan zengin yağlan tüketmeyi azaltıp ve Omega "ten zengin yağlan tüketmeyi arttırmak. Omega 6 kökenli bazı kimyasal maddeler vücutta iltihap oluşumu yaratır, damarlarda spazm yapar, kanda pıhtılaşma eğilimini arttır ve hücre bölünmesini yani yaşlanmayı hızlandırır. Omega 3 kökenli bazı kimyasal maddelerse iltihap oluşumunu engeller, damarları genişletir, kanı sulandırır, ağrıyı azaltır ve yaşlanmayı yavaşlatırlar. Son yüzyılda beslenme düzenimizdeki Omega 6 oranı artarken Omega 3 oranı çarpıcı biçimde azaldı. Neden? Balık, zeytinyağı, doğal otlayarak etleri Omega 3'den zengin beslenen hayvan ve tavuklann yağ, kırmızı et ve yumurtalarının koyu yeşil yaprakları sebzelerin tüketimi yerini; Omega 6 içeren suni yemlerle kötü ortamlarda beslenen hayvanların yağ, kırmızı et ve yumurtaları, yüksek karbonhidrat içeren besinler, bayatlamayı engellemek ve lezzet arttırıcı katkı maddeleri içeren rafinerize edilmiş (işlenmiş) besinler aldı.

Beslenirken en çok nelere dikkat etmeliyiz?

işlenmiş gıdalardan, hızlı emilen şekerden mümkün olduğunca uzak durmak, gerekli vitamin desteğini almak yerinde olur. Süttozu, yumurta tozu, ve birçok işlenmiş gıdada olduğu gibi yüksek ısıda işlenen kolesterol okside olup zarar verebilir. Sağlıklı doymuş yağ asidi (kolesterol) içeren hayvansal gıdalar ile beraber C ve E vitamini içeren besinleri tüketmek mantıklı. C vitamini suda eriyen bir vitamin olduğundan vücudumuzda depolanamaz. Kullanılmazsa hemen atılır, bu nedenle sık ve yüksek miktarda özellikle besinlerle tüketmemiz gerekir. C vitamini eksikliği yaşlanmayı hızlandırır. Beyin, sinir sistemi, kan hücreleri için elzem olan B 12 vitamini de vücut için gerekli. Etin az yenmesi B12 vitamini, karnitin, koenzim Q10, alfa-lipoik asit ve bazı esansiyel amino asit eksikliklerine yol açabilir. Bu eksiklikler başka organlar gibi kalbe de zarar verir. Bünyesini et (protein) ve sebzelerle (birleşik karbonhidrat) oluşturan ve insanoğlunun basit (hızlı emilen) şekerle tanışması İse 200 yıl kadar önceye dayanıyor. Sofra, kesme, toz akide şekerleriyle, lokum, reçel, bisküvi, gofret, çikolata, yaş ve kuru pastalar, şekerli içecekler, tüm hamuriu ve sütlü tatlılar basit şeker içerirler. Vücudumuzun basit şekere kesinlikle gereksinimi yok. Basit şeker tüketimi hastalıkların oluşmasının önemli unsurlarından biri.

SAĞLIKLI YASAM İÇİN İPUÇLARI

Florence Nightingole Hastanesi uzmanlarından Dr. Özgür Şamilgil kendimizi modern çağın hastalıklarından korumak için alabileceğimiz önlemleri de anlatıyor:
• Doğal gıdalar tüketin; bunlar katkısız, çiğ veya az pişmiş, serbest yemlenen hayvanların et ve yan ürünleri, organik tarım ürünleri olarak sıralanabilir.
• B kompleks vitaminleri mineraller (Selenyum, magnezyum vb) Antioksidanlar (flavonoidler, beta-karoten, C vit.) alın, Besinlerin çiğ veya az pişmiş tüketilmesine dikkat edilirse koruyucu özelliklerini yitirmezler. Tablet olarak tüketilmelerinin aynı etkiyi yapmadığı biliniyor. Bol taze sebze, kabuklu kuru yemiş ve şekeri az meyveler yiyin.
• Sağlıklı güneşlenin. D vitamini sadece kemik değil bağışıklık sistemi sağlığımız ve hormonlarımız için vazgeçilmezdir.
• Egzersiz sağlıklı bir hayat üzerinde oldukça büyük önem taşıyor: En güçlü damar genişletici olan spor, antioksidan olan nltrit oksidin damar duvarındaki hücrelerce üretimini artırır. Kas kitlesini esneten ve kaslara hafif yük bindiren tarzda, atalarımızın avlarınken yaptığı hareketlerin bir taklidi gibi ama abartmadan spor yapmak gerek.
• Vitamin benzeri maddeler (koenzim Q10, karnitin vb.) zaten kırmız et ve sakatat içinde en yüksek düzeyde var. Bunun için doğal beslenen keçi, kuzu gibi hayvanların ya da merada serbest beslenen sığır, tavuk gibi hayvanların eti ve yağı tüketilmeli.
• Un ve şekerden (patates, pirinç vb) kaçınarak insülin direncini yenin.
• Çevresel zehirlerden ve sigaradan uzak durun.
• Yoğurt, sirke, turşu gibi fermente edilmiş faydalı bakterilerden zengin gıdalar tüketin.
• Yeterli uyku uyuyun.
• Sosyal aktivitelere katılın, hobiler edinin eğlenmeye vakit ayırın, bunların meditasyon etkisi gösteren faydaları olacaktır.
• Alkol kullanıyorsanız fazlaya kaçmayın.
 
Geri
Üst