ŞİFALI DUALAR ve TESBİHLER

merhaba sevgili "meleğim" besmele ile ilgili yazdıklarınız için öncelikle çok teşekkür ediyorum. Fakat birinin sevgisini kazanmak için yazmış olduğunuz madde de emin olmak için 3 gün 786 kere her seferinde bir bardak suya okuyup mu içicez yoksa bir gün 786 kere bir bardak suya okuycaz bunu mu 3 - 7 gün mü içicez bu konuda biraz aydınlatırsanız çok memnun olurum. son olarakta teyid için soruyorum kendimiz mi içicez?
 
yer gök dua bence başımız sıkıştıgında deyil her zaman şükredip dua etmeliyiz çok kıymetli bilgiler emegine saglık cnm saol
 
A dan z ye alfabetik sırayla şifalı dualar

arkadaşlar size nette bulduğum çok güzel bir kaynağı paylaşmak istiyorum.
alıntı
www.sifamarket.com/sifali-dualar.php


ALA SURESİNİNBir cuma günü bu sureyi yazıp, üzerinde taşıyan kimse her türlü felakete karşı kendisini himaye altına almış olur.Bu sure hamile bir kadın için yazılır ve bu yazım işi arabi ayın ilk günlerinde gerçekleştirilirse, doğacak çocuk zeki ve gürbüz olur.
Şifalı Dualar Yukarı...
ARAF SURESİNİN FAZİLETİResulü Ekrem Aleyhisselam Efendimiz A'raf suresini akşam namazında ikiye taksim ederek okurlardı."Rüyasında Sure-i Araf'ı okuyana Allah tarafından bütün ilimler *Bu sure dünya ve ahiret saadetini elde etmek için çokça okunmalıdır.
Şifalı Dualar Yukarı...
AĞRILARA VE SITMAYA KARŞI ŞİFA DUASIBismillâhil kebiyri neûzü billâhil azıymi min şerri ırkın ne'ârin ve min şerri harrin nâr.'
Peygamber Efendimiz çeşitli ağrılara ve sıtmaya karşı manevi tedavi olarak bu duayı öğretirlerdi
'Rabbünallâhüllezî fıs semai tekaddesesmüke, emruke fıs semai vel ardı kemâ rahmetüke fıs semâ' fec'al rahmeteke fil ardığfir lenâ havbenâ ve hatâya n â ente rabbüt tayyibine enzil rahmeten min rahmetike ve şifâen min şifâike alâ hâzel veceı.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
"Sizden birine herhangi bir kimse veya kardeşi bir ağrıdan ötürü şikayette bulunursa, bu duayı onun üzerine okusun, şifa bulur."

Şifalı Dualar Yukarı...
ABDEST ALIRKEN OKUNACAK DUALARAllâhümme a'tınî kitabî bi yemînî ve hâsibnî hısâben yesîrâ.
Manası: Ey Allah'ım, amel defterimi sağımdan ver ve hesabımı kolay eyle. * Sol kol yıkanırken:
Allâhümme lâ tü'tınî kitabî bi şimalî ve lâ min verâi zahrî.
Manası: Ey Allah'ım, amel defterimi solumdan ve arkamdan verme.
Başa mesh ederken:Allâhümme harrim şa'rî ve beşerî alen nâr, ve ezıllenî tahte arşike yevme lâ zille illâ zıllük.
Manası: Allah'ım, kıllarımı ve derimi cehenneme haram kıl. Arşının gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde beni Arşının gölgesinde gölgelendir.
Kulaklara mesh verilirken:
Allâhümmec'alnî minellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh.
Manası: Ey Allah'ım, sözü işitip de sözün en doğrusuna tabi olanlardan eyle.
Ayaklar yıkanırken:
Allâhümme sebbit kademeyye ales sırat.
Manası: Ey Allah'ım, ayaklarımı Sırat üstünden kaydırma.
Şifalı Dualar Yukarı...
ADEM A.S DUASIAdem (a.s.) cennetten çıkarılınca Rabbine şu şekilde duada bulundu:
Rabbena zalemnâ enfüsenâ ve in lem tağfir lenâ ve terhanınâ le nekûnenne minel hâsiriyn.
"Ey Rabbimiz! Yazık ettik, bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen herhalde maddi ve manevi en büyük zarara uğrayanlardan olacağız."
Allah Teala onun duasını kabul etti ve şöyle buyurdu:
"Adem Rabbinden kelimeler belleyip aldı. Ona yalvardı. O da tevbesini kabul etti. "
"Sonra Rabbi yine onu (Adem'i) seçti de tevbesini kabul etti, ona doğru yolu gösterdi. "
Şifalı Dualar Yukarı...
ADİYAT SURESİNİ OKUMANIN FAZİLETİNE DAİR HADİSLERBismillâhirrahmânirrahım.
Vel âdiyâti dabhâ. Fel mûriyâti kadhâ. Fel müğıyrâti subhâ. Fe eserne bihî nak'â. Fe vesatne bihî cem'â. İnnel insâne li rabbihî lekenûd. Ve innehû alâ zâlike le şehiyd. Ve innehû li hubbil hayri le şediyd. E fe lâ ya'lemü izâ bu'sira mâ fil kubur. Ve hussıle mâ fıs sudur. İnne rabbehüm bihim yevmeizin le habiyr.
Manası:
Andolsun o harıl harıl gazâ yolunda koşan atlara, o tırnakları ile çakarak ateş çıkaranlara, sabahleyin baskın yapanlara, derken orada ayakları ile toz koparanlara, kopardığı tozla bir topluluğun düşmanının ortasına girenlere yani atlara ki, muhakkak insan Rabbine karşı çok nankördür. Hiç şüphesiz Allah Teala buna hakkıyla şahiddir. Gerçek o, insan mal sevgisinden dolayı pek katıdır. Hâlâ o, hakikati görüp bilmeyecek mi, kabirlerin içindekiler eşilip çıkarıldığı zaman, göklerde ne varsa onlar da derlenip toparlandığı zaman hakikat, o gün Rabbleri onların her halinden elbette tamamıyla haberdardır.
Fazileti:
* Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurmuştur:
"İzâ zülzilet... Kur'an'ın yarısına muâdildir. Vel fıdiyât... Kur'an'ın yarısına denktir."
Kim bu mübarek sure-i celileyi yazar da üzerinde-taşırsa, Cenabı Ecelli Alâ o kimseyi korktuklarından emin kılar, rızkı da kendisine kolaylıkla verilir.
Her gün bu sureyi (3) üç defa okuyan nazardan korunur.
"Bu mübarek sure tekrar tekrar okunup ihtiva ettiği mesajlar ciddi bir biçimde düşünülmelidir.
Şifalı Dualar Yukarı...
AHİRET ALEMİNİ RÜYADA GÖRMEK İÇİN DUARüyada ahireti görmek isteyen kimse taze bir abdest alır. Yatsıdan sonra iki rekat istihare namazı kılarak şöyle dua eder:
"Ya Rabbi! Bana ahireti göster, ölülerimi benimle konuştur. Kabir aleminde kendi halim nasıldır ve benim müslümanlığımın derecesi nedir? Bana göster, Allah'ım." diye dua eder.
Cenabı Hakk böyle dua edenlerin dualarını boşa çıkarmaz, ahiret alemini gösterir. Buna istihare denir. İstihare; her şeyin hayırlısını Allah'tan sormak ve istemektir. Bu ise kuvvetli bir sünnettir.
Şifalı Dualar Yukarı...
EL-AHKAF SURESİNİN SIRLARIAllah'ın Rasulü bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:
"Bir kimse el-Ahkaf suresini baştan sona kadar okursa, Cenabı Hak o kimseye dünyada olan bütün varlıkların adedinin on misli sevap verir. Ayrıca on misli kadar günahını bağışlar. On misli kadar da derecesini yükseltir."
* Bir kimse bu sureyi bir kağıt üzerine yazıp, sağlam bir sargı içerisine aldıktan sonra boğazına takarsa, cinnilerin şerrine karşı korunmuş olur. Gerek uykuda iken, gerekse uyanık bulunurken her şeye karşı himaye altında bulunur. Bir kimse, bu surenin yazılmışını başına giydiği şeyin altına koyup, başında taşırsa, Cenabı Hakk o kimseyi hırsız, dolandırıcı ve bunlara benzer sahte insanların şerrinden korur. Bu kimse böyle yapmakla kendisini hem insanlara hem de cinnilere karşı himaye altında bulundurur.
Şifalı Dualar Yukarı...
AKŞAM EZANI İŞİTİLİNCE OKUNACAK DUAAllâhümme hazâ ıkbâlü leylike ve idbâru nehârike ve asvâtü düâtike fağfir lî.
Manası: Ey Allah'ım, bu ezan gecenin geldiğini, gündüzün gittiğini ve Zatı Ecelli Ala'na dua edenlerin seslerinin yükseleceği anın geldiğini bildiriyor. Beni bağışla, Allah'ım.
Ümmü Seleme (r.a.) anlatıyor:
"Akşam ezanı sırasında (bu duanın) okunmasını Allah'ın Resulü bana talim buyurdu."
Şifalı Dualar Yukarı...
AKŞAM NAMAZINDAN SONRA NAFİLE NAMAZININ FAZİLETİResulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
"Her kim akşam namazından sonra günahı icap ettirir bir kelime konuşmadan altı rekat namaz evvabin kılarsa, Allah katında on iki senelik ibadet yerine geçer."
Diğer rivayette:
"Günahı denizlerin köpüğü kadar olsa affolunur."
Şifalı Dualar Yukarı...
ALLAHU TEALANIN DUA ETMEMİZİ EMRETTİĞİ AYETİ KERİME"Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin. Çünkü Allah Teala haddi aşanları sevmez."
"Korku ve ümit halinde Rabbinize dua ediniz. Şüphesiz ki, muhsinlere Allah'ın rahmeti yakındır."
"Çaresiz kalan kimse dua ettiği vakit onun duasını kabul eden, feryada geldiği belayı gideren ve sizi yeryüzünde her şeye hakim kılan kimdir? Allah ile beraber başka bir ilah var mıdır? Siz ne kadar az düşünüyorsunuz?"
"Habibim! Kullarım sana benden sorarlarsa muhakkak ki ben çok yakınımdır. Bana duada bulunanların duasını kabul ederim."
* Hadis-i kudside Allah Teala buyuruyor: "Bana dua etmeyene gazab ederim." "Kulum beni nasıl tanırsa ona öyle muamele
ederim. Kulum bana dua edince onunla beraberim,"
Şifalı Dualar Yukarı...
AMENER RASULUNUN FAZİLETİBismillâhirrahmânirrahıym.
Âmener rasûlü bi mâ ünzile ileyhi min rabbihî vel mü'minûn. Küllün âmene billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülih. Lâ nüferriku beyne ehadin min rusülih. Ve kâlû semı'nâ ve eta'nâ ğufrâneke rabbenâ ve ileykel masıyr. Lâ yükellifullâhü nefsen illâ vüs'ahâ, lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet. Rabbenâ lâ tüâhıznâ in nesiynâ ev ahta'nâ. Rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehû alelleziyne min kablinâ. Rabbenâ ve lâ tühammilnâ mâ lâ takate lenâ bih, va'fü annâ, vağfir lenâ, verhamnâ. Ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfiriyn.
Manası:
O Peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti. Mü'minler de (onlardan) her biri Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı. "O'nun (Allah'ın) peygamberlerinden hiçbirini diğerlerinin arasından ayırmayız (hepsine inanırız), dinledik (kabul ettik; emrine) itaat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini (isteriz). Son varışımız ancak Sana'dır." dediler. Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendi faydasına, yaptığı şer kendi zararınadır. "Ey Rabbimiz, unuttuk, yahut
yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme. Ey Rabbimiz, bizden evvelki ümmetlere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz, takat getiremeyeceğimizi bize taşıtma. Bizden sadır olan günahları sil, bağışla. Bizi yarlığa, bizi esirge. Sen Mevlamız'sın bizim. Artık kafirler güruhuna karşı da bize yardım et.
Fazileti:
Bu ayet-i kerimeler hakkında Resulü Ekrem (s.a.v.) buyuruyor ki:
"Allah Teala cennet hazinelerinden olan iki ayeti bana indirdi. Allah (c.c.) mahlukatı yaratmazdan ikibin sene evvel o iki ayeti kudret eli ile yazdı. Kim o iki ayeti yatsıdan sonra okursa gece ibadetinden ona kafi gelir."
"Kim Sure-i Bakara'nın son iki ayetini geceleyin okursa, onlar ona gece namazı kılmak yerine kifayet eder."
"Cenabı Ecelli Ala, Sure-i Bakara'yı iki ayetle bitirdi ve bunları bana arşın altındaki bir hazineden verdi. Bunları öğreniniz. Kadınlarınıza, oğullarınıza öğretiniz. Çünkü bunlar hem salattır, hem Kur'an'dır."
"Sure-i Bakara'nın sonundaki ayetler bana arşın altındaki hazinelerden verildi. Onlar benden evvel hiçbir nebiye verilmemişti. "
* Bu ayet-i kerimelerin okunmasına gerek gece ve gerek gündüz olsun, devam edilmelidir.başkaları konuşamazlar. O da doğruyu söyler.
İşte bu, hak gündür. Artık dileyen Rabbıne doğru bir yol edinir.Biz, sizi yakın bir azabla uyardık. O gün, kişi ellerinin sunduğuna bakacak. Ve kafir: "Keski ben toprak olsaydım." diyecektir.
Şifalı Dualar Yukarı...
AMME(NEBE) SURESİ
NEBE' SURESİ'NİN MANASI
Bu sure, Mekke döneminde inmiştir. Kırk ayettir. Nebe'haber demektir. Sure kıyamet haberlerini ihtiva ettiği için bu ad verilmiştir.
Rahman ve Rahıym olan Allah'ın adıyla...
Birbirlerini hangi şeyden koruyorlar?
Büyük haberden mi?
Ki onlar onda ayrılığa düşmüşlerdir. (Kimiona inanmış, kimi de inanmamıştır.)
Hayır! Anlayacaklar!
Yine hayır, onlar gerçeği anlayacaklar!
Biz, yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
Dağları da birer kazık.
Ve sizi çift çift yarattık.
Uykunuzu dinlenme kıldık.
Geceyi bir örtü kıldık.
Gündüzü geçimlik kazanma vakti kıldık.
Üstünüzde yedi sağlam gök bina ettik.
Pırıl pırıl parlayan bir kandil astık.
Sıkışan bulutlardan şarıl şakıl su indirdik.
Ki onlarla bitkiler ve taneler çıkaralım,
Ve sarmaş dolaş bahçeler yetiştirelim,
Muhakkak ki hüküm günü, belirlenmiş bir
vakittir.
O gün sura üflenir, bölük bölük gelirsiniz.
Gök açılmış, kapı kapı olmuştur.
Dağlar yürütülür, serap haline gelir.
Şüphesiz ki cehennem, bir gözetleme yeridir.
Azgınların varacağı yerdir.
Orada çağlar boyu kalacaklardır.
Orada ne bir serinlik, ne de içecek bir şey tatmazlar.
Sadece kaynar su ve irin içerler.
Yaptıklarına uygun bir ceza olarak.
Çünkü onlar bir hesap günü olduğunu ummuyorlardı.
Bizim ayetlerimizi yalanladıkça
yalanlamışlardı.
Biz ise her şeyi bir kitapta sayıp yazmışızdır.
Şimdi azabı tadın. Artık size azaptan başka bir şey artırmayacağız.
Şüphesiz ki Allah'ın yasak kıldığı şeylerden sakınanlar için kurtuluş vardır.
Bahçeler ve bağlar;
Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar;
Ve dolu kâseler vardır.
Orada yalan ve boş söz işitmezler.
Rabbından bir mükafat ve bağış olarak;
Göklerin, yerin ve ikisi arasında
bulunanların Rabbi Rahmân'dan ki, O'na hitapta
bulunmaya kimse muktedir olamaz.
O gün, Ruh ve melekler saf halinde
duracaklardır. Rahmân'ın izin verdiklerinden
başkaları konuşamazlar. O da doğruyu söyler.
İşte bu, hak gündür. Artık dileyen Rabbına doğru bir yol edinir.
Biz, sizi yakın bir azabla uyardık. O gün, kişi ellerinin sunduğuna bakacak. Ve kafir: "Keski ben toprak olsaydım." diyecektir

Peygamberimiz (s.a.v.) bu surenin fazileti hakkında şöyle buyuruyorlar:
"İkindi namazından sonra bu sureyi okuyan kimsenin Allah (c.c.) azabım hafifletir."
"Nebe' suresini baştan sona kadar okuyan kimseye Cenabı Hakk cennette şarâb-ı tahûr (cennet şarabı) ikram edecektir."
Bu sureyi herhangi bir şeyin üzerine okuyup, o şeyi bir yere emanet etmek, çalınıp kaybolmaması için her şeye kafidir.
Her sıkıntının yok olması için bu sure okunmalıdır. Neticede ferahlık görülecektir.
Şifalı Dualar Yukarı...
ANNE VE BABA HAKKIResulü Ekrem şöyle buyurmuşlardır:
"Ana ve babasına karşı gelen evlada, Allah tarafından şöyle nida edilir:
"Sen dilediğin kadar ibadet yap. Onlara asi olduğun müddetçe ben seni katiyyen affetmiyeceğim."
Baba ve anasına iyilik edip onların rızasını alana da, Allah Teala şöyle nida eder:
"Sen de istediğini yap. Değil mi ki sen onlara iyilikte bulunuyorsun. Ben de seni affedeceğim."
Hazreti Peygamber buyuruyor:
"Kur'an'ı okuyup da onunla amel etmeyen, onu okumamış sayılır, ana ve babasına sert gözle bakan onlara iyilik yapmamış olur. İşte ne benim, ne de onların birbirimizle hiç alakası yoktur."
Yine Efendimiz Aleyhisselam buyurdu:
"Ana babasına iyilik eden kimse istediğini yapsın, katiyyen cehenneme girmeyecektir. Onlara isyan eden de istediği kadar ibadet yapsın. O da cennete girmeyecektir."
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
"Hiç bir evlad yoktur ki, babasına merhamet ile baksın da Allah Teala onun her bakışına karşılık, kabul olunmuş bir hac sevabı vermesin."
Bunun üzerine Efendimiz'e sordular:
"Her gün yüz defa baksa da mı?"
"Evet, Allah daha çoğunu ve güzelini vermeye kadirdir."
Efendimiz buyurdu:
"Baba ve anasının kabrini ziyaret eden kimseye Allah Teala kabul olunmuş bir hac sevabı verir. Ana ve babasının kabirlerini çok ziyaret edenlerin kabirlerini de, melekler ziyaret ederler."
Efendimizin şu hadisini iyi dinle kardeşim! "Baba ve anasına karşı gelene Allah lanet etsin."
Başka bir hadiste de Efendimiz şöyle buyurdu: "Baba ve anasına duada bulunmayanın rızkı kesilir."
Şifalı Dualar Yukarı...
ARŞ-I AZAM-IN HAZİNELERİNDEN BİRİBir gün Cebrail Aleyhisselam, Efendimiz Aleyhisselam'ın huzuruna gelmişti. Hazreti Peygamber (s.a.v.) onun yüzünde tebessümlü ve müjdeleyici bir hal görmüştü. Daha önce onu böyle hiç görmemişti.
Cebrail Aleyhisselam:
Ya Muhammed, Allah'ın selamı üzerine olsun, dedi. Hazreti Peygamber (s.a.v.)
Ey Cebrail! Allah'ın selamı senin de üzerine olsun, karşılığını verince Cebrail (a.s.):
Ya Muhammed! Allah beni sana öyle büyük bir hediye ile gönderdi ki, senden önce bu hediye kimseye gönderilmedi. Bu ancak sana ikram edildi, dedi. Efendimiz (s.a.v.):
  • Nedir o hediye, ey Cebrail? diye sordu. Cebrail (a.s.):
  • Sana gönderilen o hediyeler, Arş-ı A'zam'ın hazinelerindendir. Ey Allah'ın Resulü! Sen de onları oku! buyurdu.
Dua budur:
Yà men azheral cernile ve seteral kabiyha yà men lem ytiàhiz bil ceri reti ve lem yehtukìs setra, yà aziymel afvi, yà husnet teca viizi, yà vàsial magfirati ve yà bàsital yedeyni bir rahmeh, yà mìintehà kulli sekvà ve yà sàhibe kulli necvà, yà kerìmes safhi ve yà aziymel menni ve yà mubdien niami kablestihkàkihà, yà rabbàhu ve yà seyyidàhu ve yà emelàhu ve yà gàyete ragbetàhu, es'eluke en là tesviye halkì bin nàr. Allâhümme innî estevdiuke dînî fahfazhü aleyye fi hayatî ve ba'de vefatı. Allâhümme innî üceddidül îmâne tecdîden bi kavli lâ ilahe illallah, muhammedün resûlüllâh.
"Bu duayı sabah-akşam okuyanlar son nefeslerinde imanlarını şeytanın şerrinden korumuş olurlar."
Şifalı Dualar Yukarı...
ARADIĞINI BULMAK İÇİN DUA Ca'fer el-Huldî (rahimehullah)'dan: Ebul Hasan'a veda ederken dedim ki:
Bana bir azık ver!
- Bir şey kaybettiğin zaman yahut birisiyle buluşmak istediğinde şöyle dua et:
Rabbim, kalbime genişlik ver, işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz ki sözümü iyice anlıyabilsinler. Kalemi ele alınca şu dua okunur:
Yâ hayyü yâ kayyûmü bi rahmetike esteğıysü.
Manası: Ey Hayy ve Kayyûm yüce Rabbim! Rahmetinle Sen'den yardım istiyorum. Girdiğim bu imtihanda beni muvaffak eyle.
İmtihana girerken Allah'a güvenip, bu dualar samimiyetle okunursa, Allah'ın izni ile muvaffakiyet elde edilir.
Şifalı Dualar Yukarı...
AREFE GÜNÜ OKUNACAK DUALâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü bi yedihil hay ru ve hüve alâ külli şey'in kadiyr.
Manası: Bir olan şeriki bulunmayan Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Mülk O'nun, hamd O'na mahsustur. Hayr O'nunyed-i kudretindedir.
Her şeye gücü yetendir.
* Arefe günü yüz defa ihlas suresi ve yüz defa salavat-ı şerife ile birlikte bu dua okunursa Cenabı Hakk meleklerine şöyle buyurur:
"Ey meleklerim, bu kulum beni zikretti, ihlası okudu. Ondan sonra da Peygamberime salavat-ı şerife getirdi. Ben bu kuluma ne iyilik yapsam azdır. Hatta bu kulum hacları kabul olunmayanlar için "ya Rabbi, haclarını kabul buyur." dese onu da kabul ederim."
Yukarıda söylenen şeyleri arefe günü sabahleyin erkenden okumalıdır. Aksi halde şeytan unutturup insanın okumasına mani olur.
Şifalı Dualar Yukarı...
AREFE GÜNÜ YAPILACAK EN KIYMETLİ ZİKİRLERBismillâhirrahmânirrahıym.
Kulhüvallâhü ehad. Allâhüs samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekûn lehû küfüven ehad. Lâ ilahe i Ha İlâ hü vahdehû lâ şeriy ke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadiyr. Allâhümme salli alâ muhammedin ve enzilhül muk'adel mükarrabe ındeke yevmel kıyâmeh
(100 defa)Cenabı Peygamber Efendimiz bunların fazileti hakkında:
"Her kim arefe günleri bunları yapacak olursa Cenabı Hakk meleklerine: "Ey meleklerim, benim kulumun yaptığı bu ibadetine karşılık olarak ne yapsam azdır. Bu kulum, haclan kabul olunmayanlar hakkında: "Ya Rabbi onların haclannı kabul et." dese, onu da kabul ederim, buyurmuştur."
Şifalı Dualar Yukarı...
ASR SURESİNİN FAZİLETİNE DAİRBismillâhirrahmânirrahıym.
Vel asr. İnnel insâne le fî husr. İllelleziyne âmenû ve amilüs sâlihâti ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabr.
Manası:
Andolsun asra ki, muhakkak insan kat'i bir ziyandadır. Ancak iman edenlerle güzel, güzel amel ve hareketlerde bulunanlar, bir de birbirine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değil. Onlar ziyandan müstesnadır.
  • Sevgili Peygamberimiz'in ashabından iki zat birbirlerine kavuşunca, biri diğerine Asr suresini okumadan ve sonra da selam vermeden ayrılmazlardı.
  • Şiddetli ateş yapan bir hastalığa yakalanan
kimseye Asr suresi okunursa, şifa bulur. Bir kimse bu sureyi dört ayrı kağıda yazıp, her birisini korunmasını istediği yerin dört ayrı köşesine yerleştirirse, Cenabı Hakk o yeri her türlü felakete karşı himaye eder.
Şifalı Dualar Yukarı...
AY GÖRÜLDÜĞÜ VAKİT OKUNUCAK DUAAllâhümme ehillehû aleynâ bil emni vel îmâni ves selâmeti vel islâm. Rabbî ve rabbükellâhü hilâle ruşdin ve hayr.
Manası: Allah'ım! Doğan bu hilali bizlere hayırlı, bereketli, imanımızı ve ibadetimizi devamlı ve selamette kıl. Ey hilal! Senin de benim de Rabbimiz Allah'tır. Hayırlı ve uğurlu ol.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'Yİ ŞER ZAMANLARINDA OKUMAK"Şerri giderip matluba vâsıl olmaktan aciz kalırsanız, Ayet'el-Kürsi'yi okumaya devam ediniz." İmam-ı Bûni diyor ki:
"Aklın ve fehmin ziyadeleşmesi için Ayet'el-Kürsi suya (50) defa okunarak içilirse, Allah Teala aklı ve fehmi ziyadeleştirir."
Resulü Ekrem buyuruyorlar
Manası:
*O'ndan başka ilah olmayan Allah, Hayy ve Kayyûm'dur. Ezeli ve ebedidir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olan şeyler O'nundur. İzni olmaksızın O'nun yanında şefaat eden yoktur. Halkın önünde ve arkasında olanı (istikbal ve maziyi) bilir. İnsanlar O'nun ilminden, O'nun istediğinden başkasını ihata etmezler. Kürsi'si semaları ve yeri içine alır. Onların hıfzı O'nu yormaz. O, pek yüksek ve pek büyüktür.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYET-EL KÜRSİ'Yİ HER GÜN OKUMAYA DAİRBir kimse hergün Ayet El Kürsiyi 100 defa okursa,kendisine ruhani haller zuhur eder.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'Yİ OKUYAN KİMSENİN CİNNİYİ MAHLUP ETMESİİmam-ı Gazâlî, İmam-ı Kuteybe'den, o da Benî Ka'b'dan bir kişiden hikaye eder, der ki:
Hurma satmak için Basra'da bir yere gittim. Kiralamak için bir ev buldum. İçerisinde örümcekler yuva yapmıştı. Bu evi sahibinden kiralamak için istedim. Evin sahibi, bu evde ifrit denilen kafir bircinni vardır. Her gireni helak eder ve öldürür, dedi. Nihayet Allah (c.c.) beni o cinniden muhafaza eder dedim. Evi kiraladım.
Gece oldu, bir de baktım ki, simsiyah ateş gibi bir mahluk üzerime doğru gelmeye başladı. Ben de Ayet'el-Küsi'yi okumaya başladım. Ben okudukça, o da benimle birlikte kelime kelime okuyordu. Ben (ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azıym) dedim.
Benimle birlikte okuyamadı. Ben bu kelimelere devam ettim. O karanlık ve cinni yok oldu. Ben de bir köşede uyudum. Sabahleyin baktım ki cinninin olduğu yerde, yanmış parça ve küller... O vakit kulağıma gaibden bir ses geldi. Dedi ki: "Sen büyük bir cinni kafiri yaktın. " Ne ile yaktığımı sorduğumda (ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azıym.) tekrar tekrar okumakla cinni kafirini yaktın.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'Yİ OKUYANIN KALP GÖZÜ AÇILIRŞeyhü'l-Ekber, Arif-i billâh, Muhyiddin Arabî (k.s.) Ayet'el-Kürsi'nin esrarı hakkında şöyle buyurmuşlardır:
"Her kim Ayet'el-Kürsi'yi gece ve gündüz içerisinde bin defa okur ve buna kırk gün devam ederse (ara vermeden) Allah'a yemin ederim, Allah'a yemin ederim, Büyük Allah'a yemin ederim, Kur'an-ı Azimüşşan'a yemin ederim, Keriym olan Resulü'ne yemin ederim ki, o kimsenin ruhaniyeti inkişaf edip kalb gözü açılır. Melekler o kimseyi ziyaret etmeye gelirler. O kimsenin her muradı hasıl olur."
Hacı Osman Efendi (rahmetüllâhi aleyh) Hazretleri hayatta iken bazı kimselere bu evradı vermişlerdi. Hakikaten halisane okuyanların kalb gözleri açılmıştır. Ben kendilerine dedim ki: "Bunların kalb gözleri açılır mı?" Cevaben Hacı Osman Efendi Hazretleri: "Muhyiddin Arabi Hazretleri yalan söyler mi? İşte bunu o söylüyor." demişlerdi.
* Ayet'el-Kürsi'nin esrarı hakkında bazı veli ve alimlerin sözleri şunlardır:
Muhyiddin Arabi, Sa'düddiyn Teftazânî, İmam-ı Bûnî demişlerdir ki:
" Bir kimse Ayet'el-Kürsi'yi harflerinin adedi kadar (170) defa veya mürsellerin (salevâtüllâhi aleyhim) adedi kadar (313) defa okursa, o kişiye göklerde ve yerdeki mahlukatın cümlesi itaat edip her şeyden muhafaza ederler. Düşmanları ne eli ve ne de dili ile hiçbir zarar ve ziyan veremezler." buyurmuşlardır.
* Esrar-ı Müfide kitabından alınmıştır: - Bir kimse her gün Ayet'el-Kürsi'yi on sekiz defa okursa, Allah (c.c.), o kulunun kalbini tevhid nuruyla ihya eder. Kalbini ledünnî ve hikmet ilmi ile doldurur. Rızkına bolluk verir. Kadrini yüce kılar. Mehabetinden herkes korkar.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'Yİ SABAHLARI OKUMAKHz. Ömer (r.a.) buyuruyor:
"Bir kimse sabahleyin yatağından kalktığında, Ayet'el-Kürsi'yi birer defa okursa, her okuyuşunda önüne, arkasına, sağına, soluna, altına, üstüne, içine sekizinci ile de kendini halka içine alırsa, o gün kimseye hiç bir kimse zarar veremez. Evinin önünde kıyamet kopsa, haberi olmaz. Maddi ve manevi ne kadar kuvvete sahip olduğunu kendisi müşahede edecektir."
"Ayet'el-Kürsi, İsm-i Azam'dır."
* İmam-ı Ebû Yusuf, Ayet'el-Kürsi'nin esrarı hakkında (40) hadis-i şerif toplayarak buyurmuşlardır ki:
"Bu ayet-i şerife bir çok sırları ve faydaları kendinde toplamaktadır. Künhüne Cenab-ı Ecelli Ala'dan başka kimse vakıf olamaz..."
Şifalı Dualar Yukarı...
AKŞAM NAMAZINDAN SONRA YAPILACAK DUALARYâ mukallibel kulûbi vel ebsâr, sebbit kulûbenâ alâ diynik.
Manası: Ey kalpleri ve gözleri yed-i kudreti ile değiştiren Allah'ım! Kalplerimizi dinin (İslam) üzere sabit kıl.
* "Peygamber Efendimiz, akşam namazının farzından sonra iki rekat sünnet kılar ve bu duayı okurlardı."

Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve alâ külli şey'in kadiyr.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
"Her kim (bu zikri) akşam namazından sonraon defa okursa, Allah Teala o kimse için silahlı melekler gönderir, onu şeytanların şerrinden sabaha kadar korurlar. Aynı zamanda Allah Teala onun için cenneti icab ettiren on sevap yazar, cehennemi icab ettiren on günahını affeder ve on köleyi de hürriyete kavuşturmuş kadar ecre nail olur."
Şifalı Dualar Yukarı...
AKRABASI VE ARKADAŞI ÖLEN KİMSENİN OKUYACAĞI DUAInnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn, ve innâ ilâ rabbinâ le münkalibûn. Allâhümmektübhü ındeke fil muhsinîn, vec'al kitâbehû fi ılliyyîn, vahiüfhü fi ehlihî fil ğâbirîn, ve lâ tahrimnâ ecrahû ve lâ teftinnâ ba'deh.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu: "Ölüm insanı korkutur, sizden birinize kardeşinin ölüm haberi gelirse bu duayı okusun."
Şifalı Dualar Yukarı...
AKSIRANIN VE AKSIRANI GÖRENİN OKUYACAĞI DUAResulü Ekrem buyurdu: "Sizden biriniz aksırdığınız vakit; "Elhamdü lillâh" derse arkadaşı da ona "Yerhamükellâh" -Allah sana rahmet etsin, acısın- diye mukabelede bulunsun. Aksıran da "Yehdîkümüllâhü ve yuslihu bâleküm" -Allah Teala sizi hidayette kılsın ve kalbinizi ıslah etsin- diye cevap versin.
Şifalı Dualar Yukarı...
AL-İ İMRAN SURESİNİN FAZİLETİBismillâhirrahmânirrahıym.
Kulillâhümme mâlikel mülki tü'til mülke men teşâü ve tenziul mülke mimmen teşâü ve tüızzü men teşâü ve tüzillü men teşâü bi yedikel hayr, inneke alâ külli şey'in kadiyr.
Manası:
De ki: "Ey mülkün sahibi Allahım! Dilediğine mülk verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın ve dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır yalnız senin elindedir. Muhakkak ki sen her şeye kadirsin."
Fazileti:
"Al-i İmran'daki bu ayet ism-i azamdır. Onunla dua edildiği vakit kabul edilir."
"Bir kimse bu ayeti kerimeyi sonuna kadar okumayı adet haline getirirse, o kimse mülk ve saltanat sahibi ise Cenabı Hakk, o kimsenin mülk ve
saltanatını her türlü tasalluttan korur. İşleri düzene girer. Mülk ve saltanat sahibi değilse, o kimseye mülk ve saltanat verir. Verdiği o mülk ve saltanatı da her türlü düşmanlıklardan korur."
"Al-i İmran'ı okuyan kimseye kıyamet günü Sırat üstünde, okuduğu her bir ayetin karşılığında emniyet verilir."
"Bir kimse Al-i İmran Suresi'ni cuma günü okursa, güneş batana kadar Allah Teala o kimseye rahmeti ile tecelli eder, melekler ise mağfiretini isterler."
Şifalı Dualar Yukarı...
AL-İ İMRAN SURESİNİN 154. AYETİNİN SIRLARIAhmed Deyrebi Hazretleri bu ayetler hakkında şöyle diyor: "Bu ayeti kerimeleri misk ve safrandan yapılmış mürekkeple kağıt üzerine yazarak üzerinde taşıyan kimseden korku, endişe sıkıntı ve üzüntü Allah'ın izni ile şifa bulur. Bu ayeti kerimelerin maddi ve manevi hastalıkların şifası hususunda büyük tesiri vardır.
Faydalanmak isteyen kimse bu ayeti kerimeleri temiz bir kap içine yazarak yağmur veya kaynak suyu ile kap içindeki yazıyı siler ve yedi gün sabahları aç karnına bu sudan içer, elleri ve yüzüne bu sudan biraz sürerek:
"Ey Rabbim! Bu ayeti kerimelerin hürmetine bana acil şifalar ihsan eyle" diyerek ilahi divâna sığınırsa Allah'ın izni ile şifaya kavuşur."sonra, humma ve buna benzer ateşli hastalığa yakalanmış bir kimseye içirilirse, ateşi düşer ve hastalığı şifa bulur.
Şifalı Dualar Yukarı...
ALLAH İSMİ ŞERİFİNİN SIRLARIYalnız Allah Teala'nın Zatı'na mahsus olan bu ism-i şerif, İsm-i A'zam'dır.
Allah ismi şerifi, Kur'an'da (2360) yerde geçmektedir. Esma-i Hüsna'nın tamamı bu ismi celilin içindedir. İsm-i celillerin sultanıdır.
Hastalıklarda:
Bu ism-i celil bir kaba (66) adet yazılır ve su ile imha edilerek içilirse Allah'ın izni ile hasta şifaya kavuşur.
Cinnin bağlanması:
Cin musallat olan kimsenin kurtulması için Allah ism-i cehlinin harfleri, hastanın parmaklarına yazılmalıdır.
Cinnin yakılması:
Cin musallat olan kimsenin kurtulması için Allah ism-i cehlinin harfleri tek tek mavi bir bez üzerine yazılır. Bu bez yakılarak hastaya koklatılırsa, hastaya musallat olan cin, yanarak helak olur. Hasta da şifaya kavuşur.
Şeytandan korunma:
Şeytanın tasallutundan korunmak için Allah ismi bir kaba yazılır. Bu yazı, su ile imha edilerek hastanın üzerine serpilirse şeytan helak olur. Sara hastalığında da bu yöntem kullanılmalıdır.
"O öyle bir Allah'tır ki, O'ndan başka ibadet edilecek hiçbir ilah yoktur. "
Sırları:
Kim her gün devamlı olarak "Yâ Allah, yâ Hû" diye (lOOO)'er defa okursa Cenabı Hakk onu kemali yakıyn ile rızıklandırır.
***
Kim cuma namazından önce abdestli olduğu halde tenha bir yerde "Yâ Allâhül mahmûdü fî külli fiâlih" diye (200) kere okursa umduğunu kolaylıkla elde eder. Hekimlerin tedavisinden ümit kestikleri hastalar okursa eceli gelmemişse şifaya kavuşurlar.
Allah
Cenabı Hakk'ın en yüce ismi olan bu mübarek isim, Allah Teala'nın Celal ve Cemal gibi bütün isimlerini kapsamaktadır. Bu mübarek isim, ancak Cenabı Hakk'ın Zafına mahsustur. O'ndan başka hiç bir varlık bu isimle anılmamış ve anılamaz da. Kâmil insanlar, Cenabı Hakk'ı "Allah, Allah, Allah..." diye bu isimle zikretmişlerdir. Çünkü bu mübarek isim, İsm-i A'zam'dır. (99) ismi şerifin kutbu ve en büyüğüdür. "Allah" diye zikreden, Allah'ı bütün
isimleri ile, "er-Rahmân" diye zikreden yalnız rahmet sıfatı ile anmış olur. Diğer isimler de böyledir.
Bu mübarek ism-i şerifin özellikleri:
1. Bu mübarek ism-i şerifi insanlardan uzak bir
yerde zikretmeye abdestli olarak devam eden kula,
meleklere mahsus alemlerin kapıları açılır. Oradan
Ceberut alemini seyretmeye başlar.
Devamlı olarak "Allah, Allah..." diye zikredenin maneviyatı güçlenir, Rabbani nurlar ile nurlanır. (lOOO)'er defa okuyan kimse yakıyn makamını elde eder.
Cuma namazından önce sakin bir yerde oturup:
"Yâ Allah, yâ Hû" diyerek (100) defa zikreden kimse istediği şeye nail olur. (1000) defa okuyanın imanı kuvvetlenir. Düşmanları heybetinden yüzüne bakamazlar.
4. Bu mübarek ism-i şerif ile dua edenin duası
kabul olunur. Nefsine musallat olan şeytan yakılır.
Bütün varlıkların istifade kaynağı bu ismin sahibi Zat'ı Ecelli ve Ala'dır. O'ndan başkası yok olmaya mahkumdur. Bize gereken ise O'ndan başkasından yüz çevirmektir. O'ndan başkasından korkmamaktır. Çünkü O:
"Eğer mü'minseniz Benden korkun, insanlardan korkmayın " ferman-ı ilahisinin sahibidir.
Şifalı Dualar Yukarı...
ALLAH RESULÜNÜN VEFATI ANINDA OKUDUĞU DUAAllâhümmağfir lî verhamnî ve elhıknî bir refîkıl a'Iâ.
Manası: Allah'ım, bana mağfiret kıl ve bana acı. Beni arkadaşlarım olan peygamberlerin makamına ulaştır.
Hazreti Aişe (r.a.) anlatıyor:
"Resulü Ekrem ölüm anında bana dayandı, bu duayı okuyordu."
Şifalı Dualar Yukarı...
ALLAHU TEALAYA İMAN İLE KAVUŞMAKYâ hayyü yâ kayyûmtt yâ bediy'as semâvâti vel erdi yâ zel celâli vel ikram, yâ Allah, lâ ilahe illâ ente es'elüke en tuhyiye kalbi bi nûri ma'rifetike yâ erhamer râhımiyn.
Manası:
Ey ölmeyen, diri ve kayyum olan Rabbim! Ey yerleri ve gökleri en güzel bir biçimde yoktan var eden Rabbim! Ey Celal ve ikram sahibi Rabbim! Ey senden başka gerçek bir mabud olmayan Rabbim! Senden marifet nurunla ölü kalbimi canlı tutmanı istiyorum. Ey merhametli olanların en merhametlisi!
Hikmeti:
"Allah Teala, bu duayı her gün imsaktan sonra kırk defa okuyan kulunun kalbini diri tutar. Kalbini iman nuru ile diriltir. Son nefesinde Allah'a iman ile kavuşmasına vesile olur."
Şifalı Dualar Yukarı...
AYAĞI UYUŞAN KİMSENİN OKUYACAĞI DUAİbni Abbas (r.a.)'ın yanında birinin ayağı uyuşmuştu, İbni Abbas (r.a.) ona: "İnsanlardan en çok sevdiğin kişiyi düşün dedi.O adam da ''Muhammed A.S'' dedi ve ayağının uyuşukluğu geçti.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ EVDEN ÇIKARKEN OKUNURSAResulüllah (s.a.v.) Efendimiz buyuruyorlar: "Her kim, evinden çıkarken Ayet'el-Kürsi'yi okursa, evine varıncaya kadar Allah (c.c.)'ın taht-ı himayesindedir. Ayet'el-Kürsi okunan eve otuz gün şeytanlar giremez. Kırk gün sihirbaz erkek ve kadınlar giremezler."
"Ya Ali, Ayet'el-Kürsi'yi çocuklarına, zevcelerine, komşularına öğret. Bundan daha büyük bir ayet nazil olmadı. Bir kimse yatacağı vakit Ayet'el-Kürsi'yi okursa, Allah (c.c.) kendi nefsini, komşusunu, komşusunun komşusunu, evinin etrafında bulunan evleri her türlü fenalıktan emin kılar. Sözlerin efendisi Kur'an'dır. Kur'an'ın efendisi Sure-i Bakara'dır. Sure-i Bakara'nın efendisi Ayet'el-Kürsi'dir."
"Bir mü'min evinden çıkacağında, yahut düşmanlarından korktuğunda veyahut yırtıcı hayvanlardan korktuğunda Ayet'el-Kürsi'yi okursa, Allah Teala o kimseye yetmiş bin melaike gönderir. Onun için istiğfar ederler ve korktuğu şeyden emin kılar, muhafaza ederler."
"Her kim evinden dışarıya çıktığında Ayet'el-Kürsi'yi okursa, Cenabı Hakk o kimse için yetmiş bin melaike vazifelendirir, onun için istiğfar ederler. Evine dönerken Ayet'el-Kürsi'yi okursa Cenabı Ecelli ve Ala o kulundan fakirliği kaldırır."
Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri'nin öğrettiği dualar okunmazsa insanın imanını alırlar."
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ NAMAZDAN SONRA OKUNURSA"Her kim farz namazlarından sonra Ayet'el-Kürsi'yi okursa, diğer namaza kadar Cenab-ı Ecelli ve Ala'nın taht-ı himayesindedir."
"Her kim farz namazlarından sonra Ayet'el-Kürsi'yi okursa, ölüm olmasaydı, doğrudan doğruya Cennete giderdi." buyurmuşlardır.
Ebû Ümâme (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki:
"Bir mü'min, beş vakit namazın arkasından Ayet'el-Kürsi'yi okursa, Cenab-ı Hak harp meydanında şehit olan nebilerinin canını aldığı gibi, bu mü'minin canını da kendi yed-i kudretiyle alacaktır."
  • Eğer bir kimse, Ayet'el-Kürsi'yi sabah ve akşam okumaya devam ederse kıyamet günü melaikeler: "Yâ Rabbi, bu kulun ölmedi, biz bunu dünyada görmedik" diyeceklerdir.
  • Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Yatağınıza yattığınız zaman Kürsî ayetini
okuyunuz. Zira orada kaldığınız müddetçe koruyucunuz bizzat Allahü Teala'dır. Sabaha kadar o yatağın çevresine şeytan yaklaşamaz.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ İSM-İ AZAM OLDUĞUNA DAİRHazreti Ali'den rivayet edilmiştir: "Bedir savaşında Resulüllah (s.a.v)'m yanına gittim. Baktım ki, secdeye varmış: "Yâ Hayyü, yâ Kayyûm" diye devamlı bu esmaları zikrediyordu. Başka bir şey ilave etmiyordu. Böylece yanından ayrıldım. Kafirlerle savaşa gittim. Bir süre sonra Resulüllah (s.a.v.)'ın yanına döndüm. Yine aynı zikre devam ediyordu. Savaş esnasında devamlı Resulüllah'ın yanına gidip geldim. Savaş bitene kadar bu zikre devam ettiğini gördüm. Allah (c.c.) onun bu zikri sayesinde zaferi bize müyesser kıldı." İbn-i Abbas (r.a.)'dan:
* Allah (c.c.)'ın en büyük isimleri, (Yâ Hayyü, yâ Kayyûm/dur.
Bedir savaşında Resulüllah (s.a. v.) Efendimiz'in savaş bitinceye kadar devamlı olarak, Cenabı Ecelli ve Ala'nın bu ism-i âlileri ile zikretmesi, bu isimlerin büyüklüğünü te'yid etmiştir. "Eğer Cenabı Ecelli ve Ala'nın bunlardan daha büyük ism-i âlisi olsaydı, savaş anında onlarla zikrederdi." buyurmuşlardır.
* Allahü Teala sıkıntı anında Ayet el-Kürsi'yi okuyanın yardımına koşar. Gece yarısı kıbleye karşı (170) defa okuyan kimsenin Allahü Teala dilek ve hacetlerini gerçekleştirir.semâvâti vel ardı yâ zel celâli vel ikram." ve ( yâ Rabbi, bu ayeti kerime ve içindeki esmâ-i ilâhinin hürmetine bu zalimin dilini bağla, ağzını kilitle, hakkımda iyilikten başka bir şey konuşmasın) der de zalimin yanına girerse, Cenab-ı Ecelli ve Alâ o zalimi dilsiz kılar. Allah (c.c.)'ın izni ile ondan zarar gelmez.
Kalp ağrısında, nefes tutulmasında, ciğer ve karın ağrılarında Ayet'el-Kürsi'yi, temiz bir tabağa üç defa yazar, temiz su ile yazıyı imha eder de içeceği vakit hangi dert için içiyorsa, mesela karın ağrısından emin olmak için şifa niyeti ile içiyorum der içerse, Cenab-ı Ecelli Alâ, Ayet'el-
Kürsi hürmetine o kimseyi o dertten şifaya kavuşturur.
Bir kimse Cuma günü ikindiden sonra Ayet'el-Kürsi'yi ıssız bir yerde (17) defa okursa, daha evvel kendinde bulunmayan haller meydana gelir. O anda dua etse, duası kabul olunur.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ NAMAZDAN EVVEL OKUNURSAAyet'el-Kürsi namazdan evvel okunursa, huzurla kılınır. Şeytan vesvese veremez. Ve yaklaşamaz. Ayet'el-Kürsi'yi okuyanı, Allah (c.c.) cümle kaza ve belalardan, tehlikelerden, şeytanın şerrinden muhafaza eder. Şeytanın yetmiş türlü tuzağı vardır.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'NİN ESRARI VE HİKMETİHazreti Ali (r.a.)'den rivayet olunmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
"Allah (c.c), Kürsi'yi inciden yaratmıştır. Büyüklüğünü Cenab-ı Ecelli Alâ'dan başka kimse idrak edemez."
Diğer hadis-i şerifte:
"Yedi kat sema ve yedi kat yerler Kürsi'nin yanında, sahra ortasında bir halka mesabesindedir."
İbni Mâce'nin rivayetine göre:
"Güneşin nuru, Kürsi'nin nurunun yetmiş cüz'ünden bir cüzdür. Kürsi'nin nuru ise Arş'ın nurunun yetmiş cüz'ünden bir cüzdür. Hamele-i Arş (Arş'ı yüklenen melekler) ile Hamele-i Kürsi (Kürsi'yi yüklenen melekler) arasında yüz kırk tane hicab vardır. Bunların yetmişi nurdan, yetmişi karanlıktandır. Her hicabın arası, beşyüz senelik mesafedir. Eğer Arş-ı A'zam'la Kürsi'nin arasındaki hicablar olmasaydı, Kürsi'deki melekler Arş'ın nurundan yanarlardı." buyurmuşlardır.
Yedi kat sema ve yedi kat yerler, Arş'ın yanında kaybolur. Lâ teşbih Arş-ı A'zam, Cenab-ı Ecelli Alâ'nın sarayı gibidir. Emri oradan verir. Emr-i İlâhî Kürsi'nin üzerine indiği an, mermer üzerine düşen ağır altın zincirin ses çıkardığı gibi ses çıkarır. Kürsi'deki melekler, Cenab-ı Ecelli Ala'nın bu emrinin azametinden, ve bu sesin şiddetinden bayılırlar. Ayıldıklarında Arş'taki meleklere sorarlar:
"Rabbimiz ne emir buyurdu? "
Onlar cevaben:
"Hakkı ve doğruyu emir buyurdu." derler.
Cenab-ı Ecelli Alâ'nın emr-i ilâhisi oradan Sidre-i Müntehâ'ya, buradan yedinci kat semaya gelir. Böylelikle Cenab-ı Ecelli Alâ'nın emr-i ilâhisi bütün semalardan geçerek dünyaya iner.
* Evliyaların büyüklerinden olan İmam-ı Şârânî (k.s.), emr-i ilâhinin bu şekilde nüzul etmesinin sebeb-i hikmetini şöyle anlatır:
"Eğer Cenab-ı Ecelli Alâ'nın emr-i ilâhisi, semalara uğramadan vasıtasız olarak dünyaya ve insanlara gelseydi, hitab-ı ilahinin azametinin şiddetinden hepsi erirdi..."
* Muhyiddin Arabi (k.s.) buyuruyorlar ki: "Allah (c.c.)'ın emr-i ilahisi beş yerden iner:
1.) Kalem-i A 'lâ: Buradan farzlar iner.
2.) Levh-i Mahfuz: Buradan menduplar iner.
3.) Arş: Buradan haramlar iner.
4.) Kürsi: Buradan mekruhlar iner.
5.) Sidretü'l-Müntehâ. Buradan Cenab-ı Ecelli Alâ'nın helal ve mubah gibi emirleri iner... "
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'NİN FAZİLETİAllah Resulü buyurdu:
"Bir Ayet'el-Kürsi'yi okumak, bin ayet okumaya bedeldir."
Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, Ka'b (r.a.)'a:
"Yâ Ebâ Münzirl Kur'an-ı Kerim'in ayetleri içinde hangisi daha büyüktür? " buyurduklarında, "Allah (c.c.) ve Resulü daha iyi bilir." dedi.
Resulüllah (s.a.v.) bir daha sorduklarında, Allâhü lâ ilahe illâ hüvel hayyül kayyûm'u okudu. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v), mübarek ellerini Ka'b (r.a.)'ın göğsüne koydular."Bu ilim, sana afiyet olsun..." buyurdular.
Yine bir hadis-i şerifte:
"Bir mü'min Ayet'el-Kürsi'yi okursa, Cenab-ı Ecelli ve Alâ, ervah-ı mü'minînin kabirlerini nurlandırır, genişletir. Okuyana da büyük ecirler verilir. Her harfi için bir melek yaratılır. Okuyan kimse için kıyamete kadar istiğfar ederler..." buyurmuşlardır.
Resulüllah (s.a.v) Efendimiz:
"Muhakkak Ayet'el-Kürsi'nin lisanı vardır. Birmü'min Ayet'el-Kürsi'yi okuduğunda o, Arş-ı Alâ'nın altında secdeye kapanır. Kendisini okuyanın Rabbül âlemîn'den affolunmasını ister..." buyurmuşlardır. Bir hadis-i şerifte:
"Ayet'el-Kürsi'de yedi kale kuvveti vardır... " buyurmuşlardır.
Samimi bir niyet ile bir kere Ayet'el-Kürsi okunursa, iç içe yedi tane kale içine girmiş gibi manevi kuvvet kazanılacağı Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'in bu hadisi şeriflerinden anlaşılmıştır. Daha fazla okuyanın durumunu buna göre kıyas etmelidir. Bu ayeti kerimenin hikmet azamet ve esrarından dolayıdır ki, Cenabı Fahri Alem (s.a.v.)'e yetmiş bin melaike-i kiramla nazil olmuştur.
Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz buyuruyorlar ki:
"Kur'an'da en büyük ayet; Ayet'el-Kürsi'dir. Bir kimse onu okursa, Allah (c.c.) ona bir melek gönderir. Ertesi günü okuduğu saate kadar o kimsenin hasenatını yazar, seyyiâtını mahveder..."
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'Yİ ÜZERİNDE TAŞIYAN KİMSEEğer bir kimse Ayet'el-Kürsi'yi yazıp üzerinde taşırsa, Allah (c.c.)'ın izni ile türlü âfât ve musibetlerden emin olur. Gece gezen şeytan ve cinnîlerin şerrinden muhafaza olunur.
Şifalı Dualar Yukarı...
AYETEL KÜRSİ'Yİ YATARKEN OKUMAKResulü Ekrem, ashabına:
"Yatağına geldiğin vakit Ayet'el-Kürsi'yi oku. Muhakkak ki Allah Teala sana bir melek müekkel kılar. Sabaha kadar seni şeytanın şerrinden muhafaza eder." buyurmuşlardır.
* Korkulu bir mekanda bulunan veya kötülük ve zulümlerinden çekindiği kimseler arasında olan kişi (21) defa Ayet el-Kürsî'yi okursa, Allah (a.c.) onların şerrinden, okuyan kulunu muhafaza eder.
Lâilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümiytü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi yedihil hayru ve hüve alâ külli şey'in kadiyr.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
"Kim sokak veya pazara çıktığı vakit bu zikri okursa, Allah Teala onun için bir milyon sevap yazar, bir milyon günahını bağışlar, affeder ve bir milyon derecesini yükseltir." (Cennette de onun için bir köşk bina edilir.)
Şifalı Dualar Yukarı...
AYNAYA BAKARKEN OKUNACAK DUAElhamdü lillâh. Allâhümme kemâ hassente halkıy fe hassin hulükî.
Manası: El hamdü lillâh, (İlahi) yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzel yap, Allah'ım.
* "Peygamber Efendimiz (s.a.v.) aynaya baktıkları vakit (bu duayı) okurlardı."
Şifalı Dualar Yukarı...
AZ ZAMANDA ÇOK SEVAP KAZANDIRAN AYETLER VE DUALAR*Ataullah el-İskenderî Hazretleri "Hikem" kitabında çok güzel yazmıştır:
Bismillâhirrahmânirrahıym. Kul hüvallâhü ehad. Allâhüs samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekûn lehû küfüven ehad. Sübhânellâhi ve bi hamdihî adede halkını ve ndâe nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtih.
"Eğer ecelin yaklaşmış, ömrün azalmışsa bunları okursan az vakitte çok sevap kazanırsın."
Şifalı Dualar Yukarı...
AYET'EL-KÜRSİ'Yİ OKUYARAK CİNNİYİ MAĞLUP ETMESİAbdullah ibn-i Mes'ud (r.a.)'dan rivayet edilmiştir:
* Resulüllah'ın ashabından bir sahabi, bir cirmi ile karşılaştı. Cinni ile kavgaya başladılar. Sahabi, cinniye galip gelerek yere vurdu. Cinni o sahabiye dedi ki:
"Ben seni bilekleri ince, cüssesi küçük, zayıf bir insan olarak görüyorum. Seninle ikinci defa olarak bir kavga daha edeceğiz. Eğer ikinci defa olarak da beni mağlup edersen, sana menfaati ve faydası olan bir şey öğreteceğim."
Kavgaya tutuşuyorlar, yine sahabi galip gelince, cinni ona:
"Sen Ayet'el-Kürsi'yi okur musun? " Sahabe: "Evet, okuyorum." buyurdu. Cinni: "Ayet'el-Kürsi okunan eve şeytan giremez. Dayak
yiyen eşeğin dayaktan kaçtığı gibi şeytan da sabaha
kadar o evden kaçar." demiştir.

DEVAMI
 
Son düzenleme:
şifalı dualar

CEVŞEN MEALİ

kaynak: http://www.şifalıdualar.com

Allahım,
Senin isimlerinle Sana münacatımı arz ediyor ve onların şefaatine Sana niyaz ediyorum.


Ey bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve müberrâ, bütün kâmil sıfat-ı ezeliyeyi câmi, bütün Esmâ-i Hüsnâsının Müsemmâ-yı Zülcelâli, Vâcibü'l-Vücud ve Vâhid-i Ehad ve yegâne hak mâbud olan Allah

.
Ey şefkat ve merhametinin eserleri kâinatı dolduran ve Cennet Onun isminin bir cilvesi, saâdet-i ebediye bir lem'ası ve dünyadaki bütün rızık ve nimetler bir katresi olan Rahmân,


Ey rahmeti herşeyi kuşatan ve kâinattaki bütün in'âmât ve ihsânât, af ve rahmet, şefkat ve merhamet O'nun eseri olan Rahîm,


Ey ilm-i zâtîsi ezelden ebede herşeyi her şe'niyle beraber ihâta eden ve hiçbir şey, hiçbir zamanda, hiçbir vecihle Onun nûr-u ilminden gizlenemeyen Alîm,


Ey günahkâr kullarına onca isyanlarına rağmen tevbe ve ricâ kapısını açık bırakıp onları rahmet ve keremiyle rızıklandırmaya devam eden Halîm,


Ey bütün mevcûdâtı bütün ahvâliyle kabza-i rubûbiyetinde tutan ve hudutsuz sıfat ve isimlerin tecelliyâtı zerreden Arş-ı Âzama kadar her şeyi şe'niyle ihâta eden Azîm,


Ey herşeyi hikmetle yapan, her işi hikmetle gören ve bütün intizâmâtın ve nizamların ve muvâzanelerin menşei olan hikmetinin eserleri müdebbirâne, mürebbiyâne eşyâda, menfaatlerinde ve maslahatlarında görünen Hakîm,


Ey ezelden beri zât ve sıfât ve esmâsıyla var olan ve hâdis ve gelip geçici mevcûdâta müşâbehetten hadsiz derecede münezzeh ve mukaddes bulunan Kadîm,


Ey zât ve sıfât ve esmâsında kaim ve bâkî olan, kıyâm ve bekası için hiçbir sebebe hiçbir vecihle muhtaç bulunmayan ve zevâl ve fenâ şüphesinden nihâyet derecede münezzeh olan Mukîm,


Ey bütün zîhayatları zevk ve sefâlarına yardım edecek binler iştihâ ve duygu ve âlet ve cihazlarla teçhiz ve tezyin edip nihayetsiz rahmet hazinelerinin süslü ve tatlı nimetlerini önlerine seren ve umum masnûâtın hilkatindeki tezyinat ve terbiyesindeki inâyet-i tâmme üzerinde hadsiz keremi tezâhür eden Kerîm,


Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.

2.1-2.10



--------------------------------------------------------------------------------



Ey kudret ve Hâkimiyet ve Mâlikiyeti bütün zâhirî seyyid ve meliklerin hadsiz derecede fevkinde bulunan, şeref-i intisâbı hiçbir seyyidin intisâbına benzemeyen ve Ona mensup olana kudretiyle herşeyi musahhar eden Hâkim-i Ezelî,


Ey lisân-ı hal ve kal ile edilen bütün dualara nihayetsiz rahmet ve kudretiyle ve nihayetsiz hikmetinin muktezâsınca icâbet eden Mücîb-i Rahîm,


Ey bütün hayır ve hasenât Onun elinde bulunan ve Onun tevfikiyle vücuda gelen, her hayrâtı yazan, her hasenâtı kaydeden, her a'mâl-i sâlihayı muhâfaza eden ve her hizmetin ücretini ve her hasenâtın mükâfâtını veren Hafîz-i Alîm,


Ey kemâlât-ı kibriyâsı mümkün ve mutasavver bütün mertebelerin üzerinde bulunan ve mahlûkatı mektûbat-ı Samedâniye ve memurîn-i İlâhiye mertebelerine çıkaran ve îman ve itaatle Ona intisab edenleri a'lâ-yı illiyîne yükseltip fazl ve keremiyle ulvî derecelere mazhar eden Fâtır-ı Hakîm,


Ey maddî ve mânevî nimetlere, rızıklara, ömürlere, hayır ve hasenelere bereket ihsân eden, nihayetsiz rahmet ve gınâ ve cûd ve sehâsıyla ziyadelikler veren Muhsin-i Kerîm,


Ey âsî kullarının hatalarını mağfiret etmek şanından olan Gafûr-u Rahîm,


Ey havl ve kuvvetiyle bütün belaları def eden Mevlâ-yı Azîm,


Ey büyük küçük bütün mevcudatın gizli ve açık bütün seslerini birden işiten ve hiçbir sadâ Ondan gizli kalmayan Semî-i Alîm,


Ey bütün mahlukatın sual ve dua lisanıyla ettikleri fakr ve ihtiyâcâtına dâimî cevap veren ve yerine getiren Kerîm-i Pürnevâl,


Ey en gizli mahlukatının en gizli arzularını ve en hafî niyazlarını bilen, işiten ve icâbet eden Alîm-i Zülcemal,


Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.

3.1-3.10



--------------------------------------------------------------------------------



Ey af ve mağfireti her zaman en güzel mertebede tecellî eden Erhamürrâhimîn,



Ey nusreti her zaman en güzel surette imdâda yetişen ve Onun yardım ettiğine hiç kimse galebe edemeyen Hayru'n-Nâsırîn,


.
Ey hükmünü âdilâne ve hakîmâne veren ve kadîrâne kazâ eden ve hâkimiyet-i mutlakası bütün mevcûdat tabakalarında en güzel bir surette tezâhür eden Hayru'l-Hâkimîn,


.
Ey bütün hayır kapılarını açan, bütün mevcudatın ayrı ayrı ve muntazam suretlerini en güzel mertebede fetheden ve her hayır ve bereket ve fetih ve muvaffakıyet Onun en güzel mertebedeki tecelliyât-ı rahmetiyle vücuda gelen Hayru'l-Fâtihîn,



Ey kendisini zikredenlere rahmetinin en güzel cilveleriyle cevap veren ve gayb âlemlerinin en hayırlı meclislerinde onları anmakla şereflendiren Hayru'z Zâkirîn,



Ey asılların zevâlinden sonra bâkî kalan nesillerde, beşerin muhâsebe için hıfz edilen amellerinde ve âlem-i âhiretin mevcûdatında bekasını ve mâlikiyetini en ekmel surette izhar eden Hayru'l-Vârisîn,



Ey hâmidlerin hamdlerini en hayırlı surette mükafatlandıran ve bir teveccüh-ü rahmeti ve rızâsı bütün kâinatın bütün medih ve senâlarından hayırlı olan Hayru'l-Hâmidîn,



Ey hadsiz ve çeşit çeşit ve lezzetli ve tatlı rızıkları umulmadık yerlerden zamanında yetiştirip yüz binler mahlûkat tâifelerinin herbirini ona lâyık ve onu memnun ve mütelezziz edecek bir surette ve en güzel mertebede veren Hayru'r-Râzıkîn,



Ey herşeyi en güzel mertebede fasl ve tefrik edip hüküm veren Hayru'l Fâsılîn,



Ey ihsânından daha ahsen bir ihsan olmayan Hayru'l-Muhsinîn,



Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.


4.1-4.10



--------------------------------------------------------------------------------




Ey bütün kainatı en azametli cirimleriyle kudret-i mutlakası altında tutan nihayetsiz izzetiyle beraber, herbir mahlûkuna nihayetsiz cemâl-i şefkatiyle nihayet derecede yakın olan ve herşeyi muhît azamet-i kudreti içinde herbir mevcûda müteveccih hususî rubûbiyetiyle nihayetsiz cemâlini gösteren Zât-ı Celîl-i Zülcemâl,



Ey ferşten Arşa, ezelden ebede hiçbir şey Onun mülkünden hariç kalmayan ve mevcûdat aynalarındaki haşmeti tecelliyâtının delâletiyle evsâf-ı celâliyesinde hiçbir şerike hiçbir ihtimal bırakmayan Mâlikü'l-Mülk-ü Zülcelâl,



Ey bütün mahlûkat Onun mücessem kudret kelimeleri olan ve bütün masnûat hadsiz dillerle Onun nihayetsiz kemâlât-ı kudsiyesini ilan eden Zât-ı Kadîr-i Zülkemâl,



Ey hudutsuz sıfat ve isimlerinin mârifetimiz haricindeki nihayetsiz kibriyâsıyla kainatın bütün kusûrâtından ve ehl-i dalâletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ olan Zât-ı Vâcibü'l-Vücud,



Ey azabı pek şiddetli ve ehl-i küfrün hile ve hud'alarını cezalandırması pek dehşetli olan Zât-ı Aziz-i Cebbâr,



Ey ehl-i küfür ve tuğyânın nihayetsiz cinayetlerine cezası ve azap ve ikabı pek şiddetli olan Zât-ı Zülcelâl,



Ey mîzân-ı azîm-i adaletinde bütün ins ve cinnin küçük büyük bütün amellerinin birden hesabını sür'at-i mutlaka içinde gören Zât-ı Hasîb-i Kadîr,



Ey güzel ameller için katında en güzel mükafatlar ve göz görmemiş, kulak işitmemiş, kalb-i beşere hutûr etmemiş Rahmânî hediyeler bulunan Zât-ı Rahmân-ı Rahîm,



Ey bütün mevcûdât ve bütün hâdisât, bütün ahvâl ve etvâr ve eşkâl ve harekâtıyla ilm-i ezelîsinde mevcut ve ilmin divânı olan Levh-i Mahfûzunda yazılı olan Zât-ı Alîm-i Ezelî,



Ey dağlar gibi yağmur hazinelerini cevv-i semâda inşâ edip zemin ile âsumân ortasında muallâkta durduran Zât-ı Vâhibü'l-Hayat,


Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.

5.1-5.10



--------------------------------------------------------------------------------



Ey âsâr ve ef'âlinde rahmetlerin en lâtif cilvesini gösteren Hannân,


Ey nihayetsiz ihsânâtı ve saymakla bitmez nimetleriyle mahlûkatını dâimî perverde eden Mennân,


Ey ins ve cinnin küçük büyük bütün amellerine layık karşılığı veren, iman ve taat ehlini rahmet ve cemâline lâyık şekilde mükafatlandıran ve küfür ve isyan ehlini izzet ve celâline ve adaletine münasip şekilde cezalandıran Deyyân,


Ey dergâh-ı rahmeti, af ve mağfireti her günahkarın ve her âsînin tahassungâhı olan Gufrân,


Ey vücub-u vücudunun ve vahdâniyetinin ve sıfat ve esmasının delilleri bütün kainatta ve herbir mevcudatta zâhir olan Burhan,


Ey semâvât ve arzın bütün mevcûdâtı emri altında olan ve Arş-ı Azîm-i Muhîtin tahtında saltanat-ı rubûbiyeti bütün âlemlere hükmeden Sultan,


Ey şerikten ve kusurdan münezzeh, bütün evsâf-ı kemâliye ile muttasıf ve bütün esma-i kudsiye ile müsemmâ olan Sübhân,


Ey herşey her şe'ninde Ona muhtaç olan ve Ondan istiâne eden ve meded bekleyen Müsteân,


Ey hadsiz zîhayat mahlukatını hadsiz nimetleriyle perverde eden, delâil-i vahdâniyetini bütün mevcûdatta hadsiz dillerle izhâr eden ve zîşuur kullarına idrâk ve beyan ve ifâde-i meram nimetini ihsân eden Zü'l-Menni ve'l-Beyân,


Ey hıfz ve himayesi her korkuya ve her tehlikeye kafi gelen Zü'l-Emân,



Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.

6.1-6.10



--------------------------------------------------------------------------------


Ey azamet-i kudretine bütün mevcûdât mütevâzıâne teslim olan Zât-ı Zülcelâl,


Ey zerrattan yıldızlara kadar herşey kudret-i ezeliyesinin emirlerine nihâyet derecede mutî ve musahhar bulunan Zât-ı Kadîr-i Mutlak,


Ey en küçük mahluktan en büyük mevcuda kadar herşey Onun izzet-i kudretine mütezellilâne boyun eğen Zât-ı Azîz-i Muktedir,


Ey saltanat-ı kudsiyesi bütün mevcudatı azîm bir havf ve heybet altında hükmüne masahhar ve tasarrufuna münkad eden Zât-ı Celîl-i Zülkemâl,

Ey tasarrufat ve hükümranlığına karşı herşey nihayet derecede itaat ve inkıyat altında bulunan Zât-ı Vâkid-i Kahhâr,

Ey havf ve haşyeti altında herşey nihayet derecede zelîl ve zelûl bulunan Zât-ı Kebîr-i Müteâl,

Ey tecelliyat-ı celâliyesinin haşyetiyle dağlar parçalanan Zât-ı Kadîr-i Cebbâr,

Ey semavat bütün ecrâm-ı ulviyesiyle Onun emir ve kudreti altında idare edilen ve tedbiriyle ayakta duran Zât-ı Kayyûm-u Ezelî,

Ey izin ve iradesiyle zemini zevilhayata makarr ve mesken yapan ve bütün sekene ve müştemilâtıyla bereber sükûnet içinde tanzim ve teshir ve tedbir ve tedvir eden Zât-ı Zülkemâl,

Ey memleketinin ahalisine zulmetmekten ve hukukları zâyi etmekten hadsiz derecede münezzeh olan ve hiçbir zulüm hiçbir vecihle Ona yanaşamadığını âhiretin icadıyla gösteren Zât-ı Âdil-i Rahîm,


Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.

7.1-7.10



--------------------------------------------------------------------------------



Ey fazl ve keremiyle hataları mağfiret eden Rabb-i Rahîm,


Ey kudret ve rahmetiyle belaları kaldıran Hafîz-i Kadîr,


Ey bütün zihayatların bütün metâlibi ve nev-i beşerin ebede uzanıp giden arzuları ve emelleri Ona arz olunan ve Ondan cevap bulan Rahmân-ı Zülcemâl,


Ey atâsına nihâyet bulunmayan Rahîm-i Zülkemâl,


Ey rahmetinin kerîmâne, lâtîfâne, cemîlâne hediyeleri kainatı dolduran Kerîm-i Pürnevâl,


Ey rızık isteyen bütün mahlûkat tâifelerini rahîmâne rızıklandıran Hâlık-ı Kerîm,


Ey umum zîhayatın ibham ünvanı altında bir kanun-u taayyüne bağlı olan ecellerini vakti vaktine kazâ eden Kadîr-i Hakîm,


Ey her dertlinin ahını ve her mazlumun şekvasını işiten ve dinleyen Mücîb-i Rahîm,


Ey göklerin ve yerin bütün orduları Onun taht-ı emrinde olan, bütün envâ-ı mevcudatı birer muntazam ordu halinde icad ve istihdam eden, her bahar yüz binler zîhayat ordularını ayrı ayrı erzakları ve libasları ve silahları ve talimatlarıyla haşredip yeryüzüne gönderen ve dilediği kullarına görünen ve görünmeyen ordularıyla meded veren Hâlık-ı Arz ve Semâvât,


Ey havl ve kuvvetine istinadda her esaretten halâs müjdesi bulunan ve Ona abd ve asker olanları nefis ve şeytanın ve hevâ ve hevesin esâret ve tahakkümünden kurtarmakla bir abd-i aziz eden Sultan-ı Zülcelâl,



Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.
 
sevgili meleğim sitesi elimde egzama var her türlü yolu denedim geçmedi su değince tekrarlıyo egzama duasını önerdiler ama bulamadım yardımcı olursanız çok mutlu olurum şimdiden saolun...
 
Şeytanlardan, Şeytanların, Cinlerin Tasallutundan Korunma Yolları
Allah cinleri bizlerin yaşadığı boyuttan farklı bir boyutta yaratmıştır. Yaşatmaktadır. Onların inanmayanlarına şeytan denir. Şeytanlar insanlara çeşitli şekillerde musallat olurlar. Allah onlara bu noktada müsaade vermiştir. Kuran-ı Kerim’de ilgili ayetleri okuduğumuzda bunu rahatlıkla anlayabiliriz.
Şeytanın insanların büyük çoğunluğuna musallatı vesvese iledir. Yani onların bilinçaltlarına vesvese verirler. Allah’ın şeytana verdiği izin de buraya kadardır. Vesveseyi bilinçaltı algılar. Vesvese dine, itikada aykırı kötü ve çirkin düşüncelerdir. Bunlar bilinçdışı tarafından algılandıkları zaman insana sanki kendi düşüncesi gibi gelir. Hâlbuki şeytanın vesveseleridir. Sahibi şeytanlardır. Onun için hangi türde olursa olsun, ne kadar kötü ve çirkin bulunursa bulunsun bu tür düşünceler kişiye ait olmadığı için bir sorumluğu yoktur. Bu sebeple suçluluk psikolojisine de girmeye gerek yoktur. Dini ve itikadi açıdan kötü ve çirkin düşünceler akla geldiği zaman sadece edep gereği ‘subhanallah, estağfirullah’ demek yeterlidir. Bunlar yüzünden kişiye herhangi bir günah söz konusu değildir. Bunların sahibinin şeytanlar olduğunu bilmek ve bunlara aldırmamak en iyi savunma yoludur. Bu vesveseler yüzünden ibadetlerini bırakan insanlar, şeytanların arzularını yerine getirmişlerdir, şeytanlarla mücadelede mağlup olmuşlardır. Onlara yazıklar olsun.
Ayrıca vesvesenin kişideki imanın belirtisi olduğunu da söyleyelim.
Bu yazımızda şeytanların bizzat musallat olma durumunda neler yapacağımıza değineceğiz.
Öncelikle insanlardan bazılarının genellikle merak saikı veya bazı nefsani nedenlerle cinlerle iletişim kurmalarının yanlışlığına değinelim.
Medyum diye bilinen kişiler, genellikle kalp gözlerinin açıldığı ve bu üstün meziyetten ötürü cinlerle iletişim kurdukları için kendi kendilerine bir boş gurur içerisinde bulunurlar. Övünürler. Kendilerini diğer insanlardan üstün görürler. Hâlbuki başları beladadır. Farkında değillerdir. Bunu şöyle bir örnekle açıklayalım. Diyelim ki çok zeki bir insanla aptal bir insan evlendiler. Aptal insan evliliğine sahip çıktığı zaman aradaki zeka uçurumundan dolayı büyük bir komplekse kapılacaktır. Bu yüzden eşine sahip çıkma adına onu kısıtlamalara ve çeşitli çatışmalara girişecektir. Bunun gibi cinlerle dost olan kişiler de benzer bir cenderenin içerisinde bulunacaklardır. Çünkü cinlerin zeka seviyeleri çok düşüktür ve bu yüzden aşağılık kompleksinin etkisiyle insanlara üstün olma arzuları çok yüksektir. Bu yüzden insan ile cinlerin arkadaş olmaları mümkün değildir. Bunların doğaları gereği her iki kesim de ister Müslüman olsunlar, ister başka dinlerde veya inançlarda ortak bulunsunlar yine de ister istemez çatışacaklardır. Onun için medyumluktan uzak durmak gerekir. Medyumluk durduk yerde insanın başını belaya sokmasıdır. Cinlerin sağdan soldan haber getirmesi bahasına girilecek büyük bir eziyettir. Velev ki cinleri Müslüman olsa bile. Aslında medyumluk cinleri haber toplaması için hüddam edinmektir. Bu yolla elde edilen bilginin özel hayatta gizli olanı araştırma, gıybet, suizan ve iftira türlerine benzemesi açısından haramlığı da ayrı bir konudur. Büyük günahlardandır.
Gelelim hüddam meselesine. Hüddam demek cinleri çeşitli amaçlarla hizmetçi olarak kullanmaktır. Hüddam edinmek isteyenlere önce şunu sorarım. Sen akşam evine gidince eşine de ki: ‘Sen benim hizmetçimsin.’ Bakalım ne diyecek. Elbette bu sözü insanın eşi bile kaldıramaz. Tepki gösterir. Cinlerin gerek Müslümanları gerekse kâfirleri ise bu sözü hiç kaldıramaz ve bu açıdan insanları kınarlar. Şeytanların böyle hüddam isteyen Müslümanlara yapacaklarını öç ve kin duygusuyla seyrederler. Çünkü kibir, gurur, ucub gibi duygular ateşten yaratıldıkları için cinnilerde insanlara göre daha bir üst düzeydedir. İnsanlardan bu tür sözler işitmeleri onları çok kızdırır. Aşağılık kompleksini harekete geçirerek kin ve öç almalarını sağlar.
Allah (c.c.) da bu maksatla yani hüddam edinmek amacıyla surelerini okuyan ve güzel isimlerini çeken kişilerin de böyle bir musibete düşmelerine izin verir. Gerek Allah’ın kitabının okunması gerekse Allahın güzel isimleriyle zikrinin çekilmesi onun rızası dışında böyle bir gaye ile olursa insan durduk yerde başına bela alıyor demektir. Sonuçta bu tür ibadetlerle cinnileri algılayacak manevi terakkiye insan ulaşınca şeytanlar ona çeşitli duyu organları kanalıyla iletişim kurmaya başlayacaktır. Genellikle dokunma duyusu ile işitme duyusu kanallarıyla cinnilerle iletişime geçilir. Cinni şeytanlar bu yollarla eziyet de yapabilirler. Daha doğrusu cinni şeytanların musallatı genellikle bu iki duyu organıyla olur. Bazı insanlar onları madde âleminde duman şeklinde ve belli belirsiz insan görünümünü andırır biçimde de görebilirler.
Cinleri görmek veya onlarla iletişime geçmek demek kalp gözünün açılması demek değildir. Kalp gözü ile kastedilen letaiflerdir. Kalp gözü ancak tarikata intisap edip senelerce şeyhin rabıtasını yaptıktan, verdiği virdi, zikri çektikten sonra Allah’ın bir ihsanı olmak üzere insanın göğsünün çeşitli noktalarında ve iki kaşının arasında bulunan letaiflerinin açılması ile oluşur. Bu sayede nurları görür. Nurlar değişik renktedirler. Kırmızı, sarı, yeşil, beyaz, siyah ve bunların karışımı değişik tonlar. Şeytanlar bu makamda bulunan müride insan biçiminde, özellikle onun aklını başından alacak dişi güzeller biçiminde görünürler. Bu güzeller peri diye edebiyata girmişlerdir. Allah bu makamdaki müridi bu dişi şeytanlarla imtihana tabi tutar. Medyumlar şeytanları bu halleri ile göremezler. Görseler akılları başlarından giderdi. Onlar ancak gözleri açık veya kapalı iken onları sanki bir duman gibi belli belirsiz bir biçimde görürler. Oysa kalp gözü açık bir insan onları aynı insan gibi net ve açık bir surette görür.
Şeytani cinlerin ****** ilişkide bulunmalarındaki amaç kişinin ruhunu zayıf kılmak, sonra da onu çarpmaktır. Bu da tabii çeşitli organların felç olmaları ile sonuçlanır. Tabii asıl amaçları son nefeste insanların imansız gitmelerini sağlamaktır. Bunun için olmadık yalanlara başvururlar. Genellikle hak suretinde yaklaşırlar. Sürekli evlilikten söz ederler. Hâlbuki onlarla evlenmek hem caiz değildir, hem de mümkün değildir. Çünkü bizim onların âlemine gitmemiz olanaksızdır. Ancak uyku sırasında olur ki o zaman da insanın şuuru yerinde değildir. Kalp gözü açılmış kişiye bile şeytanlar bizzat kendileri istedikleri surete girerek görünürler. Yani kalp gözü açılmış kişi bile onların âlemine girememekte, şeytanlar ona yaklaşmaktadırlar. Yani binlerce şeytan o kişi ile bir ve aynı formatta iletişim ve münasebet kurabilirler. Bunu o kişinin ayırt etmesi imkânsızdır. Güya olan eşine sahip çıkması onu denetlemesi de mümkün değildir. Yani onlarla evli olduğunu sanıp ****** ilişkiye girenler zinaya düşerler. Manevi yönden git gide zayıflayıp onların oyuncakları olurlar. Allah korusun. Bir de bu şeytanlar senin bu âlemde bizimle kurduğun ****** münasebet sonucu çocukların oldu yalanını çok söylerler. Maksat yine kişiyi bu yolla kendilerine bağlamaktır. Bu da tıbben, ilmen mümkün olmayan büyük bir yalandır.
Zina her çeşidiyle insan ruhunda onulmaz yaralar açan ve şeytanların tasallutuna zemin hazırlayan büyük bir günahtır. Zinaya düşen insan nurlardan soyunur. Zina her çeşidiyle insanlarla da cinnilerle de aynı etkiyi yapar. Oysa insan ruhu nurla beslenir. Nur olmayınca zayıflar. Bedenle ruhun münasebeti azalır. Bu yüzden şeytanların insanları çarpmaları, yani çeşitli organlarda felç halinin yaşanması mümkün olur. Onun için şeytanların tüm derdi evlileri boşandırmak, bekârları da evlendirmemektir. Bu sayede toplumda zinayı çoğaltmaktır. Zina yapan insanda nur kalkınca üzerine zulumat yağar. Zulumat ruha zehir gibi etki eder, onu zayıflatıp dermansız bırakır. Ayrıca zina yapan insanların son nefeste imansız gitmeleri daha büyük bir olasılıkladır.
Unutmayın ki bu din başlangıçta yani Mekke döneminde insanlardan sadece zina yapmamak ve putlara tapmamak üzere söz istiyordu. İnsanlar da putlar yolu ile gelen sosyal ayrıcalıklarından kopamadıkları ve azgınlaşan nefislerinin zina istekleri yüzünden bu dine girmek istemiyorlardı. Bu aşağı yukarı on yıl kadar sürdü. Sonra İslam’ın diğer şartları ayetlerle bildirildi.
Böyle açıkta cinni şeytanların musallatına genellikle zikir erbabı karşılaşır. Bunun nedeni zikirle nefisleri incelir ve terakki kaydeder. Gönül gözleri açılmaz ama nefisleri saydamlaştığı için cinnilerle çeşitli duyu organları vasıtasıyla iletişime girebilirler. Aşağı yukarı on beş yıldır bu tür insanlarla iç içe olduğum için bu konuda epey tecrübeye sahibim. Ayrıca bu yazının masa başı yazısı olmadığını, yazarının da cinni şeytanların tasallutunda fazlasıyla nasiplendiğini de belirteyim.
Kendi başına zikir çeken bir kardeşimiz bu cinnilerle günün birinde tanışmış. Tabii ona büyük bir kutup olduğunu söylemişler. Zavallıyı kandırmışlar. Cinniler de kendilerini evliya veya peygamber ruhu diye tanıştırırlar böyle zavallılara. Senaryo pek değişmez, genellikle böyledir. Bazen canları sıkılınca onlarla eğlenirler. İşte böyle bir durumda ona demişler ki: ‘Sen şu tarihte öleceksin, ona göre hazırlığını yap.’ Tabii bizim kardeşimiz de öleceğini bilen bir veli edasıyla arkadaşlarıyla dostlarıyla, ailesiyle vedalaşmış, ama ölmeyince durum meydana çıkmış. Acınacak duruma düşmüş. Onun için her zaman derim: Kardeşlerim, her şeyi uzmanına danışırsınız da neden bu zikir hususunda ve bu yolla gelen hallerde bir mürşid-i kâmile danışmazsınız. Mürşid-i kâmiller şeytanları insanlardan daha iyi tanırlar, onların hilelerini hemen bilip sofiyi vesvese diye uyarırlar, o hale değer vermemesini öğütlerler. Zikir yoluna mürşidi kâmilsiz çıkanlar şeytanların oyuncağı olabilirler. Onlardan kurtulmaları mümkün değildir.
Zikir Allah rızası dışında bir gaye ile çekilirse mutlaka şeytanları başa toplayacaktır, o insanı baş edemeyeceği bir fitneye düşürecektir. Bir uzman olarak mürşidi kâmile ihtiyaç duyulduğu gibi asıl bu şeytanlardan kurtulmak için de böyle bir mürşidi kâmilin rabıtasına ihtiyaç vardır. Özellikle telebbüsü rabıta yatarken cinni şeytanların saldırılarında paratoner gibi işlev görmektedir. Rabıta demek, nur kaynağı şeyhten yararlanmaktır. Ruhu nur olan şeyhin ruhuna bağlanmaktır. Onun için böyle cinni şeytanların tasallutuna maruz kalan insanların din simsarlarının eline düşmeden silsilesi sağlam gerçek bir şeyh aramaları, bağlanmaları gerekir. Gerek zikir, gerekse rabıta şeytanlara büyük eziyetler verir.
Din simsarlarının amacı para kazanmak veya böyle zor durumda bulunan yani şeytanların çeşitli tasallutlarına maruz kalmış insanlardan eğer kadınlarsa ****** açıdan yararlanmaktır. Bu tür insanlara hiçbir şekilde kanmamak ve bunlardan uzak durmak gerekir. Onlardan gelen geçici iyileşmeler ancak şeytanlarla yaptıkları danışıklı dövüştür. Kimse bunların elinden şifaya kavuşamaz.
Peki böyle cinni şeytanların tasallutuna maruz kalan insanların bilmesi ve yapması gereken şeyler nelerdir?
Böyle kişiler öncelikle şunu bilmelidirler ki, bu şeytanları sihirli sözlerle, muskalarla, zikirlerle, dualarla tamamen uzaklaştırmak veya yakıp kül etmek mümkün değildir. Bu büyük bir cihattır. Peygamberimiz s.a.s. nefis ve şeytanla yapılan savaşa büyük cihat demiştir. Savaştan kaçarak kimse zafer elde edemez. Şunu bilin ki onlar musallat olma ile her ne kadar sizlere eziyetler etse de bir mümin okuduğu surelerle, çektiği zikirlerle onlara daha büyük eziyetler verir. Hele bu mümin bir de ehl-i tarik olup da günün büyük kısmını da telebbüsü rabıta ile geçiriyorsa cinni şeytanlara çok büyük zararları dokunuyordur. Onların adeta dermanlarını kesiyordur. Çünkü bu ibadetler adeta nur kaynaklarıdır. İnsanlar nasıl ateşten zarar görürlerse cinni şeytanlar da nurlardan olumsuz etkilenirler. O kişiye tasalluta devam etmelerinin tek nedeni yenilgiyi kabul etmek istememeleri ve inatçılıklarıdır.
Şeytanlar ateşten yaratıldıkları için şeffaftırlar. İnsan bedenine girebilirler. Allah onlara böyle bir izin vermese de insanlara eziyet için bunu yaparlar. Allah onlara sadece vesvese verme iznini vermiştir. İnsanların bedenine veya çeşitli organlarına verdikleri çeşitli eziyetlerle telafisi mümkün olmayan kul haklarına girerler. Bu eziyetler eşek misali o kişinin günahlarını yükleyecek bir nimete dönüşürler. Yani bu dünyada onların bu türde musallatı ile çekilen sıkıntılar ahrette büyük birer nimet olacaktır inşallah.
Şeytanların verdiği kaygı uyandıran sözlerine hiçbir şekilde aldırmayın. Tehditleri hep boştur. Kulak asmaya bile değmez. Tıpkı uzaktan havlayan köpekler gibidirler. Onlara verilecek en güzel cevap ‘Hasbünallahu ve Nimel-Vekil’ demektir. Onların boğaz kaslarını sıkmaları kişileri genellikle kaygılandırır ve cinni şeytanların kendilerini öldürebileceği yanılsamasını verirler. Hâlbuki bir cinni şeytanın hatta onların en güçlüleri olan ifritlerin bile bir insanı öldürmeye güçleri yetmez. Hepsi birleşse de bunu yapamazlar. Onları ve bizleri de yaratan Allah (c.c.) onların her halinden ve yapacaklarından ezeli bilgisi ile haberi olduğu için onları o güçte yaratmamıştır. Bir insanı öldürmeye güçleri hiçbir zaman ve hiçbir şekilde yetmez. Bazı organlarda sadece kullandıkları bazı tekniklerle yani kasları özel bir yöntemle sıkarak sanki büyük bir ağırlığa sahipmiş ve güçlüymüş intibaı bırakırlar. Gerçekte böyle maddi bir ağırlıkları yoktur.
Peki onların bedene, organlara verdikleri sıkıntı ile ****** tacizleri ve eylemlerinin önüne nasıl geçilebilir?
Demin de dediğim gibi sihirli formüller arayanlar aradıklarını hiçbir zaman bulamazlar. Çünkü böyle bir şey yoktur. Onlarla bir ömür boyu hatta son nefeste bile çarpışmayı daima göz önünde bulundurmak lazımdır. Bu dünyanın kanunu, insanın da kaderidir. Büyük cihattır. Onlardan gelen sıkıntıları azaltacak bazı teknikler vardır. Örneğin mutlaka abdestli taşımak kaydı ile küçük bir Kuran-ı Kerimi göğüs üzerinde cepte taşımak bu durumdaki insanları rahatlatmaya yeterlidir. Ayet el Kürsi gibi onlara zarar veren bir ayet, Nas ve Felak sureleri fotokopi yolu ile istenildiği kadar çoğaltılarak abdestli olarak üzerimizde taşınabilir. Genellikle şeyhler ve iyi niyetli hocalar dua, salavat kısmı fazla ama ayet kısmı onlara nazaran az olan muskalar, yazılar hazırlarlar ki kişiler abdestsiz de bunları üzerinde taşısınlar diye. Bunları da fotokopi ile yarar derecesini görünceye kadar çoğaltılıp üzerimizde taşıyabileceğimiz gibi yatarken de kullanabiliriz. Bütün bunları okuma ve üzerine de üflemek onların güçlerini daha da artırır. Tabii bunlar geçici ve rahatlatıcı tekniklerdir. Cinni şeytanlardan tamamen kurtulma yolları değildir. Olamaz da.
Asıl mücadele cephesi kişinin ruhunu güçlendirmesidir. Bunun için öncelikle kişinin bütün günahlara tövbe etmesi gerekir. Günahlar nuru yok ederler, nurun düşmanıdırlar. Ruh nurla güçlenir. Nur da namaz kılma, zikir çekme, sure, ayet tilaveti ile güçlenir. Ruhu güçlendiren bu mücadelede asıl silah ise rabıtadır. Rabıtalar içerisinde de bu mücadelede en yararlısı telebbüsü rabıtadır. Telebbüsü rabıta şeyhin suretine girme, kendini ortadan kaldırıp şeyhi ikame etmedir. Ruh telebbüsü rabıta ile kendisine musallat olan şeytana adeta nur kesilir. Nur şeytanları yakar, onlara acı verir. Şeyhin ruhu telebbüsü rabıta kuran sofinin ruhunu sarmalar bu sayede nura kavuşur. Şeytanlar da bundan büyük zararlar görürler. Zamanla telebbüsü rabıta meleke haline geldiğinde ruh fenafişşeyh makamına ulaşır. Artık şeytanlar bu insandan kendilerine bir hayır gelmeyeceğini anlarlar, kendilerine verdiği zararlardan bıkarlar, o kişilerden uzaklaşırlar. Bu seneleri alabilir. Ama bu savaştan mümin mutlaka galip gelir. Çünkü fenafişşeyh makamından sonra fenafillah makamı gelir. Bu velilik makamıdır. Nefsin fenaya erip şeytanın nefsi dünya ve haramlarla kandırmada aciz olduğu bir makamdır. O kişinin bedenine yaklaşan şeytan ruhun nuru arttığı için eziyet etmekten ziyade kendisi büyük eziyetlere uğrar. Yani veliler de zaman zaman onlardan çeşitli eziyetler görebilirler, ama şeytanların onlardan gördükleri eziyetler kat kat daha büyüktür. Dediğim gibi cinni şeytanlarla insanların mücadeleleri her zaman ve her makamda söz konusudur. Bundan tam anlamıyla kurtulmak mümkün değildir. Allah dostları cinni şeytanlarla savaşmadan ve onlara galip gelmeden bu makama ulaşamazlar.
Cinni şeytanların tasallutuna uğrayan kişi bilmeli ki bu durum sadece onun başında değildir. Allah dağına göre kar verir. İnsanı kaldıramayacağı şeyle imtihan etmez. Ümidini hiçbir zaman kaybetmemelidir. Şeytanların amaçladıkları şey mümini ümitsiz bırakmaktır. Oysa imanın temeli ümide dayalıdır. Kuran-ı Kerim’de Allah’ın rahmetinden ümidini kesenlerin ancak kâfirler olduğu belirtilmektedir (Yusuf Suresi, ayet 87). Şeytana Allah musallat olma konusunda izin vermiştir. Son nefese kadar da bu izin geçerlidir. Hatta son nefeste imanı çalmak için müminin içerisinde bulunduğu kaygı, korku, maddi sıkıntılarından yararlanarak onu kandırmaya, bir hayal uğruna imanını çalmaya çalışacaktır. Böyle sıkıntılarla karşı karşıya bulunan müminler tövbe-i nasuh ederek her türlü haramdan sakınarak ve ibadet hayatını zenginleştirerek şeytanla mücadele yoluna gitmeli, mümkünse gerçek bir şeyhe intisap edip vird almalı ve rabıtaya önem vermelidir. Zira vird ve rabıta şeytanla mücadelede en etkili silahlardır.
Şeytanlar kendi isimlerini veremezler. Verirlerse bu onların sonu olur. Zira böyle bir isim gerçek şeyhe verilirse o şeytan yakılabilir, yani gerçek manada yakılma ancak bu yolla mümkündür. Şeytanların kendi isimlerini verme konusunda ağızları sıkıdır. Ama kendi isimlerini vermek için de içlerinde karşı konulmaz bir güdü duyarlar. Çünkü bu kendi varlıklarını size kabul ettirme anlamına gelir. Bundan sonsuz bir doyum alırlar. Bu yüzden konuşma ve sohbet sırasında ağızlarından isimlerini kaçırabilirler. Ama şeytanları yakma ile onlarla baş edemeyiz. Çünkü onların akrabaları ve dava arkadaşları arkasından sökün ederler. Ama yine de elimize geçirdiğimiz şeytanların isimlerini derhal hiçbir korku ve kaygı duymadan şeyhe bildirip bu konuda tavizsiz olmalıyız. Bunun bir büyük cihat olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Kuran-ı Kerim’in ifadesiyle şeytan bizim apaçık düşmanımızdır (bk. Yasin suresi, ayet 60; Bakara suresi, ayet 208; Fatır suresi, ayet 6; Zuhruf suresi, ayet 62 vs.).
Şeytan musallatından kurtulmada ve savaşında işin en zor yanı silsilesi sağlam gerçek bir şeyhi bulmaktır. Çünkü memleketimizde gerçek şeyhten daha çok sahtecileri de mevcuttur. Hele hele kendileri de cinlenip bu yolda umutsuz bir vaka durumuna düşmüş nice şeyh vardır. Sahte para ile gerçeğini ayırmada titiz olan insan, niyetlendikten sonra gerçek Allah dostunu bulabilir ve intisap da edebilir. Allah bu durumda bulunan kardeşlerimize yardım etsin. Amin.
Muhsin İyi
 
Geri
Üst