Sana dair

KızılÖtesi

Aktif Üye
Üye
Sana dair
Sana dair isteklerim oluyor. Kimi zaman derin ah` larım oluyorsun bir Sezen Aksu şarkısını dinlerken.

Sen; içinde baharı gizleyen kışımsın benim. Ve biliyorum, o baharın güneşinde tenim esmer olmayacak hiç. Bana susmak düşecek, payıma kilitlenmiş bir yürek kalacak. Kaderi önceden belirlenmiş konuşmalar, paylaşmalar, bakışmalar olacak. Bir yerde aykırılığım tutup sarılsam da içimde Sana, sen bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin.

Tabansız sevdalardan kopup Sana sığınıyorum çoğu zaman. Soluk soluğa varıyorum yanına, ter kokarak tenim. Anne sütüne aşık bir bebek gibi duruluyorum sonra.

Git diyorum sana, kalma yüreğimde, bu kadar özleteceksen kendini. Bir bakış; gözüm gözüne değiyor; hissediyorum... Gitme diyorum. Kal geldiğin yerde.
Ne gitmelerin bitiyor; ne de benim sana kal demelerim.

Sonra; kötü şansla başlayan ilklerimi hatırlıyorum. 8 yaşında en samimi arkadaşımla aynı kızı sevişim, çocuktum işte lolipop şekerli bir sevdaydı, ilk sinemaya gidişimde elektriklerin kesilişi, ilk kavgamdaki o göremediğim çukur, ilk konsere gidişimde biletimi kaybedişim ve ilk aşık oluşumun asla mümkün olmayışı...
Yani Senin mümkün olmayışın.

Hangi aralıkta girmiştin içime anlamadım. Tüy gibi hafif, usul usul inivermiştin yüreğime. Kabullenemedim önce. kocaman yalanlar söyledim kendime. Ben dışımda tutmaya çalışırken seni, meğer içerde hakimiyetin çoktan başlamıştı. Kuşatmıştın dört yanımı; ve kendim için çok geçti... Yerle bir olmuştu her şey.
Olmazsa olmazlarım... ilkelerim... yargılarım...

Kabullenmek zor sanıyordum; acemi ama mükemmel bir aşkı taşıyabilmeyi...
Ve en az acıyla kurtulmakmış gerçekten bizi bekleyen yalnızlıktan, bir başınalığın mecburiyeti ile mucizelere umut bağlamakmış zor olan...
Belli bir yerden sonra, bazı şeyleri aşmış olmanın olgunluğu ve kabullenme meziyetiyle üstesinden geliyorsun umutsuzluğunun...
Yani imkansızı mümkün kılmanın zor olduğunu biliyorsun. Çünkü biliyorsun, o arada bir yol var ve bu yol uzun da olsa bir yere gidiyor. O bir susma türü sadece, o bir yaşam şekli. Ve her yalnız yaşamak ölmenin diğer yüzü. Bu yol öyle, öylece durur.

Seni aklıma getiren, yüreğime düşüren bu yol değil, kötü şansla başlayan bir ilkin, iyi şansı sadece. Düşüme düşüşün zamandan değil, düşlerin gafı.

Nasıl bir şeydi, bu beni böyle yağmalayan. Şimdi karşı durmuyorum Sana, nasılsa buluyorsun bir yolunu ve sarmalıyorsun içimi dışımı. Ayak seslerini duyuyorum hangi yöne gittiğini bilemeden. Ben yaşanmış bir aşkta eski yaralarıma yanıyorum, Sen yaralarına benden sevda sürüyorsun.
”Belki”lerden, “ihtimal”lerden, “keşke”lerden medet umuyorum, Senin belki de yabancısı olduğun düşler büyüterek...
Ben, suretine değil, aslına dokunma ihtimallerinde mutlu oluyordum.
Ben seninle, aynı coğrafyada yaşayabilme ihtimalinden huzur buluyordum.

Şimdi, bilinci küflerinden kurtulmuş bir yürekle, süresi diğer aşklardan çok daha uzun olacak bir aşkın ömrünü anlatıyorum, Sana dair yazılanlarda.

Şimdi, bir sayfa dolusu cümlelerle; bir imkansızlığın mucizeye dönüşünü anlatıyorum…

Şimdi, bozgun sonrası imkansız bir zafer kazanan bir orduyum, bir yenilgide zafer ne kadar anlam taşıyorsa o kadar anlamlaşıyorum…

Şimdi ben, dağıldıkça kurulan yeni düşlerde Sana bakıyorum…

Umut; hep var olacak çünkü..


ALINTI
 
Geri
Üst