Sessizliği birlikte kıralım

M

Misafir

Forum Okuru
Sessizliği birlikte kıralım
Güldünya'yı hatırlıyorsunuz değil mi? Namus cinayetine kurban gitmişti. O, aklımızın lbir köşesindeyken değişti. Artık daha umutlu olsak cinayetlerinin de sonu gelmiyor bir türlü.

Son olarak 18 yaşındaki Ayşe Aydın’ın ailesi tarafından infaz edildiği idda ediliyor, sadece öldürmek kalmamış Ayşe. Dili de koparılmış, sanki töreye itiraz yok dercesine. Peki nasıl bir zhniyettir bu? BM nüfus fonu Türkiye bürosunun başlattığı “Sessizliği Kırmak” adlı araştırmada bunu kadına karşı şiddeti önlemek için önce eylemlerin ardındaki toplumsal yapıyı anlamayı hedefliyor.

1:"Bir karında yatmadık mı, bir anadan doğmadık mı/ bir memeden doymadık mı/ 'binbir yarayla tek bir kurşunla gitti Güldünya"

Yeni albümünde en çok bu şarkı insanın canını acıtıyor Aylin Aslım'ın. Geçen yıl erkek kardeşi tarafından namus nedeniyle öldürülen Güldünya'yı anlatıyor şarkısında genç popçu; daha doğrusu onun ağzından yazmış bu şarkıyı. Tam da, çoklan unuttuğumuz sırada.

"İki elim yakanızda" diyor Güldünya şarkının bir yerinde, "iki elim yakanızda..."
Güldünya'nın öldürülmesiyle hop oturduk, hop kalktık. Bu arada toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak amacıyla yapılan yasal düzenlemeler konusunda önemli ilerlemeler de kaydettik. Kadınların cinsel haklarına ilişkin otuzdan fazla yasa maddesi yenilendi. Ancak davranış kalıplarında, bu yasal düzenlemelere paralel bir değişim olduğunu söylemek henüz mümkün değil. O günden bu yana ne kadar töre, namus cinayeti işlendi resmi bir sayı öğrenmek de öyle...

Bu yakınlarda Diyarbakır'da 12 yaşında tecavüze uğrayan ve tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakılan Rojda G. tecavüzcüsünün (ya da zorunlu kocası mı demeliyiz?) ailesi tarafından gezmekle suçlanınca, burnu kesilerek cezalandırıldı. Daha yeni gazetelerin üçüncü sayfasına düşen bir başka haber, fark edebilenlerin içini yaktı. Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesindeki Ayşe Aydın henüz 18 yaşındaydı ve hamileydi. İmam nikahlıydı. Kendi ailesinin meclisi "namusunun kirlendiğine" ve öldürülmesine karar verdi. Ailenin erkekleri önce kolllarını kırdı, dilini kopardı. Ayşe işte böyle öldürüldü. "Dilini koparmak" töreye itiraz edilemez, anlamına geliyordu belli ki. Aile meclisine, töreye itiraz etmenin, karşı durmanın yolu yoktur. Yapılacak tek şey sessizce itaat etmekti, onlara kalırsa.

Peki ya sezsizliği kim kıracak?

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Bürosu tam da bu soru üzerine, adını "Sezsizliği Kırmak" koyduğu bir araştırma yapıyor bu günlerde.

Araştırma, "Namus ve Töre Cinayetleri"ni inceliyor ve bu cinayetler ile mücadele edebilmek için kapsamlı bir "Eylem Planı" oluşturmayı amaçlıyor. Kişilerin namus kavramını nasıl algıladıklarını, namus cinayetlerinin ardında yatan nedenler hakkındaki düşüncelerini ve bu cinayetlerle ilgili mücadele önerilerini öğrenmek için araştırma istanbul'dan başlamış. istanbul'a göç etmişler; istanbul'da doğup yetişmiş kişiler, profesyoneller, sivil toplum kuruluşlarından temsilciler ve mağdurlar olarak beş ana gruptan oluşan 51 kişi ile ilk görüşmler tamamlanmış.

Araştırmanın nihai sonuçları Adana, Şanlıurfa ve Batman'da devam eden görüşmeler tamamlandıktan sonra açıklanacak. İstanbul'da görüşülen kişiler arasında, töre, namus cinayetinden kaçmış, halen saklanmakta olan bir kadın da bulunuyor. Ancak Proje Koordinatörü Meltem Ağduk, can güvenliği nedeniyle, kadının kimliğinin ve kendisiyle yapılan birebir görüşmede söylediklerinin titizlikle gizli tutulduğunu söylüyor. Araştırmanın ilk aşamasından çıkan sonuçlara göre, namus cinayetlerinin altında yatan beş ana neden bulunuyor. İşte bu nedenler ve araştırmaya görüş erenlerden yaptığımız alıntılar:

Toplumsal ve ekonomik nedenler

Bölgesel farklılıklar, ağalık sistemi, aşiret ilişkileri, feodal bağların gücü, güçlü gelenek ve normlar, ilkellik, okumaz-yazmazlık ve dünya algısının darlığı. "Töre denen şeyi bu insanların bilinç altından silmek, yanlış olduğunu anlatmak, şu anda beşikte olan çocuğu eğitmekle ilgili." (Kadın, 44 yaşında, lise mezunu)

"Eğer karım beni aldatırsar bunun mahkemeye gitme ihtimali çok düşüktür. Genellikle sonuç cinayet olur. Kim yakalarsa vurur."
Erkek, 32, ilkokul mezunu

Ataerkil toplum yapısı

Erkeklerin kadınların cinselliği üzerinde kurdukları baskıcı ataerkil sistem.
"Biz ne yapalım, bizim toplumsal yapımız bu. Biz bunu yapmasaydık, insanlar bizimle dalga geçecekti. Biz aşağılanmışolacaktık. Bir şekilde bunu yaptık. Ben de onaylamıyorum ama işte yapılmış. Bizim aile işte, böyle bir şeyolmasa nasıl başımız dik gezerdik?" (Bir töre cinayetinde, cinayeti işleyen ailenin üyelerinden biri.) Ailenin toplumdaki rolü
Yıllar içinde aile bağları zayıflıyor. Çocukların, geleneksel aile değerlerine uygun terbiye almaları.

"Eğer çocuklarını iyi korursan böyle şeyler olmaz. Eğer onları iyi yetiştirmezsen, tek başlarına bırakırsan, o zaman aşık olurlar, mafyaya karışırlar. Doğu-Batı fark etmez." (Kadın, 54 yaşında, okumaz yazmaz)

Erkekler üzerindeki baskı

Erkekler üzerindeki toplumsal baskı, sosyal çevre, erkekleri etkiliyor ve bu tür cinayetleri işlemeye itiyor.
"Eğer işin sonunda namus meselesi varsa, bu (cinayet) yapılmalıdır." (Erkek, 32, ilkokul mezunu)

Kişisel nedenler ve cinnet anı

Az sayıda kişi, kişisel nedenleri de öne çıkartmış. Nedenler kişisel ama verilen örneklerde eşini aldatanlar yine kadınlar ve kontrollerini kaybederek eşlerini öldürenler de erkekler.
 
Geri
Üst